İnmeyi önlemenin altın kuralları

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Herkesin korkulu rüyası olan inme, ülkemizde en öldürücü hastalıklar sıralamasında ikinci, yaşam kalitesini bozmada birinci. Tedavisi zor. Araştırmalar kalbimizi korumak için yaptıklarımızın beynimize de iyi geldiğini, inmeyi önleyebileceğimizi gösteriyor...

İnme tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli ölüm ve maluliyet nedenlerinden biri. Genç olsun yaşlı olsun birçok kişinin “felç olacağıma öleyim daha iyi” diyecek kadar korktuğu inme, kalp krizinden sonra en çok can alan hastalık. Bu kadar ciddi bir hastalığın ne olduğunu, altta yatan nedenlerini nasıl korunabileceğimizi biliyor muyuz acaba?

İnme nedir biliyor muyuz?

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı bilim insanları Prof. Beşer önderliğinde bir süre önce bu sorulara cevap verebilmek için bir araştırma yaptılar. Aydın ve çevresindeki 40 yaş üstü nüfusu temsil edebilecek şekilde seçilen yaklaşık 1000 kişinin rızalarını aldıktan sonra çalışmalarına kattılar. Yüz yüze görüşmelerle bir dizi soru sorarak kişilerin inmenin ne olduğunu, belirtilerini ve inmeye yol açan risk faktörlerini bilip bilmediklerini öğrenmeye çalıştılar.
2007 yılında ‘European Journal of Neurology’ dergisinde yayınladıkları makalelerine göre araştırmaya katılanların üçde ikisi inmenin bir beyin hastalığı olduğunu biliyordu. Ama, inmenin nasıl oluştuğunu bilenlerin sayısı daha azdı. Yüzde 28’i hastalığın damar tıkanması yüzde 18’i ise kanama sonucu oluştuğunu bilse de neredeyse üçte ikisi bu konuda bilgi sahibi değildi.

Ya tıkanma ya kanama

İnme, beynin bir bölgesini besleyen kan akımının kesilmesi sonucu oluşan hücre ölümünün yarattığı fonksiyon bozukluğudur. İnmelerin bir kısmı beyin kanamasına bağlı olsa da 3/4’ünden fazlası beyne kan götüren damarlardan birinin tıkanmasına bağlıdır.
Doktorlar inme teşhisi koyduktan sonra mutlaka sorunun tıkanmadan mı kanamadan mı kaynaklandığını bilmek ister. Çünkü, nasıl bir acil tedavi uygulayacakları bu ayırıma bağlıdır.

Kansız kalıp ölen veya yaralanan beyin bölgesi vücudumuzun neresini kumanda ediyorsa ona göre bir aksaklık ortaya çıkar. Kimi bölgenin hasralanması bir tarafın tutmamasına, kimisi konuşmanın anlaşılmaz hale gelmesine, kimi bilincin bulanmasına yol açar.

Sinir sistemi hastalıklarının uzmanı olan nörologlar bir dedektif gibi çalışırlar. İpucu toplarcasına en hafif fonksiyon bozukluğunu bile gözden kaçırmadan beynin hangi bölgesinde problem olduğunu saptarlar. Bilgisayarlı tomografi ve MR gibi görüntüleme yöntemlerini de kullanarak suçluyu bulurlar. Suçluyu bulmakla yetinmezler. Suça yol açan ortam ve nedenleri de araştırırlar.

Bu nedenlerin bir bölümü risk faktörleri diye bildiğimiz inmeye zemin hazırlayan etkenlerdir. Aydın’daki araştırmacılar “İnmeye neden olan etkenler nelerdir?” diye sorduklarında da yaygın bir bilgi yetersizliği olduğunu gördüler. Stres en sık dile getirilen risk faktörüydü. Yüksek tansiyon bile ondan sonra geliyordu. Çalışmaya katılanların sadece yüzde 9’u şeker hastalığının, yüzde 5’i sigaranın önemli olduğunu düşünüyordu.

Kalp damar sağlığının yedi koşulu

Kalp damar hastalıkları ister kalbi besleyen damarlarda, ister bacağa kan götüren arterlerde isterse beyin hücrelerini canlı tutan kan damarlarında olsun benzer yolları izleyerek oluşup gelişiyor.
Kalp krizi riski yüksek olan bir kişinin inme riski de normalden fazla. Amerikan Kalp Birliği bu bilgileri göz önüne alarak 2010 yılında bir kampanya başlattı. Hedefe 2020 yılında kalp damar hastalıklarından ölümlerin yüzde 20 azaltılmasını koydu.
Bu amaca ulaşmak için son 30 yılda müthiş ilerleme göstermiş olan tedavi yöntemlerinin yeterli olmayacağı, kalp damar sağlığının korunmasının esas alınması gerektiği ana ilke olarak kabul edildi. Acaba kalp damar sağlığı neydi? Bu soruya cevap vermek için farklı dallardan uzmanlar ve bilim insanları o güne kadar birikmiş olan bilimsel literatürü gözden geçirip yedi maddeye dayanarak bir tanım üstünde karar kıldılar.

Bu yedi maddeye uyulursa kalp krizlerinin büyük ölçüde önleneceğini kanıtlayan çok sayıda bilimsel veri var. İnme riskini de düşüreceğini gösteren veriler ise o kadar çok değil.

İnmeyi önlemek mümkün

Bu grafikte ABD’deki 23 bin kişinin incelendiği araştırmada kalp damar sağlığını tanımlayan yedi maddeye göre verilen notlar görülüyor. İlgi çeken bir nokta hiç kimsenin sağlıklı beslenmeden iyi not almamış olması. Sigara da ise durum tam bunun tersi. Yedi kişiden biri sigara içiyor. Her üç kişiden ikisi az veya çok şiddetli bir yaşam sürüyor.

Amerikan Kalp Birliği’nin kalp damar sağlığı puanlamasında yüksek not alanların kalp krizi ve ölüm riskinin azaldığını biliyoruz. Acaba aynı şey inme için söylenebilir mi? Bu ay Stroke adllı saygın dergide yayınlanan bir makale bu soruya cevap veriyor, inmeden korunmanın yolunun da kalp damar sağlığını korumaktan geçtiğini gösteriyor.
ABD’li bilim insanları 23 bin kişiye kalp damar sağlığının 7 maddesini sorup iyi, orta veya zayıf olarak değerlendirdiler. İyiyse 2, ortaysa 1 zayıfsa 0 puan verdiler. Her maddeden tam not alan fevkalade sağlıklı olan kişi 14 puan alırken, en sağlıksız olan ise 0 puan aldı.

Yaklaşık 5 yıl boyunca izlenen 23 bin kişiden 400’ü bu süre içinde inme geçirdi.
İnme geçirenlerin notlarına bakılınca 1 puanın bile önemli olduğu ortaya çıktı. Her bir puan artışının inme riskini yüzde 8 azalttığını söyleyen araştırmacılar en büyük etkiyi yapanın kan basıncı olduğunda hem fikirler. Tansiyondan iki puan alan yani kan basıncı normal olan bir kişinin inme riski, sıfır puanlı bir kişinin yarısı kadar. Sigara tiryakisiyle hiç içmeyen arasındaki fark da neredeyse o kadar büyük.

Çalışmanın en önemli sonucu küçük de olsa risk faktörlerinde yapılacak iyileşme mutlaka inme riskinin azalması olarak kişiye geri dönüyor. Yedi maddeye bakınca özellikle sağlıklı beslenme, hareketlilik, sigaradan uzak durmadan oluşan sağlıklı hayat tarzı hem kendi başına puanları artırıyor hem de ideal kiloyu korumaya, kan basıncını, kolesterol düzeyini, kan şekerini iki puan sınırında tutmaya yardım ediyor.

Türkiye ne durumda?

Ülkemizdeki durumu güvenli bir biçimde değerlendirebilmek için çok az bilimsel veri var. Prof. Dr. Aytekin Oğuz’un önderliğinde bir grup Türk bilim insanının yürüttüğü kısa adı ‘PURE’ olan çalışma bu konuda imdada yetişiyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden 4 bin kişinin incelendiği bu araştırmaya göre durum hiç parlak değil. 35 yaş üstündeki insanlarımızın yarısının kan basıncı, yarısına yakının kolesterolü yüksek, dörtte biri sigara içiyor. Her altı kişiden birinde şeker hastalığı var. Ve her sekiz kişiden sadece biri normal kilolu.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst