İstanbul'u Bekleyen Deprem Gerçeği Ne.?!

F

Fırtına

Guest
deprem_haftasi.jpg



Eski Kandilli Rasathanesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara 17 Ağustos'un yıldönümünde İstanbul'u uyarıyor. "Birini hissedecek birini de yaşayacak" diyor ve ekliyor; Devlet önemli adımlar attı. Yatıp kalkıp "deprem geciksin" diye dua ediyorum çünkü yapacak daha işlerimiz var.

17 Ağustos depreminin ardından 12 yıl geçti ancak Türkiye, o dönemin en önemli aktörlerinden biri olan eski Kandilli Rasathanesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'yı, nam-ı diğer "Deprem Dede" yi hiç unutmadı. Her gören hâlâ "Deprem olacak mı?" diye soruyor, o da "Evet mutlaka olacak. İstanbul'u, 2 büyük deprem bekliyor" diye cevap veriyor. Yeni nesil onu çizgi filmlerden tanıyor, gördüklerinde "Deprem Dede gerçekmiş" diye şaşırıyor. Işıkara, halkı bilinçlendirmek için yılmadan uğraş veriyor, Türk Kızılayı ile birlikte Türkiye'yi geziyor. Toplum liderlerini teşkilatlandırma projesi kapsamında her cuma, namazdan önce depremi ve depremle yaşamanın basit ama önemli kurallarını anlatıyor; "Bu toplantılarda bugüne kadar 1.5 milyon insana ulaştık" diyen Işıkara, ekliyor; "17 Ağustos'tan bu yana güzel şeyler oldu. Daha yapacak işler var, depremin gecikmesi için dua ediyorum.."

İşte, bizi evinde ağırlayan Işıkara ile 12 yıllık deprem tecrübemizin muhasebesi..;

17 Ağustos'un üzerinden tam 12 yıl geçti. Sizce Türkiye o felaketi unuttu mu? Asla unutmadı. Bunu beni unutmamalarından çıkartıyorum. Hâlâ beni gördüklerinde fotoğraf çektiriyorlar. "Deprem olacak mı?" diye soruyorlar. Ben de "Mutlaka olacak" diyorum. Tabii geçen sürede bir nesil geçti. Ama yeni nesil deprem konusunda daha bilinçli.. Okulda eğitimi daha iyi alıyorlar. "Deprem Dede" çizgi filmleri yayınlandığı için onlar beni çizgi filmlerden tanıyor. Geçenlerde bir anne gösterip "Deprem Dede" dedi. Çocuğu "gerçekmiş" diye şaşırdı.

YAŞANACAK VE HİSSEDİLECEK

Peki İstanbul'u bekleyen deprem gerçeği ne? İstanbul'u, birini hissedeceği ve diğerini yaşayacağı 2 büyük deprem bekliyor. Birebir yaşayacağı depremi adaların güneybatısında bekliyoruz. Ama bunun yanı sıra bir de Kuzey Anadolu fay zonunun güney kolu var. Bu güney kolu Sakarya'da çatallanıyor, Geyve, Mekece, İznik Gölü'nün güneyinden Gemlik körfezinden Marmara'ya geliyor. Bu depremi de 17 Ağustos'u nasıl hissettiyse öyle hissedecek. Ama her iki deprem de Türkiye'nin kalbi Marmara'yı vuracak. Anadolu'daki bir depremde Marmara, Anadolu'nun yaralarını sarar ama Marmara'nın yarasını Anadolu saramaz.. Bu nedenle yaşanacak her kayıp Türkiye ekonomisini derinden etkiler. Bu anlamda alınan önlemler tüm Türkiye için alınıyor aslında.!

Bir tarih tahmininiz de var... Bilim maalesef bir depremin yerini ve büyüklüğünü söyleyebiliyor ama ne zaman olacağını söyleyemiyor. Olasılık hesaplarını deprem verilerine uyarladığımızda riskin en yüksek olduğu tarih 2010 ile 2014 arasında.!

Korkuyor musunuz? Hayır korkmuyorum. Koltuğumda depremin geçmesini bekleyeceğim. Çünkü evime güveniyorum. Eşyalarımı da bana zarar vermeyecek şekilde döşedim. Bundan sonra sakin olup bitmesini beklemekten başka çare yok. 17 Ağustos depreminde de korkmamıştım. Çünkü bilgi korkuyu azaltır. Zaten yatakta yakalanmıştım ve oturup bitmesini bekledik. Ancak o güne dair benim değil de eşimin hatırladığı ve hep anlattığı bir şey var. Ben depremde " Eyvah Türkiye" diye bağırmışım.!

DUA EDİYORUM, GECİKSİN

12 yılda yeterince hazırlık yapıldı mı sizce? 'Hiçbir şey yapılmadı' denilmesi ağrıma gidiyor. Tabii ki yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Yatıp kalkıp dua ediyorum deprem geciksin.. Çünkü atılacak önemli adımlar var daha.. 9 Ağustos'ta Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu toplandı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay başkanlığında 7 bakan katıldı. Senelerce çok başlı afet yönetiminin tek merkezli olması için uğraştım. 2002'de bunun için seçime katıldım. Devletimin yaptığı en önemli adım, afetle ilgili tüm kurumları bir araya getirip doğrudan başbakana bağlı bir kurum oluşturmak oldu. Bu kurum depremden korunma strateji belgesini hazırladı ki bu bence deprem için bir anayasadır. Bundan sonrası çorap söküğü gibi gider. Yeni yerleşim yerlerinin açılmasıyla deprem yapı şartnamesinde yer alan zemin şartlarına uygun yapılar yapılacak. Güvenli yapılara kavuşulacak. Diğer yandan İstanbul'da okullarımızın yüzde 70'i depreme hazır. Hastanelerimiz ve yollarımız, viyadüklerimiz de güçlendirildi. Benim içim rahat.

'O gün 'sokağa çıkın' dedim bugün yine söylerim;

IŞIKARA, 12 yıl önce çok tartışılan "Sokakta yatın" uyarısı için şunları söylüyor; 19 Ağustos'ta bir seçim yaptım ve televizyona çıktım. İnsanlara 'sokağa çıkın' dedim. Beni çok eleştirdiler ama asla pişman değilim. Bir risk vardı ve daha büyük bir deprem gelebilirdi. Bunu Hüsamettin Özkan'a ilettim, bana açıklamayı benim yapmamı söyledi. Zor bir karardı. Ertesi gün bazı gazeteler "Doğrusunu yaptı" dediler. Evet ben doğrusunu yaptım. Sayın Ecevit'te arayıp doğru yaptığımı, olası bir riski bundan sonra kendisinin açıklamasının uygun olacağını söyledim. O günlere ait haber kupürlerini hâlâ çocuklarım saklar.

'Ben evime güveniyorum mahalledekiler de bana'..;

IŞIKARA, evine olan güvenini şöyle anlatıyor; Evimin sağlam olduğunu biliyorum. 2002'de bu eve taşınırken önce beğendik sonra bütün raporlarını mühendis arkadaşlarımla inceledim. Bu siteyi "Depreme en dayanıklı site", "Işıkara'nın oturduğu site" diye pazarlıyorlar. Mahalle bile "Burası Işıkara'nın mahallesi, korkmaya lüzum yok" diyor. Evde eşyalarımı da bana zarar vermeyecek şekilde seçtim. Bizim evde insana zarar verecek hiçbir mobilya yoktur. Bir süpermarkete bile girdiğimde bazen rafları sabitlemeleri için uyarıyorum. İstanbul'da bazı dar sokaklı, bitişik nizamlı mahallelerden geçtiğimde ürküyorum. Acil durumda araçların bile geçecek yeri olmuyor. Bu yerler bir an önce boşaltılmalı.!



Sabah
 
F

Fırtına

Guest
Hala Dört Evden Üç Tanesinin Sigortası (Doğal Afet Sigorta) Yok/ Video

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Kocaeli depreminin 12'nci yıldönümünde Beşiktaş Meydanı'nda zorunlu deprem sigortası eğitimi vermeye başladı.

16-21 Ağustos tarihleri arasında meydanda vatandaşlara eğitim verecek olan DASK eğitimi Kocaeli depremini simüle eden Fay Hatları TIR'ı ile gerçekleştirecek. Fay Hatları TIR'ını ziyaret eden vatandaşlar, simülasyon odasında 7.4 büyüklüğündeki Kocaeli depremini yaşayarak, deprem anında yapılması gerekenleri Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü eğitmenlerinden öğrenecekler.

HALA DÖRT EVDEN ÜÇ TANESİNİN SİGORTASI YOK

Etkinliğin açılışını gerçekleştiren DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, amaçlarının, 12 yıl önce meydana gelen ve çok büyük yıkıntıya sebep olan depremi yeniden hatırlamak olduğunu vurgulayarak, "Bu vesileyle insanımızı deprem konusunda daha duyarlı olmaya ve eksiklerini belirleyip, önlemlerini almaya davet etmek için burada böyle bir etkinlik yaptık" dedi. Yazıcı, hazırlanan deprem TIR'ında 17 Ağustos'taki 7.4 büyüklüğündeki depremin bir benzerini vatandaşlara tekrar yaşatarak, vatandaşların depremde nasıl davranacakları noktasında düşünmelerini sağlamak olduğunu anlattı.

Depremle ilgili bilinçlendirme konusunda deprem sigortasına da dikkat çekmek istediklerini ifade eden Yazıcı, "Zorunlu deprem sigortası 17 Ağustos'taki depremden sonra 2000 yılında oluşturulmuş bir program.. Bunu yapmak üzere bir 'Doğa Afet Sigortaları Kurumu' adında bir kurum oluşturuldu. Özel sektörle, kamu işbirliğiyle oluşturulmuş bir yapı.. Zorunlu deprem sigortası çok temel konutlarımızla ilgili deprem teminatı sağlayan bir program.. Bugüne kadar da 10 yıl içerisinde kuruluşundan beri önemli bir aşama katetti, hem kurumsal, hem de ödeme kapasitesi olarak çok ciddi bir gelişme sağladı. 17 Ağustos depremi sırasındaki sigortalılık oranı ile bugünkü sigortalılık oranını karşılaştırdığımız zaman 7 kat bir büyüme var. O zaman 5 yüz bin seviyesinde olan deprem sigortası bugün 3.5 milyon konutumuz sigortalı. Bu çok önemli bir şey.. Türkiye'de dört evden bir tanesinin sigortası var. Ama hala dört evden üç tanesinin sigortası yok. Bu bize bir anlamda gelişmeyi gösterirken, bir anlamda daha ne kadar mesafemiz olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Yazıcı, vatandaşlara da zorunlu deprem sigortalarını ihmal etmemeleri ve mutlaka yaptırmaları konusunda çağrıda bulundu.

İNSANLARIMIZ BU SİSTEME GÜVENSİNLER, SİGORTALARINI MUTLAKA YAPTIRSINLAR

İstanbul'da da üç konuttan ikisinin sigortasız olduğunun altını çizen Yazıcı, "Bu bir açıdan önemli bir mesafe olurken, bir açından aslında daha çok sigortasız konut var, bunu bize gösteriyor. Bu oranı arttırmamız lazım.. Çünkü depremden sonra oluşan maddi kayıplarımızı daha iyi gideren başka bir mekanizma yok.. Kamu üzerindeki yükleri azaltmamız lazım.. İnsanlarımızın hemen tazminatlarını alabilmeleri gerekiyor" dedi. Yazıcı, son altı ayda 20 tane 4'ün üzerinde büyüklüğe sahip depremin meydana geldiğine işaret ederek, "Depremlerde de zararlar meydana geldi. Küçük, büyük zararları karşılamak için bir mekanizmaya ihtiyacımız var. İşte zorunlu deprem sigortası da bu mekanizmayı sağlıyor bize. Finansal kayıplarımızı hızlıca telafi eden bir mekanizma. İnsanlarımız bu sisteme güvensinler, ihmal etmesinler ve sigortalarını mutlaka yaptırsınlar" diye konuştu.



 
F

Fırtına

Guest
Deprem korkusuyla başa çıkma yolları.?!

medya.php



Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. K. Fatih Yavuz, deprem korkusu yaşayan kişilerde; titreme, terleme, baş dönmesi, sallanma, kalp çarpıntısı, kalp hızında artış, baş ve vücut ağrısı gibi birçok fiziksel belirtinin görülebileceğini belirtti.

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH) Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. K. Fatih Yavuz, depremin de diğer doğal afetler gibi hepimizde yoğun olumsuz duygulara yol açabileceğini söyledi.

Maalesef her durumda olabildiği gibi deprem ile ilgili de gerekli olan derecenin üzerinde abartılı korku yaşayanlarında bulunduğunu belirten Yavuz, “Bu da ‘deprem fobisi’ olarak tanımlanabilmektedir” dedi.

Deprem fobisinin diğer fobilerle benzer özellikler taşımakla birlikte bazı yönlerden farklılıklar içerdiğini aktaran Yavuz, şöyle devam etti;

“Diğer fobiler daha çok bireyin kendisinin tehlikeyle karşı karşıya bulunduğu bir durum ile ilgili olmaktadır. Deprem gibi doğal afetlerle ilgili fobilerde ise korkulan durum kişinin ailesini, yakınlarını, çevresini hatta toplumu da içerisine alan çok daha kapsamlı ve dehşet verici bir özelliğe sahiptir..”

Dr. K. Fatih Yavuz, deprem korkusunun kişilerde basit fobi olarak ortaya çıkabileceği gibi ‘travma sonrası stres bozukluğu’ olarak da ortaya çıkabileceğini belirtti.

Gerçekleşen bir deprem sırasında o bölgede bulunup bizzat depremi yaşayan kişiler travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırdığımız rahatsızlığı yaşama konusunda daha yüksek riske sahip olduğunu aktaran Dr. K. Fatih Yavuz, deprem korkusu yaşayan bireylerde bu durumun farklı şekillerde ortaya çıkabildiğini ifade etti.

Her bireyin kendi iç dünyasında depremle ilgili farklı düşünceleri, hayalleri ve yorumları olduğunu dile getiren Yavuz, deprem korkusuna eşlik eden belirli ortak bulguları şöyle sıraladı;

- Depremden bahsederken veya bir depremle karşılaşıldığında çok yoğun kaygı ve korku yaşanması,

- Bu kaygı ve korku ortaya çıktığında bu duyguları kontrol altına almak için çaba gösterilmesi ancak yine de kontrol edilemediğinin düşünülmesi,

- Yoğun kaygı ve korku nedeniyle yaşam kalitesinin ve işlevlerinin bozulması,

- Depremle karşılaşmamak için kaçınma davranışlarının sergilenmesi veya depreme karşı alınması gereken her önlemin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği düşüncesi,

Dr. K. Fatih Yavuz, kişilerin deprem korkusuna eşlik eden titreme, terleme, baş dönmesi, sallanma, kalp çarpıntısı, kalp hızında artış, baş ve vücut ağrısı gibi birçok fiziksel belirtiyi yaşayabileceğini belirterek, “Duygusal olarak kişi sürekli olarak depremin olacağına yönelik beklenti kaygısı içerisinde bulunur. Zihinsel olarak ise devamlı olarak depremle ilgili düşünme, deprem dışında başka konulara odaklanamama, sürekli olarak depremle ilgili kötü sonuçların ortaya çıkacağına dair düşünceler, kabuslar, bayılacağı veya kontrolü kaybedeceğine yönelik düşünceler eşlik edebilir” diye konuştu.

İlaç ve psikoterapi tedavisi;

İlaçların deprem korkusunun tedavisinde kullanılan etkili bir yöntem olduğunu ifade eden Yavuz, şunları kaydetti: “İlaç kullanan ve bu tedaviden fayda gören kişi depremle ilgili bir yoğun korku ve kaygı hissetmemekte ve bu yoğun duygulara eşlik eden fiziksel şikayetleri de ortadan kalkmaktadır. Ancak kişinin deprem riski ve zararları hakkındaki abartılı inançları hala devam etmektedir. Deprem korkusunun tedavisinde etkili olan bir diğer yöntem ise bilişsel-davranışçı psikoterapilerdir. Bilişsel ve davranışçı müdahaleler olarak iki kısımda uygulanan bu yöntemle kişiler olası bir deprem ile ilgili gerçekçi olmayan inanışları ve düşüncelerini test etme ve bunların yerine daha gerçekçi bir şekilde düşünebilme imkanına kavuşurlar..”

Dr. K. Fatih Yavuz, eğitimli psikoterapistler ve değişime istekli danışanların elbirliği şeklinde devam edecek bir psikoterapi süreciyle deprem korkusunun duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtileri ortadan kalkacak, kaçınma davranışları sonlanacak ve rahatsızlığın tekrarlama ihtimali çok daha az olacağını da sözlerine ekledi.
 
F

Fırtına

Guest
12 Yıl sonra eyleme geçtik.!

deprem3.jpg





Bugün 17 Ağustos 1999 depreminin 12. yıl dönümü.. Görünürdeki en büyük tehlike ise olası bir İstanbul depremi.. Aynı acıların bir daha yaşanmaması için hükümet harekete geçerken, 'geç kalındı' açıklamaları da var.

Bugün 17 Ağustos 2011.. Tam 12 yıl önce Marmara bölgesinde etkili olan 7,4 büyüklüğündeki deprem 30 binden fazla can aldı.

Acıların tazeleneceği bu günde, Türkiye bir başka gerçekle daha karşı karşıya; İstanbul depremi.!

12 yıl sonra harekete geçen hükümet, bugün Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı'nı açıklayacak. Ancak bugüne kadar uzmanların defalarca tekrarladığı 'geç kalındığı' yönündeki açıklamalara, son olarak bir yenisi daha eklendi

Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, Marmara Denizi'nde yaşanması beklenen büyük depreme yönelik tedbirler için geç kalındığını ve zaman kalmadığını savundu.

Tellioğlu, Marmara Depremi'nin 12. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, depremin üzerinden 12 yıl geçmesine karşın ciddi bir önlem düzenlemesine gidilmediğini ifade etti.

Hala riskli yapı stoklarının, orta şiddetteki depremde yıkılma tehlikesi olduğunu belirten Tellioğlu, şunları kaydetti;

- Hala önüne gelen hiçbir yeterlilik akreditasyonuna sahip olmadan müteahhit olabilmektedir,

- Hala mühendislik ve mimarlık fakültelerini bitiren teknik elemanlar kısa bir staj sürecinden sonra imza yetkisine sahip olabilmektedir,

- Hala Türkiye'de yapı sektörünün başıboşluğu ve yasal mevzuatlarımızın alt yapısı oluşturulamamıştır,

- Bu ve benzeri eksikliklerimizi düzeltemediğimiz sürece Türkiye'de orta şiddet ve üstü depremler ülkemiz insanı için çok ciddi yaşamsal can kaybı riski oluşturmaktadır,

- Tedbirler sırasına göre bir taraftan geçmiş dönemde yapılmış çürük binaları yıkarak ya da güçlendirerek yapı stoku elden geçirilmelidir,

- Deprem şartlarına uygun hizmet verecek en hızlı ve lojistik imkanlı merkezler ve yaşam alanları oluşturulmalıdır,

Yasalardaki eksiklikleri gidermek anlamında yapılmaya çalışılan kanun, yönetmelik ve düzenlemelerin, ihtiyaçlara cevap vermekten uzak ve meslek gruplarının kendi menfaatlerine yönelik yapıldığından sonuç alınamadığını savunan Tellioğlu, TİMFED olarak, sorunların en kısa sürede çözümlenmesi ve bu tür can ve mal kayıplarının yaşanmaması için gelen çabayı göstermeye hazır olduklarını belirtti.

NİHAYET DEPREM PLANI

Öte yandan Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı da tamamlandı.

Açıklama 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından yapılacak.

- Deprem riskine karşı alınacak önlemler konusunda önemli yenilikler getiren plana dair NTV'nin ulaştığı bilgilere göre, ilk aşamada, Türkiye'nin deprem haritası ve binaların depreme dayanıklılık envanteri çıkarılacak,

- İnşaat sektöründe çalışanlar için sertifika zorunluluğu getirilecek. Sertifikalı profesyonel inşaat işçileri yetiştirmek için kurslar düzenlenecek,

- Tıpkı doktorlarda olduğu gibi mühendislerde de uzmanlaşmaya gidilecek. Yetkin mühendislik sıfatı getirilecek,

- Eylem planı deprem bilgi bankası kurulmasını da öngörüyor. Türkiye'de yaşanan irili ufaklı tüm depremler yarattığı sonuçlarla birlikte bu bilgi bankasında depolanacak,

- İlk ve ortaöğretim ders kitaplarında depremle ilgili bilgilerin kapsamı ve çeşitliliği artırılacak. Deprem konusunda bilgi kirliliğine meydan vermemek ve olası bir paniği engellemek için kamuoyu bilgilendirmeleri tek elden yapılacak,

- Eylem planının ardından ‘Ulusal Afet Strateji Belgesi' çıkarılacak. Bu belge deprem öncesi ve sonrasında hangi kuruluşların ne tür sorumluluk ve görev alacağını kesin çizgilerle ortaya koyacak,

- Türkiye için, belirgin bir risk olmamasına rağmen tsunami erken uyarı sistemi de kurulacak,

- Deprem riski yüksek bölgelerde deprem müzeleri kurulacak. Buralarda yaşanmış depremlerden görüntüler, fotoğraflar, enkaz parçaları sergilenecek,


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
17 Ağustos 1999 depreminde ve ondan önceki depremlerde hayatını kaybeden tüm insanlarımıza; Rabbim rahmet eylesin.. Ruhları şad olsun..
 
F

Fırtına

Guest
Deprem eylem planı açıklandı

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023 belgesiyle depremlerin neden olabileceği fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel zarar ve kayıpları önlemenin veya etkilerini azaltmanın ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmanın ana hedef olduğunu belirtti.

Atalay, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığında (AFAD) düzenlediği basın toplantısıyla ''Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2023 (UDSEP-2023)''nı açıkladı.

Marmara Depremi'nin 12. yılı dolayısıyla depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Atalay, bu depremin ardından toplumun deprem konusuna daha da önem vermeye başladığını ifade etti.

Depremin olduğu dönemden bugüne devletin afete bakışında da önemli değişikliklerin meydana geldiğinin altını çizen Atalay, vatandaşlarda da afet bilincinin oluşmaya başladığını söyledi. ''17 Ağustos depremi, insanımızı, 'deprem olursa ne yapmamız gerekir'den çok 'deprem olmadan ne yapmalı' bilincinin oluşumuna katkı sağlayan çok da acı bir tecrübemiz olmuştur'' diyen Atalay, afetlere karşı kamu yönetiminde de önemli değişikliklerin olduğunu kaydetti.

Beşir Atalay, şöyle konuştu;

''O günkü kamu kurumlarımızın yetersizliği, devletin fonksiyonlarının deprem sonrasında dağınıklığı, geç ulaşılması gibi birçok konu o günden bu güne değerlendirilmiş ve kamu yönetimimizde bu konuların daha önce yürütülmesi için koordinasyonlar oluşturuldu. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı da çalışmaların bir ürünüdür. İçişleri Bakanlığındaki Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık Bakanlığındaki Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Başbakanlık'taki Acil Durum Yönetimi arasında gerekli koordinasyon sağlanmıştır. İllerde de valilerin emrinde Afet Acil İl Müdürlükleri vardır. Geçen yıllarda hem hazırlık olarak hem de afet sonrası müdahale alanında Türkiye çok başarılı sınavlar vermiştir, başarılı örnekler yaşamıştır..''

Elazığ ve Simav depremleri;

Atalay, 8 Mart'ta Elazığ'da yaşanan depremin yaralarının en kısa zamanda sarıldığını, arama-kurtarma çalışmalarının dünyaya örnek olacak kısalıkta yapılarak, enkaz kaldırma çalışmalarının bitirildiğini söyledi.

Simav'da 19 Mayıs'ta meydana gelen deprem felaketine de kısa sürede müdahale edildiğini belirten Atalay, ''Depremden zarar görenler, inşallah kış gelmeden yeni konutlarına kavuşacaktır'' dedi.

''Uluslararası afetlerde de Türkiye en çabuk ulaşan, en etkili yardım ulaştıran ülkelerden birisidir'' diyen Beşir Atalay, bu konuda 10 sene içinde önemli başarıların kazanıldığını dile getirdi. Bu başarının kazanılmasında finans kaynağı bulma, koordinasyon eksikliği ve bürokratik sıkıntıların ortadan kaldırılmasının etkili olduğunu anlatan Atalay, AFAD'ın sadece deprem değil, bütün doğal afetlere yönelik politika oluşturmakla görevli olduğunu kaydetti.

AFAD'ın sadece güne müdahale etmediğini, geleceğe yönelik planlar da yaptığını belirten Atalay, UDSEP-2023'ün söz konusu çalışmalardan biri olduğunu belirtti. UDSEP-2023 belgesini, ''uygulanmasıyla birlikte Türkiye'ye deprem sorununa ciddi katkılar verecek önemli bir kılavuz'' olarak nitelendiren Atalay, Marmara Depremi'nin ardından ülke genelinde depreme yönelik birçok çalışma yapıldığını, çeşitli raporlar hazırlandığını anımsattı. Söz konusu belgenin hazırlanmasında eski çalışmalardan da sonuna kadar faydalanıldığının altını çizen Atalay, belgenin sadece bir yıllık çalışma değil, bugüne kadar depreme yönelik tüm çalışmaların sonucu olduğunu söyledi.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 2004 yılında yaptığı deprem şurasının, AFAD'ın kurulmasının ve 2010-2011 yıllarında TBMM'de grubu bulunan partilerin katılımıyla yapılan ve deprem yönetiminde alınması gereken önlemlere yönelik komisyon çalışmasının UDSEP-2023'e önemli katkılar sağladığını belirten Atalay, yapılan tüm çalışmaların sonucunda Türkiye'de doğal afetlere yönelik yol haritasının olmadığı sonucuna varıldığını ifade etti. Atalay, UDSEP-2023 belgesinin söz konusu eksikliği ortadan kaldıracağını belirtti.

Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı 2023 belgesinin yarın Resmi Gazete'de yayımlanarak, yürürlüğe gireceğini aktaran Atalay, belgenin kısa, orta ve uzun vadeli planları kapsadığını kaydetti. Atalay, belgenin çok faydalı ve katılımcı bir yapıdan faydalanılarak hazırlandığını söyledi.

Belgenin AFAD bünyesindeki Deprem Danışma Kurulu üyeleri ve 72 akademisyen, uzman ve sivil toplum temsilcisi tarafından hazırlandığını dile getiren Atalay, bununla ilgili 8 alt komisyon oluşturulduğunu kaydetti. Atalay, komisyonları deprem bilgi alt yapısına yönelik araştırmalar ve çalışma komisyonu, deprem tehlike ve analizleri çalışması komisyonu, deprem sakınım planları çalışma komisyonu, güvenli yerleşme ve yapılaşma çalışma komisyonu, eğitim ve halkın bilinçlendirilmesi çalışma komisyonu, tarih ve kültür mirasının depremde korunması çalışma komisyonu, mevzuat geliştirme ve finansal düzenlemeler çalışma komisyonu ve kriz yönetimi çalışma komisyonu olarak sıraladı.

Deprem bilgi bankası kurulacak;

Deprem bilgi bankası kurulacağını ve işlevinin de sürekli kılınacağını bildiren Atalay, gözlem istasyonları da geliştirilerek tsunami erken uyarı sistemi kurulacağını ve bu şekilde bilgi kirliliğinin önleneceğini ifade etti. İlk defa bu anlamda çok ileri bir adım atıldığını belirten Atalay, ''İkinci olarak da yine bu eylem planının amacı içinde deprem tehlike analizleri ve deprem haritaları geliştirilmesi yapılacaktır. Bölgesel ve yerel deprem tehlike haritaları üretilerek detaylı deprem senaryoları hazırlanacaktır'' dedi.

Strateji planının ikinci ekseninin de güvenli yerleşme ve yapılaşmayla ilgili olduğunu ifade eden Atalay, ''Bu eksen altında 25 eylem yer almaktadır. Bu eksen altındaki eylemlerimizde de birinci hedefimiz deprem, güvenli yerleşme ve depreme dayanıklı yapılaşmanın sağlanmasıdır. Bu hedef altında yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak kentsel dönüşüm gibi gerekli düzenlemeler yaparak, ilgili mevzuat ödünsüz şekilde uygulamakla başta okul ve hastaneler olmak üzere mevcut yerleşim yapıları risklerini belirleyip depreme daha dayanıklı hale getirmek için gerekli çalışmaların yapılmasıdır'' diye konuştu.

Soruları yanıtladı;

Atalay, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı;

Bir gazetecinin Marmara Depremi'nin üzerinden 12 yıl geçtiğini anımsatarak, bu konuda alınan önlemlerin yeterli olup olmadığını sorması üzerine Atalay, Simav ve Elazığ depremlerinde de görüldüğü gibi Türkiye'nin artık depreme daha hızla müdahale ettiğini belirtti. Bu konudaki bilgi ve tecrübenin arttığına da işaret eden Atalay, Türkiye'nin bu konudaki organizasyonunun ve koordinasyonunun arttığını bildirdi. Atalay, şunları söyledi;

''Bu belge ile bunları biraz daha zirveye çıkarma çabasındayız. Bu süreçte elden gelen yapılıyor. Özellikle vatandaşlara çabuk ulaşma konusunda çok önemli mesafeler alındı. Bu belge ve bu çerçevede yapılan çalışmalar sayesinde önceden hazırlık kısmında, bundan sonra biz daha fazla mesafe alacağız. Kentleşme, yapıların depreme daha dayanıklı olması, deprem sigortasının daha yaygın olması, okullarımızda ve genel toplum çapında daha fazla bilinçlendirme ve eğitim... Yani depreme hazırlıklı olma kısmını bu strateji belgesi ile daha da güçlendirileceğine inanıyorum..''

Başka bir gazetecinin ''Bazı dönemlerde deprem uzmanı adı verilen kişiler birbirleri ile çelişen ve halkı paniğe sevk eden açıklamalar yapıyor. Bunları önlemek için ne gibi tedbirler alınacak?'' demesi üzerine Atalay, depremin yönetimi, bilgi kirliliğinin giderilmesinin de bu belge ile sağlanacağını söyledi.

Deprem konusundaki bilgi kirliliğinin vatandaşları tedirgin ettiğini de söyleyen Atalay, ''Çelişkili bilgiler vatandaşlarımızı yanıltıyor da. Bilgilendirilmenin koordinasyonu ve bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması da bu strateji belgesinin önceliklerinden'' dedi.

Atalay, söz konusu belgedeki gereklilikleri karşılamayanlara yönelik bir müeyyidenin olup olmayacağının sorulması üzerine ise şöyle konuştu;

''Her şey yapılacak, müeyyidesi de olacak. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeler de öngöreceğiz, bir kısmı yasa bir kısmı yönetmelik. Bizim için o boyut çok önemli. Bununla ilgili çok örnekler verilebilir. İnşaat sektöründe bazen projenin öngörmediği, oradaki yetkili mühendislerin bile öngörmediği ama kimi taşeron firmalarca, kimi yetersiz olan inşaat çalışanları tarafından ihmal edildiği gibi örnekler çok ortaya çıkıyor. Hem inşaatlarda denetim mekanizmasının farklılaştırılması hem de inşaatta rol alan herkesin sertifikalandırılması ve onların belge ile çalışması önemli burada, bu strateji içinde. Depreme hazırlıklı olmanın en önemli unsuru yapılarımızın dayanaklı olmasıdır. O konuda çok tedbir alınacak. Bu belge yayımlandıktan sonra bunun takibi, bunların yerine getirilmesi konusunda çok çalışacağız..''


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Deprem Bilgi Bankası kurulacak.!

Depremlerin fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zararlarını önlemek ya da azaltmak ve depreme dirençli, güvenli ve hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmayı hedefleyen Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023 (UDSEP) ile yapı yasası ve kentsel dönüşüm yasaları çıkarılacak, deprem güvenli yerleşme ve depreme dayanıklı yapılaşma sağlanacak.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda çeşitli kuruluşların katılımı ve katkılarıyla oluşturulan UDSEP, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Türkiye'nin jeolojik yapısı, topoğrafyası ve iklim özellikleri nedeniyle başta depremler olmak üzere insanlar için afet sonucu doğuran tüm tehlike ve tehditlerle sık sık karşılaştığı, deprem ve diğer afetlerle baş edebilme konusunda Cumhuriyet döneminden bu yana önemli gelişme ve deneyimler sağladığı belirtilen planda, 1950'li yıllardan sonra yaşanan hızlı göç ve denetimsiz kentleşmenin yanı sıra hızla gelişen sanayileşme sonucunda, şehirlerin doğal, teknolojik, çevresel ve insan kaynaklı tehlikelere karşı dirençsiz ve savunmasız şekilde büyüdüğü ifade edildi.

Planda, özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara ve Düzce depremleri sırasında meydana gelen çok önemli düzeydeki can ve mal kayıplarıyla ekonomik, sosyal ve çevresel zararların, geleneksel yara sarma yaklaşımı yerine olası zarar azaltma çalışmalarının ön plana çıkmasına neden olduğu belirtildi.

Deprem riskini azaltmada ve depremle baş edebilmede hazırlıklı ve dirençli bir toplum yaratılmasının, bu amaca yönelik kurumsal altyapı oluşturulması ve konuyla ilgili ARGE faaliyetlerinin önceliklerinin belirlenmesi amacıyla ilk kez Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandığı anlatılan planda, planın ana amacının depremlerin neden olabileceği fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmak olduğu kaydedildi.

Bu bağlamda, UDSEP'in hedef, strateji ve eylemleri ''depremleri öğrenmek'', ''deprem güvenli yerleşme ve yapılaşma'', ''depremlerin etkisiyle baş edebilmek'' olmak üzere 3 ana eksende gruplandırıldı.

Deprem bilgi altyapısı geliştirilecek;

Deprem bilgi altyapısının geliştirilmesi, güçlendirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması, bilgi ve verinin toplumun kolaylıkla ulaşımına ve yararlanmasına sunulmasının depremin olası zararlarını azaltma çalışmalarının temelini oluşturduğu ifade edilen planda, deprem tehlikesine karşı sürekli ve etkin işleyen kayıt sistemleri ve gözlem altyapısıyla yer bilimleri konusundaki disiplinli çalışmaların işbirliği ve koordinasyon içerisinde yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Bu amaçla, araştırıcı ve destekleyici kuruluşların katılımıyla oluşturulacak bilimsel koordinasyon kurulunun desteğinde deprem konusuyla ilgili araştırmalarda öncelikli alanlar belirlenecek ve bu alanlarda çok disiplinli ve güdümlü araştırma projeleri geliştirilecek.

Kabuk kırılma süreçleri ve deprem dalgalarının yayılım özellikleri konusundaki çalışmaların desteklenmesinin öngörüldüğü plana göre, deprem öncesi, anı ve sonrasında fay zonlarındaki yer kabuğu deformasyonları, ulusal ve yerel jeodezik ağlarla sürekli olarak izlenecek ve modellenecek. Depremlerin çok disiplinli ve sistematik araştırmalarla izlenmelerine devam edilecek ve bu çalışmaların sürekli kılınması sağlanacak.

ARGE çalışması yürüten kurum ve kuruluşlardan sağlanacak deprem konusundaki bilgi, veri ve raporlar tek elde toplanacak ve Deprem Bilgi Bankası kurulacak. Banka sürekli işlev görecek durumda olacak. Bu yolla, deprem verileri uluslararası standartlara uygun yöntemlerle işlenecek, belirli bir formatta depolanacak ve çok paydaşlı kullanıcılara tek merkezden dağıtılacak.

Erken uyarı sistemi;

Tarihsel ve aletsel dönemlere ait deprem katalogları belirli standartlara uygun olarak güncellenecek. Türkiye ölçeğinde zayıf ve kuvvetli deprem gözlem ağları amaç, konum, nicelik ve nitelik açısından gözden geçirilecek ve geliştirilecek. Ulusal veya yerel ölçekte gözlem ağları işleten kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, ortak işletim ve paylaşım esasları belirlenecek.

AFAD sorumluluğunda, 2017 yılına kadar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, üniversiteler ve yerel yönetimlerin katılımıyla, ulusal deprem ön hasar tahmini ve erken uyarı sistemi geliştirilecek. Bu çalışmada kullanılacak yeni verilerin yanı sıra uydu görüntüleri ve coğrafi bilgi sistemlerinden elde edilen verilerin de sistemle bütünleştirilmesi sağlanacak.

Deprem etkinliği değerlendirilerek, yönetimler ve kamu otoriteleri tek merkezden bilgilendirilecek;

Depremlerde bilim insanları ve araştırmacılar arasında halkı olumsuz olarak etkileyen tartışmaları açıklayabilmek için deprem tahmini, kestirim alanında bilim etiği geliştirilecek ve medya aracılığıyla yaygınlaştırılacak. Bilim insanları ve sorumlu kurum ve kuruluşlar tarafından önceden belirlenmiş etik kurallara bağlı olmadan ve bilimsel olarak kabul görmüş yaklaşım ve yöntemlerle yapılmayan ve toplumlar üzerinde olumsuz etkileri olan deprem tahminleri ve kestirmelerin önüne bilim etiğiyle geçilecek.

Afet sonrasında kamuoyunun sürekli ve sağlıklı bilgilendirilmesi için basın ve halkla ilişkiler alanında yeni yaklaşım ve yöntemler gerçekleştirilecek. Bu konuda medya yetkilileri ve habercilerin eğitilmesiyle ilgili çalışma başlatılacak.

Plan uyarınca, tsunami erken uyarı sistemi kurulacak ve diğer ülkelerdeki sistemlerle uyumu sağlanacak. Bu çerçevede, tsunami risk modelleri yapılacak ve kayıp senaryoları geliştirilecek. Deniz seviyesi ölçüm ağı geliştirilecek ve seviye ölçümleri yapılacak. Sistemin etkin çalışabilmesi için gerekli olan sismik ve jeofizik ölçüm ve araştırmalar tamamlanacak. Risk altındaki yerlerde erken uyarı yapılacak ve konuyla ilgili farkındalık oluşturulacak.

Fay haritaları;

Ülke, bölge ve yerel ölçekte deprem tehlikesinin doğru olarak tanımlanması, diri fayların neden olacağı depremlerin büyüklüğü, zamanı sıklığına ilişkin olasılıklarının bilinmesine bağlı olduğuna dikkat çekilen planda, bu nedenle deprem tehlike analizi ve haritaları hazırlanmasının, etkili deprem afeti mücadelesinin temel adımını teşkil ettiği belirtildi.

Bu doğrultuda, bölgesel ve yerel deprem tehlike haritaları için altlık oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılacak ve tehlike haritaları hazırlanacak. Bölgeler için 1/250.000 ölçekli diri fay haritaları ve sismotektonik haritalar oluşturulacak.

Deprem kaynaklı hasar verici zemin davranışlarından biri olan sıvılaşma açısından, jeolojik-jeomorfolojik ölçütlere dayalı bölgesel ölçekte sıvılaşma potansiyeli haritaları hazırlanacak.

Yerel ölçeklerde deprem ve depremin zincirleme etkileriyle oluşabilecek risklerin analizi, değerlendirilmesi ve azaltılması konusunda ilke, yöntem ve uygulama esasları belirlenecek, yerel yönetimler için yol gösterici kılavuz yayınlar hazırlanacak.

Depreme duyarlı kentsel ve kırsal alanlarda pilot yerleşim merkezleri kurularak risk azaltma planları uygulamaya geçirilecek. Çalışmaya özellikle yapı stoğu açısından depreme dayanıksız olan doğu illerinden başlanacak.

Planın en önemli unsurlarından birini de deprem güvenli yerleşme ve yapılaşma konusu oluşturuyor. Çevre ve şehircilik çalışmalarında kalkınma ajansları, sorumluluk alanları içindeki deprem tehlike ve risklerini dikkate alacak. Ajanslar, bu riskleri artırmayacak veya azaltacak yönde faaliyet yürütecek. İl özel idareleri, il gelişme ile çevre düzeni planlarının hazırlanması öncesinde ilin tehlike ve risklerini belirleyerek risk azaltma strateji planlarını geliştirecek ve bu planlarla çevre ve gelişme planlarının uyumunu sağlayacak.

Bina envanteri çıkarılacak;

Başta okul ve hastaneler olmak üzere binaların sayısı ve tipolojisi belirlenecek, bina kimlik sisteminin geliştirilmesine çalışılacak. Okul ve hastaneler öncelikli olmak üzere mevcut binaların hasar görebilirlikleri ve bunlarla ilgili metodolojiler belirlenecek.

Eğitim tesislerini güçlendirme çalışmalarına öncelik verilerek devam eden çalışmalar hızlandırılacak.

Depreme dayanıklı bina tasarımına ve yapımına ilişkin öncelikler belirlenecek ve konuyla ilgili projelerin geliştirilmesi teşvik edilecek ve desteklenecek.

Deprem Yönetmeliği güncelleştirilecek ve geliştirilecek.

Köprü, viyadük ve ulaşım sistemlerinin yanı sıra hayati öneme sahip gömülü ve yüzeydeki doğalgaz, elektrik, boru ve iletişim hatları gibi dağıtım sistemlerinin güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacak.

Tarih ve kültür mirasının korunması;

Deprem bölgelerinde yer alan tarihi yapıların envanteri çıkarılarak önem ve öncelik dereceleri belirlenecek. Tarihi yapıların düşey yükler ve deprem etkileri altında taşıyıcı sistem güvenlikleri belirlenecek. Yeterli güvenliğe sahip olmadığı belirlenen yapılar için güçlendirme yöntemleri geliştirilecek.

Müzelerin içindeki eserlerin depremlere karşı hasar görebilirliğini azaltmaya yönelik yöntemler geliştirilecek.

Planın ''depremlerin etkileriyle baş edebilmek'' başlığı altında afet ve acil durum yöntemiyle ilgilenen yöneticilerin ve karar vericilerin fikir ve dil birliğine varmasının sağlanması öngörülüyor. Mülki idare amirleri ve yerel yöneticilerin hizmet içi eğitimlerini Afet ve Acil Durum Yönetimi dersleri konulacak.

İlk ve orta öğretimde afet ve acil durum tabanlı bazı üniteler eğitim programlarına alınacak.

Büyük depremlere maruz kalan illerde deprem müzeleri kurulacak ve toplumun depremlere karşı farkındalığı sağlanacak.

Afet gönüllülük sistemi kurulacak. Deprem stratejisinin bütüncül ve etkin bir hale getirilmesi için yasal düzenlemelere gidilecek. Depremle ilgili mevzuatlar tek bir mevzuat altında toplanacak. Yapı Yasası ve Kentsel Dönüşüm yasaları çıkartılacak.

Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu ve alt komisyonları oluşturulacak.

Deprem risk azaltım planıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılacak. Zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılması sağlanacak.

Belirli mal ve hizmetlerin üzerinden pay alınması konusunda düzenleme yapılması için fikir üretimi amacıyla ilgili kuruluşların toplantı düzenlemesini öngören plana göre, yeni bir finansman modelinin oluşturulması için çalışma yapılacak.

Özel sektör kuruluşlarının afet yönetim sistemi içine girmesi sağlanacak. Depremlere ve diğer afetlere zamanında, hızlı ve etkili müdahale edilebilmesi için ''Afet Sonrası Müdahale Sistemi'' geliştirilecek. Acil durumlarda kullanılacak sağlık tesisleri ve sosyal donatılar belirlenecek. Afetlerde sağlık organizasyonu güçlendirilecek. Tüm illerde hastane afet planlarının hazırlanması ve güncellenmesi sağlanacak. Mobil acil müdahale ve ulaştırma birimleri oluşturulacak.


Anadolu Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst