Hayallerin Arasındaki Yaşam

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Kelimelere dokunmadan önce -herhalde sosyal bir varlık olduğundan- insanlara dokunmaya çalıştı. Bir masal kahramanı olmaya kendini adamadan ve sihirli bir çubukla engellerini yok etmeye çalışmadan çok önceleri; daha büyük hayaller kurardı, insanlara dair ve safça.

İnsanların kendisi hakkında düşündüklerini önemsemeden yapamazdı. Kendini kandırıp unuturken engellerini, bakışlar normal olmadığını hatırlatırdı.

Yapabilecekken vazgeçersin istediklerinden. Tüketirsin kendini kaçarken kaçamak bakışlardan. Önce insanlardan kaçış, sonra kendinden.

Odada büyüttüğü hayalleriyle baş başa kalmıştı, Deniz.
Güneşli bir güne uyandığını düşünerek sevinç içinde yatağında doğrulmuştu. Papatyalarla donattığı şirin penceresinden baktığında, güneşle birlikte çekmişti havasını, mis gibi çiçek kokularının.

Deniz, zıpladı yatağından. Giysilerinden sıyrıldığına kendisi bile şaşırarak inerken merdivenleri, annesinin kızarttığı ekmek kokusunu çekti içine. Bir anda oradaydı, masanın başında. Ekmeğine yağı sürerken kıkırdadı, annesine; nefis olmuş demek, yerine. Ve üşenmese, yediği kızarmış ekmeğin kokusunun müthiş rayihasına kapılmadan annesini yanağından öpecekti; ocak başında, arkasından yaklaşarak.

Okul vakti gelmişti. “Hoşça kal.” diyebildi, hızla çıkarken evden, annesinin onu duyup duymamasına aldırmadan.

Otobüs de gelmişti; ancak o biraz daha hızlı olsun istiyordu, her şey. Bu yüzden arkadan gelen dolmuşa atlayıverdi. Oturmaya bile tenezzül etmeden dikildi ayakta. Verseydi şoför arabayı, son sürat basacaktı gaza; hemen ulaşmak için okuluna ve yeni başlayan heyecanlı bir arkadaşlığa.

Okulun kapısında indi, arabadan. O bekliyordu, kapıda. Gözleri ona gülüyordu, galiba. Bir yabancılık ve sonra sarılma. “Çok beklettim mi?” diyecekti, boş verdi. Diğeri de “Nerede kaldın?” diyecekti belki, o da boş verdi kavuşmanın heyecanıyla.

Deniz, bu hayaller içinde kendini gülümsüyor buldu. Hayatı hayalleri gibi değildi.
Güneşli bir güne uyanabilirdi, Deniz; ancak yatağından doğrulmak konusunda pek hızlı sayılmazdı. Çiçeklerin kokusunu alabilir ve bununla mutlu olmayı da bilirdi. Hatta hiç kimsenin farkına varamayacağı mutlulukları da görebilirdi; ama zıplayamazdı yatağından. Annesinin hazırladığı giysileri bir anda giyemezdi. Koşar adım inemezdi merdivenleri; annesi merdiven tırabzanlarına rahat inebilmesi için bir ip germiş olsa da. Ancak kızarmış ekmek kokusunu daha yataktan kalkmadan alabilirdi.

Ağır ve dikkatli adımlarla gardırobun karşısına geçip annesinin dün hazırladığı giysileri zar zor giydi. Ekmekler soğumadan yetişebilmek için merdivenlerden, insanüstü bir gayretle indi. Masaya oturup annesine fark ettirmeden sıcak ekmek aramaya başladı. Neyse ki bulmuştu, biraz ılıktı. Yağını sürerken ekmeğine, dolmuş gözlerini kaçırarak gülümsedi annesine.

Oysaki yerinden kalkmayı, annesine sarılıp öpmeyi ne çok isterdi. Şu an öpmeyebilirdi belki ama bol bol sarılıp öpmüşlüğü vardı. Çünkü annesi onun her şeyi demekti. Ve annesinin de her şeyiydi o.

Okul vakti gelmişti. Deniz dışarı çıkmayı pek sevmiyordu. Dışarıda zaman zaman unutsa da engellerini, bakışlar hatırlatırdı ona, engellerimizi. Kaçan otobüsün arkasından bakarken Deniz, her şeyin kendisi için hızlı olduğunu düşünüyordu. Kendisine, yavaş olduğunu fısıldamadan, öylesine... Arkadan gelen dolmuşa yavaşça bindiler. Oturacak yer yoktu. Dikkatle tutunarak arkaya doğru ilerledi. O sırada uyuklayan amcanın yanındaki yaşlı teyze kalkarak “Gel yavrum, otur.” dedi. Biraz zaman sonra teyzenin annesiyle konuştuğunu duydu: “Ah yavrum, pek de genç! Böyle yoracağınıza evde otursaydı, daha iyi olurdu” dedi teyze. Annesi de tereddütle kendisine baktı. Acaba bütün engeller eve kapatılabilir miydi? Halının altına süpürdüğümüz pisliklerden sonra içimiz rahat edebilir miydi? Annesi sessizliğini sürdürdü, bu sefer. Artık her şeyi olmuş annesiyle okula ulaştıklarında, bilirdi beklemezdi onu, okulun kapısında annesinden başka biri.

Deniz, onay beklerken eksikliklerine… Engellese de onu insanların engelleri… Dışarıdaki yaşam onu bekleyen bir serüvendi. Korkmadan, aldırmadan yaşamı anlamlı kılmak, inadına ve en güzel tarafından yaşamak…

Eser sahibi: Melek BARUT

ÖZGEÇMİŞ: 1996 Bodrum doğumluyum. 2003 yılında öğrenim hayatıma başladım. İlkokulumu Neşe Doğan İlkokulunda okudum. Ortaokulumu Gökçebel Profilo Marina İlköğretim Okulunda okudum. Şu anda Bodrum Anadolu Lisesi 10. Sınıf öğrencisiyim.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst