Glokom Belirti Vermiyor Ama Kör Ediyor

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bu yıl Dünya Glokom Birliği ve Dünya Glokom Hastaları Birliği tarafından tarihi 6-12 Mart olarak belirlenen Dünya Glokom Haftası’nda uzmanlar, kalıcı görme kaybına sebep olan glokom hastalığının önemine dikkat çekerek belirti vermeden ortaya çıkan görme kaybından korunabilmek için yapılması gerekenleri vurgulamayı amaçlıyor.

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Osman Oram, glokomun en önemli geri dönüşü olmayan körlük nedeni olduğunu, 40 yaşın üzerinde olup, özellikle ailesinde glokom, hipotansiyon, hipertansiyon, diyabet, miyopi ve uzun süreli kortizon kullanım öyküsü bulunanların daha fazla risk altında olduğunu belirtiyor. Ayrıca, hastalık önemli bir belirti vermediği için en gelişmiş ülkelerde bile glokomu bulunan kişilerin yüzde 50’sininin hastalıktan habersiz yaşadığını vurgulayan Dr. Oram, glokom hakkında şu bilgileri veriyor:

“Göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom, göz sinirini tutan yaygın ve ilerleyici bir göz hastalığıdır. Genel olarak göz içindeki sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verebilecek düzeyde olmasıyla ortaya çıkar. Tedavi edilmezse total görme kaybına yol açabilir.

En Önemli Kalıcı Görme Kaybı Nedeni

Glokom tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedenidir ve 40 yaşın üzerinde yaklaşık olarak her 40 kişiden 1'inde görülür. Hastalık ortalama olarak ortaya çıktığı yaklaşık 4 kişiden birinde tek gözde ve 10 kişiden 1'inde de her iki gözde kalıcı körlüğe sebep olabilir. Dünyada 2010 yılında yaklaşık olarak 60 milyon ve 2020 yılında 80 milyon kişide glokom hastalığının görülmesi ve yine 2010 yılında yaklaşık olarak 8.4 milyon ve 2020 yılında da 11.1 milyon kişinin Glokom’dan dolayı her iki gözde tamamen görme kaybına uğraması beklenmektedir.

Glokom Nasıl Oluşur?

Normalde göz içi oluşumların beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı yapılır. Bu göz içi sıvı, aynı zamanda sürekli olarak bazı kanallarla da göz dışına atılır. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle ortaya çıkar. Göz içi sıvısının yeterli boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir ve yükselen göz içi basıncı da görmeyi sağlayan göz siniri hücrel erine zarar verir. Göz siniri hücreleri yükselen göz içi basıncı nedeniyle hasar görerek yavaş yavaş öldükçe çevreden merkeze doğru görme kaybı ortaya çıkar. Göz sinirinin yapısal nedenlerle göz içi basıncına hassas olduğu gözlerde aynı olayın basınçta belirgin artış olmadan da gerçekleşmesi mümkündür. Hücrelerin tümü öldüğü zaman kalıcı total görme kaybı oluşur.

Belirti Vermiyor, Sinsi İlerliyor

Glokom’un en önemli özelliği sinsi seyirli olması ve hemen hiçbir belirti vermeden yavaş yavaş çevreden merkeze doğru görme kaybı yaratabilmesidir. Bazı hastalarda baş ağrısı, çevrede bazı bölgeleri görememe ve göz önünde renkli ışık haleleri görme gibi bazı belirtilerin erken dönemde fark edilebilmesine karşın çoğu hastada belirgin görme kaybı yaratıncaya kadar hastalığın varlığı anlaşılamaz. Bugün dünyadaki en ileri ülkelerde bile Glokom hastalarının yarısından çoğu hastalığından habersiz olarak yaşamakta, geri kalmış ülkelerde bu oranın yüzde 90’a kadar çıkabileceği düşünülmektedir.

40 Yaş Üzerinde Olanlar Dikkat

Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Ancak, 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde Glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, hipotansiyonu, miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar ve uzun süreli kortizon kullananlar Glokom’un daha sık görüldüğü grupta yer alırlar. Özellikle, Glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kata kadar daha fazla risk altında olduğu göz önünde tutulmalıdır.

En Az İki Yılda Bir Kontrol Şart

Bugün için önerilen, herkesin 40 yaşına kadar en az 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise en az 2 yılda bir Glokom yönünden kontrolden geçmesidir. Ailesinde göz tansiyonu bulunan ve bu nedenle hastalığın daha sık görüldüğü grupta olan kişiler ile şeker hastalığı, hipertansiyonu, hipotansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanların ise yılda bir kez düzenli olarak kontrolden geçmesi önerilir.

Göz Sinirindeki Hasar Tespit Ediliyor

Glokom tanısında konunun uzmanı göz hekimi tarafından yapılan detaylı bir göz muayenesi çok önemlidir. Bu muayenede görme keskinliğinin belirlenmesinin ve rutin göz kontrollerinin yanı sıra göz içi basıncının yani göz tansiyonunun ölçümü, göz içi sıvısının dışa boşaldığı kanalların yer aldığı bölgenin kontrolü ve göz sinirinin durumunun değerlendirilmesi büyük önem taşır. Gerektiği takdirde bilgisayarlı görme alanı ve optik koherens tomografi gibi göz siniri analiz yöntemleri tanıda önemli rol oynar.

Göz tansiyonu 20 mmHg'ya kadar normal kabul edilir ve bunun üzerindeki değerler yüksek göz tansiyonu olarak değerlendirilir. Buna karşın göz tansiyonu tek kriter değildir ve göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir. Göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen olgularda bilgisayarlı görme alanı ve optik koherens tomografi, göz sinirinin hasarının varlığının ve derecesinin belirlenmesinde, ek olarak zaman içindeki değişimin saptanmasında çok önemlidir.

İlaç, Lazer Veya Ameliyatla Tedavi Edilebiliyor

Glokom hastalığının tanısı konulduktan sonra bugün için tedavide amaç, göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir. Bugün için genelde tanı sonrası ilk seçilen yöntemin ilaç tedavisi olmasına, ilaç tedavisine yeterli derecede yanıt vermeyen hastalarda lazer tedavisinin ya da cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanmasına karşın, özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan lazer girişimleri veya cerrahi yöntemler de kullanılabilir.

Glokom’da ilaç tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmış, etkili yeni ilaçlar tedavinin başarısını büyük ölçüde artırmıştır. İlaç tedavisinde önemli olan hastanın ilaçları sürekli olarak düzenli kullanmasıdır. İlaç kullandırılmayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen olgularda kullanılan cerrahi yöntemler de son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlayabilmektedir.”

Ntvmsnbc
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sinsi Hastalik 'Glokom' Gözleri Vuruyor!

Üstündağ, çok ciddiye alınmayan tüm şikayetlerin, görme kaybına neden olan sinsi hastalık glokom'un habercisi olduğunu söylüyor.

Sabah belirginleşen baş ağrıları, göz çevresi ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görme ve televizyon izlerken göz etrafında ağrı... Dünyagöz Etiler Hastanesi'nden Prof. Dr. Can Üstündağ, çok ciddiye alınmayan tüm bu şikayetlerin, görme kaybına neden olan sinsi hastalık glokom'un habercisi olduğunu söylüyor.

Özellikle son yıllarda sık duyduğumuz göz hastalıklarından biri haline gelen glokom (göz tansiyonu), ağırlıklı olarak 40 yaş üstü kişilerde görülmekle beraber bilinenin aksine yeni doğan bebekler dahil her yaştan insanı tehdit ediyor. Dünyagöz Etiler Hastanesi'nden Prof. Dr. Can Üstündağ, glokomun erken tedavi edilmediği takdirde ciddi görme kayıplarına yol açtığını ifade ederek artan göz içi basıncın gözdeki sinir hücrelerine zarar vermesiyle hastalığın oluştuğuna dikkat çekiyor.

Glokomun erken teşhis edilip hiç zaman kaybetmeden tedavisine başlanmasının görmenin korunabilmesi için önemli olduğunu söyleyen Dünyagöz Etiler Hastanesi'nden Prof. Dr. Can Üstündağ, hastalığa ilişkin şu bilgileri veriyor: "Glokom gözde yavaşca kendini hissettirmeden başlar ve ilerler. Belirtiler ortaya çıktığında ise hızlı seyrederek görme sinirlerinde onarılması mümkün olmayan tahribata ve sonunda geri dönüşümü olmayan görme kaybına yol açar. Sıklıkla 40 yaş üstünde görülen bir hastalık olmasına rağmen yeni doğan bebekler dahil her yaşta görülebiliyor."

