Hayat Engel Tanımaz

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Mehmet için o gün diğer günlerden farksızdı.Sabahın erken saatlerinde havanın soğuk olacağı belli olmuştu.Bu sene kış bir türlü bitmemişti.Mehmet’in içinde bahar dallarının tomurları açmış, büyük bir umutla baharı bekliyordu.Her zamanki gibi sıkı sıkıya giyindi, traş oldu, annesi ile üç beş lokma kahvaltı edip, kendini sokağa attı.

Sultanahmet’ten Eminönü’ne yürürken duyduğu sesleri, kokuları çok seviyordu.Sokak köpeklerinin ona sırnaşması, araba kornaları, koşuşturan insanların sesleri onun için hayatın rengiydi.Karanlıkların içinde her birinin şeklini, rengini ayırt edebiliyordu.Her sabah, onu karşılayan köpeğin kirli kahverengi olduğunu, köşe başındaki dilenci çocuğun 13-14 yaşlarında cılız bir çocuk olduğunu görmese de çok iyi biliyordu.O sabah da diğer sabahlar gibi Sultanahmet’ten Eminönü’ne doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı.Soğuk yüzünü kesiyordu ama içi sıcacıktı.Kestaneci amcaya, gazeteciye selam vererek yürüdü.Dilinde bir gün önceden kalma Candan Erçetin şarkısı.’Bahar geldiğinde mi böyle olurum yoksa böyle olduğum için mi bahar ayrıca bunun seninle ne ilgisi var tabiki ben böyle olduğum için bahar....’

Mehmet, 1976 yılının sonbaharında fakir ama mutlu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.Babası duvar ustasıydı, annesi ise ev hanımı.Doğduğu günden itibaren Sulttanahmet’teki bir oda, bir salondan oluşan kuşyuvası misali evlerinde yaşadılar.Küçük bir mutfak, 60 metrekarelik evleri onlar için büyük bir dünyaydı.Geniş pencereleri, salonlarının üç tarafını çeviriyordu.Sıcak, samimi bir mahallede yaşamı kucakladı.Ağabeyi ile arasında 7 yaş, ablası ile arasında 4 yaş vardı.Onlar için Mehmet eve gelen oyuncak bebek gibiydi.Mehmet’i hem koruyor hem de seviyorlardı.Annesi Mehmet’te bir gariplik olduğunu doğduktan bir kaç ay sonra fark edebildi. Mehmet, ses olan yere dönüp tepki veriyor ancak karanlıkla aydınlığı ayırt edemiyordu. Doktora sorduklarında Mehmet’in gözlerinin ne yazık ki aydınlıktan uzak olduğunu öğrendiler.Annesinin de babasının da boğazlarına birşey düğümlendi.İnanamadılar.Kabullenemediler.Babası gerçeği metanetle kabullenmeye çalışırken, annesi günlerce ağladı.Minik kuzusunun gündüzü ile gecesi birdi. Nasıl bir acıydı bu yüreğine oturan, bu minik nasıl karanlıklarda büyüyecekti?Denizi, güneşi, annesini, kardeşlerini, hatta aynada kendi yüzünü bile göremeyecekti.Işıktan nasıl uzak kalacaktı?Ya okul, ya acımasız bu hayat nasıl Mehmet’i kucaklayacaktı?Çocuklar, kardeşleri ile ilgili gerçeği öğrenince ona daha sıkı sarıldılar. Kuş yuvası evlerinde ona koca bir dünya yarattılar. Hayatı ona kolaylaştıracak herşeyi yaptılar. Babası onu çocuklarının içinde ayrı bir yere koydu. Ailenin tüm fertleri Mehmet’in gözleri oldu.Babası herşeyi ona tarif edip, kendi penceresinden dünyayı tanıtmaya çalıştı.Mehmet de ailesinin sevgisini hakedecek kadar uysal, sakin, ağırbaşlı, sevimli bir çocuktu.Kıt-kanaat hayatlarında büyük bir zenginlik yaşıyorlardı. DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst