Kalp hastalarına ramazan uyarısı!

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Oruç tutmak isteyen kalp hastalarının kendi durumlarını iyi bilen bir doktorla görüşüp izin almaları gerektiği bildirildi


Hipertansiyonla Mücadele Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Ercan, kalp hastalarının hiçbiri oruç tutamaz demenin doğru olmadığını ifade ederek, ''Özellikle koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, kalp yetersizliği hastaları ve önemli kalp kapak hastalığı bulunanlar için oruç tutmak riskli olabilir'' dedi.

Prof. Dr. Ercan, yaptığı açıklamada, oruç tutanlarda kalp-damar sisteminde pıhtılaşma oluşma riski ve iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolün artış gösterdiği, koroner arter hastalığı için risk faktörü olan homosistein seviyelerinin azaldığının klinik çalışmalarda görüldüğünü söyledi.

Buna rağmen bazı kalp hastalarında ise oruç tutmanın bazı rahatsızlıklar ortaya çıkarabileceğini ifade eden Prof. Dr. Ercan, şunları kaydetti:

''Ancak bazı kalp hastalarında da oruç tutma sonucu hastalıklarında kötüleşme, ritm bozuklukları ,kalp krizi gibi istenmeyen olaylar görülmektedir. 'Kalp hastalarının hiçbiri oruç tutamaz' demek doğru değildir. Özellikle koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, kalp yetersizliği hastaları ve önemli kalp kapak hastalığı bulunanlar için oruç tutmak riskli olabilir.

Koroner arter hastalarında, iftarda yağ oranı ve kalorisi yüksek, hızlı yenilen ağır yemeklerden sonra kalp krizi riski yükselmektedir.

Yine gündüz içilemeyen sigaraların iftarda ardı ardına içilmesi kalp krizini tetikleyebilir. Kalp yetersizliği hastaları genellikle idrar söktürücü denilen ilaçlar başta olmak üzere bir çok ilaç kullanırlar ve uzun süren oruç dönemlerinde ciddi sıvı ve tuz kaybı gelişebilir. Bu da ani tansiyon düşmesi, bayılma, ritm bozuklukları ve hatta şok tablosuna neden olur.''

Oruç ibadetini yerine getirmek isteyen kalp rahatsızlıkları bulunanların, doktorlarıyla görüşmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ercan, ''İftarda ve sahurda ise yemek sırasında aşırı su ve tuz yüklenmesi ile zaten kasılma gücü sınırlı olan kalp aşırı yük altında zorlanır ve kalp yetersizliğinde kötüleşme ve klinik tabloda bozulmaya neden olabilir. Yine ritm bozukluğu nedeni ile tedavi altında olan hastalarda bu sıvı-mineral dengesizliği ritmin bozulmasını kolaylaştırabilir. Tüm bu nedenlerle kalp hastaları oruç tutmak istiyorlarsa mutlaka kendi durumlarını iyi bilen bir doktor ile görüşüp izin almalı ve ilaç düzenlemesi yapıldıktan sonra oruç tutmalıdırlar'' diye konuştu.

KALP HASTALARI RAMAZANDA NELERE DİKKAT ETMELİ

İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emre Özpelit de, kalp rahatsızlığı bulunan ve oruç tutan kişilerin beslenme tarzına çok dikkat etmesi gerektiğini bildirdi.

Kalp hastası olanların iftar ve sahurda tereyağı, sakatat yağları, kırmızı etin görünen kısımlarında bulunan yağlar gibi hayvansal yağlardan uzak durması gerektiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

''Ramazanda mümkün olduğunca hafif yenmeli, yemeğe öncelikle hafif bir kahvaltı veya çorbayla başlanmalı, sonrasında bol sulu, kızartılmamış, sebze içeren, az yağlı bir öğünle devam edilmelidir. Hamur işi yemekler ve böreklerden uzak durmak gerekir, ancak yenecekse bol sebzeli olanlar tercih edilmeli ve ölçülü yenilmelidir.

Sahurda çok ve ağır yemek uzun süre tok tutar inanışı yanlıştır. Tam tersine kan şekerini hızlı yükselten karbonhidrat içeren gıdalar erken acıkmaya sebep olurlar. Sıvı gıdaların yanında ölçülü yenen süt, yumurta, yoğurt, peynir ve lifli gıdalar (sebzeler) kan şekerini dengeli tutar ve acıkmayı geciktirirler.''

İLAÇ ALMA DÜZENİ BOZULMAMALI


Oruç tutacak kalp hastalarının ilaç alma düzenini bozmamak adına hekimiyle konuyu görüşmesi gerektiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Özpelit, şunları kaydetti:

''Oruç tutacak kalp hastası mutlaka doktoru ile görüşerek ilaçların düzeni bozulmayacak şekilde zaman ayarlaması yapmalıdır. İlaç düzeni günde 2 kez, sahurda ve iftarda olmak üzere ayarlanabilir. Günde 3 kez alınan ilaçlar mümkünse 2 defada alınabilir, ancak bu mümkün değilse oruç tutmamak daha uygun olacaktır.

Sıcak yaz aylarında oruç tutmaya bağlı olarak su ve tuz kaybı gelişir ve tansiyon değerlerinde düşme gözlenebilir. Bu durumda tansiyon ilaçlarının dozları geçici olarak azaltılabilir. Yakın takip gerektiren pıhtı önler (kan sulandırıcı) ilaçlar besinlerle etkileşebilecekleri için bu ilaçları kullanan kalp hastalarında ramazan ayında daha sıkı kontrol ve izlem yapmak uygun olacaktır.''


AA
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Ünlü kalp cerrahından Ramazan için altın öneriler

Ünlü Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl da uzun ve sıcak günlere denk gelmesi nedeniyle özellikle kalp hastalarını uyararak, çeşitli önerilerde bulundu.

Temmuz sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak olan kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Vücutta görülen sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon, kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl da uzun ve sıcak günlerde denk gelmesi nedeniyle özellikle kalp hastalarını uyardı. Prof. Dr. Sönmez, kalp hastalığının oruç tutmamak için yeterli bir neden olduğunu ifade ederek, "Geçmiş yıllardaki kısa günlerde oruç tutulan Ramazanlarda genel durumu uygun, ilaçları müsait olan kalp hastalarımıza oruç tutabileceklerini söylerken, bu yıl bunu büyük bir risk olarak görüyoruz. Çünkü temmuz sıcakları uzun günlerle birleşince 15 saatlik açlık, kalp hastaları için tehlikeli olabilir. Bu süre içinde hayati ilaçlarını uygun aralıkla alamayacakları gibi, hastaların elektrolit, su ve tuz kaybı da dikkate alınmalıdır. 15 saat boyunca yeterli su alınamaması tansiyon düşüklüğü, fenalık hissi ile sonuçlanarak kalpte sorunlar oluşturabilir. Kanın koyulaşmasına bağlı olarak toplardamar tıkanmaları ve koroner damarların tıkanmasına bağlı kalp krizi, beyin damarlarının tıkanmasına bağlı felç olabilir" diye konuştu.

İftar ve sahur arasındaki uyku süresinin çok kısa olması ve sahurdan sonra uyumak mümkün olmadığı için Ramazan boyunca öğle saatlerinde ya da öğle sonrası 1-2 saatlik uykunun son derece dinlendirici olduğunu kaydeden Sönmez, böylelikle açlık ve susuzluğun yarattığı stresin de azalacağını söyledi. Prof. Dr. Bingür Sönmez, öğle uykusu uyuyanların uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riskinin yarı yarıya düştüğünün altını çizerek, şunları söyledi:

"Uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Fizik olarak uykusuzluğa dayanılabilir ama ruhsal olarak dayanmak mümkün değildir. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu çok iyi uyumaya özen gösterilmelidir."

