Gazoz Agacı
Moderator
Duyarsız Engelliler mi yoksa Duyarlı Engelsizler mi?
Gerçekten Engelli kim?
İstanbul. Bu ülkenin en gelişmiş, en kültürlü, en zengin, en modern, en kalabalık, en en en en...enlerin şehri. Tıklım tıklım yalnızlıklarla dolu bir engelli şehri. Bu kentte aslında herkes engelli. Kimi bedenen, kimi ruhen, kimide hem beden hem ruhen yaşamdan bir şekilde engellenmiş durumdalar. Ama onlara sözüm yok çünkü bu ülkenin en büyük engellileri ki ben onlara düşünce engelliler diyorum ve onlar sapasağlam bir bedene sahip olmalarına rağmen o kadar duyarsızlar ki çevrelerinde olup bitene. Değil kendilerine ailelerine, içlerinde bulundukları meclise, bağlı bulundukları topluma bile saygıları yok. Onların içinde sevgi yok. İnsan sevgisi yok. Hal böyle olunca engelli olmak yada engelsiz olmak çokda bir şey ifade etmiyor onlar için.
Duyarsız Engelliler!
Dünyayı sadece kendi etrafında döner sanırken diğer engel gruplarından bi haber etrafta dönüp dolaşan ( tabii en çok kendi dünyasında yaşayan), herşeye hakim olmak isteyen, sadece kendi için yaşayan benmerkezci insan sürüsü. Onlardan heryerde öylesine çok var ki... sağım solum insan kılığına bürünmüş, kapitalist sistemin modern köleleriyle dolu. Yaşadığım kentte nefes almayı bile bana göre haketmeyen bu insanların yüzünden gerçek engelliler yok sayılıyor. Gözlerden uzak tutulması gereken insan topluluğu olarak addedilen engelliler için yaşam alanı hergün dahada daraltılıyor. Bu rantcıların para hırsı yüzünden her yer avm, her yer beton, her yer sadece sağlıklı insanlar için inşa edilmiş, her yer pankart, reklam, afiş vs ile dolu.
Duyarlı Engelsizler!
Onların sayısı gerçekten çok çok az oysa en çok bu insanların bulunduğu bir yerde yaşamak isterdim. Kendi engellenmişliklerini çoğu zaman tamamıyle unutarak, yaşamını diğer engellenmiş insanlara adayan, tüm engellilerin yaşam haklarını savunan, bunun için mücadele veren, yılmayan, usanmayan bir avuç İNSAN...
Bazen çok fazla dolunca insan kendi duygularını yazıya dökmekte zorlanıyor. Görsellik bambaşka bir şey. Görmek, dokunmak ve anı yaşayarak deneyimleyenler için duygularını yazıya geçirmek sanıldığı kadar kolay değil.
Hayat o kadar acı tecrübelerle dolu ki insan kendi bildiklerini, gözleriyle tanıklık ettiği dramatik olayları başkalarıyla paylaşmaya ve çözüm yolu bulmaya çalışırken bile yüreğinde sızı duyabiliyor.
Bu yazıyı '' Her yerde metro, her yere metro'' sloganıyla kendilerini bu şehire metroyu getirmekle insanlığa müthiş bir katkı sağladıklarını düşünen bana göre zavallı duyarsız engelliler (düşünceleri engelli olan insan grubu) yüzünden yazdım. Bu şehirde yaşayan engelli vatandaş sayısı çok fazla ve bu şehirin gelişmişliği hiçbir zaman onlarında yaşama katılımı sağlansın diye ilerlemiyor. İstanbul'da yeni yapılan hiçbir yol, köprü, metro, asfalt, cadde, sokak, wc ler vb. hiçbir yer engellilere uygun değil. Adeta onları yoksayıyorlar. Engelliler adına yaşam hakkı tanınmadan gerçekleştirilen hiçbir projenin benim gözümde zerre kadar değeri yoktur.
İçimdeki umudu kaybetmek istemiyorum ama bu şehir, bu caddeler, bu yollar düşünce engellilerle dolu bedenen sağlam ruhen hasta zihniyetlerin hakimiyeti altında hergeçen gün duyarsız engellilerin çoğaldığı, duyarlı engellilerin arttığı bir yaşayaMAma kenti haline geliyor.
Yazık çok yazık! İnsanlığını kaybedenlere selam olsun! Belki bir gün olurda sizlerde bir şekilde engellenirseniz yaşamdan, işte o zaman ne demek isteğimi anlayabilirsiniz ama marifet yaşamadan yaşanılanı anlamaya çalışmakda...
Gerçekten Engelli kim?
İstanbul. Bu ülkenin en gelişmiş, en kültürlü, en zengin, en modern, en kalabalık, en en en en...enlerin şehri. Tıklım tıklım yalnızlıklarla dolu bir engelli şehri. Bu kentte aslında herkes engelli. Kimi bedenen, kimi ruhen, kimide hem beden hem ruhen yaşamdan bir şekilde engellenmiş durumdalar. Ama onlara sözüm yok çünkü bu ülkenin en büyük engellileri ki ben onlara düşünce engelliler diyorum ve onlar sapasağlam bir bedene sahip olmalarına rağmen o kadar duyarsızlar ki çevrelerinde olup bitene. Değil kendilerine ailelerine, içlerinde bulundukları meclise, bağlı bulundukları topluma bile saygıları yok. Onların içinde sevgi yok. İnsan sevgisi yok. Hal böyle olunca engelli olmak yada engelsiz olmak çokda bir şey ifade etmiyor onlar için.
Duyarsız Engelliler!
Dünyayı sadece kendi etrafında döner sanırken diğer engel gruplarından bi haber etrafta dönüp dolaşan ( tabii en çok kendi dünyasında yaşayan), herşeye hakim olmak isteyen, sadece kendi için yaşayan benmerkezci insan sürüsü. Onlardan heryerde öylesine çok var ki... sağım solum insan kılığına bürünmüş, kapitalist sistemin modern köleleriyle dolu. Yaşadığım kentte nefes almayı bile bana göre haketmeyen bu insanların yüzünden gerçek engelliler yok sayılıyor. Gözlerden uzak tutulması gereken insan topluluğu olarak addedilen engelliler için yaşam alanı hergün dahada daraltılıyor. Bu rantcıların para hırsı yüzünden her yer avm, her yer beton, her yer sadece sağlıklı insanlar için inşa edilmiş, her yer pankart, reklam, afiş vs ile dolu.
Duyarlı Engelsizler!
Onların sayısı gerçekten çok çok az oysa en çok bu insanların bulunduğu bir yerde yaşamak isterdim. Kendi engellenmişliklerini çoğu zaman tamamıyle unutarak, yaşamını diğer engellenmiş insanlara adayan, tüm engellilerin yaşam haklarını savunan, bunun için mücadele veren, yılmayan, usanmayan bir avuç İNSAN...
Bazen çok fazla dolunca insan kendi duygularını yazıya dökmekte zorlanıyor. Görsellik bambaşka bir şey. Görmek, dokunmak ve anı yaşayarak deneyimleyenler için duygularını yazıya geçirmek sanıldığı kadar kolay değil.
Hayat o kadar acı tecrübelerle dolu ki insan kendi bildiklerini, gözleriyle tanıklık ettiği dramatik olayları başkalarıyla paylaşmaya ve çözüm yolu bulmaya çalışırken bile yüreğinde sızı duyabiliyor.
Bu yazıyı '' Her yerde metro, her yere metro'' sloganıyla kendilerini bu şehire metroyu getirmekle insanlığa müthiş bir katkı sağladıklarını düşünen bana göre zavallı duyarsız engelliler (düşünceleri engelli olan insan grubu) yüzünden yazdım. Bu şehirde yaşayan engelli vatandaş sayısı çok fazla ve bu şehirin gelişmişliği hiçbir zaman onlarında yaşama katılımı sağlansın diye ilerlemiyor. İstanbul'da yeni yapılan hiçbir yol, köprü, metro, asfalt, cadde, sokak, wc ler vb. hiçbir yer engellilere uygun değil. Adeta onları yoksayıyorlar. Engelliler adına yaşam hakkı tanınmadan gerçekleştirilen hiçbir projenin benim gözümde zerre kadar değeri yoktur.
İçimdeki umudu kaybetmek istemiyorum ama bu şehir, bu caddeler, bu yollar düşünce engellilerle dolu bedenen sağlam ruhen hasta zihniyetlerin hakimiyeti altında hergeçen gün duyarsız engellilerin çoğaldığı, duyarlı engellilerin arttığı bir yaşayaMAma kenti haline geliyor.
Yazık çok yazık! İnsanlığını kaybedenlere selam olsun! Belki bir gün olurda sizlerde bir şekilde engellenirseniz yaşamdan, işte o zaman ne demek isteğimi anlayabilirsiniz ama marifet yaşamadan yaşanılanı anlamaya çalışmakda...