Kaçış Sendromu "Clarkson Hastalığı" Nedir.?

F

Fırtına

Guest
Çok sık karşılaşılmayan ve son günlerde Mehmet Ali Erbil’in hastalanması ile gündeme gelen kaçış sendromu, aynı zamanda Clarkson hastalığı olarak da biliniyor. İç Hastalıkları Uzmanı Nafiz Karagözoğlu, kaçış sendromunun belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.

Sistemik kapiller kaçış sendromu ilk kez 1960 yılında Clarkson ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır. Bu nedenle "Clarkson Hastalığı" ismi de verilir. Tekrarlayan damar içi sıvısının azalması ile ortaya çıkan şok atakları ortaya çıkar ve nadir görülür. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Hindistan, Japonya, ve Kuveyt de dahil olmak üzere, dünyanın dört bir yanından hastalar tespit edilmiştir. Yaşamı tehdit eden bir hastalıktır.

Kaçış Sendromunun Belirtileri;

Ataklar arasında hasta sağlıklıdır. Neye bağlı olduğu ve bedenin çalışmasının nasıl bozulduğu henüz tam olarak belli değildir. Kılcal damarların içinden dışarıya sıvı çıkış hız ve miktarında artış meydana gelir. Kılcal damarlarda ortaya çıkan bu değişiklikle damar dışına sıvı sızması artar.

Akciğer-kalp-karın zarı gibi bedenin iç boşluklarına ve kaslarının içine, damar içindeki sıvılar sızarak birikir. Damar içi kan basıncı-tansiyon azalınca şok tablosu gelişir. Damar içinden beden boşluklarına sıvı kaçışına neden olan ihtimaller olsa da esas neden bilinmemektedir.

Hasta şikayetleri günlük hayatta sık karşılaşılan şikayetlerdir. Hastalar sıklıkla bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları, yorgunluk gibi belirgin tanımlayıcı özellik göstermeyen yakınmalar ile başvururlar. Klinikte en sık “septik şok" tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerin ortaya çıkardığı şok tablosu ile benzerlik gösterir ve karışır.

Ataklar sırasında; damar içi sıvısının ani ve çok miktarda azalması, kanda albumin düzeylerinin düşük olması, kanın koyulaşması-akıcılığının azalması, bazen de monoklonalgamopati denilen özel bir laboratuar bulgusu tespit edilebilir. Gözlenen hastalarda yaygın bir şekilde bağırsaklarda ödem, asit, akciğer ve kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip, yaşamı tehdit edici bir tablo oluşturabilir.

Tedavisinde Düzenli Takip Şart;

Kaçış Sendromundaki ani ve hızlı olarak gelişebilen kan basıncı (tansiyon) düşüklüğü yoğun tedavi ve takiple önlenemezse, birden fazla organın çalışması yetersiz hale gelebilir. Bu da hasta için uzun tedavi dönemi hatta ölüm anlamına gelebilir.

Sıvı-elektrolit tedavisi, kan basıncının normallerde tutulmaya çalışılması böbrek, kalp ve beyin gibi hayati organların hasra görmesini engelleyebilir. Kortizonlu ilaçlar tedavide kullanılabilir.

Unutulmamalıdır ki, her hastanın tedavisi o an yapılmış olan tetkik ve bulgulara göre değişiklik gösterebilir.


hürriyetaile
 
F

Fırtına

Guest
Gülen Adam Hastalığı Nedir.?

5347_420x315.jpg



Kemal Sunal’ın Gülen Adam adlı filmini izleyenler hatırlayacaktır. Davranışlarını kontrol altına alamayan gülen adam, üzüleceği bir anda bile sürekli gülüyordu. Manisa’da 7 yıl önce kayınpederi tarafından tüfekle başından vurulan ve beyninde meydana gelen ağır hasar nedeniyle gülme hastalığına yakalanan Murat Karabulut da filmdeki karakterle aynı kaderi paylaşmak zorunda kaldı.

Beyindeki temporal bölgenin hasar almasıyla oluşan bu hastalık, yerli yersiz gülme ya da ağlama krizleri, işitme ya da görme engeli, hafıza kaybı gibi durumlara sebep oluyor. Nörolog Hasan Akdemir, temporal bölge hasarıyla ilgili bilgiler verdi.

Beyin tamamını oluşturan bölgelerin her birisi “lob” adını alır ve kafatası içinde bulundukları yerlere göre isimlendirilirler. Frontal (alın), Temporal (şakak), Oksipital (beyin arka kesimi), Paryetal (beyin yan kesimi) Konuşma ve hafıza fonksiyonları, temporal lobla en fazla bağlantılı işlemleri oluşturur. İşitmeyle ilgili alanlar temporal bölgede yer alır ve ses algılanarak yorumlanır.

