İçinden geçeni söyle!!!

Cengiz Ünder'in topu soluna çekip mahvettiği ataklar
arda pek koşmayı mücadeleyi sevmiyor gibi geldi bana ama daha ergen olduğundan anlaşılmaz, 10 numara koşmalı eğer koşarsa hagi gibi efsane 10 numra olur, koşmazsa alex gibi vasat bir 10 numara olur, yaşla beraber kondisyon kazanınca inşallah hagi giib bir efsane olur #ardagüler
 
Şu yıllarda azalan, geçmişte dönüp yaşadığım sıkıntılar tasalı mihnetli zamanlara baktım...
Tanrı'ya rağmen yaşamaya çalışmışım ve bu yıllarımda:
"Tanrı'ya rağmen onun dininden amelen bir şey yapmasam da hissen ve mantıken ve kalben ayrılmamışım."
İçimde vicdanımda inanç var ne yapayım, zaten yaşadığım sıkıntılar tasalar isyan edecek mecal güç kuvvet de bırakmadı bende ve isyana da güç bulamadım kendimde...
Hani köpeğe, insanoğlu ondan akıllılar olarak eziyet çektirir, ama köpeğin dünyası, evreni, anlayışı kapalıdır, ne olduğunu anlamaz sadece acı çeker işte kendimi hep o köpek misaline benzetmişimdir bu bedenen ve ruhen sıkıntı çektiğim zor günlerimde... Tanrıyı ise o insanoğluna...
Ama yine de, o zamanlarımda hep o üst bilinci o üst aklı yani o yaratıcıyı aradım ona yalvardım ondan kurtuluş istedim, çünkü insan zor durumda kalmaya görsün.
 
Son düzenleme:
Artık, yenilmiş ordular kadar
Eziktik, sahipsizdik
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu
Gerisi sağır sessizlik
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda
 
Gerçek bir foto veya videodan alınan sahne gözümün önünden gitmiyor: Naziler yenilirken ruslar almanları peş peşe mağlup ederken Prusyalı subaylar önlerinde şampanyalar, yemekler güzel temiz gösterişli askeri üniformalar içerisinde yüzlerce prusyalı subay sanki bir kutlamadaymış gibi toplanmışlar. aklımda bu sahne kaldı, bazen kendi iyi durumumu ve iyi işimi görünce kendimi ülkemde öyle düşünüyorum, elbette askeri olarak öyle kötü durumda değiliz ama ülkemde bir sürü ekonomik zorluklar içerisinde yaşayan vatandaşım var. askeri olarak öyle kötü durumda değiliz dedim ama sürekli benim karnımı doyurmam için mutlu bir yuva kurmam için benim can mal güvenliğim için şehit olan insanlar var haberleri geliyor sürekli.
İşte kendimi ve çevremdekileri böyle düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
 
hep kötü şeyler başıma geldi: sıkıntı azap hastalık, vücüdumda tabi kanunların dışına çıkıp eziyet çektiğim oldu, yani ihtiycımı göremediğim oldu, şaka değil ha, öyle kabız felan da değil, insanın tuvalet ihtiyacı en tabi ihtiyacıdır. sonra gözlerim felç geçirdi on yıllarca onun azabını hiç kimsenin tadmasını istemem, hafiflese de göz felcim devam ediyor, buraya kadar Allah'ın merhametinin eriştiğini inkar edemem ,bunun gibi tabi kanunların dışına çıkıldığına vucudum ve ben şahitim. bazen düşünüyorum ben bu kadar istenmeyen recm edilmiş bir ruh/şahsiyet iken neden gözlerim mavi neden elim yüzüm düzgün öyle çok kötü değil, bunu sorguluyorum bu aralar, acaba umut bu sıkıntıların arasında başka kapılar mı açılacak, başka gizli şeyler mi var, anlamıyorum. Babamgil de öyle boş değil tarlaları felan var dededen kalma, nereden baksan şu an parası ile babamın 30 trilyon civarı değerinde tarlası vardır, 3 kardeşiz satmazlarsa 10 tirlyon bana düşer, ama ben parayı napcam yaşamaktan bıkmışken zaten zor hayata tutunurken... bu kadar recm edilmişken dışlanmışken baba parası ve renkli göz beni düşündürüyor acaba neden bunlar kaderimde yazılmış, aman zaten sağlığımın yerinde olsa hayatımı ülkem ve insanlığın selametine vakfederdim, düşünüyorum ama bu gerçek içimdeki toplumsal, siyasi ve ekonomik düzeni yanlışları değiştirme kavgasını isteğini dürtüsünü durduramıyorum bu kadar hastalık ile boğuşurken, ah hasta olmasaydım herşey daha farklı olurdu.
 
en deli sevdaları yaşarım uykusu geçerken... (mehmetçiğe ait anonim yazarı kayıp, zap suyu şiirinden bir mısra)

tatlıdır uykusuz geçen zamanlardan sonra uyku ama nöbet tutulmalıdır, düşman tehlikesi vardır, insanın uykusunun geçmesi çok zordur, uykuya aşırı sabrettikten sonra uykusunun geçmesi insanın... uykusu geçince rahatlar ama tekrar sabreder, tekrar uykusu geçer, tekrar tekrar yaşanır bu süreç sıkıntılıdır. bu süreçte ülkesine duyduğu deli sevdalar bu acılı uykusu geçme anına sabretmesini sağlar, ve bu uykusu geçme anında ülkesine duyduğu deli sevdalar aklına gelir, sabreder... ve sabrettikçe sevdası artar ülkesine, hasreti özlemi artar ve bu tatlı uykuya karşı vermiş olduğu savaş esnasında vatanına karşı kalbinin hissettiği tarifsiz duyguların en deli sevdaları olduğunu fark eder.
 
o yaprak düşecek kesinlikle toprağa, doğanın kanunudur yaprağın toprak ile buluşması, ama toprakla buluşacak yaprak öyle bir süzülüyordur ki öyle ahenkli toprağa düşüyordur ki, öyle bir sanat cazibe vardır ki toprağa düşmesinde, oturur seyrederiz, öyle isteklidir ki o ahengi ile toprağa düşmekte ve sanki toprağa düşeceğinin kanun olduğunu biliyordur o yaprak... evet şair diyor ki: "bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tan yerine". tan yeri ile buluşması kesindir tan yeri ile buluşunca güneşin doğuşuna hayallerine vuslata ulaşması gerçekleşecektir, gerçekleşmesinin önünde bir engel de yoktur çünkü tana yani güneşin doğduğu zamana düşeceği erişmesi kesindir. İçinden böyle arzular, böyle ister, bu duygular ile coşmaktadır, kendisi vuslatını hayallerini bu kadar gerçekleşmeye yakın görse de , karar merci yaratandır ve bundan dolayı çaresizdir, tekrar gerçekleşmesini imkansız gördüğü muştusu için sitem ile seslenir yaratana: "ya topla yaralı kırlangıçlarını ya bu vefasız şarkıyı bitir"... ve sonra tekrar keşkeler temenniler girer araya ve derki: "özgürlüğe giden tutsaklar gibi siyah gözlerine beni de götür."
 
Geri
Üst