- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 15
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
İşyerinde psikolojik taciz (mobbing) anlık bir olay olmayıp, sistematik olarak tekrarlanan davranışlardan oluşan bir süreçtir .Psikolojik taciz sadece işçi işveren ilişkileriyle sınırlı değildir.Aynı zamanda toplumsal ve hatta bir kamu sağlığı sorunudur.Çalışma hayatında işyerlerinde her gün binlerce yaşanan ancak idari ve adli makamlara çok yansımayan psikolojik taciz (mobbing) vakalarının aslında çok önemli boyutlarda olduğunu söylemek mümkündür.
Ülkemizde 2009'da yapılan bir araştırmada, 103 akademisyenden 12'si mobbinge maruz kaldığını ifade etmiştir. 2007'de yapılan ve 505 hemşirenin katıldığı bir çalışmada ulaşılan sonuçlar ise gerçekten dikkat çekicidir. Hemşirelerin %86'sı, son 12 ayda mobbing davranışlarına maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir . Kadınların erkeklere oranla daha fazla psikolojik tacize maruz kaldıkları pek çok bilimsel araştırmada ortaya konulmuş durumdadır.
Psikolojik taciz özellikle işyerlerinde işçisini tazminatsız işten çıkarmayı planlayan bazı işverenlerce sıkça başvurulan bir yöntemdir. Örneğin işçiyi iş arkadaşları yanında küçük düşürücü sözlerle azarlamak, yalnızlaştırmak, dışlamak, diğer işçilere verilen haklarda eşit davranmamak, iş vermemek ya da aşırı iş vermek gibi söz, hal ve davranışlar işçiyi yıldırarak işten kendisinin ayrılması için uygulanan politikalardan bazılarıdır. Ancak psikolojik tacize uğrayan kişinin sistematik olarak bu duruma maruz kalması gerekir. Başka bir anlatımla işvereninden bir kez azar işiten kişiden ziyade, sürekli tekrarlanan hakaretler, sistematik bir biçimde devam eden baskılar, işçiyi görmezlikten gelme, onu yok sayma gibi davranışların sürekli işçi üzerinde yinelenmesi hali psikolojik tacizi oluşturur.
İşyerinde psikolojik tacize maruz kalan işçinin;
1-İş Sözleşmesini Derhal Fesih Hakkı,
2-Ayrımcılık Tazminatı talep hakkı
3-Maddi ve Manevi Tazminat talep hakkı
vardır.
Psikolojik tacizin odak noktasında işçi, taciz sürecini oluşturan davranışların kaynağında ise işveren vardır. İşveren, yönetim hakkını kullanırken dürüstlük, eşit davranma ve gözetme borcuna aykırı davranmaması gerekir. İşçinin ruh ve beden bütünlüğünün korunması, işçinin kendisi, ailesi, çalıştığı işyeri hatta toplum açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından "İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi" ile ilgili bir Başbakanlık Genelgesi hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Genelgenin amacı; kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde çalışanların kasıtlı ve sistematik olarak aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması gibi psikolojik taciz olaylarının önleyecek tedbirler öngörmektir.
Sonuçta psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu yönüyle bakıldığında 2012 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Borlar Kanunu'nda ilk kez psikolojik taciz kavramına yer verilmesi ve çalışma hayatında işyerlerinde yaygın olarak varlığını sürdüren psikolojik tacizin bir genelge ile de desteklenmesi gelecek açısından sevindirici ve umut verici bir durumdur.
Elbette ki, devletin kural koyması ve koyduğu kuralları denetlemesi en temel görevidir. Ancak taciz sürecini oluşturan davranışların kaynağında olan işverenlerin de bu konuda duyarlı olması ve gerekli eğitimleri alması gerektiği düşüncesindeyiz.
Ülkemizde 2009'da yapılan bir araştırmada, 103 akademisyenden 12'si mobbinge maruz kaldığını ifade etmiştir. 2007'de yapılan ve 505 hemşirenin katıldığı bir çalışmada ulaşılan sonuçlar ise gerçekten dikkat çekicidir. Hemşirelerin %86'sı, son 12 ayda mobbing davranışlarına maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir . Kadınların erkeklere oranla daha fazla psikolojik tacize maruz kaldıkları pek çok bilimsel araştırmada ortaya konulmuş durumdadır.
Psikolojik taciz özellikle işyerlerinde işçisini tazminatsız işten çıkarmayı planlayan bazı işverenlerce sıkça başvurulan bir yöntemdir. Örneğin işçiyi iş arkadaşları yanında küçük düşürücü sözlerle azarlamak, yalnızlaştırmak, dışlamak, diğer işçilere verilen haklarda eşit davranmamak, iş vermemek ya da aşırı iş vermek gibi söz, hal ve davranışlar işçiyi yıldırarak işten kendisinin ayrılması için uygulanan politikalardan bazılarıdır. Ancak psikolojik tacize uğrayan kişinin sistematik olarak bu duruma maruz kalması gerekir. Başka bir anlatımla işvereninden bir kez azar işiten kişiden ziyade, sürekli tekrarlanan hakaretler, sistematik bir biçimde devam eden baskılar, işçiyi görmezlikten gelme, onu yok sayma gibi davranışların sürekli işçi üzerinde yinelenmesi hali psikolojik tacizi oluşturur.
İşyerinde psikolojik tacize maruz kalan işçinin;
1-İş Sözleşmesini Derhal Fesih Hakkı,
2-Ayrımcılık Tazminatı talep hakkı
3-Maddi ve Manevi Tazminat talep hakkı
vardır.
Psikolojik tacizin odak noktasında işçi, taciz sürecini oluşturan davranışların kaynağında ise işveren vardır. İşveren, yönetim hakkını kullanırken dürüstlük, eşit davranma ve gözetme borcuna aykırı davranmaması gerekir. İşçinin ruh ve beden bütünlüğünün korunması, işçinin kendisi, ailesi, çalıştığı işyeri hatta toplum açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından "İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi" ile ilgili bir Başbakanlık Genelgesi hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Genelgenin amacı; kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde çalışanların kasıtlı ve sistematik olarak aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması gibi psikolojik taciz olaylarının önleyecek tedbirler öngörmektir.
Sonuçta psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu yönüyle bakıldığında 2012 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Borlar Kanunu'nda ilk kez psikolojik taciz kavramına yer verilmesi ve çalışma hayatında işyerlerinde yaygın olarak varlığını sürdüren psikolojik tacizin bir genelge ile de desteklenmesi gelecek açısından sevindirici ve umut verici bir durumdur.
Elbette ki, devletin kural koyması ve koyduğu kuralları denetlemesi en temel görevidir. Ancak taciz sürecini oluşturan davranışların kaynağında olan işverenlerin de bu konuda duyarlı olması ve gerekli eğitimleri alması gerektiği düşüncesindeyiz.