Beyinde belli bölgelerin hasar alması sadece darbe, ameliyat yoluyla değil; o bölgeyi besleyen damarlardaki problemlerde (damar tıkanıklığı, kanama, balonlaşma, yumak yapma vb), tümör oluşumunda, enfeksiyonlarda, hücrelerin doğuştan düzgün çalışmaması veya epilepsi nedeniyle de olabilmektedir. Bazı kimyasal maddeleri (alkol, uyuşturucu-uyarıcı maddeler gibi) alanların, normalde o kişilerden beklenmeyen davranışlar göstermesi beyin fonksiyonlarının alışık olduğu düzeninin bozulmasına atfedilmektedir.

Temporal Bölge Hasarı Neleri Etkiliyor?

1. İşitme: Temporal lob hasarlarında kişinin kulağı sağlam olsa da söylenilenleri duymakta zorluk çekebilecektir. Yine farklı bir durum olarak hastalar işittikleri sesleri veya kelimeleri tanımakta zorlanacak veya hiç tanıyamayacaktır. İşitme alanının sağlam kaldığı ama ilişkili alanların hasar aldığı durumlarda işitmeyle ilgili yanılsamalar, hayaller duyma gözlenecektir. Uzun yıllar sürekli kulağında ziller çaldığını söyleyen hastalarımızda, bazen temporal lob tümörü veya temporal epilepsi tespit etmemiz biz doktorları çok şaşırtmamaktadır.

2. Davranışların düzenlenmesi: Kişide aşırı sinirlilik veya çocuksu davranışlar gözlenebilir. Bazı davranışlarını kontrol altına alamayabilir. Çok uzun süre gülme krizine girilmesi buna örnektir. Yine temporal lobunda damar tıkanıklığı olan bazı hastaların; çevresindekilere, hastane personeline sözel ve fiziksel cinsel tacizlerde bulunması adli bazı problemleri de yanında getirmiştir.

3. Konuşma: Kişi sesleri duysa da anlamlandırma yapamayacak, sadece karşısındakinin konuştuğunu fark edebilecektir. Böyle bir durumdaki hastalarda konuşma da akıcılığını yitirmekte, hasta sesinin tonunu ayarlayamamaktadır.

4. Hafıza: Geçici hafıza bölümündeki bilgilerin kalıcı hafıza bölümlerine aktarılması ve depolanması için gereken parçanın (temporal lob) olmaması veya düzgün çalışmaması durumunda, bilgi kayıpları (hafıza kaybı, bunama) yaşanacaktır. Karşılaştığı insanların isimlerinin unutulması, yeni şeyleri öğrenmekte güçlük veya hiç öğrenememe kişinin hayatında çok büyük zorluklara neden olacaktır. Hasta, temporal bölgesindeki hafıza merkezlerine yönelik rahatsızlığın öncesinde, uzun dönemli hafıza bölgelerine yerleştirilmiş olan 40 yıl önceki bilgileri hatırlayacak ama hastalık başlamasıyla kısa süreli hafızanın uzun dönemli hafızaya dönüştürülmesi için geçerli mekanizma bozulduğundan, yeni verileri uzun dönemli bilgi olarak beyninde depolanamayacağından yeni şeyleri çabucak unutacaktır.

5. Görme: Temporal lob hasarlarında görme alanlarında kayıplar olabilir. Kişi görüş alanındaki belli kısımları göremeyebilir. Genelde görme alanının 1 / 4’lük kesiminde kayıplar olduğu tespit edilir.

6. Zaman: Hastada zaman algısını bozabilir. Zamanın daha hızlı veya yavaş aktığı imajı oluşabilir.

7. Koku ve tat alma: Temporal bölgeden kaynaklanan epilepsi rahatsızlıklarında hastaların tuhaf kokular aldığını söylemeleri az rastlanır bir durum değildir.

8. Denge - pozisyon algısı: Bu alanın bozukluklarında, hasta sağa sola itiliyormuş veya tersine dönüyormuş gibi hissedebilir. Aksi olarak, bu alanın epilepsi gibi aşırı uyarıldığı veya hariçten tedavi amacıyla uyarı verildiği durumlarda, kişi sanki vücudundan ayrılmış kendisini dışarıdan seyrediyormuş hissini yaşayabilir.

Alınacak Önlemler;

İnsanı insan yapan en önemli organınız olan beyninizle problemsiz yaşamak istiyorsanız;

• Motosiklet kullanırken ve tehlikeli işler yaparken kask giyin,

• Damarlarınızı tıkayacak şeyleri yemeyi azaltın veya kesin,

• Alkol ve sigara gibi alışkanlıklarınızdan vazgeçin,

• Beyninizin size gönderdiği uyarı mesajlarını (kulak çınlaması, baş dönmesi, baş ağrısı vb.) önemseyerek doktorunuza başvurun,



hürriyetaile
 
Tekerlekli Sandalye
Üst