Friedreich’s ataksi (FA) nedir?

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Friedreich's ataksi (FA), sinir sistemine zamanla ilerleyen hasarlar veren, yürüme bozuklukları, konuşma problemleri ve kalp rahatsızlıklarına yol açan otozomal (cinsiyet genlerini taşımayan kromozomlarda bulunan) çekinik karakterde bir kalıtımsal hastalıktır.

Adını, bu nadir görülen hastalığı 1863 yılında ilk defa tanımlayarak tıp çevresine tanıtan Alman nörolog Nikolaus Friedreich’den almıştır.

Birçok farklı hastalıkta ve durumda gözlenen, hareket becerisinde azalma ve ayakta duramama gibi koordinasyon bozuklukları Ataksi diye tanımlanır. Friedreich's atakside görülen ataksi, özellikle el ve ayakların hareketlerini beyincik ile yaptıkları bağlantılar yoluyla kontrol eden sinir hücreleri başta olmak üzere, omurilikteki sinir dokusunun bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Omurilik giderek incelir ve bazı sinir hücreleri miyelin kılıflarını (sinir hücrelerini çevreleyerek izole eder ve sinir uyarılarının hızlı bir şekilde aktarılmasını sağlar) kaybederler.

Friedreich’s ataksinin sebepleri ve risk faktörleri nelerdir?

Friedreich's ataksi, 9. kromozom çiftinde yer alan ve X-25 diye adlandırılan bir gendeki anormallik dolayısıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Genler, hücreler içerisinde yer alan kromozomlar üzerinde kodlanmış olan, hücrelere yaşamsal işlevlerini yürütebilmeleri için ihtiyaç duydukları proteinleri üretmek üzere gereken bilgiyi sağlayan ve nesiller boyunca aktarılarak yaşamın devam etmesini sağlayan bilgi paketçikleridir.

Genler, bir kimsenin göz renginden tutun da sinir sisteminin organizasyonuna kadar bütün fiziksel özelliklerini belirlerler. Genler, hücre içerisinde yer alan ve sıkıca paketlenmiş DNA zincirlerinin oluşturduğu kromozom adı verilen yapılar içerisine paketlenmişlerdir. İnsan hücrelerinde, kalıtım yoluyla yarısı anneden ve yarısı babadan gelen toplamda 46 olmak üzere 23 çift kromozom bulunur. Yani hücre içerisinde aynı genleri taşıyan her bir kromozomdan bir çift bulunur.

Bu nedenle, insanlarda dâhil olmak üzere tüm yüksek yapılı canlıların hücrelerinde her genden iki kopya bulunur. Bu kopyalar biri anneden diğeri de babadan kalıtım yoluyla gelen genlerdir. Tüm canlılarda kalıtsal bilgi DNA adı verilen molekül tarafından aktarılır ve gen terimi, DNA zinciri içersindeki belirli bölgeleri tanımlamak amacıyla kullanılır. DNA ise Adenin (A), Guanin (G), Timin (T) ve Sitozin (C) adı verilen bazların milyonlarcasının bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir yapıdır.

Bu bazlar karşılıklı olarak dizilerek iki zincirli DNA sarmalını meydana getirirler. Bu dizilme esnasında her zaman Adenin, Timin (A; T) ile ve Guanin, Sitozin (G; C) ile eşleşir. Ancak kodlanacak mesaj için karşılıklı eşleşen bazlar değil yan yana duran bazlar esas alınır ve yan yana duran her baz üçlüsü bir aminoasit (proteinleri oluşturan yapıtaşları) kodlayarak protein üretimi için gerekli bilgiyi aktarır. Üçlü bazlardan oluşan bu yapıya kodon adı verilir. Kodonlar uzun bir dizilimde bir araya gelerek, uzun telefon numaraları gibi, hücrelerde farklı proteinlerin üretilebilmesini sağlarlar. Proteinler, hücreleri, dokuları ve vücudumuzun normal işlevlerini yerine getirebilmesi için özelleşmiş enzimleri oluştururlar.

Kalıtsal bilgimizin yapı taşları olan bazlarda meydana gelebilecek bir değişiklik, kodonları, genleri ve dolayısıyla kalıtsal bilgimizi doğrudan etkiler ve geninde bozukluk oluşan proteinin düzgün üretilememesine neden olur. Bu durum proteinin hiç üretilememesi veya yanlış ya da az üretilmesi gibi sonuçlara yol açabilir. Friedreich’s atakside ortaya çıkan durum frataksin (frataxin) adlı proteinin hücre içi üretiminin normal insanlara göre çok düşük olmasıdır. Frataksin proteininin eksikliği omurilikte ve beyin bağlantılarında yer alan sinir hücrelerinin, ayrıca kalp ve pankreas hücrelerinin bozulmasına yol açmakta, böylece sinir hücrelerinden kaslara iletilen sinyallerin azalmasına neden olmaktadır.

1996 yılında, çeşitli ülkelerden katılan bilim adamlarının oluşturduğu uluslararası bir çalışma grubu, Friedreich’s ataksiye neden olan hatanın 9. kromozomda yer aldığını keşfettiler. Yapılan çalışmalarda, hatanın fazla sayıda tekrarlanan “GAA” kodonundan kaynaklandığını tespit ettiler. Normal genlerde “GAA” dizlimi 7 ila 22 defa arasında tekrar ederken, FA’lı hastalarda bu tekrar yüzlere hatta binlere ulaşmaktadır. Bu tür gen hataları üçlü tekrar artışı olarak adlandırılırlar ve baskın olarak aktarılan birçok kalıtsal hastalıkla ilgili oldukları gösterilmiştir. Bir üçlü tekrar artışı nedeniyle ortaya çıktığı bilinen ve çekinik olduğu tespit edilen ilk genetik hastalık FA’dır. Her ne kadar, FA hastalarının %98’i bu genetik üçlü tekrar artışına sahip olsa da, bazı hastalarda bu durum gözlenmemektedir. Hasta olan bireylerin çok az bir kısmında, hastalığa neden olan başka bir gen hatası gözlenmiştir.

Üçlü tekrar artışı, görünüşe göre normal frataksin üretim sürecini yavaşlatarak, üretim miktarını büyük oranda düşmesine neden olmaktadır. Frataksin, hücrelerin enerji üretim merkezleri olan mitokondriler içerisinde bulunur. Araştırmalar, frataksin normal seviyesinde olmadığında vücuttaki belirli hücrelerin (özellikle beyin, omurilik ve kas hücrelerinin) verimli bir şekilde enerji üretemediklerini ve oksidatif strese yol açan yan ürünlerin oluştuğunu ortaya koymuştur.

FA’nın muhtemel nedeni olan bu durumla ilgili ipucu, bilim adamlarının, insan frataksinine benzer kimyasal yapısı olan bir maya proteini ile yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmada, bu protein azaltıldığında maya hücresinin mitokondrilerinde toksik demir artışı gözlenmiştir. Biriken demir oksijen ile etkileşime sokulduğunda ise serbest radikallerin oluştuğu gözlenmiştir. Serbest radikaller her ne kadar metabolizma için gerekli moleküller olsa da, hücreleri yıkıma uğratarak vücuda zarar verebilirler. Bu konu üzerine çalışmalar devam etmektedir.

FA sadece, hatalı gen anne ve babadan aktarıldığında ortaya çıkar. Bu çekinik kalıtım modeli olarak adlandırılır. Hatalı geni ebeveynlerden sadece bir aktarırsa, çocuk FA taşıyıcısı olur ve onda FA belirtileri gözlenmez.

Taşıyıcılar, nörolojik açıdan normal görünürler ve çoğunlukla hastalıktan etkilenen bir çocukları olana kadar FA taşıyıcısı olduklarından habersizdirler. Tahminen her 100 kişiden 1 kişi FA taşıcısıdır ve her 40.000 kişiden biri FA hastasıdır. Her ikisi de taşıyıcı olan ebeveynlerin, hastalığı aktarma şansları % 25’dir.

Friedreich's ataksinin belirtileri nelerdir?

Belirtiler, beynin kas koordinasyonunu sağlayan bölgelerinde, omurilikte ve sinirlerdeki bozulmaya bağlı olarak, genellikle çocukluk ya da ergenlik (5 ile 25 yaşları arasında) çağlarında başlar. Geç dönem FA belirtileri ise 20-30’lu yaşlarda ortaya çıkabilir.

Belirtiler aşağıdakilerden bazıları ya da hepsi olabilir;

* Sakarlık (nedensiz düşme, eşyaları düşürmek gibi)

* Derin tendon reflekslerinin yokluğu,

* Bacakların zamanla ilerleyen güçsüzlüğüne bağlı olarak sallanarak ve sendeleyerek yürüyüş,

* Düşük kas koordinasyonu,

* Ayakta dururken titreme,

* Dokunma duyusunun veya acıya ve sıcaklığa karşı duyarlılığın kısmen kaybolması,

* Kollar ve bacakların güçsüzleşmesi veya uyuşması,

* Aşağı uzuvların paralizi,

* Konuşama bozukluğu,

* Yutkunma bozukluğu,

* Omurga bir tarafa doğru eğrilebilir (Skolyoz)

* Ayak sertleşebilir ve şekli bozulabilir,

* Görme problemleri, nistagmus, hızlı titrek göz hareketleri,

* Duyma problemleri,

* Şeker hastalığı gelişebilir,

* Kalp kasları bozulabilir (kardiyomiyopati)

Friedreich's ataksi nasıl teşhis edilir?

Teşhis, bir kişinin hastalık geçmişini, aile hikâyesini ve elektromiyografi (EMG)’yi de içeren tam bir nörolojik değerlendirme sonucunda ortaya konulur. EMG, kaslardaki elektriksel aktivite yükseltilip görüntülendikten ve kaydedildikten sonra, bu aktivitenin analiz edildiği bir testtir. Değerlendirmeyi desteklemek için teşhise yardımcı olabilecek ve benzer belirtilere sahip olan diğer muhtemel bozuklukları eleyebilecek farklı testler de gerçekleştirilebilir. Doktorlar Friedreich’s ataksiyi, hastalık geçmişini ve tam bir fiziksel muayeneyi de içeren oldukça dikkatli klinik inceleme sonucunda teşhis ederler.

Yapılacak testler aşağıdakileri içerebilir;

* Hasarlı geni tespit etmek için gen testi,

* Kas hücrelerindeki elektriksel aktiviteyi ölçen Elektromiyogram (EMG)

* Sinir iletim çalışmaları, sinirlerin sinyal iletim hızlarını ölçmeye yarar,

* Elektrokardiyogram (EKG), kalbin elektriksel aktivitesi veya kasılma düzeni ile ilgili grafiksel bilgi verir,

* Ekokardiyogram, kalp kaslarının pozisyonunu ve hareketlerini kaydeder,

* Manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya bilgisayarlı tomografi (CT) taraması, beyin ve omuriliğin resmini çekerler,

* Serebrospinal sıvıyı değerlendirmek için spinal tap (omurilikten sıvı çekme)

* Kan ve idrar testleri, artan şeker değerlerini kontrol etmek için,



babelfamily.org
 
F

Fırtına

Guest
Friedreich’s ataksinin herhangi bir tedavisi var mı.?

Sinir sistemiyle ilgili birçok dejeneratif hastalıkta olduğu gibi, ne yazık ki özel bir tedavisi yoktur. Ancak, FA ile ilişkili aşağıdaki belirtilerden birçoğu tedavi ya da kontrol edilebilir.

Belirtiler ve muhtemel tedavi yöntemleri;

Diyabet: Ensülin kullanarak,

Titreme: Propranolol kullanarak,

Kas spazmları: Dantrolene sodyum kullanarak,

Omurga eğriliği: Ortopedik ameliyat veya destek,

Aşırı taban kavisi gibi ayak bozuklukları: Ortopedik ameliyat veya destek,

Görme problemleri: Gözlük, kontak lens gibi düzeltici araçlar, ameliyat veya ilaç tedavisi,

Duyma problemleri: İşitme cihazları, ameliyat veya ilaç,

Kas fonksiyonları: Fizik tedavi yaptırarak.. Fizik tedavi, bozuklukları veya sakatlıkları masaj, sıcak tedavisi, buz tedavisi, hidroterapi (suda yapılan bir fizik tedavi şekli) ve ışık tedavisi gibi fiziksel yöntemleri veya araçları kullanarak tedavi etme şeklidir,

Kardiyomiyopati: İdrar sökücü ve aritmi ilaçları veya kalp nakli,

Zamanla, hareket edebilmek için tekerlekli sandalye kullanımı gerekebilir.

Ne tür araştırmalar yapılmaktadır?

Araştırmacılar çok kısa zaman içersinde, hastalığın nedenlerinin neler olduğunu anlamaya çok yakın olacakları konusunda iyimserler. Hastalığın nedenlerinin anlaşılması, bilim adamlarının daha etkili tedaviler ve FA’yı önleyici stratejiler geliştirmelerine olanak sağlayacaktır.

Araştırmalar, frataksinin normal şartlarda sinir sisteminde, kalpte ve pankreasta bulunması gereken mitokondrisel bir protein olduğunu ortaya koymuştur. FA hastalarının bu dokularında frataksin miktarı oldukça düşüktür. Ayrıca bu hastaların kalp dokularında anormal yüksek düzeyde demir vardır. Sinir sistemi, kalp ve pankreas’ın kısmen de olsa serbest radikallere (biriken demir serbest oksijen ile temasa geçtiğinde ortaya çıkar) karşı daha hassas olduklarına inanılmaktadır. Çünkü bu dokulardaki hücreler bir defa serbest radikaller tarafından yok edildiklerinde, yerlerine yenileri konamaz. Sinir ve kas hücreleri serbest radikallerin oluşturdukları hasarlara karşı özellikle hassastırlar. Serbest radikaller, Parkinson ve Alzheimer gibi kimi başka dejeneratif hastalıklarında sebepleri arasında gösterilmektedirler.

Bu bilgiden yola çıkarak bilim adamları ve doktorlar, antioksidan tedavisi uygulayarak oksidan olarak da bilinen serbest radikal düzeyini düşürmeyi denemişlerdir. Avrupa’da yapılan bazı klinik çalışmalar, Koenzim Q10, vitamin E ve idebenone gibi antioksidanların hastalara kısıtlı yararlar sağlayabileceklerini göstermiştir. ABD ve Avrupa’da, idebenonenin FA hastalarındaki verimliliğini değerlendirmek üzere klinik çalışmalar sürmektedir.

Pioglitazone: Frataksin eksikliğinin hücre içindeki demir-sülfür proteinlerinin sentezini doğrudan etkilediği bilinmektedir. Bunun yanı sıra frataksin eksikliği, hücrelerin antioksidan savunması için anahtar enzim olan süperoksit dismutaz’ın eksik uyarılmasına da yol açar. Bu bozuk uyarılma nedeniyle, hücreler tüm oksidatif saldırılara karşı aşırı duyarlılık gösterirler. Bu olay canlı dokulardaki patolojiyi bir açıdan kesin olarak açıklamaktadır. Diğer bir yandan, Pioglitazone’un bir PPAR reseptörünü uyardığı bilinmektedir ve bu uyarı süperoksit dismutaz dâhil, mitokondri metabolizmasına katılan birçok enzimin üretimine yol açmaktadır. Ayrıca Pioglitazone, nörolojik patoloji modellerinde hem laboratuar koşullarında hem de canlı deneklerde, iltihap oluşturan enzimleri baskılayarak, iltihabı giderici genleri uyararak ve mikrogliaların (Merkezi sinir sisteminin ara dokusunu yapan ve sinir hücresi olmayan bir cins hücre) uyarılmalarını azaltarak, koruyucu bir etki göstermektedir. Pioglitazone, mitokondri dış zarında bulunan bir protein olan MitoNEET’e bağlanır. Bu protein 2Fe-2S (demir-sülfür) komplekslerinin dayanıklılığını artırır. Bu sinir koruyucu ajan, kan-beyin bariyerini geçebilmektedir. Pioglitazone, tip II seker hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Dr. Pierre Rustin, Pioglitazone’un FA hastalarında nörolojik fonksiyonlar üzerine ne gibi etkileri olduğunu araştırmak amacıyla Fransa’da bir çalışma başlatmıştır.

A0001, Edison ilaç şirketi tarafından keşfedilmiş bir bileşik olup, FA hastalarında, enerji üretimi açısından, mitokondri fonksiyonlarını artırmaya yönelik oldukça umut verici görünmektedir. Edison şu an, klinik deneylerle A0001’i geliştirmeye yönelik, Penwest ilaç şirketi ile ortaklık kurmuştur. Edison-Penwest takımı, Temmuz 2008 yılında A0001’in faz 1 çalışmasını başlattılar. Bu fazda doz artırımı çalışması sağlıklı gönüllü denekler üzerinde yapılacak. Çünkü sağlıklı deneklerde, FA hastalarına kıyasla doz artırımı çok daha çabuk yapılabilir. Plan ise en ideal dozu kullanarak faz II çalışmasını FA hastaları üzerinde yapmak..

Demir toplayıcı Deferiprone ile ilgili faz I/II çalışması ise Fransa, Belçika, İngiltere, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde 2008 yılında başladı. ApoPharma, Kanada ve Avustralya’da FA hastaları ile çalışan başka bir koldur. Bu deney, Fransa’da yürütülen ve çok umut verici sonuçlar elde edilen bir pilot çalışmaya dayanmaktadır. 6 ay boyunca, her hasta her gün iki doz Deferiprone aldı. Deneyin sonunda 9 hastanın 8’i beyincikte bulunan demirin azalmasına bağlı olarak nörolojik bozukluklarında iyileşme gösterdiler. İyileşme öncelikle duyarlılık ve kendini tutamama veya kabızlık gibi büzgen kas bozukluklarında gözlendi, bunu hareket ve konuşma performanslarında artış takip etti ve son olarak yürüme ve dengede artış gözlendi.

EPO vücudumuzda üretilen bir hormon olup, kırmızı kan hücrelerini artırmak amacıyla kullanımı onaylanmış bir ilaçtır. Araştırma amaçlı klinik bir pilot çalışmada, Avusturyalı bir çalışma grubu, kronik rhuEPO tedavisi olan FA hastalarında, hem frataksin düzeyinin ısrarla yükseldiğini hem de oksidatif stres değerlerinin azaldığını gözlemişlerdir. Düzenli kan hücre sayımı ve demir metabolizmasının değerlerinin sürekli takip edilmesi gerekliliği, bu yaklaşımı potansiyel olarak sınırlamaktadır.

HDAC inhibitörleri, Dr. Joel Gottesfeld (The Scripps Research Institute, La Jolla/California) tarafından FA için keşfedilmiş bileşiklerdir. Bu HDAC inhibitörleri gen düzeyinde etki göstermekte, FA hastalarının ve FA’lı hayvan modellerin hücrelerindeki frataksin seviyesini arttırmaktadırlar. İlaç şirketi Repligen şimdilerde, aktif oldukları tespit edilmiş HDAC inhibitörleri ile ilgili daha fazla bilgi edinebilmek ve en etkili bileşikleri belirleyebilmek amacıyla farmakokinetik ve toksikoloji testleri yürütüyorlar. Potansiyel tedavi için araştırılabilecek türevlerin bir listesi yayınlandı ve toksisite çalışmaları iyi gidiyor.

FA tedavisi için Varenicline (Chantix®) ile yapılan pilot çalışma. Chantix (Çantiks), sigarayı bırakmak amacıyla kullanılan bir ilaçtır. Tampa’daki Güney Florida Üniversitesinde bir nörolog ve hareket bozuklukları uzmanı olan Dr. Theresa Zesiewicz, Fragile X sendromuna bağlı titreme/ataksili ve sigara bağımlısı bir hastayı ve spinoserebellar ataksili (SCA 3 ve SCA 14) iki hastayı tedavi ederken, Chantix®’in ataksi üzerine pozitif etkileri olabileceğini keşfetti. Bu çalışmanın raporu tıp literatüründe kısa süre önce yayınlanmıştır.

Dr. Zesiewicz, sadece birkaç hasta ile yapılmış çalışmalardan bilgi edinmiştir ve şimdilerde bu ilacın ataksi belirtilerini nasıl ortadan kaldırabildiğini anlamaya çalışmaktadır.

Yakın zamanda bazı başka bileşiklerinde klinik deneyleri başlayabilir. Devam eden çalışmaları görmek için şu internet adresini ziyaret edebilirsiniz;

Home - ClinicalTrials.gov

Bu internet sitesindeki bilgiler sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlıdır. Doktor tavsiyesi yerine kullanılması ya da onunla çelişmesi amaçlanmamıştır ve kesinlikle profesyonel bir tıbbi tesviye olarak değerlendirilmemesi, kullanılmaması ve güvenilmemesi gereklidir. Tıbbi bir tedavi veya bakım için, lütfen uzman bir doktora danışınız.


babelfamily.org
 

tilemse

Üye
Üye
Katılım
Eyl 19, 2016
Mesajlar
6
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Çekilen EMG de Sensorimotor demiyelinizan polinöropati tespiti yapıldı bu tespit FA hastalığını mı gösteriyor

GM 5 Plus d cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

tilemse

Üye
Üye
Katılım
Eyl 19, 2016
Mesajlar
6
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Bir yanıt verecek kimse yok mu

GM 5 Plus d cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam tilemse,


Öncelikle acil şifalar dilerim. Bu sitede kimse doktor değil o yüzden kimse sizin hastalığınızın adını koyamaz. Teşhis, sadece onu koymakla yükümlü doktorların görevidir. Rahatsızlığınızın kesin teşhisi konulduktan sonra sitemizde Aynı engel/ Hastalık grubuna sahip üyelerle karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilir, yaşadığınız tecrübeleri paylaşabilir yada sorularınıza yanıt alabilirsiniz.

Aynı Engel / Hastalık Gurubuna Dahil Olanlar

Sağlıklı günler dileğimle,
 
Tekerlekli Sandalye
Üst