- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 15
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
İşitme kaybı, toplumlarda büyük popülasyonları etkileyen, para, iş gücü kaybı ve hayat kalitesinde azalmaya neden olan majör bir sağlık problemidir. Sadece gürültü ve travmaya bağlı olarak ABD'de 10 milyon kişi kalıcı, geri dönüşsüz işitme kaybına sahiptir. İşitme kaybı artrit ve hipertansiyondan sonra en sık karşılaşılan kronik sorundur. En sık karşılaşılan işitme kaybı yaşa bağlı işitme kaybı veya presbikuzidir, bunu gürültüye bağlı işitme kayıpları takip etmektedir. İşitme kayıplarını popülasyonlara, etiolojiye veya risk faktörlerine göre incelemiş olan çok sayıda epidemiolojik çalışma bulunmamaktadır.
Cruickshanks ve arkadaşları yayınladıkları bir epidemiolojik çalışmada 48-92 yaşları arasındaki işitme kaybı olan popülasyonda odyometri ve timpanometri ile işitme kayıplarını taramışlardır25. Bu çalışmaya göre verilen yaş gurubunda işitme kaybı prevalansı %45.9 olarak bildirilmiştir. İşitme kaybı prevalansı yaş arttıkça artmaktadır ve erkeklerde daha sık izlenmektedir. İşitme kaybının 18 yaş altında görülme sıklığı 17/1000 olarak bildirilmektedir. İşitme kayıplarının birçok farklı nedeninin altında yatan moleküler ve hücresel patofizyolojinin, sıklıklarının, risk faktörlerinin ve hangi popülasyonları etkilediklerinin daha iyi anlaşılması sonucunda hastalara çok daha iyi bir tedavi ve rehabilitasyon önerilebilecektir.
İşitme kayıpları birçok nedene bağlı oluşmaktadır. Bunlardan birçoğu hakkında yeterli epidemiolojik veri bulunmamaktadır. Bu yazıda bazı sık görülen işitme kayıplarının epidemioljik veriler ışığında, sıklıkları, risk faktörleri, etiolojileri ele alınmıştır. Aşağıda işitme kayıplarının etiolojileri görülmektedir.
İletim tipi işitme kaybı nedenleri:
Kondüktif işitme kaybı , dış kulak kanalının ağzı ile kokleanın tüylü hücreleri arasında yer alan, temelde işitsel uyaranın koklear reseptör hücrelere iletiminin engellenmesidir.
Dış kulak yolu kaynaklı patolojiler
Buşon
Yabancı cisim
Kongenital aplazi veya atrezi
Ekzositoz
Tümörler
Osteom
Kistler
Otitis eksterna
Orta kulak kaynaklı patolojiler
Akut otitis media ve efüzyonlu otitis media
Kronik otitis media ve kolesteatoma
Timpanoskleroz
Orta kulak travması
Kemik zincir anomalileri
Otoskleroz
Tümörler
Geçirilmiş orta kulak operasyonları
Sensörinöral işitme kaybı nedenleri:
Sensorinöral işitme kaybı ya kokleanın sensoryal uç organdaki ya da merkezi sinir sistemine uzanan nöral iletim yolundaki defektlere bağlıdır. Bu defekt, ya iç kulak duyu organının akustik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmesi veya nöral impulsların merkeze iletimi sürecinde ortaya çıkar.
Presbiakuzi
Gürültüye bağlı işitme kaybı
Ototoksisite
Ani idyopatik işitme kaybı
Otoimmün iç kulak hastalığı
Meniere hastalığı
Kongenital sensörinöral işitme kayıpları
Travma
Sifiliz
Menenjit
Multiple skleroz
Migren
Diabetes Mellitus
Paget Hastalığı
İletim tipi işitme kayıpları
Dış kulak kaynaklı patolojiler
Buşon: Muhtemelen en sık görülen iletim tipi işitme kaybı sebebidir. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından bir okulda yapılan kulak muayene bulgularında kulak kiri en yaygın patoloji olarak görülmüştür ( Çocukların % 39,4 ünde tesbit edilmiştir )45.
Yabancı Cisim: Daha çok çocuklarda ve dış kulak yolunda görülebilmekle birlikte, litaratürde orta kulakta görüntülenebilen yabancı cisim yayınlarına da rastlanmaktadır46.
DKY Aplazisi ve DKY Stenozu : Embriyolojik gelişimleri göz önüne alındığında genellikle birlikte görülen bu iki deformite nadiren iç kulak deformitesi içerir. Ülkemizde M.Kebapçı ve arkadaşlarının yayınladığı ' Konjenital Aural Atrezililerde HRCT bulguları konulu makalede bunu desteklemektedir47. Mikrotia %0.03 canlı doğum sıklığında görülür. Bu hastaların yarısında ilgili bir sendrom bulunmaktadır55. Daha sık olarak erkeklerde ve sağ kulakta görülmektedir.
DKY Egzostozisi : Özellikle yüzücülerde görülen DKY kanalına doğru kemik çıkıntılarının oluşması şeklinde tanımlanan bu patoloji iletim tipi işitme kaybı sebeplerindendir. Avusturalya'da 300 sörf tahtası kullanıcılarında gerçekleştirilen prevelans çalışmasında 90 erkek ve 10 bayan sörfçüde anlamlı derecede ( DKY nun 2/3 veya daha fazlasını ) tıkayacak kadar egzostoz saptanmıştır. Düzenli yüzen ( 20 yıldan fazla ) her iki erkek sörfçüden birinde ve her yedi bayan sörfçüden üçünde zamanla DKY kanalında tıkanıklığa neden olacak derecede egzostoz geliştiğide bildirilmiştir48.
DKY Tümörleri : Squamöz h'li Ca , Hollanda da yapılmış bir çalışmada bildirildiği üzere dış kulak yolu kanalının nadir görülen bir hastalığıdır ve 5 yıllık survey % 35 ila % 65 arasındadır50. Avusturalya'dan bildirilmiş başka bir makalede bu surveyi desteklemektedir. Burada DKY nun ve temporal kemik malignensisinin yaygın olmadığı belirtilmiş ve Prince deki Wales Hastanesinde 1974 1995 yılları arasında tedavi edilen 59 hastalık seride 5 yıllık survey %54 olarak bildirilmiştir. Genellikle bu tümörler 40-60 yaşlar arasında görülürler.
Osteomlar : Nadir benign tümörlerdendir. Genellikle tesadüfi olarak bulunur ve semptom vermez49.
Kistler: Dış kulak yolunda nadiren iletim tipi işitme kaybına neden olabilen kistlere rastlanabilir.
Otitis Externa : Tayland ta yaşları 60-96 arasında değişen 980 kişilik yaşlı popülasyonda kulak hastalıkları prevelansına bakılmış ve kulak kirinden sonra (% 8) ikinci en yaygın patoloji olarak otitis externa ( % 4.3) bildirilmiştir. Bir başka çalışmada otitis eksterna sıklığı yılda 4/1000 oranında bildirilmiştir57.
Orta kulak kaynaklı patolojiler:
Akut ve efüzyonlu otitis media: Kulakta en sık görülen hastalıklardan birisidir. Amerika Birleşik Devletlerinin güneyinde yapılan bir çalışmada, çalışmaya katılan çocukların %84'ünde en az bir otitis media atağı, %50'sinde 3 veya daha fazla otitis media atağı ve %25'inde 6 veya daha fazla otitis media atağı geçirdikleri görülmüştür26. Büyük Boston Otitis Media çalışmasında çocukların %93'ünde en az bir Otitis media atağı, %74'ünde en az 3 veya daha fazla otitis media atağı geçirdikleri saptanmıştır27. ABD'de son yıllarda prevalansın giderek artmakta olduğu görülmektedir. En yüksek prevalans ilk 2 yaşta görülmektedir ve otitis media sıklığı yaş arttıkça azalmaktadır.
Otitis media sıklığı iklimden bağımsız olarak, kalabalık ortamlarda daha fazla bulunmaya bağlı olarak kış aylarında artmaktadır.
Teele tarafından belirlenen otitis media için risk faktörleri erkek cinsiyet, erken otitis media atağı geçirmek, biberonla beslenme ve otitis media atağı geçirmiş bir akrabaya sahip olmak olarak sıralanabilir28. Daha sonraları Pulander, Karma ve Sipil allerjiyi, sosyoekonomik durumu, geçirilen viral enfeksiyonları, annenin sigara içiyor olmasını ve ebeveynlerinde otitis media atakları olmasını da risk faktörleri olarak göstermişlerdir. Düşük doğum ağırlığı bir risk faktörü değildir. Anne sütü ise sadece alındığı dönemde koruyucu bir rol oynar, bunun dışında ileri dönemler için bir koruyuculuk sağlamaz.
Akut otitis media ve Efüzyonlu otitis media için risk faktörleri birlikte çalışılmıştır. Çünkü bu iki hastalık otitis media adlı hastalığın 2 farklı dönemini simgelemektedirler. Ayrıca farklı farklı yapılan çalışmalarda bu iki hastalığın da aynı risk faktörlerine sahip olduğu gösterilmiştir.
Marmara üniversitesi Tıp Fakültesi KBB A.D. da S. İnanlı ve arkadaşlarının Üsküdar bölgesinde yaptıkları bir çalışmada okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarda sekretuar otitis media prevelansı araştırılmıştır54. Burada çalışmaya alınan 539 çocukta genel SOM prevelansı % 9 iken bu oran 3-6 yaş grubunda %13.6 / 6-9 yaş grubunda %7 olarak tesbit edilmiştir. Danimarka'da yapılan kapsamlı bir çalışmada efüzyonlu otitis media epidemiolojisi çalışılmış ve efüzyonlu otitis medianın timpanometrik inceleme ile kanıtlanan prevalansı araştırılmıştır. Sonuçlarına göre 1 yaşındaki bebeklerde Tip B veya Tip C2 timpanometrinin görülme sıklığı %24 bulunmuştur33. Bununla birlikte timpanometrilerin en sık Tip B olarak karşımıza çıktığı yaş gurubu 2-4 yaş olarak karşımıza çıkmıştır. Timoanometri ile kanıtlanan efüzyonlu otitis media prevalansı 6-7 yaşlarından sonra azalmaya başlamaktadır.
Tarihsel olarak otitis media östaki tüp fonksiyonuna bağlı bir hastalık olarak görülmektedir. Temelde östaki borusu 3 önemli fonksiyona sahiptir ve bunlar orta kulak havalanması, temizlenmesi ve enfeksiyondan korrunmasıdır. Önceki çalışmalarda akut otitis media etilojisinde tıkalı östaki borusunun enfeksiyona yatkınlık yarattığından bahsedilirken, son çalışmalarda akut otitis medianın primer olarak bakterial enfeksiyona bağlı olduğu ve östaki disfonksyonunun buna sekonder olarak ortaya çıktığından bahsedilmektedir. Akut otitis media etiolojisinde üniversal olarak aynı patojenler etken olarak görülmektedir. En sık etkeni S.pnömonia'dır ve sırasıyla H.influenza ve B.catarrhalis'e bağlı olarak görülmektedir. Efüzyonlu otitis media da ise östaki disfonksiyonu, patofizyolojinin tam merkezinde yer almaktadır. Ancak östaki disfonksiyonu primer bir problem olmaktan çok inflamatuar bir duruma sekonder olarak oluşmaktadır.
Cruickshanks ve arkadaşları yayınladıkları bir epidemiolojik çalışmada 48-92 yaşları arasındaki işitme kaybı olan popülasyonda odyometri ve timpanometri ile işitme kayıplarını taramışlardır25. Bu çalışmaya göre verilen yaş gurubunda işitme kaybı prevalansı %45.9 olarak bildirilmiştir. İşitme kaybı prevalansı yaş arttıkça artmaktadır ve erkeklerde daha sık izlenmektedir. İşitme kaybının 18 yaş altında görülme sıklığı 17/1000 olarak bildirilmektedir. İşitme kayıplarının birçok farklı nedeninin altında yatan moleküler ve hücresel patofizyolojinin, sıklıklarının, risk faktörlerinin ve hangi popülasyonları etkilediklerinin daha iyi anlaşılması sonucunda hastalara çok daha iyi bir tedavi ve rehabilitasyon önerilebilecektir.
İşitme kayıpları birçok nedene bağlı oluşmaktadır. Bunlardan birçoğu hakkında yeterli epidemiolojik veri bulunmamaktadır. Bu yazıda bazı sık görülen işitme kayıplarının epidemioljik veriler ışığında, sıklıkları, risk faktörleri, etiolojileri ele alınmıştır. Aşağıda işitme kayıplarının etiolojileri görülmektedir.
İletim tipi işitme kaybı nedenleri:
Kondüktif işitme kaybı , dış kulak kanalının ağzı ile kokleanın tüylü hücreleri arasında yer alan, temelde işitsel uyaranın koklear reseptör hücrelere iletiminin engellenmesidir.
Dış kulak yolu kaynaklı patolojiler
Buşon
Yabancı cisim
Kongenital aplazi veya atrezi
Ekzositoz
Tümörler
Osteom
Kistler
Otitis eksterna
Orta kulak kaynaklı patolojiler
Akut otitis media ve efüzyonlu otitis media
Kronik otitis media ve kolesteatoma
Timpanoskleroz
Orta kulak travması
Kemik zincir anomalileri
Otoskleroz
Tümörler
Geçirilmiş orta kulak operasyonları
Sensörinöral işitme kaybı nedenleri:
Sensorinöral işitme kaybı ya kokleanın sensoryal uç organdaki ya da merkezi sinir sistemine uzanan nöral iletim yolundaki defektlere bağlıdır. Bu defekt, ya iç kulak duyu organının akustik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmesi veya nöral impulsların merkeze iletimi sürecinde ortaya çıkar.
Presbiakuzi
Gürültüye bağlı işitme kaybı
Ototoksisite
Ani idyopatik işitme kaybı
Otoimmün iç kulak hastalığı
Meniere hastalığı
Kongenital sensörinöral işitme kayıpları
Travma
Sifiliz
Menenjit
Multiple skleroz
Migren
Diabetes Mellitus
Paget Hastalığı
İletim tipi işitme kayıpları
Dış kulak kaynaklı patolojiler
Buşon: Muhtemelen en sık görülen iletim tipi işitme kaybı sebebidir. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından bir okulda yapılan kulak muayene bulgularında kulak kiri en yaygın patoloji olarak görülmüştür ( Çocukların % 39,4 ünde tesbit edilmiştir )45.
Yabancı Cisim: Daha çok çocuklarda ve dış kulak yolunda görülebilmekle birlikte, litaratürde orta kulakta görüntülenebilen yabancı cisim yayınlarına da rastlanmaktadır46.
DKY Aplazisi ve DKY Stenozu : Embriyolojik gelişimleri göz önüne alındığında genellikle birlikte görülen bu iki deformite nadiren iç kulak deformitesi içerir. Ülkemizde M.Kebapçı ve arkadaşlarının yayınladığı ' Konjenital Aural Atrezililerde HRCT bulguları konulu makalede bunu desteklemektedir47. Mikrotia %0.03 canlı doğum sıklığında görülür. Bu hastaların yarısında ilgili bir sendrom bulunmaktadır55. Daha sık olarak erkeklerde ve sağ kulakta görülmektedir.
DKY Egzostozisi : Özellikle yüzücülerde görülen DKY kanalına doğru kemik çıkıntılarının oluşması şeklinde tanımlanan bu patoloji iletim tipi işitme kaybı sebeplerindendir. Avusturalya'da 300 sörf tahtası kullanıcılarında gerçekleştirilen prevelans çalışmasında 90 erkek ve 10 bayan sörfçüde anlamlı derecede ( DKY nun 2/3 veya daha fazlasını ) tıkayacak kadar egzostoz saptanmıştır. Düzenli yüzen ( 20 yıldan fazla ) her iki erkek sörfçüden birinde ve her yedi bayan sörfçüden üçünde zamanla DKY kanalında tıkanıklığa neden olacak derecede egzostoz geliştiğide bildirilmiştir48.
DKY Tümörleri : Squamöz h'li Ca , Hollanda da yapılmış bir çalışmada bildirildiği üzere dış kulak yolu kanalının nadir görülen bir hastalığıdır ve 5 yıllık survey % 35 ila % 65 arasındadır50. Avusturalya'dan bildirilmiş başka bir makalede bu surveyi desteklemektedir. Burada DKY nun ve temporal kemik malignensisinin yaygın olmadığı belirtilmiş ve Prince deki Wales Hastanesinde 1974 1995 yılları arasında tedavi edilen 59 hastalık seride 5 yıllık survey %54 olarak bildirilmiştir. Genellikle bu tümörler 40-60 yaşlar arasında görülürler.
Osteomlar : Nadir benign tümörlerdendir. Genellikle tesadüfi olarak bulunur ve semptom vermez49.
Kistler: Dış kulak yolunda nadiren iletim tipi işitme kaybına neden olabilen kistlere rastlanabilir.
Otitis Externa : Tayland ta yaşları 60-96 arasında değişen 980 kişilik yaşlı popülasyonda kulak hastalıkları prevelansına bakılmış ve kulak kirinden sonra (% 8) ikinci en yaygın patoloji olarak otitis externa ( % 4.3) bildirilmiştir. Bir başka çalışmada otitis eksterna sıklığı yılda 4/1000 oranında bildirilmiştir57.
Orta kulak kaynaklı patolojiler:
Akut ve efüzyonlu otitis media: Kulakta en sık görülen hastalıklardan birisidir. Amerika Birleşik Devletlerinin güneyinde yapılan bir çalışmada, çalışmaya katılan çocukların %84'ünde en az bir otitis media atağı, %50'sinde 3 veya daha fazla otitis media atağı ve %25'inde 6 veya daha fazla otitis media atağı geçirdikleri görülmüştür26. Büyük Boston Otitis Media çalışmasında çocukların %93'ünde en az bir Otitis media atağı, %74'ünde en az 3 veya daha fazla otitis media atağı geçirdikleri saptanmıştır27. ABD'de son yıllarda prevalansın giderek artmakta olduğu görülmektedir. En yüksek prevalans ilk 2 yaşta görülmektedir ve otitis media sıklığı yaş arttıkça azalmaktadır.
Otitis media sıklığı iklimden bağımsız olarak, kalabalık ortamlarda daha fazla bulunmaya bağlı olarak kış aylarında artmaktadır.
Teele tarafından belirlenen otitis media için risk faktörleri erkek cinsiyet, erken otitis media atağı geçirmek, biberonla beslenme ve otitis media atağı geçirmiş bir akrabaya sahip olmak olarak sıralanabilir28. Daha sonraları Pulander, Karma ve Sipil allerjiyi, sosyoekonomik durumu, geçirilen viral enfeksiyonları, annenin sigara içiyor olmasını ve ebeveynlerinde otitis media atakları olmasını da risk faktörleri olarak göstermişlerdir. Düşük doğum ağırlığı bir risk faktörü değildir. Anne sütü ise sadece alındığı dönemde koruyucu bir rol oynar, bunun dışında ileri dönemler için bir koruyuculuk sağlamaz.
Akut otitis media ve Efüzyonlu otitis media için risk faktörleri birlikte çalışılmıştır. Çünkü bu iki hastalık otitis media adlı hastalığın 2 farklı dönemini simgelemektedirler. Ayrıca farklı farklı yapılan çalışmalarda bu iki hastalığın da aynı risk faktörlerine sahip olduğu gösterilmiştir.
Marmara üniversitesi Tıp Fakültesi KBB A.D. da S. İnanlı ve arkadaşlarının Üsküdar bölgesinde yaptıkları bir çalışmada okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarda sekretuar otitis media prevelansı araştırılmıştır54. Burada çalışmaya alınan 539 çocukta genel SOM prevelansı % 9 iken bu oran 3-6 yaş grubunda %13.6 / 6-9 yaş grubunda %7 olarak tesbit edilmiştir. Danimarka'da yapılan kapsamlı bir çalışmada efüzyonlu otitis media epidemiolojisi çalışılmış ve efüzyonlu otitis medianın timpanometrik inceleme ile kanıtlanan prevalansı araştırılmıştır. Sonuçlarına göre 1 yaşındaki bebeklerde Tip B veya Tip C2 timpanometrinin görülme sıklığı %24 bulunmuştur33. Bununla birlikte timpanometrilerin en sık Tip B olarak karşımıza çıktığı yaş gurubu 2-4 yaş olarak karşımıza çıkmıştır. Timoanometri ile kanıtlanan efüzyonlu otitis media prevalansı 6-7 yaşlarından sonra azalmaya başlamaktadır.
Tarihsel olarak otitis media östaki tüp fonksiyonuna bağlı bir hastalık olarak görülmektedir. Temelde östaki borusu 3 önemli fonksiyona sahiptir ve bunlar orta kulak havalanması, temizlenmesi ve enfeksiyondan korrunmasıdır. Önceki çalışmalarda akut otitis media etilojisinde tıkalı östaki borusunun enfeksiyona yatkınlık yarattığından bahsedilirken, son çalışmalarda akut otitis medianın primer olarak bakterial enfeksiyona bağlı olduğu ve östaki disfonksyonunun buna sekonder olarak ortaya çıktığından bahsedilmektedir. Akut otitis media etiolojisinde üniversal olarak aynı patojenler etken olarak görülmektedir. En sık etkeni S.pnömonia'dır ve sırasıyla H.influenza ve B.catarrhalis'e bağlı olarak görülmektedir. Efüzyonlu otitis media da ise östaki disfonksiyonu, patofizyolojinin tam merkezinde yer almaktadır. Ancak östaki disfonksiyonu primer bir problem olmaktan çok inflamatuar bir duruma sekonder olarak oluşmaktadır.