"RAMAZAN'DA ÜÇ ANA ÖĞÜN YEMEK YİYİN"

Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan'da öğünlerin sayısının azalmasının metabolizmayı olumsuz etkileyebildiğini, bu nedenle de özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek yemenin mide ve kalbe baskı yapacağını, bu açıdan kişiye zarar vereceğini söyledi. İftarda bir çorba ile başlangıç yapılması gerektiğini anlatan Sönmez, komposto veya sütlü tatlı yendikten bir süre sonra tamamlayıcı hafif bir yemek yenmesi gerektiğini dile getirdi. Sönmez, "Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan, doyuruculuğu yüksek yemekler seçilmelidir. Bu şekilde Ramazan'da da üç ana öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir" dedi.

Ramazan ayının çok sıcak ve uzun günlerde yaşanması nedeniyle gün içinde artış gösteren sıcaklarda oruç tutulmasının vücutta su kaybına yol açtığını anlatan Prof. Dr. Bingür Sönmez, bu nedenle yeterli sıvı alımının çok önemli olduğuna değindi. Sönmez, "Kişinin, gün içinde kaybettiği suyu geri kazanmak için yeterli miktarda sıvı almaması, kanın koyulaşmasına ve daralmış bacak, beyin ve kalp damarlarının pıhtı ile tıkanmasına, kalp krizlerine yol açmaktadır. Ramazan'da su kaybına neden olan kötü bir alışkanlık da sahurda çay ve kahve tüketimidir. İdrar sökücü özelliği nedeniyle gün içinde su kaybına neden olan bu alışkanlığın iftar sonrasına bırakılması, sahurda ise su tüketilmesi gerekir" şeklinde konuştu.

"SAHURDA SİGARA İÇİP YATMAK KALP KRİZİNİ TETİKLEYEBİLİR"


Prof. Dr. Sönmez, iftara sigara içerek başlamak ya da az bir miktar yemeğin hemen ardından art arda sigara içmenin son derece tehlikeli olduğunu vurguladı. İftarla birlikte arka arkaya 3-4 sigara içiminin ciddi karbonmonoksit zehirlenmeleri ile birlikte oluşan aritmi sonucunda ani ölümlere neden olabileceğini vurgulayan Sönmez, "Çünkü karbonmonoksit zehirlenmesi kalpte ritim bozukluklarını tetikler. Aritmi nedeniyle de ani kalp ölümleri ortaya çıkabilir. Kalp sağlığı açısından sahurda da sigara içmemek çok önemlidir. Çünkü sahurda sigara içimi sonrası hemen uykuya dalmak, kalp krizi riskini artırır" diye konuştu.

Sönmez, oruç tutacak vatandaşlara şu önerilerde bulundu:

"- İftarda ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalıdır.

- İftarın klasik olarak bir bardak suyla açılması uygundur. Arkasından bir çorba içilmesi ve 10 dakika ara verdikten sonra da diğer yiyeceklerin yavaş bir şekilde tüketilmesi gerekir. Ancak yemeğe oturup birden üç kap yemek tüketmek risklidir.

- Ramazan'da alınması gereken sıvı sudur. Bol su içmeli ve tatlı olarak da sütten yapılmış olanları tercih edilmelidir.

- Sahurda kesinlikle aşırı tatlıdan kaçınmak gerekir. Çünkü bu tatlıların tüketiminden sonra açlık ve susuzluk hissi artmaktadır. Çay ve kahve de idrar söktürücü özelliği nedeniyle sahurda tüketilmemelidir.

- İftar sonrası eğer kişi teravih namazına gidiyorsa ve yaşlıysa, uzun süre oturur pozisyonda olması risklidir. Çünkü uzun süre oturma halinde kan koyulaşması ortaya çıkabilir ve bu da emboliye neden olabilir. Bu nedenle ileri yaş hastaları teravih namazı kılacaklarsa bir sandalye kullanmalıdır.

- İftar sonrası yemek yedikten bir saat sonra yarım saatlik bir yürüyüş de yararlı olabilir. Ancak aktif olarak spor yapan kişilerin Ramazan ayı boyunca spora ara vermesi uygun olur. Sporlarını Ramazan sonrasına ertelemeleri kalbi yorma riskini azaltır."

İhlas Haber Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst