Kalp ve şeker hastaları oruç tutabilir mi?

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Yaklaşan Ramazan ayıyla oruç tutmanın insan sağlığı üzerine etkilerini ele alan uzmanlar, oruç tutanların dikkat etmesi gerekenleri anlattılar...


Dr. Tolga Özyiğit, uzun süreli açlığın kalp hastaları üzerine bir takım olumsuz etkileri olduğunu belirterek, beslenmenin gün içinde kısıtlı bir zamana sıkıştırılmasının, fazla miktarda ve ağır yiyeceklerin yenmesinin ve ilaç kullanımının aksamasının bu olumsuzluklara neden olduğunu belirtti.

Özellikle yaz aylarında aşırı sıvı kaybına bağlı tansiyon düşüklüğünün de insan hayatını tehdit edebildiğine dikkati çeken Özyiğit, gece uykusunun bölünmesinin vücudun biyoritmini bozduğu ve bunun da kalp sağlığını olumsuz etkilediğiyle ilgili bazı teoriler bulunduğunu anımsattı.

Özyiğit, ''Durumu kontrol altında olan kalp hastaları, doktorları izin veriyorsa ilaçlarını aksatmamak, yeterli sıvı almak ve aşırı egzersizden sakınmak koşuluyla dikkatli bir şekilde oruç tutabilirler. Ancak kritik durumdaki kalp hastalarının oruç tutması kesinlikle önerilmemektedir.''

-''GÖZLE İLGİLİ TEDAVİLER DEVAMLILIK GEREKTİRİR''-
Prof. Dr. Hüsnü Güzel, yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının göz damlalarının orucu bozmadığına yönelik açıklamasını da hatırlatarak, periyodik göz muayenesi olması gereken ve göz damlası kullanan hastaların ramazan dolayısıyla tedavilerini ertelememesi gerektiğini ifade etti.

Güzel, şunları kaydetti:

''Göz, insan vücudunda kendi kendini yenileyemeyen tek organ. Bu nedenle hem erken teşhis hem de teşhis sonrası doğru ve sürekli tedavi, kritik önem taşıyor. Bu yüzden göz kesinlikle ihmale gelmez ve tedavisi devamlılık gerektirir. Hastalarımız muayenelerini ve ilaç tedavilerini Ramazan ayı nedeniyle ertelememelidir.''

-ORUÇ VE DİYABET-
Dr. Tahir Haytoğlu da diyabet (şeker) hastalarının, oruç tutup tutmamaya doktorlarıyla konuştuktan sonra karar vermeleri gerektiğini ifade etti.

''Tip 1'' diyabeti olanların, insüline bağımlı olduklarını, bu sebeple uzun süreli açlık dönemlerinin bu hastalar için tehlikeli olabileceğini belirten Haytoğlu, ancak modern insülin analoglarıyla yoğun insülin tedavisi alan veya insülin pompası kullanan hastaların tedavisinin, oruç tutabilecekleri şekilde düzenlenebileceğini anlattı.

'Tip 2' diyabeti olanların büyük bir kısmının insilin kullanımına ihtiyaç duymadığını, istenildiği takdirde ağızdan alınan ilaçların desteğinde, düzenli bir beslenme programıyla oruç tutulabileceklerini ifade eden Haytoğlu, diyabet hastalarının oruç tutmasına engel olabilecek unsurları; hipoglisemi (şeker oranının düşmesi), hiperglisemi (şeker oranının yükselmesi) olarak sıraladı.

Haytoğlu, hastaların şeker ölçümlerini yakından takip ederek hipoglisemik ataklardan kaçınmaları gerektiğini, hipoglisemi durumunda ise orucun bozulması gerekebildiğini kaydetti.

Diyabetli hastaların Ramazan ayında bir diyetisyen yardımıyla detaylı bir beslenme programı uygulamayabileceğini belirten Haytoğlu, sahur ve iftarın yanı sıra gece saat 10.00-11.00 arasında alınacak bir ara öğünle gün içerisindeki öğün sayısını üçe çıkarmayı, ekmek, hamur işi, pirinç pilavı, makarna, patates ve şekerli yiyecekleri kısıtlandırmayı, tek seferde büyük porsiyonlar şeklinde beslenmek yerine ölçülü porsiyonları tercih etmeyi önerdi.

-RAMAZAN AYINDA BESLENME-
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Korkmaz da ramazanda beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana geldiğini dile getirerek, bu ayda yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmenin önemine işaret etti.

Ramazanda öğün sayısının en az 3 olacak şekilde planlanmasını öneren Korkmaz, bu beslenme şekline dikkat etmeyen sağlıklı kişilerde bile zaman zaman sindirim zorlukları, mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıkların görülebileceğini kaydetti.

Sahur öğününün atlanmaması gerektiğini vurgulayan Korkmaz, sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce sahur yapmanın son derece zararlı olduğuna işaret etti.

Bu tür beslenme tarzının, yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18 saate çıkarttığını da ifade eden Korkmaz, bunun da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve günün verimsiz geçmesine neden olduğunu belirtti.

Sahurun ağır yemeklerden oluşması durumunda, gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızının yükseldiğini ve bunun da kilo alımına neden olduğunu anlatan Korkmaz, şunları kaydetti:

''Sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde ya hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, az yağlı yapılmış sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Bu arada gün içerisinde çok sıvı kaybedildiği için sıvı dengesini düzenlemek de son derece önemlidir. Günün ilk öğünü olan iftar, bir çorbayla açılmalı ve bir süre ara verildikten sonra yemeğe geçilmelidir. İftara peynir, zeytin gibi basit yiyeceklerle başlanarak, normal yemeğe bir süre sonra geçilmesi daha doğrudur. Başlangıç için beyne doygunluk hissi veren çorba en uygun yiyecektir. İftarda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmelidir. Dengeli olmak kaydıyla iftarla sahur arasına da mutlaka bir ara öğün eklenmelidir.''

Korkmaz, ağır, yağlı yemeklerle kızartmalardan kaçınılmasını, az ve sık beslenilmesini önerdi.

Ramazan ayında en sık karşılaşılan sorunların, mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflüyle kabızlık olduğuna işaret eden Korkmaz, reflüyü önlemek için kahve, kakao, çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınılması, yağlı yiyeceklerden uzak durulması ve yemeğin hemen ardında uykuya geçilmemesi gerektiğini de anlattı.

Korkmaz, oruç tutmanın bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirildiğini, fakat bunun yanlış bir düşünce olduğunu vurgulayarak, gün boyu aç kalmanın metabolizmayı yavaşlattığını kaydetti.

AA
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Oruç Tutarken Bayılma Riskine Dikkat!

Ramazan ayının kavurucu yaz sıcaklarının görüldüğü Ağustos ayına denk gelmesi ile hem oruç tutup hem sağlıklı kalmak büyük çaba gerektiriyor.

Oruç tutulan dönemde sıvı kaybına dikkat edilmezse; halsizlik, kas krampları, çarpıntı, ateş çıkması gibi bulgular oluşur, daha fazla su kayıplarında tansiyon düşmesi ve bayılma gözlenebilir. Sıvı kaybı ile birlikte direkt güneş ışığına maruz kalma olursa sıcak çarpması tablosu da gelişebilir.

Bol sıvı almak sağlıklı kalmanın ilk şartı

Özellikle sıcak havalarda sıvı tüketimi çok önemlidir, oruç tutan kişilerin iftar ve sahur yiyeceklerini hafif ve sulu yemekler olarak düzenlemesi, iftar ve sahur arası sıvı tüketimine özen göstermeleri gerekmektedir.

İşiniz yoksa sokağa çıkmayın

Sıcak havalarda gerek terleme ile gerekse vücuttan buharlaşma yolu ile sıvı kaybının artması daha çok sıvı alımını gerektirmektedir. Oruç tutan kişiler, eğer bir zorunluluk yok ise, çok sıcak havalarda dışarıya çıkmamaya özen göstermelidirler. Eğer dışarı çıkılacaksa sabah erken ya da akşamüstü saatler tercih edilmelidir. Açık havada çalışan oruçlu kişilerin doğrudan güneş ışığından kaçınmaları, özellikle bol ve açık renk giysiler tercih etmeleri önerilir. Yaz mevsiminde çok kalabalık ve sıcak ortamlarda bulunmak hem sıvı kaybı; hem de kan şekerinde düşme gibi durumlar yaratacağından bu konuya da dikkat etmek gerekmektedir.

Mutlaka mola verin

Yaz aylarında özellikle açık havada çalışan ağır işçilerin mutlaka sahura kalkarak sıvı almaları, dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Güneşin dik olduğu öğle vakitlerinde ve her 1-2 saatte bir mola verilip dinlenilmesi, gölge ve serin bir bölgede bulunulması çok önemlidir. Çok sıcak ve bunaltıcı durumlarda hafif serin duş alınması ferahlatıcı etkiye sahiptir.

İftarınızı 2 bölüm halinde yapın

Yaz aylarında oruç tutarken yemeklerimize de özellikle dikkat etmek gerekmektedir. İftarda bir kerede çok miktarda yemek yememeli, yağlı, baharatlı, tuzlu ve soslu yemeklerden kaçınılmalıdır. İftarda oruç hafif sulu yiyeceklerle ve kahvaltılık benzeri yiyeceklerle açılmalı ve bir kerede çok miktarda yenilmemelidir. Onun yerine iftardan bir iki saat sonra yine bir miktar yenilmelidir. Yatmaya 1-2 saat kala bir meyve yenilmesi hem enerji bakımından hem de içerdiği sıvı miktarı bakımından önerilir.

Sahurda hafif ama doyurucu gıdaları seçin

Sahura biraz erken kalkılıp sıvı besinler alınması, ağır yiyecekler yerine doyurucu ve hafif bitkisel kaynaklı besinler alınması gerekmektedir. Özellikle sahurda ağır hayvansal besinlerden uzak durulmalıdır. Bu tip besinlerden balık ve tavuk tercih edilmeli ızgara, haşlama ya da fırında pişirilerek iftar öğününde yenilmelidir.

Kronik hastalığınız varsa ve oruç tutmak istiyorsanız doktorunuza danışın

Yaz aylarında oruç tutarken bazı hasta gruplarının da özel olarak dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Yüksek tansiyon, kronik rahatsızlığı olan hastalar, kalp ve böbrek sorunu olan hastalar sıcak havalarda mutlaka doktorlarına danışarak oruç tutmalı; beslenme düzenlerinde büyük değişiklik yapmamalı ve ilaçlarını aksatmamalıdır. Sıcak hava ve sıvı kaybı nedeniyle bu tip hastaların genel durumlarında ve metabolik değerlerinde bozulma olabilir. Yine çok yaşlı kişilerin de sıvı kaybı ve sıcağa daha duyarlı oldukları unutulmamalıdır. Bu tip kişilerin oruç tutmaya başlamadan önce doktor kontrolünden geçmeleri önemli bir husustur.

haberturk
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Şeker Hastaları Oruç Tutarken Dikkat!

Diyabet hastaları, Ramazan ayı boyunca oruç tutup tutamayacaklarına doktorları ile konuştuktan sonra karar vermelidir.

Diyabet, ağızdan alınan ilaçlar ya da insülin ile tedavi ediliyor olabilir. Tip 1 diyabeti olan hastalar, insüline bağımlıdır. Bu sebeple bu hastalar için uzun süreli açlık dönemleri, tehlikeli olabilir. Ancak modern insülin analogları ile yoğun insülin tedavisi alan veya insülin pompası kullanan hastaların tedavisi, oruç tutabilecekleri şekilde düzenlenebilir. Hasta ve doktorun bu şekilde kompleks bir tedaviyi üstlenebilecek düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip olması, son derece önemlidir.

Tip 2 diyabeti olan hastaların büyük bir kısmı ise insülin kullanımına ihtiyaç duymaz. İstenildiği takdirde, ağızdan alınan ilaçların desteğinde, düzenli bir beslenme programı ile oruç tutulabilir. İnsülin kullanan hastalar ise tip1 diyabet hastalarında olduğu gibi kompleks bir tedaviye ihtiyaç duyabilir.

Diyabet hastalarının oruç tutmasına engel olabilecek unsurlar;


* Hipoglisemi (şeker oranının düşmesi)

* Hiperglisemi (şeker oranının yükselmesi)


Kişinin diyabet kontrolünün derecesi, hastalığın yan etkileri ile şeker kontrolü dışında kullanılan ilaçlar da dikkat edilmesi gereken diğer unsurlardır. Hastalar, şeker ölçümlerini yakından takip ederek, hipoglisemik ataklardan kaçınmalıdır. Hipoglisemi durumunda ise orucun bozulması gerekebilir.

haberler
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Oruçluyken ağız kokusu nasıl giderilir?

Şekerli ve tatlandırıcılı diş macunlarından kaçınarak dişlerin fırçalanması orucu bozar mı?

HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ

Ramazan ayında beslenme sisteminin tamamıyla değişmesi, 24 saat içinde öğün sayısının toplamda 2 olması, özellikle yaz aylarında sahur ve iftar arasındaki sürenin fazla olması gibi etkenler ağız sağlığı için büyük riskler oluşturuyor. Ağız ve diş bakımı bu dönemde daha da büyük önem taşıyor. Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer’e göre; ramazan ayında oruçluyken dikkat edilmeyen ağız ve diş bakımının birçok probleme neden olduğu gibi mevcut problemlerin ertelenmesiyle, bayram sonrası hastaların daha da sıkıntılı olarak dişçiye başvurmalarına neden oluyor.

Özellikle ağzında eksik dişi olan hastaların, ramazan öncesi diş hekimine başvurarak tedavisini tamamlaması büyük önem taşıyor. Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer; ramazan ayında genellikle 2 öğünde 3 veya 4 öğünlük yemek yenilerek, metabolizmanın alıştığı çizgide tutulmaya çalışıldığına dikkat çekiyor. Bu sistemde, ramazan ayında mide ve bağırsak problemlerinin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Birde buna eklenen diş eksikliği varsa, beslenme sisteminin tamamıyla bozulması kaçınılmaz oluyor. Dr. Tanfer, ‘Bunu önlemenin en önemli yolu ise 28 tane dişe sahip olmak’ olarak belirtiyor.

Ramazan dönemi ve sonrası daha büyük sıkıntılar yaşamamak adına, alınabilecek önlemlerle ağız sağlığını korumak mümkün.

o Başta sahur olmak üzere çok şekerli gıdalardan kaçınmak
o Sahur sonrasında ve gün ortasında dişler mutlaka fırçalamak,
o Gargara yapmak,
o Diş ipi kullanmak,

EN BÜYÜK YAKINMA AĞIZ KOKUSU…
Ağız kokusunu engellemenin en basit yolu sık sık diş fırçalamaktır. Ramazan ayında insanları ikilemde bırakan diş fırçalama konusuna değinmek gerekirse; şekerli ve tatlandırıcılı diş macunlarında kaçınmak kaydıyla diş fırçalamak orucu sakatlamaz. Ağız kokusunun oluşmasına en büyük neden diş hastalıklarıdır. Koku, çürük veya kırık dişlerin ağızda bulunmasıyla ortaya çıkar. Bunlar tedavi edilirse ağız kokusu da belirgin düzeyde azalma veya tamamen yok olma söz konusu olabilir.

RAMAZAN AYINDA DİŞ TEDAVİSİ
Oruçluyken diş tedavisi yapılabilir. Protez ölçüsü alınabilir, protez provaları yapılabilir. Diş dolgusu rahatlıkla yapılabilir. Bununla beraber uygulanacak cerrahi müdahalelerin iftar sonrasına bırakılmasında büyük fayda var.

ÇÜRÜKLERDE ARTIŞ OLABİLİR!
Sahur sonrası hemen yatılması ve ağız – diş temizliğinin yeteri kadar yapılmaması bakterilerin üremesine, bakterilerin üremesi de çürüklerin artmasına neden olur. Uzun saatler oruçlu olmanın çürük insidansının yükselmesine neden olduğunu vurgulayan Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, buna bağlı olarak diş eti kanamaları ortaya çıktığını ve diş köklerine bağlı iltihaplanmalarda artışların olabileceğine değiniyor. ‘Özellikle tatlı ve şekerli gıdalardan kaçınmak her dönem olduğu gibi ramazanda da çürük artışını ciddi oranda engeller’.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst