Herşeye rağmen hayata tutunmak

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
HERŞEYE RAĞMEN HAYATA TUTUNMAK
Hasan ve Emine birbirini seven ve birbiri için her şeyi göze alan iki çiftmiş. Bunların sevgisi gitgide çok büyümüş ve evlilik yolunda adım atmışlar. Her şeyi hazır hale getirip bir ilkbahar mevsiminde düğün yapıp mutlu aile yuvasına girmişler. Her sabah birbiri ile iyi geçinen kararlarına saygı duyan çiftlermiş tıpkı önceki zamanlar gibi.
Bir sabah kahvaltıyı doğayla kucak kucağa yapmak istemişler. Her şeyi hazırlayıp sabah güneşin ilk ışıklarıyla yeşillikleri ile göz kamaştıran bir ormana yol almışlar ve varacağı yere gelmişler. Onlar dışında orada başka çiftlerde varmış. Onlarda bir alan bulup oraya kurulmuşlar. Emine doğanın güzelliğine yakışır bir sofra hazırlayıp Hasan’ı çağırıp kuşların cıvıltısı arasına kahvaltılarını yapmaya başlamışlar. Hasan Emine’ye şarkılar söylemiş. Mani yarışmaları falan derken Hasan Emine’yi alıp ormanın yeşilliklerinde dolaşmaya karar verir ve Emine’ye söyler. Emine her zaman olduğu gibi yine Hasan’ı kırmaz. El ele yürürken Hasan hep Emineyi mutlu etmek için ona güzel sözler söyleme başlar Emine’de Hasana aynı sözleri söyler. Biraz daha yürürken bir kuş yuvasına rastlarlar, kuşun iki yavrusunu görürler. Kuş, yavrularını doyurmaya çalışıyormuş.
Emine bunu görüp Hasana gösterir. Emine bundan çok etkilenir ve hep dolaşırken ikisinin de düşündüğü şey aynıydı. Onlarında böyle hayatını süsleyen neşe getiren bir çocuklarının olmasıydı. En sonunda Hasan dayanamayıp Emine’ye sorar ve Emine tabi isterim bizimde bizi neşelendiren, güldüren hayata bağlayan bir çocuğumuzun olmasını isterim. Hasan Emine’yi öper ağaçlar arasında koşarlar ve artık akşama doğru eve dönmeye hazırlanırlar. Aradan haftalar geçmiş ve Emine hamile olmamış ve kendini huzursuz hissetmeye başlamış durumu hasana söylememiş. Hasan da bir hafta boyunca haber beklemiş iki hafta daha geçince Hasan dayanamayıp Emine’ye söyler. Emine üzülerek çekinerek Hasana durumu anlatır. Hasan karısını üzmeyerek ,ona moral vermiş. Ertesi gün beraber hastaneye giderler doktora test yaptırırlar. Emine’yi ve Hasanı doktor karşısına alır ve konuşur. Doktor üzülerek sizin çocuğunuz olmayacak der. Emine ağlayarak dışarı çıkar. Hasan da ardından gider. emine ben sana bir evlat veremedim diye dövünür. Emine onun bu haline dayanamıyordu. Emine çocukları çok sevdiği için Hasan’ın bir çare düşünmesi lazım. Emine’yi eve bırakıp sakin bir yerde düşünmesi lazım. Parkta düşünmeye karar vermiş.Parkta düşünürken yanına iki çift gelir ve onlarda aynı durumdaydı aralarında konuşurken hasan kulak misafiri olur onlar çocuk yuvasından çocuk almaya karar verdiklerini duymuş. Hasan bunu duyunca sevincinden havalara uçar ve koşarak eve gide Emine hala ağlıyordu Emine’yi buldum diye haber verir.Emine Hasan’a şaşkın şaşkın bakar.

Hasan Emine’ye hazırlan seni bir yere götüreceğim.Emine’yi alıp SHÇEK’nun önünde kendilerini bulurlar. Emine Hasan’a biz buradan evlatlık mı alacaz diye sorar.Hasan aynen öyle canım der.Emine çok sevinir müdürün yanına gidip bir çocuk alacaklarını söylerler. Müdür onlara nasıl bir çocuk istediklerini sorar. Aslında müdürün onlara vermek istediği çocuğu anlatır. Çocuk, anne ve babası tarfından dayak yemiş ve en sonunda gözlemci ekip tarafından kendini burada bulmuş. Şimdi ise hiç konuşmuyor, derdini kimseye açmıyor. Müdür belki siz bu çocuğu hayatab kazandırırsınız. Emine hemen kabul edip çocuğu alıp ve götürürler. Ona önceden hazırladıkları odayı gösterirler ve çocuğu gibi davranırlar. Aylar geçer artık Elif onların bir çocuğundan ibaret onların hayatı olur. Elif geçmişi unutup geleceğe bakar. Elif yedi yaşına basar ve okula gider Emine her zaman Elif’i almaya giderdi. Bir gün Elif’i okula götürüp akşam almaya gidince trafik kazasından dolayı gecikir. Elif’te tek başına eve gitmeye kalkışırken karşıdan karşıya geçerken sarhoş biri Elif’e çarpar. Elif öylece yerde kalır. Çarpan adam onu hemen hastaneye götürmediği için doktorlar Elif’in iki kolunu bir bacağını keserler. Elif küçük yaşta kollarını ve bir bacağı olmayıp öyle hayata tutunmaya çalışır. Emine ve Hasan Elif’in bu durumuna üzülürler. Elif dışarı çıkmadığı için pencereden hep dışarıyı izler arkadaşları onunla alay eder düşüncesiyle dışarı çıkamaz pencereden arkadaşlarının seksek oynamaları, koşmaları, yakan top oynamaları… Elif’i harap eder. Hasan sabah kalkar eski günlerdeki gibi bir ormanda kahvaltı düzenler ve Elif’i de alıp ailece oraya giderler. Belki elif hayata döner diye sabah erkenden kalkıp doğanın kucağına atıyorlar. Elif yeşilli, kuşları görünce gözleri güler ailece oynayıp eğlenirler Elif ve Emine dolaşırken Hasan bilgisayarda bir duyuru görür ve çok dikkatini çeker eli olmayanlar için ayak parmaklarını kullanıp kendilerini geliştirebilirler diye. Hasan kızını geleceği için o kuruma giderler. Elif ilk başta yabancılaşma, utanma çekinme hissediyor sonradan artık arkadaşlarıyla kaynaşır. Elif’in en çok resim dikkatini çeker ve ayak parmaklarıyla kendini zorlar ve çok hırslı olduğuna inanıp ben yaparım ederim diye öğretmenlerin ayaklarını yerden keser ve bütün öğretmenler Elif’in bu hırsını çok sever ve ona bütün desteği verirler… aylar sonra bütün yurtta bir resim yarışması düzenlenir ve katılan herkes engelli ve hepsi de birbirinde hırslı ama Elif hepsinden daha hırslı görünüyordu. Hasan ve Emine kızının bu yeteneğini önceden keşfetmişler ve Elif’in de katılmasını da istiyorlardı. Elif o gün hep düşünür ve katılıp kazanacağını herkese göstereceğim diye kendini cesaretlendiriyordu.

Yarışma günü herkese kalem, defter, boya, her çeşit malzemeyi verirler. Elif bunları alır ve sadece yapacağı resme odaklanır. Elif ayak parmaklarıyla fırçayı çok iyi kullanıp kendi resmini seçmişti. Ailesiyle beraber gittiği ormanın resmini yapar her çizgiyi özenle seçiyor çünkü onu odasından çıkaran o gün onu hayata bağlamış Elif için daha anlamlı olduğu için resmi güzel yapmak için elimden geleni yapar resmini yapar ve resimler toplanılır jüri üyeleri resimleri seçer. Elif birinci çıkar ve ailesini sahneye davet ederler. Hasan ve Emine sevinçten ve kızların onlara verdiği gururdan ağlamaya başlarlar ve gözlerinden sevinç gözyaşları iner. Elif’e verilen ödül ise ona ait bir resim atölyesi verilir.
Elif yıllar sonra ünlü bir ressam olur . o resimlerinin hepsini ayak parmaklarıyla yapar alıcıda çok olduğu için satar. Elif artık kendini bir engel değil engeli aşmış bir yetişkin olarak görür. Elif en çok babasına ve o kuruma çok minnettar kalır bir ressam olarak devam eder öyle bir aileye sahip olduğu için çok mutludur.

Ben Ayşe Tan 21.12.1995 Solhan doğumluyum dokuz kardeşe sahip bir ailenin yedinci çocuğuyum ilk okul 5’e kadar öğrenim hayatımı köyde okudum . ilk öğretimi ise köyümüz kasabası Yenibaşak bölge okulunda okudum. Oradan mezun olduktan sonra Bingöl kız teknik ve meslek lisesinde aile tüketici ve hizmetleri bölümünde sosyal hizmetler alanında öğrenimimi devam etmekteyim. Bölümümü seviyorum inşallah başarılı bitiririm.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst