Haklarınızı ararken zamanaşımına uğramayın !!!

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edebilme niteliğinden yoksun kılan kavramdır. Zamanaşımı, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma olgusudur. Davaya bakan hakim tarafından resen gözetilmeyen ve yasada öngörülen süre ve usulde ileri sürülmesi zorunlu olan zamanaşımı, bir defidir.

Zamanaşımı başlangıç tarihi, sözleşmeden doğan alacaklarda alacağın muaccel olduğu tarihtir. Muacceliyet ise ifa zamanının gelmiş olmasıdır. Bu sebeple, işçi-işveren arasında geçen hukuki sorunlar, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ve hakkın doğumundan itibaren zamanaşımının başlaması söz konusu olacaktır.

İş Kanunu ve Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin alacak davalarında özel zamanaşımı süresi belirmemiş olduğundan, uygulama ve doktrinde Borçlar Kanunu 146 maddesi uyarınca genel zamanaşımı olan 10 yıl süre olarak belirlenmiştir. Bu tarihin başlangıcı ise işçinin hizmet akdinin feshedildiği tarihtir.

Tazminat niteliğinde olmaları nedeniyle sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, İş Kanunu 5.maddesinden kaynaklı eşit işlem borcuna aykırılık tazminatı, İş Kanunu 26/2 maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat, İş Kanunu 28. Maddesinde belirtilen belgenin zamanında verilmemesi ile ilgili tazminat, İş Kanunu 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeniyle öngörülen tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

Ücret niteliğinde olan alacaklar bakımından ise zamanaşımı, İş Kanunu 32/8 maddesi uyarınca 5 yıllık özel bir zamanaşımına tabi olacağı açıkça belirtmiştir. Geniş anlamda ücret kavramına giren fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, dini tatil ücreti, ücret alacağı, ikramiye, yakacak yardımı, taşıt yardımı, prim ücreti gibi alacaklarda da 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık izin ücreti, hizmet akdinin fesih tarihinden itibaren başlamaktadır. Bu alacakların zamanaşımı başlangıcı, ücretlerin muaccel olduğu tarihten itibaren başlamaktadır.

İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi, iş kazasının meydana gelmesinden veya meslek hastalığının hastane raporuyla tespitinden itibaren 10 yıldır. Sigortasız çalışmalar için açılan hizmet tespit davasındaki süre, hak düşümü süresi olup hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıldır.

Zamanaşımı kesen nedenler, davanın açılması veya icra takibi yapılması olarak görülmektedir. İhtiyati tedbir talepleri, işçilik alacakları tespiti davası ve Bölge Çalışma İş Müfettişliğine şikayette bulunma gibi başvurular zamanaşımını kesmez.

Zamanaşımında bulunma süresi, 6100 sayılı HMK gereği, dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içindedir. Islah ile talep edilen alacaklar yönünden için ıslah tebliğ tarihi itibariyle iki hafta süre içerisinde zamanaşımı defi ileri sürebilir. Bu süreler geçtikten sonra yapılan zamanaşımı defileri ancak alacaklının muvafakatine bağlıdır. Zamanaşımı süreleri geçtikten sonra ancak ıslah yoluyla zamanaşımı defi ileri sürülebilir.

Hakkınızı arayınız, hayatınız boyunca mağdur olmayınız.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54

Sosyal Güvenlikte Zamanaşımı


Hak düşürücü süre ile zamanaşımı uygulaması, Kanunun 97 nci, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 118 inci maddesinde düzenlenmiş olup, hak düşürücü süre, yasa ile belirlenen süre içinde kullanılmayan bir hakkın bir daha kullanılmayacak duruma gelmesini, zamanaşımı ise yasanın belirlediği koşullarda bir sürenin geçmesi ile bir hakkın kazanılmasını, kaybedilmesini veya bir yükümlülükten kurtulmayı sağlayan süreyi ifade etmektedir.

Kanunla hak düşürücü süre ve zamanaşımı uygulamasında mülga kanun uygulamalarına göre değişiklikler yapılmış, bazı hükümler yürürlükten kaldırılmış ve yeni düzenlemeler getirilmiştir.

1. Gelir ve aylık bağlama işlemlerinde zamanaşımı uygulaması

Kanun gereği zamanaşımı uygulaması aşağıda açıklanan usul ve esaslar doğrultusunda yapılacaktır.

1.1. Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğramaktadır. Zamanaşımına uğrayan sürenin tespitinde; sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek 5 yıla kadarki bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan süreye ilişkin gelir ve aylıklar zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir.

1.2. Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler (ağır hastalık hali, kısıtlılık vb) hakkında, yukarıdaki 1.1 inci madde hükmü uygulanmayacak ve hak edilen gelir ve aylıklar ödenecektir.

1.3. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun mülga 99 uncu maddesinde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde ödenmezse zamanaşımına uğrayarak, yazılı istek tarihini, 1479 sayılı Kanunun mülga 43 üncü maddesi gereği ise, hakkı doğuran olay tarihinden 5 yıl geçtikten sonra talepte bulunanların ölüm aylıkları, talep tarihini, takip eden aybaşından itibaren ödenmekte iken, Kanun gereği iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğramaktadır.

1.4. Mülga kanun hükümlerinde; iş kazası ve meslek hastalığı ile ölüm hallerinde gelir ve aylık hakkının doğduğu tarihten itibaren 5 yıllık sürede istenmeyen gelir ve aylıklar zamanaşımına uğramakta, gelir ve aylıklar sigortalı ve hak sahiplerinin tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlandığından, Kanunun yürürlük tarihinden önce hak kazanılan gelir ve aylıkların durumu öncelikle mülga kanunlara göre değerlendirilecek ve beş yıllık sürenin dolup dolmadığına Kanunun yürürlük tarihi itibariyle bakılacaktır.

Örnek 1: Sigortalının ölüm tarihi 11/6/2003 olup, hak sahibi 20/10/2008 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı, ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/7/2003 tür.
1 10 2008
- 1 7 2003
0 3 5 Zamanaşımı süresi dolduğundan 1/10/2008 tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylıklar ödenmeyecektir.

Örnekte, aylığa hak kazanılan tarih Kanunun yürürlük tarihinden önce olduğundan, öncelikle zamanaşımı için hak sahibinin talep tarihine değil, Kanunun yürürlük tarihi olan 1/10/2008 tarihine göre 5 yıllık sürenin dolup dolmadığına bakılacaktır. Örnekte 5 yıllık sürenin dolmuş olması nedeniyle 1/10/2008 tarihine kadar olan ölüm aylıklarının ödemesi yapılmayacaktır.

Örnek 2: Özel sektörde çalışmakta olan sigortalı 30/12/2001 tarihinde ölmüş, hak sahibi kız çocuğu 25/8/2009 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/1/2002 olup, öncelikle Kanunun yürürlük tarihi olan 1/10/2008 tarihi itibariyle durum değerlendirilecektir.

1 10 2008
- 1 1 2002
0 9 6 Görüldüğü üzere 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan 01/10/2008 tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylıklar ödenmeyecektir.

1.5. Gelir ve aylığa hak kazanılan tarih ile Kanunun yürürlük tarihi arasında 5 yıldan fazla sürenin geçmiş olması halinde yapılacak ikinci işlem, Kanunun yürürlük tarihi ile hak sahiplerinin talebi arasında 5 yıllık sürenin geçip geçmediğinin tespit edilmesidir.

Bu tespit Kanunun 97 nci maddesi hükmüne göre yapılacak olup, sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek 5 yıla kadar olan bölümü ödenecek, ancak, 5 yılı aşan süre zamanaşımına uğradığından ödenmeyecektir.

Örnek 1: Yukarıdaki 1.4 bölümünde yer alan Örnek 1 deki hak sahiplerinin tahsis talebi 20/10/2008 olup, ikinci değerlendirme bu tarih ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında 5 yıllık sürenin geçip geçmediğine ilişkindir.

20 10 2008
- 1 10 2008
19 0 0 Hak sahiplerine 1/10/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı ödenecektir.

Örnek 2: Yukarıdaki 1.4 bölümünde yer alan Örnek 2 deki hak sahibinin talebi Kanunun yürürlük tarihinden sonra olduğundan, bu defa hak sahibinin talep tarihi esas alınmak suretiyle Kanunun 97 nci maddesine göre değerlendirme yapılacak ve tahsis talep tarihi ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında 5 yıl geçip geçmediğine bakılacaktır.

25 8 2009
- 1 10 2008
24 10 0 Hak sahibine ödenecek aylık süresi tespit edilecek ve 1/10/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı ödenecektir.

Örnek 3: Yukarıdaki 1.4 bölümünde yer alan Örnek 1 deki hak sahiplerinin 20/10/2008 tarihi yerine 30/11/2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğunu varsayarsak;
30 11 2014
- 1 10 2008
29 01 6 5 yıllık süre dolduğundan, Kanunun 97 nci maddesi gereği talep tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreye ilişkin aylıklar ödenecektir.


30 11 2014
- 5
30 11 2009 Bu tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylıkları ödenecektir.

1.6. Gelir ve aylık başlangıç tarihi Kanunun yürürlük tarihinden önce olan ve gerek Kanunun yürürlük tarihi itibariyle gerekse sigortalı ve hak sahiplerinin tahsis talebinde bulunduğu tarihte 5 yıllık sürenin geçmediği durumlarda Kanunun 97 nci madde hükmü uygulanacaktır.

Örnek 1: Sigortalının ölüm tarihi 17/9/2005 olup, hak sahibi 27/11/2009 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/10/2005 dir. Bu durumda, öncelikle Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçip geçmediğine bakılacaktır.

1 10 2008
- 1 10 2005
0 00 3 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, hak sahibinin talebi Kanuna göre değerlendirilecektir.

27 11 2009
- 1 10 2005
26 1 4 Zamanaşımı süresi uygulanmayacak ve hak sahiplerine sigortalının ölüm tarihini takip eden aybaşından yani 1/10/2005 tarihinden itibaren ölüm aylıkları ödenecektir.

Örnek 2: Sigortalının ölüm tarihi 15/8/2004 olup, hak sahibi 22/11/2008 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/9/2004 tür.

1 10 2008
- 1 9 2004
0 1 4 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, hak sahibinin talep tarihine göre Kanuna göre durum değerlendirilecektir.


22 11 2008
1 9 2004
21 7 4 Zamanaşımı süresi uygulanmayacaktır.

1.7. Gelir ve aylık başlangıç tarihi Kanunun yürürlük tarihinden önce olan ve Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolmadığı ancak, hak sahiplerinin tahsis talebinde bulunduğu tarihte 5 yıllık sürenin dolduğu durumlarda, Kanunun 97 nci madde hükmü uygulanacaktır.

Örnek 1: Sigortalının ölüm tarihi 20/10/2003 olup, hak sahibi 15/5/2009 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı, ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/11/2003 tür. Bu durumda öncelikle Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçip geçmediğine bakılacaktır.

1 10 2008
- 1 11 2003
0 11 4 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, hak sahibinin talebi Kanuna göre değerlendirilecektir.

15 5 2009
- 1 11 2003
14 6 5
Hak sahibinin talebi ile ölüm aylığı başlangıç tarihi arasında 5 yıldan fazla sürenin geçmiş olması nedeniyle, Kanunun 97 nci maddesi hükmüne göre değerlendirme yapılarak talep tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreye ilişkin ölüm aylıkları ödenecektir.


15 5 2009
- 5
15 5 2004 Ölüm aylıkları bu tarihi takip eden aybaşından itibaren ödenecektir.
Örnek 2: Sigortalının ölüm tarihi 30/9/2007 olup, hak sahibi 15/12/2013 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Ölüm aylığının başlangıcı ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/10/2007 dir.

1 10 2008
- 1 10 2007
0 0 1 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, hak sahibinin talep tarihine göre Kanuna göre durum değerlendirilecektir.

15 12 2013
- 1 10 2007
14 2 6 Zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

15 12 2013
- 5
15 12 2008 tarihinden sonraki aylıklar ödenecektir.

1.8. 5561 sayılı Kanunla 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 93 üncü madde ile 18/10/2006 tarihinden önce ölen ve 1800 gün veya 5 yıllık sigortalılık süresi ile ortalama 180 gün prim ödeme koşulunu yerine getirmediği için aylık bağlanmayan sigortalıların hak sahiplerine 5 yıllık sigortalılık süresi ve en az 900 gün prim ödeme gün koşullarının yerine gelmesi ve talepleri halinde, 17-26/11/2006 tarihlerinden itibaren başlatılmak üzere ölüm aylığı bağlanmasına imkan sağlanmıştır.

Buna göre, 506 sayılı Kanunun geçici 93 üncü maddesine göre ölüm aylığına hak kazanan sigortalıların ölüm aylığı başlangıcı 2006/Kasım ödeme dönemi olacağından bu sigortalılar için zamanaşımı süresi 2006/Kasım ödeme dönemine göre tespit edilecektir.

Örnek : 900 günü ve 5 yıllık sigortalılık süresi olan bir sigortalı özel sektörde çalışırken 15/5/1989 tarihinde vefat etmiş olup, hak sahibi 506 sayılı Kanunun geçici 93 üncü maddesine istinaden 21/9/2010 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur.

Bu durumda, örnekteki hak sahibinin ölüm aylığı tahsis numarasının son rakamına göre 2006/Kasım ödeme dönemi itibariyle bağlanacaktır. Anılan hak sahibinin tahsis numarasının son rakamının 9 olduğu varsayıldığında, aylığı 17/11/2006 tarihi itibariyle başlatılacak olup, ölüm tarihi ile tahsis talep tarihi arasında 5 yılın geçmiş olmasına karşın buna ilişkin bir değerlendirme yapılmayarak zamanaşımı kontrolü 17/11/2006 tarihine göre yapılacaktır.

Diğer taraftan, aynı hak sahibinin 30/12/2011 tarihinde tahsis talebinde bulunması halinde 2006/Kasım ayı ile tahsis talep tarihini takip eden aybaşı arasında 5 yılın geçip geçmediğine bakılacak ve 5 yıl geçtiği için sadece 5 yıldan sonraki süreler ödenecektir.

2. Zamanında alınmayan gelir ve aylık ödemelerinde zamanaşımı uygulaması

506 sayılı Kanunun mülga 99 uncu, 1479 sayılı Kanunun mülga 78 inci maddeleri gereğince herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığını beş yıl içinde almayanların, söz konusu gelir ve aylıkları ödenmez iken, Kanunun “Zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans” başlıklı 97 nci maddesinde; bağlanan gelir ve aylıklardan herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığın alınmaması durumunda zamanaşımı uygulaması öngörülmemiştir.

Bu nedenle, 4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalıları açısından Kanunun yürürlük tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıklardan herhangi bir döneme ilişkin gelir ve aylığın beş yıl içinde alınmaması durumunda, alınmayan gelir ve aylığın ödeme tarihi ile Kanunun yürürlük tarihi arasında beş yıllık sürenin dolup dolmadığına bakılacak;

5 yıllık sürenin dolması halinde, 2008/Ekim öncesinde 5 yıllık süre ile 2008/Ekim sonrası,
5 yıllık sürenin dolmaması halinde ise 2008/Ekim öncesi ve sonrası,
gelir ve aylıklar ödenecektir.

Örnek 1: 4/1-(a) sigortalısı en son 2004/Temmuz ayına ait yaşlılık aylığını almış ve 21/1/2010 tarihinde müracaat ederek almadığı aylıkların tarafına ödenmesini talep etmiştir. Sigortalının tahsis numarasının son rakamı 9’dur. Bu durumda, sigortalının almadığı 2004/Ağustos aylığı ödeme tarihi ile Kanunun yürürlük tarihi arasında 5 yıllık sürenin dolup dolmadığına bakılacaktır.

1 10 2008
- 17 8 2004
14 1 4 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık süre dolmadığından, sigortalıya 2004/Ağustos ve sonrası tüm aylıkları ödenecektir.

Örnek 2: 4/1-(b) sigortalısı en son 2002/Kasım ayına ait yaşlılık aylığını almış ve 10/08/2010 tarihinde müracaat ederek almadığı aylıkların tarafına ödenmesini talep etmiştir. Sigortalının tahsis numarasının son rakamı 3’tür. Bu durumda, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolup dolmadığına bakılacaktır.

1 10 2008
- 26 12 2002
5 9 5 Görüldüğü üzere, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5 yıllık süre dolduğundan,
1 10 2008
- 5
1 10 2003 Sigortalıya 1/10/2003 tarihinden sonraki aylıkları ödenecektir.


3. İş kazası ve meslek hastalığı sigortasında zamanaşımı uygulaması


İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası yönünden zamanaşımı uygulamasında, 506 sayılı Kanunun mülga 99 uncu maddesinde “hakkı doğuran olay tarihi”, Kanunun 97 nci maddesinde de “hakkın kazanıldığı tarihten itibaren” 5 yıllık süre için belirleme yapılmış olup, her iki kanuna göre yapılacak zamanaşımı tespitlerinde sürekli iş göremezlik gelirinin başlangıç tarihi esas alınacaktır.

Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için sigortalının geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun Kurumumuzca tespit edilmiş olması yeterli olmayıp, iş kazası nedeniyle sigortalının meslekte kazanma gücünü en az % 10 oranında kaybetmiş olduğunun Kurum Sağlık Kurulunca belirlenmesi ve sigortalının sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için yazılı talepte bulunması gerekmektedir.

Bu itibarla, gelir bağlanmasında sigortalıların mutlaka tahsis talebi alınacak ve zamanaşımı tespitinde gelir başlangıç tarihi ile tahsis talep tarihi esas alınacaktır.

Diğer taraftan, Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını ispat edenler hakkında, zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmayarak hak edilen gelirler ödenecektir.

Sürekli iş göremezlik geliri;

506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelirlerde, geçici iş göremezlik halinin sona erdiği tarihten sonra diğer bir ifadeyle, sigortalının çalışır veya çalışamaz kararına ait sağlık kurulu raporunda belirtilen ilk istirahatin bitim tarihini izleyen günden,

Kanunun 19 uncu maddesine göre ise geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi veya sigortalı geçici iş göremezlik hali tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girmişse buna ait sağlık kurulu raporu tarihini takip eden aybaşından,
itibaren başlamaktadır.

Öte yandan, sigortalıların geçirdikleri kazanın Kurumca iş kazası sayılmayıp, olayın mahkeme kararı ile iş kazası sayılması veya sürekli iş göremezlik derecelerinin mahkeme kararlarıyla belirlenmesi hallerinde; sürekli iş göremezlik gelirlerinin başlangıcı ile zamanaşımı uygulamaları örneklerle açıklanmış olup, işlemler aşağıda belirtildiği şekilde sonuçlandırılacaktır.

Örnek 1: Sigortalı 2/5/2000 tarihinde kaza geçirmiş ve olay işveren tarafından Kuruma bildirilmiştir. Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından yapılan incelemede; olayın iş kazası olmadığına karar verilmiş, bu arada sigortalı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda 15/6/2001 tarihinde çalışabilir kararı verilmiştir. Ancak, olay iş kazası sayılmadığı için sigortalı gelir bağlanması talebinde bulunmamış ve 10/7/2003 tarihinde dava açmıştır.

Açılan dava 10/5/2008 tarihinde sonuçlanmış ve mahkeme kararında olayın iş kazası olduğuna karar verilmiş ancak, gelirin başlangıç tarihi ile ilgili olarak herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Sigortalının 15/6/2001 tarihli raporunun Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu 2009 yılında % 19 oranında sürekli iş göremezlik derecesi tespit edilmiş ve sigortalı 31/3/2010 tarihinde gelir bağlanması talebinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere, 506 sayılı Kanunun Kanunla mülga 19 uncu maddesi hükmüne göre, sürekli iş göremezlik hali sağlık kurulu raporuyla tespit olunmakta ve sigortalı rapor tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanmaktadır.

Diğer taraftan, Kanunun 97 nci maddesinin ikinci fıkrasında, zamanaşımının istisnası olarak “Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz” denilmektedir.

Bu durumda yukarıdaki örnekte sigortalının gelir bağlanması talebinde bulunmama sebebi olayın Kurumca iş kazası sayılmaması olduğundan, sigortalıya zamanaşımı hükümleri uygulanmadan gelirin sağlık kurulu rapor tarihini takip eden günden itibaren gelir bağlanacaktır.

Örnek 2: Sigortalı 1/10/2002 tarihinde kaza geçirmiş ve olay işveren tarafından Kuruma bildirilmiştir. Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından yapılan incelemede, olayın iş kazası olduğuna karar verilmiştir. Sigortalı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda 2/12/2002 tarihinde çalışabilir kararı verilmiştir. Sigortalı 20/3/2008 tarihinde tarafına gelir bağlanması talebinde bulunmuş ve sağlık kurulu raporuna istinaden Kurum Sağlık Kurulunca sürekli iş göremezlik derecesi % 20 olarak tespit edilmiştir.

506 sayılı Kanunun “Zamanaşımı ve Hakkın Düşmesi” başlıklı 99 uncu maddesi; “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden aybaşından itibaren başlar …” hükmüne amirdir.

Örnek olayda kaza Kurum tarafından iş kazası olarak tespit edilmiş ancak, sigortalı gelir başlangıç tarihi olan 3/12/2002 tarihinden sonra tahsis talebinde bulunmamıştır. Dolayısıyla sigortalı, olay iş kazası sayıldığı halde rapor tarihinden sonra tahsis talebinde bulunmayıp aradan 5 yıl geçtikten sonra 20/3/2008 tarihinde talepte bulunduğundan, geliri talebini takip eden aybaşından (1/4/2008) bağlanacaktır.
Örnek 3: Sigortalı 1/2/2003 tarihinde kaza geçirmiş ve olay işveren tarafından Kuruma bildirilmiştir. Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından yapılan incelemede, olayın iş kazası olduğuna karar verilmiştir.

1/5/2003 tarihinde tarafına gelir bağlanmasını talep eden sigortalı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda 21/4/2003 tarihinde çalışabilir kararı verilmiş ve söz konusu sağlık kurulu raporuna istinaden Kurum Sağlık Kurulunun 31/7/2003 tarihli kararı ile sürekli iş göremezlik geliri % 8 olarak tespit edilmiştir. Sigortalı belirlenen sürekli iş göremezlik derecesine itiraz amaçlı olarak 10/10/2003 tarihinde dava açmış ve mahkemece sürekli iş göremezlik derecesi % 15 olarak tespit edilmiş, gelirin bağlanacağı tarihle ilgili olarak bir hüküm verilmemiş ve dava 25/12/2004 tarihi itibariyle kesinleşmiştir.


Bu durumda, olay Kurum tarafından iş kazası sayılmakla birlikte, sürekli iş göremezlik derecesinin Kurum Sağlık Kurulunca % 10 un altında belirlenmesi nedeniyle sigortalıya gelir bağlanamamıştır. Bilahare mahkeme kararı ile sürekli iş göremezlik derecesi % 15 olarak tespit edildiğinden sigortalının geliri, mahkeme kararının kesinleştiği tarihi takip eden aybaşı yani 1/1/2005 tarihi itibariyle bağlanacaktır.
Örnek 4: Sigortalı 13/4/2006 tarihinde kaza geçirmiş, olay işveren tarafından Kuruma bildirilmiş, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından yapılan incelemede kaza, iş kazası sayılmamıştır.

Sigortalı, 18/3/2007 tarihinde dava açmış ve 10/11/2008 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla olayın iş kazası olduğu tespit edilmiş olup, sigortalı 1/6/2010 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu halde sağlık kurulu raporu bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere, sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanabilmesi için kazanın, iş kazası sayılması yanında meslekte kazanma gücünün en az % 10 azalmış bulunduğuna ilişkin sağlık kurulu raporu bulunması gerekmektedir. Örnekte sigortalının geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğu mahkeme kararı ile tespit edilmiş ise de bu kaza neticesinde sürekli iş göremezlik derecesini belirleyen herhangi bir sağlık kurulu raporu bulunmamaktadır.

Bu durumda, geçirdiği kaza iş kazası sayılan sigortalının gelir başlangıç tarihine esas sağlık kurulu raporunu alması için Kurum tarafından Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevki yapılacak, alınan sağlık kurulu raporuna göre Kurum Sağlık Kurulunca sürekli iş göremezlik derecesi tespit edilecek, sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin % 10 ve üzerinde olduğunun anlaşılması halinde, 506 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi hükmü gereği, sigortalıya rapor tarihini takip eden aybaşından itibaren gelir bağlanacaktır.

Örnek 5: Sigortalının 24/6/1992 tarihinde geçirdiği kaza, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından iş kazası sayılmış ve sigortalı 24/6/1992-7/11/1992 süresinde geçici iş görmezlik ödeneği almış, 8/11/1992 tarihinde çalışır kararına istinaden aynı işyerinde çalışmaya devam etmiş ve bu raporuna istinaden Kurum Sağlık Kurulunca sürekli iş göremezlik derecesi % 15 olarak tespit edilmiştir.

Sigortalının 01/08/2002 tarihli müracaatına istinaden geçirdiği iş kazası sonucu rahatsızlığının nüksettiği gerekçesi ile yeniden maluliyet tespiti yapılmış ve sürekli iş görmezlik derecesi % 20 olarak tespit edilmiştir. Sigortalı, 1/10/2002- 21/10/2003 süresinde 383 gün geçici iş göremezlik ödeneği almış ve 1/12/2004 tarihinde gelir bağlanması talebinde bulunmuştur.

Örnekte olay Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından iş kazası sayılmış ve sigortalının sağlık kurulu raporuna istinaden Kurumca % 15 oranında sürekli iş göremezlik derecesi tespit edilmiştir. Sigortalı 1/12/2004 tarihine kadar gelir bağlanması talebinde bulunmadığından zamanaşımı uygulanarak gelirlerinin talep tarihini takip eden aybaşı olan 1/1/2005 tarihinden itibaren bağlanacaktır.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
4. Gaiplikte zamanaşımı uygulaması

Gaiplik olayının söz konusu olduğu durumlarda hak sahiplerinin gaiplik kararı alınmadan aylık bağlanması talebinde bulunamayacakları göz önüne alındığında, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin tespitinde, mahkemece gaipliğine hükmolunan ölüm tarihi yerine, sigortalının yargı kararıyla gaipliğine karar verilmesi halinde hak sahiplerine bağlanacak gelir ve aylıklarla yapılacak toptan ödemeler ve genel sağlık sigortasına ait alacakların zamanaşımı süresi, gaipliğe ilişkin kararın kesinleştiği tarihte başlayacaktır.

Örnek: 4/1-(a) kapsamında sigortalılığı devam ederken 1/3/2003 tarihi itibariyle kendisinden haber alınamadığı ilgili mahkeme kararında belirtilen sigortalının eşi tarafından 21/4/2008 tarihinde gaiplik davası açılmıştır. Mahkeme kararında sigortalının 1/3/2003 tarihi itibariyle gaipliğine karar verilmiş olup, karar 1/6/2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Hak sahibi eş 31/12/2009 tarihinde ölüm aylığı talebinde bulunmuştur. Bu durumda zamanaşımı uygulamasında mahkeme kararının kesinleşme tarihi esas alınacak olup, hak sahibinin tahsis talebi ile mahkeme kararının kesinleşme tarihi arasında 5 yıllık sürenin geçip geçmediğine bakılacaktır.

31 12 2009
- 1 6 2009
30 6 0 Gaiplik hükmü ölüm tarihini ifade ettiğinden sigortalının gaipliğine hükmolunun tarih olan 1/3/2003 tarihi aynı zamanda sigortalının ölüm tarihi olduğundan ve mahkeme kararının kesinleştiği tarih ile hak sahibinin talep tarihi arasında 5 yıl geçmediğinden ölüm aylığı 1/4/2003 tarihi itibariyle bağlanacaktır.

5. Hak düşürücü süre uygulaması

Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar (geçici iş göremezlik ödeneği, evlenme ve cenaze ödenekleri ile ölüm toptan ödemeleri), hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse düşmektedir. Burada hak düşürücü süre işlediğinden, söz konusu haklar beş yıl içinde istenilmezse, bir daha ödenmeyecektir.

Örnek : 4/1-(b) sigortalısı 8/9/2009 tarihinde vefat etmiş olup, hak sahipleri 17/12/2013 tarihinde cenaze ödeneği talebinde bulunmuştur. Bu durumda;
8 9 2009
- 5
8 9 2014 Hak düşürücü süre bu tarih itibariyle yerine geldiğinden, hak sahiplerine 17/12/2013 tarihli taleplerine istinaden cenaze ödeneği ödenecektir.

5.1. Kanunun yürürlük tarihinden önce 506 sayılı Kanunun mülga 99 uncu maddesinde sadece IKMH sigortasından sağlanan diğer haklar olan evlenme ve cenaze yardımında hak düşürücü süre uygulaması bulunmakta olup, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse anılan haklar düşmektedir.

1/10/2008 tarihinden önce ölen sigortalılar için IKMH sigortasından;

Kız çocuklarına ödenecek evlenme yardımında, evlenme tarihi ile evlenme yardımı,
Cenaze yardımında ise, ölüm tarihi ile cenaze yardımı,
talebi arasında 5 yılın geçip geçmediğine bakılacaktır. Geçmesi durumunda evlenme ve cenaze yardımı yapılmayacaktır.

Örnek 1: 4/1-(a) sigortalısı 12/3/2003 tarihinde vefat etmiş olup, hak sahipleri 2/11/2010 tarihinde cenaze yardımı talebinde bulunmuştur. Bu durumda;
12 3 2003
- 5
12 3 2008 Talep tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden cenaze yardımı ödenmeyecektir.

Örnek 2: Kız çocuğu babasından dolayı ölüm geliri almakta iken 25/12/2005 tarihinde evlenmiş ve 30/11/2009 tarihinde evlenme yardımı talebinde bulunmuştur.
25 12 2005
- 5
25 12 2010 Talepte bulunduğu 30/11/2009 tarihinde 5 yıllık hak düşürücü süre geçmediğinden evlenme yardımı ödenecektir.

5.2. 1479 sayılı Kanunun mülga 78 inci maddesinde, cenaze yardımı ile ölüm toptan ödemelerinin hakkı doğuran olay tarihinden başlanarak 10 yıl içinde istenmezse düşeceği öngörüldüğünden, 1/10/2008 tarihinden önce ölen sigortalılar için 10 yıllık, bu tarihten sonra ölen sigortalılar için 5 yıllık hak düşürücü süre uygulanacaktır.

Örnek 1: 4/1-(b) sigortalısı 23/8/2002 tarihinde vefat etmiş olup, hak sahipleri 26/10/2010 tarihinde cenaze ödeneği talebinde bulunmuştur. Bu durumda;
26 10 2010
- 23 8 2002
3 2 8 10 yıllık hak düşürücü süre geçmediğinden cenaze ödeneği ödenecektir.
Yukarıdaki sigortalının 10/5/1998 tarihinde ölmüş olması durumunda bu defa;
26 10 2010
- 10 5 1998
16 5 12 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden cenaze ödeneği ödemeyecektir.
Örnek 2: 4/1-(b) sigortalısı 28/6/2001 tarihinde vefat etmiş olup, hak sahipleri 30/1/2011 tarihinde ölüm toptan ödeme talebinde bulunmuşlardır.

30 1 2011
- 28 6 2001
2 7 9 10 yıllık hak düşürücü süre geçmediğinden ölüm toptan ödemesi yapılacaktır.

Yukarıdaki sigortalının ölüm tarihinin 1/1/2000 olması halinde;
30 1 2011
- 1 1 2000
29 0 11 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden ölüm toptan ödemesi yapılmayacaktır.

5.3. 4/1-(a) sigortalıları için ölüm sigortasında evlenme ve cenaze ödeneği ile ölüm toptan ödemesi ile ilgili mülga Kanun hükümlerinde hak düşürücü süre kapsamında herhangi bir hüküm bulunmaması nedeniyle, 2008/Ekim ayından önce ölen sigortalılar için cenaze ödeneği ve ölüm toptan ödeme talepleri ile bu tarihten önce evlenen kız çocuklarına ödenecek evlenme ödeneği talepleri için hak düşürücü süre uygulamasında beş yıllık süre Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile talep tarihi arasında aranacaktır. 2008/Ekim ayı başı sonrası ile talep tarihi arasında 5 yıllık sürenin;

Dolmamış olması halinde hak kazanılan ödeme yapılacaktır.

Dolmuş olması halinde ise, Kanunun 97 nci maddesi gereğince hak düşürücü süre işletilecek ve hiçbir ödeme yapılmayacaktır.

Örnek 1: Kamu sektöründe çalışırken vefat eden 4/1-(a) sigortalısının kız çocuğunun evlenme tarihi 21/2/2000, evlenme ödeneği talep tarihi 30/3/2010 olduğu varsayıldığında;
30 3 2010
- 15 10 2008
15 5 1 Örnekte 5 yıllık süre dolmadığından kız çocuğuna evlenme ödeneği ödenecektir.

Örnek 2: Sigortalının ölüm tarihi 01/08/1999 olup, hak sahipleri 05/06/2014 yılında cenaze ödeneği talebinde bulunmuştur. Bu durumda;
5 6 2014
- 1 10 2008
4 8 5 Örnekte 5 yıldan fazla süre geçtiğinden hak düşürücü süre işletilerek cenaze ödeneği ödenmeyecektir.

Örnek 3: Sigortalı 27/10/2004 tarihinde ölmüştür. Mevcut hizmetlerine göre ölüm aylığı bağlanamamış olup, hak sahipleri 31/12/2011 tarihinde ölüm toptan ödemesi talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda;
31 12 2011
- 1 10 2008
30 2 3 Örnekte 5 yıllık süre dolmadığından hak sahiplerine ölüm toptan ödemesi yapılacaktır.

Sgk rehberi

Hakkınızı arayınız, hayatınız boyunca mağdur olmayınız.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst