İşitme engelli sürücünün aracının bağlanması

İsen Buga

Üye
Üye
Katılım
May 31, 2010
Mesajlar
3,376
Tepkime Puanı
371
Puanları
83
Kurumumuz İstanbul'da bir şehirde semineri vardı. Teknik personel olarak bizler kendi imkanlarımız ile seminerin verildiği otele gidecektik. 4 arkadaş anlaştık bir araba ile gidiyoruz. Sürücüsü benim.

Sabah erken yola çıktığımız için maceramız güzeldi. İstanbula geldiğimizde öğlen olmak üzereydi. Taksim civarına geldiğimizde trafik çok yoğunlaştı. Zaten Pendikten itibaren yollar giderek kalabalıklaşmaya hız limitimizde giderek düşmeye başlamıştı. Dolayısıyla koyun sürüsü gibi hareket ediyorduk. Önümüzdeki araç hareket etti mi biz devam ediyorduk. Işıklar varmış görmemişim.

Yada trafikte rutin trafik akışına kaptırmışım kendimi önümdeki arkamdaki araç hareket halinde polis çevirene kadar olanı biteni anlamamışım.

İşin doğrusu; abi ya lamba sarı yanmış biraz ilerlesem havasında yakalanmışım siz beni öyle suçlamayın emi..

Polise yapma etme dediysek nuh der peygamber demez, ceza yolda yicez... Yapacak bişee yok:
-ehliyet ruhsat lüğğğtfen...
Verdim ehliyet ruhsat. Ceza tutanağına yazıyor tam o esnada durdu.
- Bu ehliyet h sınıfı dedi.
- Eee, nolmuş dedim.
- Plaka da niye düz? dedi.
Ne anladım? hiçbişey.
- Ha? dedim.
- bu arabayı sen mi kullanıyorsun? dedi benim tarafa bakıyor polis memurumuz. Arkama baktım kimse yok, polisin bana baktığına o an ikna oldum.
- Ben?
- He sen...
İyi de ne demeye çalışıyor bu? iletişim bozukluğu mu bilmiyorum? Ama ayrı frekanslarda konuştuğumuz mu desem o olabilir.
- sen bu araç kullanamazsın.
- Niye?
- H sınıfı yasak hemşerim.
- Hayda bu nerden çıktı...
- Bir kırmızı ışıktan geçtin cezası yazıyorum..
- Hay hay
- İki uygunsuz araç kullandın bağlıyorum.
- Neye gerekçe?
- ehliyetin h sınıfı ondan..
- Hayda....

İşin yoksa gel sen polise İşitme engellilerin normal araç kullanabileceği ve H sınıfı ehliyet alabileceğini anlat. Bedensel engelliler başka işitme engelliler bir başka. Nuh der,peygamber demez.
- amirin gelsin o zaman dedim
- yok çekiçi gelecek dedi
- O zaman parayı sana ödetirler dedim
- Siz ödersiniz merak etme dedi.

Açıklamayı verdim. İşitme engelliler falanca filanca araç kullanır düz plaka kullanır abarat olmaz vs vs.. Nuh diyor peygamber demiyor.
Yapıştırdı ceza:700 kusur lira ve çekici yolda... Çektiler otoparka. Polisin kimliğini aldım.
- Valilikte görüşürüz memur bey, dedim.

Valilik ertesi gün açılacak bir pazar günü Vali benim için niye gelsin. Arabada yok yolda kaldık, elimizde makbuz. Koca İstanbul'da bula bula cahil polise denk gelmişiz. Hemde Taksimde...

Valilikteki başka polis memuru, bizim beriki polis memurunu uyardı:
- Naptın lan?. Duyduğum pardon dudağından okuduğum en temiz laf bu idi.
- Fasafiso... bu kısmı anlamadım çünkü arkası dönüktü...
- Bırak gitsin, başını belaya almışsın sen.
- tirrrbip olması gereken bir söz kanımca; çünkü arkası dönük tahmin yürütmek gerek.
- Hemen gönder gitsin...

Hadi hemen gönder gitsinler oldu canım, elimde ceza tutanağı va iptal edin; çekici parasını ödeyin otopark parasını ödeyin öyle giderim. Durumumu anlattım belki şikayetçi olabileceğimi ifade ettim. Mağdur durumda kaldığımı söyledim.
Adamlar ne yapsın bir pazar öğlen beni nasıl bırakacak? Araba getirirler anlarım ama cezaları iptal etmeleri gerek hemde gözümün önünde yoksa anlamam.

Belki bilmeyen olur; bu durumda araça biner gidersem 700 liralık ceza bir ekre yazılmıştır, öyle hemen pat diye iptal edilmez.
- Abi yanlış oldu ver yırtayım.. öyle böyle tarz davranış çözüm değildir.
Ceza olduğu gibi yakanıza yapışır. Cezanın olmadığına dair belge almanız gerekir. İleride olurda sorunla karşılaştığında olmadığına dair deliliniz olmalı. Hani siz trafik cezası yediğinizde ödediğinize dair bir belge olmadığı sürece her defasında cezanız ödendi diye bilgisayara işlenmedikçe her defasında ceza ödersiniz. Dolayısıyla ödediğiniz ceza makbuzlarını hayatta iken hiç kaybetmeyin derim. Bizde ceza 700 kusur lira, ayrıca cekme parası cezası da var, yetmedi otopark parası da var.. Hadi onları "ödendi" yada "silindi" yazısı olmadan gitmem dedim. Şikayetçi olabilirim dedim.

Meğerse iş bununla bitmiyormuş. Mahkemesi de varmış. Bende cahil polis gibi yanyana durunca cahillikte ayırt edilmez durumda kalmışım.
Yani 700 kusur ceza asılsız belgesi aldığımda; çekici parası ödendi belgesi aldığımda; otopark borcu yoktur yaptığımda iş bitmiyormuş. Geriye mahkeme celpi varmış. Uygunsuz ehliyet ile trafiği tehlikeye sokmak suçu işlemişim. Durun daha bitmedi, Valiliğe giden bir yazı daha varmış; uygunsuz araç kullanıldı gümrüğe çekilmesine dair yazı yazılırmış. hepsi elinizde olmadan gitmeyin demiş bir avukat arkadaş.

Deneyimli polis memuru şikayeti ertesi gün yapmamı istedi. O gün yapılacak birşey olmadığına ikna ettiler. Arabam yok. otoaprkta biz 4 arkadaş istanbulda.
- Ertesi gün valiliğe gel işlem yapılmamışsa şikayet edersin Vali'ye, dediler.

Yapacak birşey yok. Tüm evraklarının tamam olması dileğiyle ayrıldım.

Valilikten, Mahkemeden, Trafik Şubeden, Otoparktan makbuzlar aldım tam bir günüm heba oldu. Arabayı da aldım, polisde benden helallık aldı.

Araç neden bağlanmaz ile ilgili valilik yazısı yanımzıda bulundurulması lazım.
İyi de o yazıyı kaybettim.

Başımdan geçen hikaye size ders olsun... bir noktada cahil polise denk geldiğinizde beni hatırlayın. Mutlaka amir ile görüşmesini isteyin. Olmadı ise ceza yazılmasına karşı gelmeyin, yoksa tutuklanır götürülürsünüz merkeze.
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Hay Allahım. Trafik polisine "işitme engelliler hangi araçları kullanır"ı anlatmak, sürücüye kaldıysa vay geldi başımıza. Kendi görev alanına giren bir konuda bu denli cahilce davranıp, insanları işinden gücünden etmenin cezai müeyidesi olması gerekir. Pardon yanlışlık oldu deyip işin içinden çıkmakla olmaz. Olmamalı...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst