İş'te Stres Kaynakları

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
İş’te stres kaynakları:
İş yerindeki stres kaynakları sandığımız gibi, zamanın yetmemesi veya iş yükü değildir. Ancak, stresi yaşadığımız zamanlar etrafta ilk suçlayabildiğimiz şey genellikle işin kendisinden kaynaklanan zorluklar olduğunu düşünürüz. Eve gittiğimizde etrafımızdakilere: “Çok stresli bir gündü, işler çok yoğundu ve hiçbir şey yetişmiyordu” gibi şeyler söyleriz. Aslında işin yoğunluğu bizim işi nasıl algıladığımızla ve işin bize uygun olup olmamasıyla ilgilidir.

İşe yaklaşımımız
İşe yaklaşımımız aslında hayata yaklaşımımıza çok benzer. Burada anahtar kelime iyimserliktir. Hem dünyada yapılmış, hem de DBE bünyesinde Türkiye’de yaptığımız araştırmalarda hayata bakış açısı iyimser olan, olumsuzluklara toleransı yüksek olan kişilerin kısa ve uzun vadede çok daha yüksek performans gösterdikleri ve işin zorluklarından şikayet etmektense işi zorluklarıyla birlikte sevdikleri görülmüştür.

Kendimizi test edelim
-Ne kadar iyimserim? (10 üzerinden bir puan verin, 1=çok kötümserim, 10= çok iyimserim)
-Gün içerisinde moralimi bozacak bir şey olduğunda kendimi ne kadar hızlı toparlayabiliyorum? (10 üzerinden bir puan verin, 1=çok zor toparlarım, moralimi yeniden yükseltmem çok zaman alır, 10= çok kolay toparlanırım, moralimi yeniden yükseltmem çok az zaman alır.

DBE bünyesinde yapılan araştırma sonuçlarına göre zor mesleklerde başarıyı yakalayan ve stresi yönetebilen kişilerin bu soruya verdikleri ortalaması 10 üzerinden 7,5 civarında.

İşin bize uygunluğu
Yaptığımız iş veya daha genel olarak seçtiğimiz meslek yeteneklerimize ne kadar uygunsa, o işi o kadar kolay ve hızlı yaparız, bir o kadar da yüksek performans gösteririz. “Yapmak için doğduğu işi yapmak” diye bir tabir vardır, ki çok doğrudur, eğer yapmak için doğduğunuz işi yapıyorsanız o işte daha az yorularak üstün performans gösterirsiniz. Örneğin, dışadönük, yeni insanlarla tanışmayı seven, sevecen ve içten bir kişilik yapınız varsa, insanları etkilemeyi seviyorsanız; satış veya müşteri ilişkileri tam size göre olabilir. Satış veya insanlarla yüz yüze çalışabileceğiniz bir işte çalışmak dışadönük iseniz ilişkiler sizi besler, yorulmaktan ziyade beslenirsiniz. Hareketli ve fazla enerjik bir yapınız varsa, sahada sürekli seyahat ederek çalışmak sizi beslerken ofiste masa başı bir iş, ki masa başı işin daha az yorucu olması beklenir, tam aksine sizi fazlasıyla yorabilir. İçedönük yani kendi düşüncelerinize yönelik bir yapınız varsa, bireysel çalışmaktan keyif alıyorsanız, proje geliştirmek, bilgisayar yazılımı üretmek gibi bireysel çalışmalar sizi besleyecektir.
Özetle, işteki stres kaynaklarının köküne inersek, stres kaynağının aslında işin kendisinde değil, işin bize uygun olmamasında veya bizim bakış açımızda olduğunu görürüz.

Kendimizi test edelim
İşin kişiliğimize ve yeteneklerimize uygunluğu
-En çok neyi yaparken mutluyum? Yetenekli olduğum alanlar neler? Beni diğer insanlardan daha üstün yapan özelliklerim neler?
-Bunları şu anki işime ne kadar yansıtabiliyorum? (10 üzerinden bir puan verin, 1=yeteneklerimden hiçbirini işime yansıtamıyorum, 10=tüm yeteneklerimi işime yansıtabiliyorum)
Eğer cevabınız 5’ten az ise yaptığınız iş size uygun olmayabilir.

Bunları okurken eminim şu yorumları yapanlar da vardır: “İşim belli ölçülerde stres içeriyor ancak işi olduğundan stresli hale getirenler çevremdeki insanlar oluyor.” Kim bu insanlar peki? Bu insanlar ilk yöneticilerimizdir. İşin bize uygunluğu ve bizim bakış açımız stresle ilişkimizi etkileyen ana faktörlerdir. Ancak bu faktörler bir üçüncü unsurdan etkilenirler: İlk yönetici. İlk yöneticimiz, gün içerisinde işten kaynaklı yaşayacağımız stresi azaltma veya artırma gücüne sahiptir. O panik olursa biz de panik oluruz, soğukkanlılığımızı daha zor koruruz, moralimiz daha hızlı bozulur ve daha geç toparlanırız. Yani, işiniz sizin yeteneklerinize uygunsa, hayata bakış açınız olumluysa ve yine de stres yaşıyorsanız bu, yöneticinizin kendi iş stresini size yansıtıyor olması da olabilir. Ancak ilk yöneticiler, özellikle aşırı iş yükü, uzun çalışma saatleri, sürekli risk yaşamayı gerektiren işlerde, eğer kendi streslerini ve çalışanlarının stresini iyi yönetebilirlerse ekiplerinin performansını artırabilir ve ekip üyelerinin psikolojik sağlığını koruyarak verimliliği artırabilirler.

Ayrıca yöneticiler, bu yazının başından beri “stresi belirleyen en önemli faktörler” dediğimiz işin bize uygunluğunu ve hayata bakış açımızı da olumlu veya olumsuz etkileme gücüne sahiptirler. Hayata ve işin zorluklarına karşı toleranslı bir yönetici “Bunu başarabiliriz, zorlukların üstesinden gelebiliriz!” diyerek ekibini daha başarılı şekilde motive edebilirken, toleransı düşük bir yönetici olumsuz birçok durumda “Her şey çok kötü gidiyor, hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsunuz!” diyerek ekibini suçlama yoluna gidebilir.

Bunun yanında, yönetici, işin gereklilikleri ile çalışanın yeteneklerinin uyumunu yeterince sağlayamaz ise, yani size yeteneklerinize çok uzak görevler verirse motivasyonunuz düşebilir. Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi, yöneticiniz sizin yeteneklerinizi veya sizi neyin motive ettiğini bilmiyor olabilir. İkincisi, yöneticiniz sizin yeteneklerinizi kullanmak yerine, yeterince iyi olmadığınız alanlarda gelişmeniz için sizi “aslında yapmak için doğmadığınız” görevlere yönlendirmiş olabilir. Yapılan araştırmalar, çalışanların kendi yetenekleri doğrultusunda geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Yöneticilerin bilinçlenmesi ve çalışanlarının yeteneklerini iyi bilmesi bu açıdan oldukça önem taşır.

Stresin kadın-erkek çalışanlar üzerindeki etkileri farklı mıdır?
Stresin kişi üzerindeki etkileri cinsiyetten ziyade kişilik özelliklerine göre farklılık gösterir. Ancak kadınların ve erkeklerin hem fizyolojik hem de sosyal anlamda stres unsurlarına farklı tepkiler verebildiği görülmüştür. Teksas A&M Üniversitesi bünyesinde yapılan bir araştırmaya göre uzun süreli trafik sesine maruz bırakılan denekler içerisinden kadın olanların daha kısa sürede depresif tepkiler verdiği izlenmiştir. Ancak sosyal anlamda, kadınların toplum içerisinde stres kaynaklı olsun veya olmasın üzüntülerini daha kolay ifade edebilmeleri bir başka açıdan avantaj yaratabilir. Olumsuz duyguları ifade edebilmek, bu duygularla başa çıkmayı kolaylaştırabilir.

Kansas State Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, çalışan kadınların iş çıkışı evde ikinci vardiyalarına başlıyor olmalarının (ev işleri, varsa çocuğun bakımı, çamaşır, bulaşık diye uzayan o bilindik iş listesi) stres yönetimine oldukça olumsuz etki ettiği ve kadınların “rahatlamak için vakit bulamadıkları” gerçeğini ortaya koydu. Bu araştırma, kültürel açıdan kadınlardan evdeki rollerini asla ihmal etmemeleri konusunda oldukça yaptırımcı olan Türkiye kültüründe yapılsaydı bulgular daha da vahim olabilirdi.

Araştırma sonuçlarına göre erkekler evle ilgili problemleri, kafalarında kadınlar kadar çok büyütmüyorlar, eğer işler ters gidiyorsa televizyon izlemek, gazete okumak ya da yeni nesle daha çok hitap eden konsol oyunları oynamak gibi uğraşlarla stres seviyelerini kontrol edebiliyorlar. Kadınlar ise, evde bekleyen işleri düşünerek eve geliyor, uzun saatler ev işleriyle uğraşıyor, ev yeterince mükemmel olmadan uyku vakti geldiği için de suçluluk içerisinde kalıyorlar… ve ertesi gün, her şey yeni baştan başlayarak daha da kötüye gidiyor.
Yine aynı üniversitenin yaptığı araştırmaya göre stres faktörünü düşürmede, benzer konuda stres yaşayan çalışanların, molalarda bir araya gelerek başlarına gelen olayları paylaşıp birbirlerine destek olmaları stres seviyesini kontrol almada büyük bir etken. Araştırma sonuçları, bu yöntemin daha çok erkek çalışanların kullandığı bir yöntem olduğunu gösteriyor. Stresin yükseldiği anlarda mola vermek, molalarda iş arkadaşlarıyla bir araya gelmek, stresi kontrol altına almada başarılı bir yöntem olarak kabul ediliyor.

Kimler stresten daha çok etkilenir?
Yukarıda da belirttiğim gibi yaptığı iş, yeteneklerine uygun olmayan ve genel olarak hayata bakış açısı olumsuz olan kişiler işin yarattığı stresle başa çıkmada daha fazla sıkıntı çekiyor. İlk yöneticinin kendi ve ekibinin stresini iyi yönetememesi de bunlara eklenirse stres unsurları kişi üzerinde daha uzun vadeli ve derin problemlere yol açabiliyor.

Stresten nasıl korunulur?
Stresten korunmak diye bir şey yoktur. Önemli olan stresle nasıl başa çıktığınızdır. Zorluklara karşı toleransımızı artırmak stresi yönetmemizi kolaylaştırır. Stresini iyi yöneten bir ilk yönetici ile çalışmak iş stresi ile daha kolay başa çıkmamızı sağlar. Gerektiğinde mola vermek, kendimize zaman ayırmak, arkadaşlarla bir araya gelerek paylaşımda bulunmak yine stresi yönetmenin diğer yollarıdır. Ancak en iyi yöntem, yeteneklerimizle uyumlu meslek seçimidir. Eğer bunun için çok geç ise, işimizin yeteneğimizle uyumlu kısımlarını öne çıkarmak, yöneticimizden yardım ve yönlendirme istemek, stresi yönetmemize yardımcı olur.

Rahatlama yöntemleri nelerdir?
Rahatlamak için belli bir yöntem yoktur. Rahatlama yöntemlerinin etkinliği kişiden kişiye değişiklik gösterir. Örneğin, dışadönük yapıya sahip bir kişi arkadaşlarıyla günün stresini konuşarak, paylaşarak atlatabilirken, içedönük bir kişi kendi başına zaman geçirmeyi, yürüyüşe çıkmayı veya evde sakin bir akşam geçirip kitap okumayı tercih edebilir. Neyin işe yaradığını görmek için kendimizi iyi tanımalı, neyin bizi rahatlattığını bulmalı ve kişiliğimize uygun yöntemleri denemeliyiz.

Akut stres ataklarında, adrenalin seviyesini düşürmek, nefes alış verişi yavaşlatmak için de birçok yöntem geliştirilmiştir. Ancak bu yöntemlerin kişiden kişiye farklı etkileri olduğu ve herkeste işe yaramadığı da bilinmektedir. Kimi diğerleri ile konuşarak, kimi de nefes egzersizi yaparak rahatlar. Sizde en çok ne işe yarıyorsa o yöntem doğrudur.

Uzm. Endüstriyel Psikolog Burcu Çanacık
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurumsal Gelişim Merkezi
 
Tekerlekli Sandalye
Üst