Hayat Susar...

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Bir çocuğun umutla bakmasıydı hayat, elindeki arabanın dönen tekerlerine. Kulaklarını tıkamasıydı oyuncak arabanın çıkardığı sese karşı ve gözlerini kırpıştırmasıydı korkudan. Sonra indirdi elini, arabanın tekerlerini tekrar sürttü halıya, tekrar, tekrar… Sonra kaldırdı ve dikti gözlerini tekrar. Kulaklarını tıkadı ve gözlerini kırptı...

Ne düşünüyordu dersiniz? Hani bir zamanlar bizim de yaptığımız şey… Ne düşünüyorduk dersiniz? Arabayı halıya sürtüp kaldırınca, tekerleri döndürebilme başarısı mıydı gülümseten? Yoksa arabanın yorulup da bize kızıp bağırdığını düşünerek mi kapatırdık kulaklarımızı? Araba yorulacaktı, o duracak biz tekrarlayacaktık oyunu. Arabamız yorulurdu sonra. Ve biz de… Annemizin sıcak sevgi kokan omzunda bulurduk başımızı...

Ve mışıl mışıldı rüyalar, ışıl ışıldı herkes... Bir masumluk, bir mutluluk, bir sevgi kilitliydi kalplerde. Biz rüyalarda açardık kalpleri ve her şey beyaza dönerdi. Beyaz: Masumluk, mutluluk, sevginin kilitli kaldığı beden…
Büyükçe kararırdı rüyalar. Rüyalarda bile açamazdık ya o kalpleri, kâbus olurdu geceler. Yıldız dolu geceler, biz büyüdükçe kararırdı. Uyuyakalırdık, sıcak sevgi kokusu burnumuzda; başımız kaldırım taşında...

Bir çocuğun büyümesiydi hayat. Ve çocuk büyüdükçe kararırdı hayat. Çocuk kaybolan arabasına ağlar, hayat bulmazdı. Büyüdükçe hayatın kendisine ağlar, hayat gıkını çıkarmazdı.

531811_456825337686140_1511107823_n.png
 
Tekerlekli Sandalye
Üst