KİMLER RİSK ALTINDA?

Glokom'un ortaya çıkma nedenleri arasında ilk sırada genetik yatkınlık geliyor. Ailesinde glokom öyküsü olan kişilerde hastalığın görülme riski de artıyor. Bunun yanı sıra hastalığı tetikleyen pek çok faktör bulunuyor. Prof. Dr. Üstündağ bu faktörleri şöyle özetliyor: "40 yaş üstünde olanlar, şeker ve tansiyon hastaları, yüksek miyop ya da hipermetrop hastalar ve migreni olan kişiler risk grupları arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra göz yaralanmaları, uzun süreli kortizon tedavisi de hastalığı tetikleyen unsurlar arasında."

YILDA BİR KEZ GÖZ TANSİYONU ÖLÇÜLMELİ


Erken ve özel tetkiklerle yapılan doğru teşhisin hastalığın tedavisi için büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Üstündağ, bu tedavi yöntemlerini şöyle anlatıyor: "Hastalığın erken teşhisi önemli. Bu nedenle herhangi bir belirti olmasa da yılda bir kere göz tansiyonunun ölçülmesi gerektiği konusunda hastalarımızı uyarıyoruz. Glokom, üç yolla tedavi edilebilir. Öncelikle hastanın göz tansiyonu gözdeki sıvının üretimi kısılarak ya da çıkışı artırılarak düşürülür. Bu iki yöntem için kullanılan ilaçlar vardır.

Bu ilaçlar, her gün belirli aralıklarla alınan ve de hayat boyu kullanılan ilaçlardır. İlaç tedavisine rağmen hastanın, göz tansiyonu düşmüyor ve görme alanı daralıyorsa; uygulanacak tedavi yöntemi ameliyattır. Ameliyat sonrası çoğunlukla glokom hastalığı ortadan kalkar. Göz tansiyonu tedavisinde lazer ışını çeşitli amaçlarla kullanılabilir. Lazerin göz tansiyonu tedavisindeki bir diğer kullanım alanı ise gözün dış kısmındaki, renkli kısmın çevresindeki beyaz bölgeye yapılan lazer uygulamasıdır. Glokom tedavi edilmediği taktirde körlükle sonuçlanabilir."
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
En sinsi körlük nedeni

Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom Türkiye’de yaklaşık 2 milyon kişiyi etkiliyor. Belirti vermeden ilerleyen hastalık tedavi edilmediğinde körlüğe neden oluyor.

Türkiye’deki hastaların sadece 400 bin kadarının düzenli tedavi aldığına dikkat çeken Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, “Glokomdan korunmak için 40 yaşından sonra mutlaka yılda bir kez göz tansiyonunuzu ölçtürün” çağrısında bulundu.

Halk arasında “karasu” veya “göz tansiyonu” olarak bilinen glokom, tedavi edilmediği takdirde görme kaybı ile sonuçlanabilen önemli bir göz hastalığı. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde ortaya çıkan ve görme hücrelerinin kaybına neden olan glokom, her yaşta ortaya çıkabilmesine karşın 40 yaş üstündeki kişileri tehdit ediyor. Dünyada geri dönüşümsüz körlüğün ikinci nedeni olan glokomun görülme sıklığı yüzde 2 olarak belirtiliyor. Bu oran 40 yaş üstünde yüzde 5-6'ya kadar çıkıyor. Türkiye’de ise akraba evlilikleri nedeni ile bu oranın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.

Son derece yaygın bir hastalık olmasına karşın Türk halkının glokom ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, “Türkiye’de yaklaşık 1,5-2 milyon glokom hastası olduğu tahmin ediliyor. Ne yazık ki bu hastaların yaklaşık 400 bini düzenli tedavi alıyor” şeklinde konuştu.

Glokomun ikinci önlenebilir körlük nedeni olduğuna dikkat çeken Prof. Tamçelik, dünyada yaklaşık 70 milyon glokom hastası olduğunu dile getirdi. Glokom nedeni ile 7 milyon kişinin kör olduğunu ve bunların yarısından çoğunun iki gözünü de kaybettiğini belirten Prof. Tamçelik, “Erken tanı yöntemi ile gerekli önlemler alınmazsa 2020 yılında bu oranın yaklaşık 2 misline çıkması bekleniyor” dedi.

ERKEN TANIYLA KÖRLÜKTEN KURTULMAK MÜMKÜN

Glokomun yol açabileceği körlükten, erken tanı ve tedavi ile korunmanın mümkün olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, 40 yaşından sonra mutlaka yılda bir kez göz tansiyonunun ölçtürülmesi gerektiğine değindi.

Glokomun yol açtığı hasarın geri dönüşünün olmadığını, ancak düzenli tedavi ile göz tansiyonunun kontrol altında tutulabileceğini de hatırlatan Prof. Dr. Tamçelik, “Glokom yalnız göz hekimleri tarafından teşhis edilebilir. Bunun için göz tansiyonu ölçümü, görme siniri hasarının analizi, görme alanı testi ve kornea kalınlık ölçümü yapılmalıdır. Ancak sadece göz tansiyonu ölçümü ile glokom teşhisinin konmayacağının halkımız tarafından bilinmesi son derece önemlidir. Çünkü glokom demek sadece göz tansiyonu yüksekliği demek değildir. Beraberinde mutlaka tanı için ek muayene yöntemleri de yapılmalıdır. Hastalık kararını sadece göz hekimleri vermelidir” dedi.

AİLESİNDE GLOKOM OLANLAR DİKKAT

Birinci derece akrabalarında glokom hikâyesi olanların yüksek risk taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Tamçelik, “Bu kişilerin gözlerinde herhangi bir problem olmasa bile erken tanı açısından düzenli olarak göz kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Çünkü bu bireylerde glokom gelişme riski ailesinde glokom öyküsü olmayanlara göre on kat daha fazladır” dedi. Prof. Dr. Tamçelik, diyabetli hastalarda glokom gelişme riskinin, normal bireylere göre üç kat daha fazla olduğunu sözlerine ekledi.

Ayrıca yüksek miyop veya hipermetrop kusuru olanların, göz yaralanması geçirenlerin, kortizonlu ilaç kullananların, şeker ve migren hastalarının glokom riski altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tamçelik, uzun süreli kortizon tedavisi ve sigara kullanımının risk faktörleri ile bir araya geldiğinde glokom riskini daha da arttırdığını belirtti.

NTV
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Uzmanlar Uyarıyor: Göz Tansiyonu Körlükle Sonuçlanabilir

Göz içi basıncının yüksekliği, göz sinirlerinde fonksiyon bozukluğu, görme ve görme alan kaybı ile gelen glokom hastalığı tedavi edilmediği takdirde körlükle sonuçlanabilir.

Vatandaşları göz tansiyonu hastalığına karşı uyaran Konya Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Göz Bölümü doktorlarından Doç. Dr. Şansal Gedik, genellikle ağrı ve sızı olmadığı için sinsi seyreden bu hastalığa teşhis koymanın oldukça zor olduğunu belirtti. "Hastalığın erken döneminde herhangi bir belirti yoktur. Bu nedenle özellikle 40 yaş üzerinde olan kişilerin düzenli olarak göz tansiyonu yönünden kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir." diyen Dr. Gedik, bu yaş grubundaki her 100 kişiden ikisinin körlük tehdidi altında olduğunu kaydetti.

Doç. Dr. Gedik'in verdiği bilgilere göre, göz tansiyonu teşhisi, rutin göz muayenesi esnasında göz içi basınç ve kornea kalınlığı ölçümü, göz sinirlerinin tetkikini yapan cihazların kullanılmasıyla konulabiliyor ve hastalık erken dönemde teşhis edilir ve tedaviye başlanırsa, görme kaybının ilerlemesi engellenebiliyor. Doç. Dr. Şansal Gedik, hastalık ve tedavisiyle ilgili şu bilgileri verdi: "Hastalığın tedavisinde göze uygulanan damlalar, lazer uygulamaları ve cerrahi yöntemler bulunmaktadır. Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi'nde son teknoloji cihazlarla hastalarımızı tedavi ediyor ve başarılı sonuçlar alıyoruz. Üstünü basa basa vurgulamak istediğim konu, göz sağlığı konusunda bilinç düzeyi her geçen gün artan halkımızın mutlaka yılda bir kez göz hekimine başvurarak göz tansiyonu olup olmadıklarını kontrol ettirmelerini tavsiye ediyorum. Göz tansiyonu ciddi bir hastalıktır ve vaktinde teşhis edilip tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilir."
 
Tekerlekli Sandalye
Üst