Hayat: Öykü

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
HAYAT

Her şey tatlı bir ağlama sesi ile başladı. Merve sancılı geçen doğum sonrasında oğlunun sesini duyduğu, onu canlı bir şekilde dünyaya getirebildiği için çok mutluydu. Eşi Yusuf ile birlikte önceden aldıkları bir karar vardı. Eğer çocukları ölmeden doğar ve yaşar ise ismini Can koyacaklardı. Öyle de yaptılar. Kendilerini çok mutlu hissediyorlardı. Aylardır sabırla bekledikleri çocuklarına sağlıklı bir şekilde kavuşmuşlardı. Birkaç gün doktor gözetimi altında Can bebeğe bakıldıktan sonra evlerine dönebildiler. Gebe kaldığı günden doğumuna kadar sıkıntılı günler geçiren çift artık rahatlamıştı. Çünkü bebeklerinin sakat doğma riski vardı. Merve ve Yusuf ikinci dereceden akraba idi. Muhtemel doğum durumunda bebeklerinin sakat olabileceğini biliyorlardı. Fakat birbirlerini de çok seviyorlardı ve bir aile olma hedefleri vardı. Beklediklerinin aksine her şeyin olumlu bir şekilde ilerlemesi onları çok mutlu etmişti. Şimdi yapacak tek şey vardı; mutlu gelecek planları yapmak.

Aradan yıllar geçti ve Can artık bir bebek değil, okul çağına gelmiş bir çocuktu. Can’ın babası çalıştığı için onu okula her gün ev hanımı olan annesi götürüyordu. Evleri okula yakın olduğundan yaya olarak gidebiliyorlardı. Can ilk günden itibaren okula alıştı ve her sabah kalktığında hemen okula gitme isteği ile kahvaltısını yapıyordu. Bir süre sonra Can artık okula tek başına gitmeye başladı. Merve bu durumu pek olumlu karşılamıyordu fakat oğlu ısrar edince diyecek başka bir söz bulamadı. Yine sıradan bir gündü. Can her sabah olduğu gibi o gün de erkenden kalkmış ve sağlıklı bir kahvaltı yapmıştı. Rutin bir alışkanlık haline gelen evden ayrılırken anne ve babasından aldığı öpücükten sonra Can, dikkatli bir şekilde okula doğru yürümeye başladı. Oturdukları ev sokak arasıydı ve çok yoğun olan bir sokak değildi. Dolayısıyla tehlikesi de fazla değildi. Fakat okulu çok yoğun olan bir caddenin karşı tarafında idi. İşin kötü tarafı ise böyle bir yerde trafik ışıklarının bulunmayışı idi. Bu yüzden Can buradan geçerken her zaman doğru zamanı beklerdi. Can bekledi, sağına baktı, soluna baktı, tekrar sağına baktı ve yolun müsait olduğunu görünce okula gitmenin verdiği sevinç ile kendini yola attı. Tam o sırada köşeyi hızlı bir şekilde dönen spor bir aracın geldiğini göremedi. Sürücü ise Türkiye’de artık sıradan bir durum haline gelen araç kullanırken telefon ile konuşma eylemini gerçekleştiriyordu. İşte ne oldu ise tam o esnada oldu. Sürücünün dikkati dağılmıştı, Can ise yolun güvenli olduğunu düşünüyordu. Araç Can’a yandan hızlı bir şekilde çarptı ve onu yaklaşık on metre kadar sürükledi. Bu kazaya tanık olanlar hemen ambulans çağırdılar. Yine Türkiye’de sıradan bir durum olan ambulansın geç gelmesi ile insanlar çılgına döndü. Can hastaneye götürüldü. Üzerinde kimlik yoktu. Ailesinin kim olduğu bilinmiyordu. Tam o sırada sınıf öğretmeni devreye girdi ve öğrencisi olan Can’ın ailesini tanıdığını söyledi. Derhal ailesine haber verildi. Çaresiz ebeveynler kötü haberi duyunca şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşırdılar. Hemen oğullarının bulunduğu hastaneye gittiler. Daha yarım saat önce öpüp yolcu ettikleri Can şimdi yoğun bakımda idi. Yaklaşık 2 saat sonra doktor ameliyathaneden çıktı ve Can’ın durumu ile ilgili bilgi verdi. Can’ın hayati tehlikesi yoktu fakat kolları ve ayakları tekrar düzelemeyecek kadar kötü durumda idi. Maalesef bundan sonraki hayatında kolları ve ayaklarını kullanamayacaktı. Bu kötü haberi duyan Merve ile Yusuf bir anda yıkıldılar. Can bir süre hastanede tutuldu. Sağlık durumu iyiye gidince ailesiyle birlikte evine gitti. Artık eskisi gibi yürüyemiyordu. Henüz okuma ve yazmayı bile yeni öğrenmişti. Ne yazık ki yazmasını geliştirme fırsatı vermedi hayat ona. Artık sadece ismi ile özdeşleşen bir hayatı, bir “Can”ı vardı. Anne ve babası onu hala ilk günkü gibi çok seviyorlardı. Ona ellerinden geldiğince yardım etmeye söz verdiler. Oğullarının bu haline daha fazla üzülüp, onu da üzmek istemiyorlardı. Bir çözüm, bir çıkış yolu aradılar her zaman.

Ümit bey o gün yine günlük gazetesini almış gündemi takip ediyordu. Gazetenin üçüncü sayfasında bir kaza haberi okudu. Bu duruma çok üzülen Ümit bey, ailenin zor durumda olup olmadığını merak etti. Haber Can ile ilgiliydi. Yazılanlara göre çocuğun kolları ve ayakları artık işlev görmez haldeydi. Ümit bey danışmanı ile görüşüp bu aileye ulaşma talebinde bulundu. Danışmanı kısa bir süre sonra gerekli adres ve telefon numaralarına ulaştı ve Ümit bey’e teslim etti. Bir sonraki gün Ümit bey Can’ın ailesini ziyarete gitti. Olanları gazeteden okuduğunu, duruma çok üzüldüğünü ve elinden gelen her şeyi yapabileceğini söyledi. Merve ve Yusuf bu sözleri duyunca gözyaşlarına boğuldular. Milyon kere teşekkür ettiler. Günlerdir arayış içindeydiler fakat yardım alabilecekleri bir limana ulaşamamışlardı. Ümit bey ile de yakın temas halinde oldular. Ümit bey tedavi için gereken her şeyi seferber ediyordu. Türkiye’nin en iyi doktorlarıyla konuştu ve bu duruma bir çözüm bulabilirler mi diye sık sık toplantı halindeydi. Doktorlar kol ve bacak naklinin mümkün olabileceğini fakat bunun biraz riskli bir durum olduğunu söylediler. Ümit bey gerekli talimatı verdi ve ne gerekiyorsa yapılmasını söyledi. Merve ve Yusuf mutluydu. Can’ı tekrar yürürken, koşarken, yazı yazarken görebileceklerdi. Ameliyat gayet başarılı geçti ve bilim bir kez daha sükse yaptı. Fakat Can’ın vücudu bacak nakline yanıt vermedi. Bacak nakli gerçekleşemese de kol nakli başarılıydı ve bir süre sonra Can parmaklarını hareket ettirebildi. Bacak naklinin gerçekleşmemesine üzülen Ümit bey, en azından kol naklinin gerçekleştiğini öğrenince buruk bir sevinç yaşadı.

Aradan bir yıl geçti. Can artık düzgün bir şekilde okuyabiliyor ve yazabiliyordu. Bacakları olmasa bile kollarının olması ve ellerini kullanabiliyor olması ona yetiyordu. Tekerlekli sandalyesini de iyi bir şekilde kullanmayı öğrenmişti. Hiçbir şikayeti yoktu. Hala bir canı vardı ve hala okuma aşkı ile doluydu içi.

Yıllar hızla geçti. Can artık bir üniversite öğrencisiydi. Engeline rağmen iyi bir yüzücü ve edebi kişiliği ile ön planda olan zeki bir öğrenciydi. Ailesi onunla gurur duyuyordu. Bir süre sonra Can milli yüzücü oldu ve ülkesini temsil etmek üzere olimpiyatlara katıldı. Henüz gençti. Fakat geleceği parlak olan bir insandı. Olimpiyatlar hem Türkiye hem de Can açısından başarılı geçti. Can dalında kazandığı 2 altın ile büyük bir başarıya imza attı.

Can kaza sonucu hayata küsebilirdi. Tekrar mutlu olamayacağını düşünebilirdi. Fakat ailesinin ona verdiği muhteşem sevgi ve destek ile hayata tutunmayı henüz 7 yaşında öğrenmişti. Ümit bey’in de destekleriyle kullanabileceği kollara sahip oldu ve elinde bulunduğu bu imkanları değerlendirerek çok başarılı bir hayata sahip oldu. Hiçbir zaman pes etmedi. Umutsuzluğa kapılmadı. Kendisi gibi engelli olan arkadaşlarına her daim yardımcı oldu. Her zaman güler yüzü ile topluma da örnek bir insan oldu.

Otuz yaşına geldiğinde onu hayatı boyunca mutlu edebilecek bir kadın ile tanıştı ve onunla evlendi. Bu şanslı kadının adı Gözde idi. Onun da bir engeli vardı. Can’ı çok iyi anlayabiliyordu. Bu ikili hayatlarının sonuna kadar mutlu bir şekilde yaşadılar. Can hayata gözlerini kapattığında gerisinde dolu bir hayat ile örnek teşkil eden bir kişilik olarak hafızalara kazındı.

Samet SUNA


-28 Ocak 1991 yılında bir pazartesi günü dünyaya geldim. Samsun’da doğdum. Çocukluğumun bir kısmı Çarşamba’da geçti. İlkokula başladığımda şehrin merkezine taşındık. Küçüklüğümden beri spora merakım vardı ve 10 yaşında hentbola başladım. Bir hentbol kalecisi olarak spor hayatıma başlamışken kendimi birden futbol oyuncusu olarak buldum. 11 yaşımdan 20 yaşıma kadar amatör olarak spor yaptım. Liseyi yine Samsun’da Mareşal Fevzi Çakmak Lisesi’nde okudum. Lise hayatımda iki kere yurt dışı deneyimim oldu. Bunlar okul gezileri adı altında idi. Lise dönemimde spor adına birkaç başarı ve ödüller elde ettim. 19 yaşımda üniversite okumak amaçlı Eskişehir’e yerleştim. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin Fen-Edebiyat Fakültesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde 2. sınıf öğrencisiyim. Halen daha okumaktayım.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst