Hayatınıza renk katan eylemler (yada yapmaktan en çok hoşlandığınız şeyler) nelerdir.

Hayatınıza renk katan eylemler (yada yapmaktan en çok hoşlandığınız şeyler) nelerdir.


  • Kullanılan toplam oy
    0

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
Birinci soruyu ben kendi adıma biraz açtım(kendi adıma açıkladım). Tüm üyelerimizden de bunu beklerim.
İstediğiniz eylemi açmakta tereddüt etmeyiniz lütfen.
Saygılar..
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
Ne okumalı?
Her gün sadece Türkçe olarak sayfalarca gazete basılıyor. Onlarca köşe yazısı, yüzlerce haber…
Rekabet ortamı ve tabii e-kitaplar, internetten aracısız satış yapan siteler. Korsan olarak kitap indirip okunabilecek siteler bile var.
Okunacak bunca şey varken zamanınız var mı? Hayır.
Zaman günümüzün en kıymetli hazinesi. Satın almak için para ödeyemeyeceğiniz yegane gerçek.
Bu devirde, okumayı sevenler için, (zaman ayırıp bir şeyler okumak için) seçicici olmak şart.
Ben en son ne okudum.
Efendim bir aydır internet okumalarım dışında tek satır okumadım. Haziran 2015 tarihinde üç kitap vardı elimde.
1 Aşk, Elif şafak romanı
2 Bütün Hikayeleri, Ömer Seyfettin
3 Sen Bir Harikasın, İlşad ÖZKAN Kişisel gelişim kitabı.
Elif ŞAFAK’ın romanına verdiğim paraya yazık oldu. Anlatımı yer yer etkileyicilik ve sürükleyicilik kazansa da roman fazla POSA’lıydı bana göre.( Hani bağırsak problemi yaşayanlara hususiyetle kabızlık çekenlere verilen meyveleri ısırarak ye suyunu içme tavsiyesi var ya. Benim ki de o cihetten.) Otuz küsur yaşında adam(ben) tasavvuf felsefesini anlamak için Elif ŞAFAK okumamalı. (Belki 18-20 lik gençler bayılarak okumuşlardır onu bilmem.) Son 90 sayfa kaldı ama herhalde tamamlamam.

Latin alfabesinden önce daha 4-5 yaşlarında Arap Alfabesiyle tanışmış, Edebiyat mezunu olan, fakültede Osmanlıca cep sözlüğüyle gezen ve bitirme tezini bile Osmanlıcadan almış olan ben bile Ömer SEYFETTİN’in Bütün Hikayeleri’ni okuyamadım. Dil o kadar ağdalı ve arkaik kelime dolu ki böylesini daha evvel hiç görmemiştim. Düzgün sadeleştirilmiş bir kaynak bulabilirsem artık oradan devam ederim ama bu kitaptan üç beş hikaye okuyup bıraktım.
İlşad ÖZKAN çok iyi bir kitap yazmış yüzüncü sayfaya kadar geldim. Kullandığı terminolojiye çok hakim olmadığım için zorlanarak da olsa okumaya devam edeceğim.
Benim favori yazarım Orhan PAMUK.
Ve favori kitabım ‘Benim Adım Kırmızı’dır.(Orhan PAMUK)
Yabancı bir roman adı vermek gerekirse SEFİLLER’İ veyahut FARELER VE İNSANLAR’I da çok beğenirim.
Benim Adım Kırmızı
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
11012431_944722312257795_276703782108718229_n.jpg
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,484
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Ankete eklenmemiş ama benim hayatta vazgeçilmezlerimden biride "yazmaktır". Yazmak benim için kendimi en özgür hissettiğim eylemlerden biridir. Tıpkı hayal kurmak gibi.
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
KÜRK MANTOLU MADONNA’YA DAİR

”Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu farkedince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım. ” ( sf:86 )

Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı oldukça derinliğe,etkileyiciliğe sahip ve kurgusu iyi bir uzun hikaye. Okurken öğreten ve düşündüren bir uzun hikaye olması itibariyle de oldukça başarılı bir eser. Ben elbette bu eser hakkında ”vah vah” ya da ”vay vay” türünden bir yazı yazmayacağım. ” Ne güzel bulmuşlardı birbirlerini, ah şu ölüm olmayaydı ” veya ” Raif, aşklarının meyveleri olan şirin kızı daha sonradan bulup niye sahiplenmedi ki..” türündenden tartışmalara girmeyeceğim. Öncelikle eserin kurgusundan özetle bahsetmeliyim. 2 kısımdan oluşan eser ilk bölümde sıradan görünümlü hatta sıradan da öte ruhsuz, tepkisiz bir kişilik olarak karşımıza çıkan Raif efendi bir şirkette tercümanlık yapmaktadır. Hikayede anlatıcı yazar ise Rasim; Raif Efendinin iş arkadaşıdır. Rasim oldukça sıradan ama gizemli Raif Efendinin gizemini ortaya çıkaracaktır.

İkinci kısımda ise bir hastalıktan dolayı ölecek olan Raif efendi hayatının en önemli kısmını yazdığı defteri Rasim’in okumasıyla başlar. Raif Efendi 24 yaşında sabun imalatının teknolejisini öğrenmek için Almanya’ya gitmiştir. Fakat Raif’in iş ile hayat ile bağı o yaşlarında da yoktur. İnsanlardan uzak, çevresine yabancı bir kişilik olup o daha çok kitap okumayı ve düşlerde yaşamayı seven bir insandır. Birgün bir sergi salonunda gördüğü portredeki kadına aşık olur. Hergün salona gelir, kapılar kapanana dek portreyi soluksuz seyre dalar. Portrenin sahibi ressam kadının kendi portresini çizdiğini bilen Raif bu ressamı bulur, tanışırlar ve nihayet büyük bir aşk yaşarlar. Fakat Maria Puder’in yani Kürk Mantolu Madonna ölür ve hikaye Raif’in bu ölümü 10 yıl sonra öğrenip hayata, insanlara ve kendine küsmesiyle biter.

Raif Efendi gibi kişilikleri anlamak:

Çevremizde yüzlerce sessiz sakin görünümlü; hissiz, tepkisiz olarak tanımladığımız insanlar vardır. ”Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde,isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. ” ( sf: 11 )

Öyledir de; çünkü, biz insanlar olarak güvensizlik kokan bu dünyada birbirimize yabancıyızdır. Kendi iç alemlerimizde yaşar, çevremizdeki insanları önyargılarla tanımlamaya çalışırız. Ve çoğunlukla önyargılarla tanımladığımız kişiyi gerçekten tanıdığımızda yanılırız. Raif Efendi de bu tür insanlardandır. Halbuki onun bu kişiliğini oluşturan kimi etmenler vardır. Raif Efendi daha çocukluğundan babası tarafından sevgi saygı görmemiş ve kendini kitaplar dünyasına atmıştır. Okuduğu kitaplardaki temiz ve kahramanca yaşamlar hiç de yaşadığı maddi dünyaya benzememektir. Düşler dünyasında yaşar, arkadaşları tarafından sevilmez, o da bunu pek önemsemez. İnsanlarla olan ilişkileri de zayıftır. Fakat Maria ile Almanya’da karşılaşması hayatının bir dönüm noktası olur ve gerçekten yaşamdan tad almaya başlar. Ama Maria’nın ölümü ve onun bu ölümden habersiz olduğu süreçte Maria’ya kendince olmadık iftiralar atmasından sonra hastalıktan ve doğum yaparken öldüğünü öğrendiğinde kendisinden nefret eder. Çünkü hayatta kendisine en değer verdiği insanı bir yanılgıyla suçlamıştır. Bu yüzden hayatı kendine zindan eder. Raif’in sessiz,sakin,silik kişiliğini ikiye ayırmak gerekirse birincisi Maria öncesidir,ikincisi Maria sonrasıdır. Sabahattin Ali bu hikayesinde bir kişiliği çok iyi çözümlüyor. Biz okurlarına da iyi dersler vermiş oluyor.

Hayatta ruhikizini bulmak:

Raif, Kürk Mantolu Madonna ile tanışmasını şu cümleyle yorumluyordu: ” Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu…” ( sf:87 )

Evet, bir ruhun kendini bulması ve coşması için uygun koşullar gelişmelidir. Raif için bu koşul ruhikizi olan Maria ile tanışmasıyla başlar ve Maria ile gerçekten aklıyla, ruhuyla bir yaşar. Maria Puder’in kişiliği ve kadın erkek ilişkilerine bakış açısı: Maria Puder yahudi kökenli ama kendini herhangi bir dine ait hissetmeyen, ressam, deli-dolu olduğu kadar hüzünlü, insanlara güvensiz, yalnız ve ezilen cins olarak bir kadındır. Maria hiçlikten öte bir anlam taşımayan, öğretilmiş kadınlık görevlerini yerine getiren, ezen-ezilenin olduğu bir ilişki türünü istemektedir. Bu konuda yaralıdır. İlişkilere bakış açısının öneminden dolayı uzun da olsa kitaptan bu alıntıyı yapmak zorundayım:

”İnsan, bilhassa kadın ve erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor. Ben bunu istemiyorum. Beni yüzde yüz doyurmayan, bana tam manasıyla şeyleri yapmak, beni kendi gözümde küçültüyor…Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu… Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız?.. Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız?.. Niçin sizin yalvarışınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişimizde bile bir aciz bulunacak? Çocukluğumdan buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim. ”

Bu kitap yanılmıyorsam yky’da 54. baskısını yaptı. Muhakkak ki yeni baskılar yapmaya devam edecek. Yani onbinlerce insan tarafından okunmuş,okunmaya devam ediyor-edecek. Acaba Maria’nın bu sözlerinden sonra kaç okur kendini tarttı? Bu eserden kendine hangi dersleri çıkarttı? Ben kitaptan dersler çıkarmaya devam edeyim…

Sevgi üzerine bir tartışma:

Sevgi nedir? Günümüz sevgilerine bakarsak ancak sevginin ne olmadığını görmüş oluruz. Günümüzde sevgi; erkeğin kadına tahakkümü, kadının nazı, cinsel arzuların tatmini, sevginin nasıl oluyorsa artık nefrete, şiddete dönüşmesi ve sonucunda kısa süren birliktelikler veya hayat boyu tahammüle dayanan bir ilişkidir genellikle.

Belki de bugün Kürk Mantolu Madonna’nın bu kadar çok okunmasının sebebi kitapta yaşanan aşkın günümüzde pek bulunmayışından dolayıdır. Bir aşk hikayesi olan Kürk Mantolu Madonna’da Raif ile Mari arasında sevgi üzerinde şu tartışmayı yaparlar: Raif,

”Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz tek bir kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk azaldıkça dağılan birşey değildir.” ( sf:107)

Bunun üzerine Maria, ” Benim beklediğim aşk başka!” dedi. ” O bütün mantıkların dışında , tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen birşey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilemez bir istemek! ” (sf:107)

Burada kim haklıydı? Bu tartışma yarım kalan bir tartışma idi. Ama muhakkak Raif’in haklılık payı daha yüksek. Maria bu tartışmada daha ütopiktir. Sevgi almak mıdır vermek midir tartışmasında;vermenin,yani,sevgi vermenin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum… Raif ile Maria arasında yaşanan ilişkide en büyük eksikliğin üretimsizlik olduğunu düşünüyorum. Raif ile Maria birlikte olduğu sürece resim sergilerine, çay bahçelerine, müzelere,lokantalara gittiler; uzun yürüyüşlere çıkıp birbirlerini tanımak ve ruhlarını paylaşmak adına dolu dolu sohbetler ettiler. Bir ilişkide bunlar elbette önemlidir fakat üretim de ilişkiyi güçlendiren, geliştiren bir özelliği vardır ki Maria ile Raif birlikte olduğu sürece hiçbir üretim gerçekleştirmediler. Her ikisi de resim çizmeyi seviyorlardı. Birlikte bir resim üretebilirlerdi, fakat bu akıllarına dahi gelmedi. Belki bunun sebebi birlikteliklerinin 3-4 ay kadar sürmesinden kaynaklıdır.

Kıskançlık üzerine: Kıskanmıyorum öyleyse seviyorum!

Kıskançlık her ne kadar hikayede pek gündemde olmadıysa da Maria’nın Raif’e şaşırtıcı şu sorusu altı çizilecek ve üzerine düşünülecek bir sözdür:

‘Demek beni kıskanmıyorsun ha?” dedi. ”Beni sahiden bu kadar çok mu seviyorsun? ” sf:104

Kıskanmamak ve gerçekten sevmek… Birbirlerini tamamlar mı? Maria kıskançlık hakkında çelişkili düşünceleri vardır, fakat alıntıladığım bu söz doğrudur. Genel olarak kadın erkek ilişkilerinde kıskançlığın temelinde güvensizlik vardır. Bu güvensizlik karşı tarafa olabilir, özgüven eksikliği olabilir, çevredeki insanlara karşı güvensizlik olabilir. Fakat ilişkilerde çoğunlukla kıskançlığın doğal bir durum olduğu kabul edilse bile, kıskançlık ister istemez bir özel mülkiyet ilişkisi yaratır. Yine de kıskanmak, sevmemek anlamına taşımaz. Sevgi vardır, fakat buna pek sağlıklı bir sevgi diyemeyiz.

Günümüz aile yapısına yapılan kuvvetli bir eleştiri:

Raif’in insan ilişkilerini değerlendirmeleri ve aileye bakış açısı oldukça isabetlidir. Raif, Maria’nın ölümünü öğrendikten sonra yaşama,insanlara ve daha önemlisi kendisine küskün ve kızgın olduğunu söylemiştim. Buna rağmen hiç tanımadığı bir kadınla evlenir,çocukları olur. Ama ne eşiyle ilgilidir,ne de çocuklarıyla. O bu durumu isabetli olarak şu cümleleriyle özetler: ” İnsanlar birbirlerinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar. Bu olmadıktan sonra, aile olmanın hakiki ismi, ‘birtakım yabancıları beslemek’ti.” ( sf:149 ) Burada elbette Raif’e ” Madem sevmiyordun niye evlendin ? ” diye sorabiliriz. Fakat yaptığı tahlil isabetlidir. Feodal veya kapitalist temelli aileler Raif’in dediği gibi ”birtakım yabancıları beslemek”tir. Ve bu tahlili bu tür aile yapılarına yapılan kuvvetli bir eleştiri olarak da okuyabiliriz. Raif Almanya’dayken de yani henüz bekarken de kendi ailesine yabancıdır. Öyle ki Almanya’dayken babasının ölüm haberi aldığında kendinde herhangi bir acı veya değişiklik hissetmez. Çünkü babasının dölü olmaktan ve kimi maddi ilişkilerinden gayrı herhangi bir paylaşımları olmadığından bir bağları yoktur.

Sonuç olarak Sabahattin Ali’nin bu eseri tıpkı Kuyucaklı Yusuf gibi bir edebiyat klasiği. Şüphesiz daha nice dersler çıkarılacak bir hikaye. Diğer dersleri de siz çıkarıverin!

Baran Sarkisyan

Dünyalılar

k%C3%BCrk-mantolu-madonna1.jpg


Kürk Mantolu Madonna'ya Dair - Dünyalılar - Bağımsız, değer katan, gerçek haber…
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam unuttum.29,

Kürk mantolu Madonna

Sana çok teşekkür ederim arkadaşım sayende bu kadar güzel bir romanı okumuş olmaktan dolayı duyduğum mutluluk adına :) tek kelimeyle muhteşemdi.

Zaman dar, dünyada daha okunması gereken bir sürü roman vardır tavsiye edebileceğin. Ben, diyorum ki hani çok boş bir zamanında okunması gereken kitap önerilerini yazarsan eminim bu paylaşım sayesinde bir çok üyeye de benim gibi yol göstermiş olursun.

İnan çok beğendim ve aslında bankacılar kolay kolay kitap okumadıkları için çevremde okursever yok denecek kadar az :(

Emeklerin ve paylaşımların için şimdiden teşekkürler...
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Hayatıma renk katan eylemlere gelince sabah gözümü açtığım ilk andan itibaren radyo dinlemek, müzik dinlemek, kuşluk vakti içilen Türk kahvesi, bütün gün işime yoğunlaşmak, öğle yemekleri, beş çayları ve akşam eve dönüşte yine müzik, engelliler.gen.tr, film izlemek ve ibadet..

Deniz kenarında oturmak, denizi seyretmek, İstanbulla dertleşmek ve oğlumla sohbet etmenin hayatıma kattığı anlam bambaşka :)

Çok ilginç gelecekse en boş zamanlarda puzzle yapmak. Zaman olsa puzzle bitmeden kalkmam masadan ama işte uyku denen bir ihtiyaç var.
Hayatımda uzun zamandır tv yok, gazete yok, avm gezmeleri yok ve bunlara karşı ihtiyaç duyabileceğim bir istekde yok aslında.

Ben kısa bir açılış yaptım geç olsada, umarım diğer üyelerde bu sayfaya uğrarlar.

Forum sayfalarındaki paylaşımların daha çok olması dileklerimle...
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
Selam unuttum.29,

Kürk mantolu Madonna

Sana çok teşekkür ederim arkadaşım sayende bu kadar güzel bir romanı okumuş olmaktan dolayı duyduğum mutluluk adına :) tek kelimeyle muhteşemdi.

Zaman dar, dünyada daha okunması gereken bir sürü roman vardır tavsiye edebileceğin. Ben, diyorum ki hani çok boş bir zamanında okunması gereken kitap önerilerini yazarsan eminim bu paylaşım sayesinde bir çok üyeye de benim gibi yol göstermiş olursun.

İnan çok beğendim ve aslında bankacılar kolay kolay kitap okumadıkları için çevremde okursever yok denecek kadar az :(

Emeklerin ve paylaşımların için şimdiden teşekkürler...

Selamlar Gazoz Ağacı,
Hakan GÜNDAY'ın bitirmeyi başardığım tek kitabı AZ'dır. Roman, realist bir tarzda yazılmış. Anlatım olağan üstü. Konu, olaylar(akıcı) ve şahıslar enteresan. Mutlaka okunmalı bence.
Bir de tabii Macbeth, William Shakespeare'in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Macbeth
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
Selamlar,
Şu fani ömrümde izlediğim en iyi diziden de bahis açmalıyım diye düşündüm.
Malesef beş sezon sürdü ve bitti.
Karakterler süper, konu fantastik bilimkurgu. Paylaşacağım (benim en etkilendiğim) bölüm'ün, düşününce, derin bir felsefesi olduğu kanaatine sahibim.
Çok da ipucu vermeyeyim ama izlemeyenleri teşvik amacıyla ek bilgi vermek lazım gelirse:

Burada (bu bölümünde)bir şimdiki zaman insanıyla, ondan (teknolojik bakımdan) milyonlarca yıl ilerdeki (dizideki adıyla KADİM'in) insanın aşkı anlatılıyor. Enteresan olanı, Hikayede bu ileri insan'la, bizimkiler tanıştığında ileri olan, bizimkilerden Dinlerimiz hakkında detaylı bilgi talep etmesi.

İyi Seyirler,

Türkçe Dublajlı/Alt Yazılı bulamadım malesef :(
Stargate Atlantis S01E14 - Video Dailymotion
 
Tekerlekli Sandalye
Üst