İşçinin boş kâğıda ve matbu ibranameye imza atmasının hukuki sonuçları

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
İş hukukunda “ibraname”, işçinin işverenden alacaklarını tamamen aldığını ve işyerinde herhangi bir alacağının kalmadığını gösteren bir aklama belgedir.

İbranamelerin amacına hizmet edebilmesi için iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra düzenlenmesi esastır. Ancak uygulamada bunun aksine durumlarla sıklıkla karşılaşıldığı bilinen bir gerçektir. İşverenler tarafından işçinin işe başlaması sırasında veya işçinin çalıştığı dönemde boş kâğıda ve matbu ibranameye işçinin imzası alınarak ileride işçiye ilişkin olarak karşılaşılabilecek sorunlar baştan önlenmeye çalışılmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 32’nci maddesinin altıncı fıkrasında "iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve kanundan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün menfaatlerin tam olarak ödenmesi zorunludur" hükmü yer almaktadır. İbraname bu hüküm dikkate alınarak iş sözleşmesinin sona ermesini müteakip, işçiye işçilikten kaynaklanan hak ve alacakları ödendikten sonra düzenlenmesi uygun olacaktır. Aksine bir uygulama, yani işe başlarken veya iş akdi sona ermeden önce işçi tarafından işverene bir ibraname verilmesi, işverene karşı zayıf durumda olan işçinin gerçek iradesini yansıtmayacaktır. Ayrıca hizmet akdi sona ermeden düzenlenecek bir ibraname doğmamış bir hak ve alacağın ibrası olarak ibranamenin mevcudiyetini tartışmalı hale sokacaktır.

İbraname konusunda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz uygulamadaki tartışmaları da ortadan kaldıran yeni bir düzenleme getirmiştir. Bu kapsamda, Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza koşulu ve ibra” başlıklı 420’nci maddesine göre,” Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.” Denilmektedir.

Sonuç itibariyle işverenlerin, ödemedikleri halde, işverene karşı zayıf durumda olan işçinin elinden gerçek iradesini yansıtmayan belgeler alarak işlem yapmaları hukuk dışı uygulamalardır. Türk Borçlar Kanunu’nun 420’nci maddesinde öngörülen şartların yerine getirilmiş olması gerekir.

Örneğin,

Ø İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,

Ø İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi,

Ø Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır.

Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

İşçiler iş mahkemesine dava açarak hak talebinde bulunabilecekleri gibi Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne başvurarak da iş müfettişi talebinde bulunabilirler. Ayrıca haksız fiilden dolayı ayrıca dava açma hakları saklıdır.

İş yaşamınız boyunca mağdur olmamanız dileğimle...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst