Hayat senin algıladığın kadardır

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,090
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
“hayat senin algıladığın kadardır” yazıyor gazali'nin sufi yol haritasında!

Gazali şu şekilde demişti: “İnsan gelişiminin, insandan tanrı'ya giden yolunda; Potansiyel insandan, gerçek olana, olasılıktan gerçekliğe yedi vadi mevcuttur. ” bu yedi vadi oldukça mühimdir. Bu vadileri idrak etmeye çalış, zira onların içinden geçmek mecburiyetinde kalacaksın. Bu yedi vadiden herkes geçmek mecburiyetinde kalacak. Bir vadide ne yapılacağını doğru bir biçimde anladığında, onun ötesine geçebileceksin ve bir zirveye ulaşacaksın, zira her vadinin etrafı dağlarla çevrilidir. Vadiyi geçer başını derde sokmaz, içerisinde kaybolmazsan, vadiye çok tutunmaz, ilgisiz yansız bir şahit olarak kalırsan ve vadinin yuvan olmadığını hatırlamayı sürdürür, burda bir yabancı olduğunu; Zirveye ulaşılması lazım olduğunu hatırlamaya devam eder de zirveyi unutmazsan zirveye ulaşırsın. Aşılan her vadide hediyeler mevcuttur.
Yedi vadi mevcuttur ve yedinciye ulaştığında, artık farklı vadi yoktur. İnsan mevcudiyetine ulaştığında, çelişkileri kalmaz. Gerilim yoktur, ıstırap yoktur.
1. vadi, bilgi vadisi olarak isimlendirilir. Haliyle bilgi 1. olmak zorundadır, çünkü kişi bilmekle başlar. öteki herhangi bir hayvanda bilgi yoktur, yanlızca insan bilmekte, yanlızca insan bilgi toplar. Yalnızca insan yazar, okur, konuşur. Bu yüzden bilgi 1. vadi olmak zorundadır. Burdaki tehlike şudur: bilmenin gerçek amacını unutup verinin şahsına bağımlı hale gelebilirsin. O zaman çok, daha ziyade bilgi toplarsın ve yaşamlar boyu ard arda bilgi toplayarak devam edersin. BÜyÜk bİr alİm olursun, bİr Üstat, fakat bİlen bİrİ olmazsin. İnsan bir sürü şeyi bilip değil, yalnızca daha farkında olarak, gerçekten bilen birisi olur.
İkinci vadiye, pişmanlık vadisi denir. Sen kim olduğuna bakmaya başlamış olduğunda, tabii olarak büyük pişmanlıklar ortaya çıkar. Yaptığın tüm yanlışlar, tüm yaptıkların ve yapmamış olman gerekenler yüzünden pişmanlık duymaya başlarsın. 1. vadiyi geçmesinin ardından, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu tam manasıyla bileceksin. O zaman birden yaptığın yanlışı göreceksin; Ne kadar çok incittiğini, öteki insanlara ne kadar katı davrandığını, kendine karşı vicdansız olduğunu, şu ana dek ne şekilde yıkıcı, katı, saldırgan, öfkeli ve kıskanç olduğunu. Hepsi gözünde canlanacak. Bu vicdanlı olmanın tabii bir yan ürünüdür: vicdan ortaya çıkar. Şimdi, pişmanlık vadisinin menfi yanı, geçmişle alakalı suçluluklar hususunda ( Bunu ya da şunu yanlış yaptın ve milyonlarca yanlıs yapıyorsun ) Daha çok üzgün olunması ihtimalidir. Evet, yanlıs yaptığını gördün, fakat bu doğaldı, zira şuursuzdun. Bu yüzden suçlu hissetmene ihtiyaç yok. Bu durumun müspet tarafı, geçmişle değil, gelecekle ilgilenmenin gerekliliğidir. Ve vicdanın da oldukça daha kuvvetli hale bu vadide gelir.
Üçüncü vadinin ismi, engeller vadisidir. Artık vicdan ortaya çıkmış olduğu için, kaç handikap olduğunu görebilirsin. Kaç mani olduğunu görecek gözlere sahipsin. Gazali 4 handikap olduğunu anlatır. Birisi baştan çıkarıcı dünyadır, nesneler dünyası; çok büyüleyicidir nesneler, ihtiras oluşur. Neden dünyadaki tüm dinler, şahsın ayartıcı dünyayı aşması lazım olduğunu anlatır durur? Dünya seni daha çok baştan çıkarırsa, dünyevi şeylere daha çok özlem duyarsın, tanrı'yı arzulama halin kalmaz. Demek oluyor ki, evvela baştan çıkaran dünya gelir; 2. olarak, insanlara bağımlılıklar. Bu yolda yanlızca birkaç gün birlikteyiz ve birlikteliğimiz raslantısal. Sonsuza dek sürmeyecek. Bu sebeple insanlarla ol, sevgiyle ol, şefkatle ol fakat bağımlı olma; Tersi durumunda bağımlılığın ötesine geçmene yetecek özgürlüğü vermez. Öyleyse 2. handikap insanlardır, bağımlılıklar. Gazali üçüncüye şeytan der ve dördüncüye ego. Şeytanla kastedilen zihindir. O kadar epey vakittir seninle ki, şu an seni o kadar basit terk edemez. Zaman lazım. Dördüncü handikap egodur; Arayış yolunda büyük güçlüklerden birisi.
Birazcık bilinçli olmaya başlayıp vicdanın ortaya çıktığında ve engelleri araştırmak için başlamış olduğunda, büyük bir ego hiç yoktan aniden seni teslim alır: “ben bir alim oldum, artık sıradan değilim, olağanüstüyüm. ” problem şu ki olağanüstüsün! Bu doğru! Bu yüzden ego bunu kanıtlayabilir. En büyük problem budur, zira ego yanlızca zırva konuşmak değildir. Ego mantıklıdır. Kesinlikle öyledir! Gene de insanın, başının egoyla “olağanüstüyüm” fikriyle derde girmesi ihtimaline karşı uyanık olması gerekmektedir, yoksa sürekli 3. vadide kalırsın. Menfi taraf, bu engellerle mücadele etmeye başlamaktır. Mücadele etmeye başlarsan vadide kaybolursun. Savaşmaya ihtiyaç yok. Yanlızca idrak etmek yeter. Mücadele, bastırmak anlamına gelir. Egoyu bastırabilirsin, insanlara bağımlılıklarını bastırabilirsin fakat bastırılan kalır ve dördüncü vadiye girmen zorlaşır. Yanlızca baskıları olmayan dördüncü vadiye girebilir. Bu yüzden bastırmaya başlama. Müspet tarafı ego sana meydan okusa da bunu bir düşmanlık olarak alma, daha ziyade ötesine geçmek için verilen bir uğraş olarak gör.
Dördüncü vadi; Sorunlar vadisidir. Bu vadi bilinçaltında gelişir. Kendi kişiliğinin ardına saklanarak korunmaya çalıştığın çılgın dünyanın girişidir. Çok anlaşılmaz, tuhaf bir vadidir. şahıs, 3. vadiye kadar bir öğretmen olmadan ilerleyebilir, fakat üçten sonrasında yapamaz. Üçe kadar kendi başına gidebilir. Dördüncüde, bir öğretmen şarttır. Daha evvela belli şeyleri bilirdin; şu an herhangi bir şey bilmiyorsun. Sıkıntıyı yaşamına buyur etmelisin, isyan etmeden, allah'a şükür ederek, bu hayatında bir karanlık daveti olabilir. Fakat karanlığın bir derinliği mevcuttur; ışık sığdır. Karanlığı yaşamına buyur etmediğin süre boyunca, ölümü de buyur edemezsin. Öyleyse bu vadide öğreneceğin ilk ders: kabul etmek, karşılamak olmalıdır. Çünkü bu karanlık allah'ın ilk görüntüsüdür. O karanlıktır, fakat daha sonrasında karanlık olmadığını anlayacaksın. Çünkü aslında yaşam senin algıladığın kadardır. Karanlığı da sen öyle algıladığın için siyah gibi görünür… aslında göz kamaştırıcı bir ışığın içindesindir, işte bu vadide öğreneceğin şey budur!
Beşinci vadi, uğultu vadisidir. Beşinci vadide, ölüme gidersin. Dördüncüde uykuya, karanlığa girdin; Beşincide ölüme gidersin. Bireyselliğini kaybettiğin için büyük bir korku ortaya çıkar, büyük bir keder hissedilebilir. şu ana dek hissettiğin en büyük keder, zira şu sual gündeme gelir: olmak veya olmamak? Yok oluyorsun; Tüm varlığın olmak için can atacak. Dördüncüye geri dönmek istiyorsun. Karanlıktı, fakat hiç olmasa bile iyiydi: sen oradaydın. Şimdi, karanlık koyulaştı. Yalnız bu da değil, karanlığın içerisinde yok oluyorsun. Kısa sürede senden tek bir iz kalmamış olacak. Menfi taraf, ben'e tutunmaktır ve müspet taraf ben'in yokluğunda, ölmeye hazır olmaktır, arzu ederek, sevinçle, istekli olarak…
Sonrasında 6. vadi gelir, dipsiz vadi. şahıs yok olur. Beşincide şahıs kayboluyordu; Altıncıda şahıs artık yoktur. şahıs geçmişten bir anıdır, yok olur. Beşincide şahıs ölüme gidiyordu; Altıncıda ölüm gerçekleşti, şahıs öldü, artık yok. ismi bu yüzden “dipsiz vadi”. En zahmetli olanı, sondan bundan evvelki. İnsan mevcut olamamanın, hiçliğin büyük acısını yaşar.
Böylelikle yedinci vadi gelir, en son vadi, ilahiler vadisi, kutlama vadisi. İlahiler vadisine gazali güzel bir isim vermiştir: “artık geride kalan herhangi bir şey yok, kesin coşku. Ben buna büyük doyum diyorum. ” şahıs olgunlaştı, çiçek açtı. Koku ortaya çıktı. Şimdi gidecek herhangi bir yer yok. şahıs aradığı, peşinden koştuğu, mücadele ettiği şey oldu.
Bu yedi vadi güzel bir yol haritasıdır; Sufi haritası. Yolunu yitirmiş bir çok insan için veya yolunda giderken karşılaştığı güçlüklere göğüs gerebilmek için ve hepsinden ehemmiyetli insan olabilmek için güzel bir haritadır, isterseniz….
 
Tekerlekli Sandalye
Üst