Hayatın Kendisi (Life Itself )

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
abfCz1R.jpg



Vizyon Tarihi:
20 Şubat 2015
Süre: 1s 55dk
Yönetmen: Steve James (II)
Oyuncular: Roger Ebert, Martin Scorsese, Werner Herzog
Tür: Belgesel , Biyografik
Ülke: ABD


Özet & detaylar

Birçok insana göre Roger Ebert, Amerika'nın en etkili sinema eleştirmenlerinidir. Dünyanın da en tanınmış sinema yazarlarından biri olan Ebert, 4 Nisan 2013 tarihinde, uzun zamandır savaştığı kansere yenik düşüp hayata veda etti. Chicago Sun-Times'da sürdürdüğü 45 yıllık yazarlık ve televizyonda Gene Siskel ile yürüttüğü programcılık kariyerlerininin yanı sıra Pulitzer Ödülü sahibi de olan Ebert, 2011 yılında otobiyografisi 'Life Itself'i yayınlamıştı. Sinema eleştirmenliği kariyerine 25 yaşında başlayan, film eleştirmenliğinin ciddiye alınması ve kurumsallaşmasında öncülük eden Ebert; bütün eleştirmenlerin kullanacağı bir yöntem olacak yıldız sisteminin de yaratıcılığını üstlenen isim olmuştur.

Yönetmen Steve James bu kitaptan uyarladığı filminde ünlü eleştirmenin hayatı ve kariyerini beyazperdeye aktarıyor.


images



Beyazperde eleştirisi



Gösterdiği karakterin ilginçliğiyle önem kazanan bir yapım...

Film yapanlar ve o filmi seyredip hoşlanan izleyiciler bu filmleri eleştirenlerden, “üzgünüm ama olmamış” diyen biz film eleştirmenlerinden nefret ederler. Çünkü filmi yapan da, seven de bu filmle duygusal bir bağ kurar, ona bir sevgiliymiş gibi davranır ve kötülenmesine tahammül edemez.

Film eleştirmeninin üstten bakan tavrı da genellikle bu nefrete çanak tutar. İnsanlar aslında film eleştirilerini okumak istemezler-di ancak bir adam eleştiriyi sonsuza kadar değiştirdi ve seyircinin ihtiyacı olan bir esere çevirdi.

Roger Ebert’in sinema ve filmlerle ilgili basit ama güçlü bir tarifi vardı. Belgeselde de bunu kendi ağzından dinliyoruz;

“Benim için sinema empati üreten bir makine gibidir. Başka umutları, arzuları, rüyaları ve korkuları anlamamıza biraz daha yardımcı olur. Bizimle bu yolculuğu paylaşan insanlarla özdeşleşmemize yardımcı olur.”

Sinemayı bir yüksek sanat formu olarak idealize etmekten kaçınan ve asıl misyonunu işaretleyen bu tespite çok değer veriyorum. Kimi yazılarımda ve dost sohbetlerinde sıklıkla bahsettiğim gibi; Roger Ebert benim film eleştirisi yazma yolunda ilham aldığım tek isimdi. “Peki, neden”? diye soracak olursanız, eleştirmenin hayatını ve son dönemini anlatan, Steve James’in Hayatın Kendisi adlı belgeseli bu ve başka pek çok sorunun cevabını veriyor.

Roger Ebert aslında geleneksel eleştirmen reflekslerine sahip biri değildi. O en tanınmış, en etkili film eleştirmeni olmasına rağmen aslında tutkulu bir seyirciden fazlası olmakla ilgilenmiyordu. Filmlere çocukluğundaki gibi büyük bir hayranlıkla yaklaşıyordu, onları bir saat ustası gibi en küçük parçalarına ayırıp yeniden birleştirmek yerine (bu tür bir mekanik eleştiri yöntemi de mevcuttur) bir bütün olarak ne hissettirdiğiyle ilgileniyordu. Roger Ebert filmleri seviyor ya da nefret ediyor ve hissettiklerini yazarak okura aktarıyordu. O yüzden kimileri Ebert tarzı eleştiriyi değersiz bulur ama Roger Ebert gazetede akademik eleştiri yaparak takdir görmek derdinde değildi, yazdıklarının okura ulaşmasını istiyor ve bunun için olabildiğince basit cümleler kuruyordu. Bu yüzden, sinemaya gidenler onun kendileri için bir kılavuz olduğuna inandılar ve yazdıklarına önem verdiler. Roger Ebert efsanesinin sırrı bu olmalı.

Hayatın Kendisi, Roger Ebert’in çocukluk, gazetecilik, bar müdavimliği, alkol sorunu, Gene Siskel ile rekabetle başlayıp dostlukla biten ilişkilerini, yaptıkları TV programlarını ele alıyor ancak güncel çekimler sebebiyle filmin odağı Ebert’in hastanedeki son günleri oluyor.

Bu kısımda Roger Ebert’in karısı Chaz ve torunları devreye giriyor. Chaz, Ebert’in bir alkolikler toplantısında tanıştığı, güçlü bir siyahi kadın. Kocasının rahatı ve huzuru için elinden geleni yapıyor. Yıllarını ‘takılarak’ geçiren Roger ise bir aile olmanın huzuruyla karısına minnettar.

Hayatın Kendisi, dramatik yapısıyla ya da yönetmenliğiyle değil, gösterdiği karakterin ilginçliğiyle önem kazanan bir yapım, Chaz ve hastane sekanslarında neredeyse bir gerçek hayat şovuna dönüşüyor. O yüzden bu satırları kaleme alırken bile filmden değil Roger Ebert’ten bahsetmek istiyorum. Ayrıca filmin 120 dakikalık süresi biraz uzun, keşke hastane sekansları kısaltılıp Ebert’in geçmişine daha fazla projektör tutulabilseydi. Çünkü Roger Ebert, tümör yüzünden çenesini kaybetmesine, beslenme hortumu ile yemek yemesine üzülebileceğiniz bir karakter değil, o film sektörünün en ciddiye aldığı eleştirmen, film eleştirmenliğini popüler bir meslek yapan adam, bu yazıda da göreceğiniz yıldız puanlamasının mucidi… O binlerce filme eleştiri yazmış olan Roger Ebert…

Yine de, eleştirmenin hayatına ışık tutan, özellikle bu mesleği yapan ve film eleştirisi okuyanların görmesi gereken bir belgesel; Hayatın Kendisi… Roger’ın sinemanın ne olduğuyla ilgili tarifini de güçlü bir şekilde izleyiciye geçirmeyi başarıyor. O yüzden filme 1 yıldız fazla veriyorum, Ebert bile bazen torpil yapardı, kızmayın.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Roger Ebert


324


Dünyanın en ünlü sinema eleştirmeni hayatını kaybetti.

70 yaşındaki efsane eleştirmen kansere yenik düştü.

Roger Ebert sinema eleştirmenliğini gladyatörlüğe dönüştüren isim oldu.

Kanserle verdiği 11 yıllık mücadelenin ardından 70 yaşında hayatını kaybeden Ebert, 1967 yılından beri Chicago Sun-Times Gazetesi'ne film eleştirileri yazmasının yanında partneri Gene Siskel ile yaptığı televizyon programıyla bir döneme damgasını vurmuştu.

Ebert ve Siskel'in film eleştirileri yaptığı televizyon programı Eski Roma forumlarındaki dövüşlerin ardından imparatorun yaptığına benzer bir başparmak işaretiyle sonlanırdı. Başparmağın yukarı ya da aşağı olması, filmin bir şaheser ya da berbat olduğunu anlatırdı

maxresdefault.jpg


Roger Ebert kansere karşı 11 yıldır süren savaşını kaybederek 70 yaşında hayata veda etti. Agence France-Presse/Getty Images/Mark Mainz

Programda iki başparmağında yukarı kaldırıldığı filmler bu olumlu değerlendirmeyi hemen reklamlarına taşırdı. Film konusunda derin bilgi sahibi olan eleştirmenin ulusal çapta büyük bir izleyici kitlesi vardı ve eleştirileri uzun süre Hollywood için en önemliler arasında görüldü.

Yönetmen Christopher Nolan büyürken Ebert'in televizyon programını düzenli olarak takip ettiğini ve Ebert'in filmlerinden 2002 yapımı Insomnia'yı ilk izlediğinde duyduğu büyük heyecanı halen hatırladığını ifade etti. Film Ebert'ten de geçer not almıştı. Nolan, "Televizyonda sinemaya gönül vermiş, sinemayı tartışan, düşünen ve gerçekten önemseyen birini görmek etkileyiciydi," dedi.

Ebert, esasen kendisinin hoşlanmadığını iddia ettiği baş parmak hareketine rağmen kıvrak bir zekaya ve mizahi bir tarza sahipti, filmlere kendine özgü ve çoğunlukla popülist bir yaklaşımı vardı. Bunun yanında Pulitzer Ödülü'ne layık görülen ilk eleştirmendi.

Ebert'in hayatı 2002 yılında sinematik bir değişikliğe uğradı. Tiroit ve tükürük bezi kanserine yakalanan Ebert hastalığı bir süreliğine atlattı ancak çenesini, yeme ve konuşma yeteneğini kaybetti.

Ancak bu edebi gücünü arttırmıştı. Sun-Times Gazetesi'nin popüler bloğunda hastalığını ve iyileşme sürecini yazdı. Aynı blogda eleştirilerini ve politik görüşlerini de yayınlayan Ebert filmlerde 3-D kullanımının artmasından da şikayetçiydi. Yazıları giderek kişiselleşirken blogda alkolik toplantılarına katılarak grubunun yardımıyla içkiyi nasıl bıraktığını da anlattı.

Ebert bu hafta başında kanserin yeniden baş gösterdiğini ve radyoterapi sürecinde biraz "izin" kullanacağını, filmler hakkında yazmayı bir kenara bırakarak her zaman istediği şeyi yapacağını ve sadece istediği filmlerin eleştirisini yazacağını açıklamıştı.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst