Herkesin Bir Dört Duvarı Var

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Geçen hafta evimin yakınlarındaki berbere gittim. İki ayda bir evden çıkar aynı berbere giderim. Bu durum yıllardır bu minvalde devam eder durur. Sonra konuşmaya başladık berberle. Ona dükkanı saat kaçta açıp kaçta kapadığını sordum.

Sabah 8:00 da açıp geçe 11:00 da kapatıyormuş. Yaz aylarında 6.5 ta açıyormuş. Ne zamandır bu şekilde çalıştığını sorduğumda, tam 15 yıldır aralıksız yılın 365 günü devam ettiğini söyledi.

İki kızı bir oğlu varmış. Bana çocuklarının yüzünü dahi göremediğini söyledi. Eve geç saatte gittiğinden o eve gittiğinde çocukları yatmış oluyormuş. Sonra düşündüm kendi kendime. 15 yıl dört duvar arasında geçen bir yaşam. Sonra kendi hayatımı ve benimle benzer şekilde olan diğer engellilerin yaşamını düşündüm. Kendi adıma sürekli evde oturmak, dışarı çıkamamak hep sorun olmuş ben böyle yaşamın “taaa içine ....” dediğim anlarım çok olmuştur.

Oysa berberin Hiçbir sakatlığı olmadığı halde “geçim derdi” onu “dört duvar” arasına hapsetmişti. Resme biraz daha büyük pencereden bakmaya çalıştım. Tarım toplumundan, sanayileşme ve kent yaşamına geçiş farkında olmadan “modern” insanı “dört duvar” arasına kapamış. Herkes geçim derdi belasına ömürlerini dört duvar arasında geçirmeye mahkum kılınmıştı.

Bu düşünce tarifi imkansız bir duyguya kapılıp beni rahatlatmıştı. Evrende Yalnız olmadığımın daha doğrusu Hiçbir sakatlığı olmayan başka insanların “benim takıntım olan” dışarı çıkamama, dört duvar arasında kalma durumu “bencilce” bir hisle içime huzur verdi.

Bunları anlatırken, “sakatlığı” sadece “dört duvar arasında kalma, sokaklarda özgürce gezememe” gibi dar bir alana sıkıştırmak istemiyorum. Evet biz sakatların tek sorunu dört duvar arasında kalma değil ama bu durum herkesce sorun edilen bir vakadır.

Sonuç itibariyle bu düşünceler beni şu noktaya getirdi. Evrende gezdiğin kadar değil, düşündüğün kadar varsın.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst