Gidene üzülmek yerine var olanı güçlendiririm

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
17 yaşında tek bacağını kaybeden Tolga Murat Balıkçı “azimli bir şekilde hedefine kilitlenerek” vücut geliştirmede Avrupa, Dünya ve Kainat Şampiyonu oldu. Balıkçı: “Var olanı güçlendirip dünyada zirveye oturacağım demiştim”


ZUPSNDDNGXKXHKTUDNCV.jpg

YAŞ: 32 KİLO: 92 BOY: 1.77

Tolga Murat Balıkçı’nın hayat hikayesi tam bir başarı öyküsü. 17 yaşında tek bacağını bir kaza sonucu kaybetti. Ama o, hayata karşı mücadeleyi seçti. Vücut geliştirme sporuna yöneldi. Kafasına da, dünya şampiyonu olmayı koydu. Rakipleri yarışmaya hazırlanırken o, yarışma için gerekli masrafları finanse etmek için sırtında damacanayla su sattı. Ve tek ayak üzerinde yükselen bir başarı hikayesine imzasını attı. Engelli vücut geliştirme alanında; Avrupa, Dünya, Kainat ve Şampiyonlar Şampiyonu oldu. Milli sporcumuzun şimdiki hedefi 2016 paralimpik olimpiyatlarında halter dalında yarışmak.

1998 yılında bir trafik kazası sonucu sol bacağınızı kaybettiniz. O kazadan sonra hayatınızda neler değişti?

Trafik kazası geçirmeden önce bordo bereli asker olmak istiyordum. İlk değişen şey, gelecek planlarım oldu. Bir kere asker olamayacaktım. Sosyal hayatınız tamamıyla değişiyor. Hayata adaptasyon zorlaşıyor...

“Kendi kendimi rehabilite ettim” demişsiniz. Psikolojik açıdan güçlü insanlardan mısınız?

Çok acayip güçlüyüm. Uzuvlarımdan biri yok, ona rağmen hayata çok sıkı bir şekilde tutunabiliyorum. Öyle bir enerji var ki içimde, sanki kalbimde asla durmayacak olan bir nükleer enerji santrali var.

“Ben bu işi sindirmişken siz neden ağlıyorsunuz?”

Gözünüzden bir damla yaş gelmemiş...

Bacağım koptuğu zaman bedenimde çok büyük bir ağrı vardı. Ama nedense ben hiç ağlamadım. Her şey bir anda gelişti. Ben de “Öyle mi?” dedim hayata ve defans geliştirdim. Aileme de “Bakın hastane odama kimse ağlayarak girmeyecek” dedim. Burada bacağı kopan benim. Ben bu işi sindirmişken pardon, siz neden ağlıyorsunuz yani...

Sonra vücut geliştirmeye yöneldiniz. Bu hayata karşı bir başkaldırı mıydı?

Ben vücut geliştirme sporunu zaten çok seviyordum. 17 yaşında bacağımı kaybettim. Daha kaç yaş yaşayacağım belli değil. Ağlaya ağlaya, sürüne sürüne mi gidelim oraya kadar. “Ben gidene üzülmeyeceğim, var olanı güçlendireceğim” dedim. Bunun da adresi, vücut geliştirmeydi.

Vücut geliştirme alanında kainat şampiyonu bile oldunuz. Bu kadar başarılı olacağınızı hayal etmiş miydiniz?

Evet. “Dünyada zirveye oturacağım, herkes beni konuşacak. Engelliler ve vücut geliştirmede akla ilk ben gelmeliyim” dedim. Azimle hedefime kilitlendim.

Yarışmalara da o inançla mı gittiniz?

Estonya’daki yarışmaya giderken annem bana bayağı gülmüştü. Annem “Oğlum, valize şunu da koy, bunu da koy, Estonya soğuktur” diyor. Ben de “Hayır, ben hem şampiyon olacağım hem de şampiyonlar şampiyonu olacağım, iki kupayla geleceğim, valizde yer kalsın” diye cevap veriyorum.

Bütün bu süreçte kimler olmasaydı bugün siz buralarda olamazdınız?

Zincir uzun ama en başta annem ve babam bu süreçte en büyük destekçimdi. Babam bana hiç engel olmadı, bir kere bile bana, “Bunu yapamazsın” demedi. Dayım ve etrafımdaki insanlar bana cesaret verdiler, inandılar. Ayrıca; Sayın Bakanımız Binali Yıldırım, bu süreçte destekçim oldu. Nerede görse, “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sorar.

Haftada kaç gün spor yapıyorsunuz?

Vücut geliştirmeye hastanede, sedyeden tutunup karın kaslarını çalıştırarak başladım. Yarışma sezonu dışında haftada beş gün,

2.5 buçuk saat çalışıyorum. Yarışma dönemlerinde haftanın yedi günü, günde sekiz saat çalışıyorum. Normalde bu kadar çok çalışılmaz ama bacağım olmadığı için yağları yakacak egzersizleri yapamıyorum.

“Devlet hakkımı versin”

Vücut geliştirme pahalı bir spor mu?

Çok pahalı bir spor. Kas kütlesi oluşturmak ve korumak için yediklerin ve aldığın besin desteklerine çok para gidiyor. Spor ortamı oluşturmak için çok para harcıyorsun. 150 bin liralık makineler aldım ve bir salon kurdum. Babamın emeklilik parasıyla şampiyonaya hazırlanıyorum. Ne emekli maaşı ne ikramiyesi kaldı.

Sponsor veya devlet desteği yok mu?

Sporculara var, milli sporcu olmama rağmen bana yok. Tekerlikli sandalye vücut geliştirme alanında dünyanın en iyi sporcusuyum. Devlet benim hakkım olanı bana versin. Dünya şampiyonu oldum, benim ödülümü versinler. Böylece, evinde oturan diğer engellileri de teşvik etmiş olurlar.

“Günde üç-dört evlilik teklifi geliyor”

Hayatınızda bir kadın var mı?

Bir vücutçunun hayatında bir kadın olmaması gerekir. Varsa da çok sabırlı ve anlayışlı bir kadın olması gerekir. Hem vücutçu, hem de medyatik bir insansan, iş daha tehlikeli oluyor. Fan sayfama, cep telefonuma, e-posta adresime mesajlar geliyor. Günde üç-dört tane evlenme teklifi alıyorum. Bunu kaldıracak kadın nerede var. Kıskanç bir kadın olmamalı.

İçlerinden sizi etkileyen hiç çıkmıyor mu?

Bir kadına âşık olursan, orada işin biter. Daha da şampiyon olamazsın. Bugün düşmüş bütün sporcuların hayatında bir kadın vardır. Gerçi, benim âşık olmam ve yüreğimden silip atmam tamamen benim kontrolümdedir. Bir kadına âşık olsam bile bir sıkıntı olursa, hemen orada bitiririm. İki saniye sonra artık hayatımda o kadın yoktur. Ben yüreğimi ve duygularımı bile kontrol ederim.

Spor kendinize olan güveninizi nasıl etkiledi?

Beni ayağa kaldıran spor oldu. Spora giden insan kendine güvenir. Kendine güvenen insan da üretmeye başlar. Burada eksi olanı artı olana çevirmiş oluruz.

“Her gün 1 kilo 200 gram et yiyorum”

Vücut geliştirme sporcusu nasıl beslenir?

Vücut geliştirme sporcusu 2 saatte bir yemek yer. Kahvaltıda yulaf üzerine sıcak suyu döküyorum, yiyorum. Gün içerisinde 1 kilo 200 gram et yiyorum. Akşama doğru karbonhidratı azaltıp proteini artırıyorum. Günlük beslenmem 130-140 liranın üzerine çıkıyor.

Hangi yiyeceklerden kesinlikle uzak duruyorsunuz?

Asla şeker yemem. Meyve de az yerim. Yağlı yiyecekleri yemem, zeytini bile. Tuz genelde tüketmiyorum. Unu hiç kullanmam. Ekmek yiyeceksem de kepekli ekmek yerim.



Milliyet
 
M

mavibalina2012

Guest
Arkadaşımızı tebrik aynı zamanda takdir ederim...Kaybettiği organına rağmen kalanını eğitip yönlendirdiği için, başarısı için, azmi için, başarma tutkusu için...Ancak anlayamadığım taraf sonradan engelli olmuş, herşey bir anda olmuş önemli bir uzvunu kaybetmiş ve bir gram dahi gözyaşı dökmemiş...Üzülmek ağlamak yerine güçlü olmayı tercih etmiş...İki gram gözyaşı dökseydi güçsüz mü olurdu aciz mi sayılırdı bir insanın kaybettiği bir organı için üzülmesi normal değil mi?..Bilmiyorum bazen kişisel demeçlerde bir cümle alınır diğer yanlar kesilip o cümle ön plana çıkarılır o nedenle bu söylem belki birebir cümlesi de olmayabilir veya hayat görüşü de bu şekilde olabilir...Tabi ki, her duruma alışılır ancak herkes bu başarı öyküsünü bu şekilde yaşayamaz, herkes şampiyon olamaz bunun için bazen emek bazen de yetenek gerekir, hepimiz şampiyon olamayız ama yaşamın tadını alarak yaşam şampiyonu olabiliriz mesela...Kimisi yeni hayatını yavaş yavaş benimser kiminde bu süreç daha hızlı işler...Ancak demem odur ki, duygular varsa hayatta, zamanı geldiğinde tepe tepe kullanmalı...Ağlamaksa yeri geldiğinde ağlanmalı, gülmekse kahkalar atılmalı...Duyguları sömürmek veya başkalarına göstermelik olarak değil de sadece içimizden geldiği için...Çünkü biz insanız duygulanmak da en doğal hakkımız...
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,524
Tepkime Puanı
196
Puanları
63
Yaş
50
Göz yaşı dökmek "güçlü erkek imajını" zedeler. :) Muhtemelen o imajın sarsılmaması adına söylenmiş bir laf.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Gidene üzülmemiş gerçekten de :( ya duygularını kaybetmiş bacağıyla birlikte ya da tüm gücünü kaslarına vermiş yüreğinin yerine :)

Ağlamak da gülmek gibidir oysa yaşanması gereken bir dışavuruştur hapsolmuş , baskılanmış kederlerin atılmasıdır aslında en çok da erkeklerin ağlaması gerektiğine inanırım ben. Gözyaşı dökmek asla zayıflığın belirtisi değildir asırlardır yanlış algılanan...

Ayrıca iki saniye sonra o kadını silebiliyorsa ya hiç aşık olmamıştır yada aşkın ne olduğundan haberi bile yoktur :)

İnsan yüreğini ve duygularını kontrol edemez ki eğer gerçekten yaşadığın duyguysa engelleyemezsin de o kasları güçlendirmeye benzemez ki...akıp gider delice karşı tarafa doğru sen sadece söz geçirmeye uğraşıp durursun çaresizce...

Şampiyonluğu uğruna çoğu şeyden vazgeçen, duygularını yitirmiş birine bundan sonra ki yaşamında sadece başarılar dileyebilirim ...Benim için önemli olan gönüllerin şampiyonu olabilmek :) Bu konuda dayanamadım :) yazmadan duramıcam...Bu sitenin yöneticisi, kurucusu Sevgili Ağbim tahminlerime göre ufak tefek bir fiziki yapıda olabilir ama bence kocaman yüreğiyle bir ülkenin gerçek şampiyonudur :) Çünkü o, güzel yurdumun en küçük şehrinden dalga dalga tüm ülkeme yayılan bir hareketin gizli kahramanıdır. Kaslı olsa ne olur kassız olsa ne olur :) En azından benim dünya şampiyonum Halil YILMAZ dır.

Sağlıcakla kalın, duyguyla kalın,
 

güz gülleri

Üye
Üye
Katılım
Ocak 14, 2013
Mesajlar
914
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
kocamaaaann yüreğine sağlık gazoz ağacı :D yorumuna katılmamak mümkün değil...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst