Fırtına

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
FIRTINA
Uçsuz bucaksız yemyeşil bir ormanda koşuyorum hem de hiç durmadan rüzgâra meydan okurcasına koşuyor bi yandan da uçurtmamın havada süzülüşünü izliyorum… Bir ses bölüyor uykumu. İçeriden bağırış sesleri geliyor. Fakat ben uyku sersemi olduğum için neler olduğunu anlamadım. Rüyamın verdiği mutluluk kısa sürüyor. Annemle kardeşimin yine kavga ettiklerini anlıyorum. Sesleri iyice yükseldi annem kardeşime ablana bakmak zorundasın. Bugün biraz dışarıya çıkacağım. Ben de insanım biraz hava almaya ihtiyacım var diyor. Kardeşimse ben mecbur muyum ona bakmaya bıktım artık demesiyle bir ağlama sesi duydum. Durun yeter artık diye bağırmak istedim ama boğazım düğümlendi olmadı yapamadım Çünkü onlara da hak veriyordum.

Ben 17 yaşındayım ve doğuştan kötürümüm annem kardeşim ve ben birlikte küçük bir köy evinde yaşıyoruz. Babam ben sakat doğunca evi terk etmiş sanki ben böyle doğmayı kendim seçmişim gibi. Hatta beklide böyle doğmamı onlar seçti. Çünkü annemle babam amca çocuklarıymış kaçıp evlenmişler. Ortaokulda öğrendiğim bilgilere göre akraba evliliklerinden doğan çocukların sakat olma olasılığı çok yüksekmiş. Bunu öğrendikten sonra sürekli onları suçladım. Zaten engelli olarak yaşamak çok zor hele arkanızda sizi destekleyen bir aileniz yoksa. Ben asıl engelin benim bacaklarım da değil beni bu durum da bırakıp giden babamın zihninde olduğunu düşünüyorum. Bu arada okulda arkadaşlarım beni aralarında istemiyorlardı. Sanki sadece onların hakkıymış okumak. Ben bi kaç kez huysuzlanınca annem istersen okula biraz ara verelim dedi. Bende zaten insanların bana uzaylıymışım gibi bakmalarından sıkılmıştım. Hemen bu ara teklifini kabul ettim. Çocuk aklı işte nerden bilebilirdim bir daha hiç gitmeyeceğimi. Anlayacağınız orta iki de okulu bırakmak zorunda kalmıştım. eee şimdi ne yapıyorsun diye sorarsanız bütün günümü evde geçiriyorum annem haftada birkaç kez evlere temizliğe çıkıyor. Kardeşimse gündüzleri okulda. Bu arada kardeşim annemin çok kısa süren evliliğinden dünyaya gelmiş. O on yaşında çok zeki, güzel de bir kız bir sürü arkadaşı var. Bazen onu o kadar çok kıskanıyorum ki. Benim sahip olamadığım her şeye sahip. Sağlıklı koşup oynuyor, okuyor daha ne olsun. Benimde arkadaşlarım var ama onlarla bir araya gelmeyi sevmiyorum çünkü onlar bize geldikleri zaman bana acıyan gözlerle baktıklarını hissediyorum. Zaten bana acırca bakmaları sona erdiğinde onlar kendi muhabbetlerine dalıyorlar. Yaşımızın verdiğinden olsa hep hayal kuruyorlar evleneceklerini falan filon. Evlilik bana o kadar uzak geliyor ki beni bu durumda bir erkeğin sevebileceğini düşünmek imkânsız. Gerçi evlilik hayalleri kurmuyor da değilim. Bembeyaz gelinlikler içinde kendimi düşünüyorum. Ama hayalim bile çok acımasız tam dans ettiğimizi düşündüğüm sırada gözüm bacaklarımı gidiyor…

Annemden beni pencerenin önüne götürmesini istedim. Annem de beni kucağına aldı o an sanırım beli ağırmış olmalı ya da ben kokuyorum çünkü yüzünü ekşitti. Kokuyorum diyorum çünkü annem beni 20 günde bir yıkıyor. Ama eminim durumumuz bu kadar kötü olmasaydı belki daha sık yıkardı beni. Gerçi kardeşim her hafta sonu yıkanıyor. Saçları da misler gibi kokuyor… Pencereden dışarıya baktığımda bir çocuk ağlıyordu. Sırtında okul çantası vardı. Annesi çocuğunu azarlıyordu. Biz birinci katta eski bir evde oturduğumuz için onları rahatlıkla duyabiliyordum. Annesi çocuğuna okula gideceksin ağlamayı kes dedi. O zaman kendimi çok kötü hissettim. Kulaklarım çınlıyordu. Bir an okula gittiğim günler geldi aklıma. Annemin beni sırtında taşıdığı, Zeynep öğretmenimin saçlarımı okşadığını ve bana bir gün iyileşeceksin dediği günleri hatırladım. Sanırım ağlıyordum. Aslında ağlamayı sevmezdim konuşmayı da sadece yazmayı severdim. Ama bir gün annem veya kardeşim okuyacaklar diye yazdıklarımı küçük küçük yırtar ya da karalardım. Bunu gören kardeşim beni azarlardı. Sana bir daha defter verirsem diyip alırdı defteri elimden. O sadece defteri elimden almazdı benim bütün duygularımı alırdı sadece defteri değil benim içimde kopan fırtınaları da alırdı. Her gece dua ederdim komşularımızdan biri eve yardım için bir şey getirirse içinde bana ait olacak bir defter de getirmelerini.

Annemden de defter istedim o da boş ver ne yapacaksın ki defteri sen otur televizyon izle derdi. Televizyonla da aram hiç yoktu. Orda herkes mutluluk oyunu oynar ama kimse benim içimdeki fırtınaları nasıl dindireceğimi anlatmazdı orada… Kapı telaşlı telaşlı çalıyordu. Annem gelmiş olmalıydı. Eyvah kardeşim ne diyecekti şimdi anneme. Kardeşim anneme bana bakacağına söz vermişti ama sokakta oynamaya çıkmıştı umarım annem onu görmemiştir. Ama kapıyı nasıl açacaktı. Aradan iki dakika geçmeden annem arka bahçeden dolanmış benim yattığım karyolanın ucundaki balkondan içeriye girdi. Annemin gözleri ateş saçıyordu ne olduğunu anlayamadım bana lanet olası kardeşin nerde diye bağırıyo bir yandan da öfkeyle montunu çıkarıyordu. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Yutkundum sonrada dışarıya kadar çıktı arkadaşı çok acil çağırdı dedim. Annem delirmiş gibiydi. Sanırım bu çalıştığı evden de kovulmuştu. Annem üzerini değiştirirken kardeşim anahtarla kapıyı açtı. Annem onu kolundan tuttuğu gibi içeriye çekti. Bir tokat attı sonra da banyoya kilitledi. Kardeşim ağlayarak bağırıyordu beni buradan çıkarın diye. Bende ağlıyordum. Zaten ağlamaktan başka ne yapabilirdim ki. Ne kadar isterdim ayağa kalkıp onu oradan çıkarmayı sonrada anneme ondan sinirini çıkaramazsın demeyi. Ama ne çare annem mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Bir yandan da kardeşimi duymamak için son ses radyoyu açmış. O sırada acaba ellerimle yerde sürünebilir miyim diye düşündüm. Kardeşimi banyodan çıkarabilir miydim? Evet, yapacaktım bunu denemeliydim. İlk denemem başarısız oldu ve yere düştüm anneme bağırdım. Canım çok yanıyordu. Ama o beni duymadı bile bir müddet orda ağladım. Sonra sanki kollarıma bir güç gelmişti televizyonda gördüğüm askerler gibi dirseklerimin üzerinde sürünecektim. Tam kendime güvenim gelmişti ki annem beni gördü. Önce bir tokat attı sonrada beni yatağıma çıkardı. Tam odadan çıkacaktı ki Anneme kardeşimi oradan çıkarrr diye bağırdım. Uzun zamandır bu kadar sesli bağırdığımı hatırlamıyorum. Annemin arkası dönüktü sonra yere yığıldı, başladı ağlamaya o kadar yıpranmış ki tam yarım saat ağladı. Ben ne diyeceğimi bilemedim. O çok sert bir kadındı. Bu zamana kadar onun duygularının olduğundan bile emin değildim. Sanki biri onun içinden bazı duyguları alıp çıkarmıştı. Belki de bunu babam yapmıştı neyse sonra ayağa kalktı bana bakmadan odadan çıktı.

O an bana sarılıp ağlamasını çok isterdim. Bana canı gönülden sarılmayalı sahi ne kadar olmuştu belki bir yıl beklide iki. Biraz sonra kardeşimi oradan çıkardı. Kardeşim bi hışımla odaya girdi. Onun da ağlamaktan gözleri şişmiş. Bana öfkeyle bakıyordu. Biliyordum o da beni suçluyordu. Eğer bakıma muhtaç bir ablası olmasaydı özgürce dışarıda oynayacaktı. Benim engelimi onlar yaşamlarına bir engel olarak görüyorlardı. Ama tek bir kelime bile etmeden yatağına yattı ve uyudu. Yani uyuyormuş gibi yaptı çünkü onun sessizce bir şeyler söylediğini işitiyordum. Sanırım dua ediyordu anladığım tek şey’’ Ne olur babam beni yanına alsın bıktım’’ oldu. Ona çok üzülüyordum annemin ikinci eşi yani kardeşimin babası trafik kazasında ölmüştü. Belki de bunlar annemi çok yıpratmıştı. Neyse aradan yaklaşık iki ay kadar geçti. Okullar açıldı annem işe başladı eve para getiriyordu. Annem o aralar bana çok iyi davranıyordu bende kardeşim okuldan gelene kadar annemin bana aldığı deftere bir şeyler yazıyor hayaller kuruyordum. Bir gün kapı açıldı. Kardeşim eve gelişti.Hiç konuşmadan üzerini değiştirdi.Tam televizyona uzanıyorduk ki birden bana doğru döndü bana yaklaştı karyolamın dibinde oturdu. İstemsiz olarak ellerim onun güzel saçlarına gitti.

Saçlarına dokunulmasını hiç sevmezdi. Uzun zamandır onu böyle görmemiştim. Sanki benimle bir şeyler konuşmak istiyordu. Ama bir türlü konuşmaya başlayamıyor yalnızca tırnaklarını yiyiyordu. Aradan biraz zaman geçti. Baktım o konuşmuyor. Ben nasılsın okul nasıl falan diye sordum o da bana döndü ve abla ben âşık oldum dedi. Ne! âşık mı oldum dedin? Oda duydun işte çok utanıyorum abla dedi. Yüzü kıpkırmızı olmuş gözleri de dolu dolu. O an kendimi gerçek bir abla gibi hissettim. Çok müthiş bir duyguydu. Evet, ben bir ablayım. Hem de kardeşinin sırlarını bilen bir abla. Sanki o an biri boğazım düğümledi konuşamadım sadece kollarımı açtım o da bana sarıldı. Onun sıcaklığını ve gözyaşlarını boynumda hissettim öylece kalakaldık. Sonra ona bu yaşadığı şeyin çok güzel olduğunu kıymetini bilmesi gerektiğini söyledim. O günden sonra kardeşimle aramız çok iyi oldu çünkü bizim ortak bir sırrımız vardı. Her gün okuldan geldiğinde o çocuğu anlatırdı bana bende hiç sıkılmadan defalarca dinlerdim onu. İkimizde çok mutluyduk. Ben kardeşimle aramız düzeldi diye mutluydum. O da âşık olduğu için mutluydu. Annem bizim aramızın iyi olmasına çok seviniyor hatta o da artık bize karşı daha anlayışlı davranıyordu. Bir gün annem bana sarılıp kızım senin için para biriktirip tekerlekli sandalye alacağım dedi.

O kadar mutluydum ki mutluktan ağlıyordum. Bende dışarıda tek başıma gezebilecektim. Tekerlekli sandalye hayaliyle yaşar oldum günlerce. Annemin maaşı çok azdı biriktirmesi uzun zaman alabilirdi ama olsun benim artık bir umudum var. Zaten evimizde birinci katta böylece rahatça girip çıkabilecektim. Annem o gün işten gelince bana çok güzel bir haber daha verdi. Fabrikada ki arkadaşları annemin engelli bir çocuğu olduğunu öğrenince tekerlekli sandalye için anneme para toplayacaklarını söylemişler. Annem bana bunu söylediğinde ne kadar şükrettim bilemezsiniz. O gün anladım ki insanın yaşaması için bir hayali olmalı eğer hayalin varsa umudun da vardır yaşamaya.

SON

Ben Merve Ertaş 1993 Adıyaman doğumluyum. Şuan Uludağ Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ikinci sınıf öğrencisiyim. Yaklaşık 19 yıldır Bursa da ikamet ediyoruz. Babam emekli polis annem ise ev hanımı. İnternette dolaşırken sizin yarışmanızı gördüm ve neden olmasın dedim. Üç yıldır da kendi çapım da öyküler yazıyorum. Bir tanesini de sizin yarışmanız için yazdım. Umarım okumaya değer bir şey ortaya çıkarabilmişimdir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst