Kanser çeşitleri ve belirtileri

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kanser Çeşitleri ve Belirtileri

Kanserin kısa tanımını yapan aşağıdaki videoyuda izlemenizi öneririz.


1. Akciğer Kanseri
Belirtileri

Uzun süren öksürük (inatçı öksürük),
Göğüs ağrısı,
Kanlı balgam çıkarmak ve çıkarılan balgam miktarının fazla olması,
Sırtta ve omuzda geçmeyen ağrı,
Sesin kısılması,
Yüzde ve boyunda şişlik oluşması.
Nefes darlığı
Egzersiz kısıtlaması
Hırıltılı solunum
Yutma güçlüğü
Kemik ağrısı
Kilo kaybı
Kansızlık

2.Kan Kanseri(lösemi)

Belirtileri

Kan kanserinin her türü ile ilgili işaret ve belirtiler farklılık gösterir ancak, yaygın belirtiler aşağıdakileri içerir:

Ateş ve titremeler
Devam eden bitkinlik, zayıflık
Sık görülen enfeksiyonlar
İştah ya da kilo kaybı
Lenf düğümlerinde şişme, karaciğer ya da dalak büyümesi
Kolay kanama ya da çürüme
Merdiven çıkmak gibi fiziksel aktivite durumunda nefes darlığı
Ciltte küçük kırmızı çizgiler (peteşi)
Özellikle geceleri aşırı terleme
Kemik ağrısı ya da hassasiyeti

3.Deri Kanseri

Belirtileri

Deri Kanserinin Tanınması

Bazal veya skuamöz hücreli deri kanserleri görünüş itibariyle değişik şekiller alabilirler. Kanser, ufak, beyaz ya da pembe çıkıntılar şeklinde başlayabilir, ya da düzgün satıhlı, parlak bir görüntü alabilirler, yada kırmızı bir nokta şeklinde ele gelen kuru bir lezyon şeklinde ortaya çıkabilirler. Ya da bazen kanayan ve iyileşmeyen bir yara şeklinde de gelişebilirler. Malin melanom ise daha önceden bulunan bir benin şeklinde, büyüklüğünde veya renginde bir değişim ile kendini gösterebilir. Vücudunuzda renk değiştiren, kanamaya başlayan ya da kaşınmaya başlayan, aniden büyümeye başlayan renkli lezyonlar malin melanom olabilir ve böyle bir durumda hemen bir plastik cerrah görmekte yarar vardır. Eğer size yukarıda anlattığımız bütün bu tarifler biraz karışık gibi geliyorsu, hatırlanması gereken en önemli şey kendi derinizi tanımak ve de onu düzenli aralıklarla muayene etmekdir. Eğer olağan dışı bir değişiklik farkedecek olursanız hemen bir doktoru görmekte yarar vardır.

4.Gırtlak Kanseri
Belirtileri

Diğer belirtiler ses tellerinin altında ya da üstünde kendini gösterebilir ya da ses tellerinden yayılabilir:

• Geçmeyen bir boğaz ağrısı
• Kulak ağrısı
• Yutkunmada zorluk
• Nefes almada güçlük
• Boyunda bir şişlik
• Acı veren yutkunma
• Boğazda bir şişlik hissi
• Geçmeyen bir öksürük

5.MEME KANSERİ
Belirtileri
Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır:
Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,
Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,
Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,
Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,
Memenin şeklinde değişiklik,
Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,
Meme başında ortaya çıkan akıntı.

6.TESTİS KANSERİ
Belirtileri
Herhangi bir testiste kitle veya büyüme
Skrotumda ağırlık duygusu
Karında veya karında ağrı
Skrotumda sıvı birikmesi
Testislerin birinde veya skrotumda ağrı
Seyrek olarak human chronic gonadotropin (HCG) artışına bağlı olarak göğüslerde büyüme ve hassasiyet.

7.Ağız Kanseri
Belirtileri
Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi Çiğneme ve yutma güçlüğü Dil ve çene hareketlerinde zorlanma Dil veya ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır, kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikayeti de başlar. Kişinin kendinin ağız kanserini fark etmesi güç olabilir. Bu nedenle düzenli dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir.

8.MİDE KANSERİ
Belirtileri
Erken mide kanserinde belirti olmaz. Risk taşıyan kişilere yapılan endoskopik incelemeyle hastalık teşhis edilebilir. Mide tümörü olan kişilerde gıda akışının engellenmesi sonucu ya da tümörün yayılması sonucu belirtiler ortaya çıkar.
Hastaların yarısında elle muayenede bir kitle hissedilir.
Mide bölgesinde ağrı ve midenin ağırlaştığı hissi
İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı görülmesi (şiddetli ve kısa sürede ortaya çıkar)
Yemekten sonra rahatsızlık hissi ve mide şişliği,
Bulantı, kusma,
Mide kanseri olan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık da görülür.
Yorgunluk,
Mide ya da barsakta kanama olması (gizli şekilde seyredebilir),

9.RAHİM AĞZI KANSERİ
Belirtileri
Cinsel temas sırasında kanama veya ağrı, anormal vajinal akıntı veya kanama, bel ve kasık ağrıları en sık belirtileridir

10.KOLON KANSERİ
Belirtileri
Kolon kanserinin başlangıç evresinde karında dolgunluk hissi, hafif ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı, çabuk yorulma ve ishal ortaya çıkar. Ayrıca kabızlık olabilir. Kullanılan ilaçlara rağmen kabızlık devam edebilir. Bu evrede barsak henüz daralmamıştır ve belirtiler bağırsak kanseri tanısı koymak için yeterli değildir. Fakat hastada bu tip şikayetlerin olması hastanın mutlaka incelenmesini gerektirir. Görüntüleme yöntemleri kalın bağırsaktaki herhangi bir anormalliği ortaya koyar. Böylece herhangi bir hastalık varsa erken tanı konmuş olur ve hastaların geleceği açısından çok önemlidir.

Başlangıç evresinde tespit edilmeyen kolon kanseri –ki sıklıkla ülkemizde bu evrede doktora başvurulmadığından saptanamaz- ilerler ve kalın barsak daralmaya başlar. Daralma ortaya çıkarsa bağırsaktan dışkı geçişi zorlaşır. Bağırsaktaki maddeler burada birikmeye başlar ve atılamaz. Barsak kokuşması ortaya çıkar. Barsak içeriği, bağırsağın kasılma sonucu ilerlemek ister fakat kanser kitlesi yüzünden bu işlem çok zordur. Bu yüzden hastada önce kabızlık daha sonra ağrı atakları başlar.

Kolon kanseri tedavi edilmez ve daha da ilerlerse belirtiler ağırlaşır. Yorgunluk, kilo ve iştah kaybı belirginleşir. Hasta hiçbir şey yemek istemez. Kansızlık ortaya çıkar ve hastanın rengi atar. Bağırsak tamamen kapanır. Birkaç gün bu şekilde sürer. Daha sonra kanser kitlesi biraz delinir ve bağırsak içeriği atılabilir. Fakat bu olay her zaman böyle sürmez. Bir-iki defadan sonra bağırsak hiç açılmamak üzere kapanır. Hastanın durumu oldukça ağırlaşır. Kana zehirli maddelerin geçişi başlar. Bu dönemde başvuran hastaların karınları açılır ve tümörün ameliyatla alınıp alınamayacağı kararlaştırılır. Sıklıkla bu evrede tümörün çıkarılması çok zordur.

11.İdrar Yolları ve Mesane Kanseri
Belirtileri
İdrarda kan olması en sık bulgusudur. Eğer idrarınızda kan görürseniz, bu kan birkaç günde tamamen kaybolsa dahi mutlaka bir üroloji uzmanına görünmelisiniz. Bu durumda idrar analizi, üriner sistemi ortaya koyacak radyolojik tetkikler ve sistoskopi (mesane içinin endoskopik olarak incelenmesi ve gerekirse parça alınması) ile tanıya varılır.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
12.Karaciğer Kanseri
Belirtileri

Hepatomegali (karaciğer büyümesi) Karaciğer üzerinde üfürüm ve frotman olması Assit (karında sıvı birikmesi). Assit hastaların yarısında kanlıdır. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı (her 3 hastadan birinde) Sirozu olan stabil bir hastada kliniğin aniden bozulması ve ALP artışı Karında kitle olması ve karında sağ üst kadranda ağrı ise karaciğer kanserinde en sık doktora başvurma sebepleridir.

13.YUMURTALIK (OVER) KANSERİ
Belirtileri
Erken tanının zorluğundan söz edilmişti. Kanser, şikayete yol açana kadar çok ilerlemiş olabilmektedir. Şişkinlik, gaz hissi, karnın alt yarısında rahatsızlık hissi, iştah azalması, veya tokluk hissi gibi şikayetler olabilir. Hazımsızlık, bulantı, kilo kaybı dikkati çekebilir. Büyümüş tümör komşu organlara bası yapıp, sık idrar yapma isteğine yol açabilir. Daha seyrek olarak hazneden kanama görülebilir. Karnın içinde sıvı birikmesi şişkinliğe, akciğer yaprakları arasında sıvı birikmesi ise nefes darlığına yol açabilir.

14.RAHİM (ENDOMETRIUM) KANSERİ
Belirtileri
En önemli belirtisi menapoz sonrası görülen kanamadır.Menapoz öncesinde ise uzayan veya aşırı veya düzensiz adet kanamaları olan kadınlar mutlaka bir kadın hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekir. Hastalık ilerlemişse karında şişkinlik, sarılık dışkılama güçlüğü gibi belirtiler buluınabilir.

15.Pankreas Kanseri
Belirtileri
Sarılık; En sık ve en erken ortaya çıkan belirtidir. Başlangıçta gözlerde ortaya çıkar, daha sonra deride sararma olur, idrar renginin koyulaşarak 'çay renkli idrar' yapma takip eder ve nihayet 'camcı macunu' olarak tanımlan dışkının açık renk alması ile sonuçlanır. Sarılığın nedeni, karaciğerde yapılan biluribun maddesinin, pankreas kanseri tarafından safra yolunun tıkanarak oniki parmak barsağına olan atılımın engellenmesidir.
Ağrı; Önceleri müphem karın ağrısı olarak tanımlanan, hafif bir rahatsızlık hissi şeklindeyken, ileri dönemde sırta vuran karın ağrısı şeklini alır. Künt tabiatlıdır. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri ile sıklıkla birliktedir.
Kilo kaybı; Şişkinlik, hazımsızlık ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz gıda alımı sonucunda hasta kilo verir.
Diyabet; Aniden ortaya çıkan, genellikle aile öyküsü olmadan gelişen şeker hastalığı hastalığın belirtisi olabilir.

16.Prostat Kanseri
Belirtileri
Maalesef bir çok hastada GEÇ DÖNEMLERE KADAR HİÇ BELİRTİ VERMEYEBİLİR. Hiç bir yakınmaya da yol açmayabilir. Bu nedenle sizin ya da 50 yaş üzeri aile üyesi diğer erkeklerin bu hastalık için doktora başvurması ve izleyen yıllarda da düzenli kontrolden “check up’tan“ geçmeleri çok önemlidir. Belirtiler ancak idrar yolunu tıkadıktan sonra ortaya çıkar. Aşağıda sayılan şikayetlerden herhangi biri olduğunda mutlaka bir doktora başvurulması gereklidir.
Sık idrara çıkma (özellikle geceleri)
İdrar yaparken zorlanma
İnce ve kesintili idrar yapma
İdrar yaparken acı veya ağrı duyma
İdrarda kan görme
Sırt, kalça ve bel ağrısı
idrarda kan ya da iltihap olması
Menide kan ve ağrı gibi belirtiler olabilir.

17.Tiroit Kanseri
Belirtileri
Hastalar arasında en sık sorulan sorulardan biridir. Guatrlar büyüklük ve fonksiyonlarına göre birtakım şikayet ve belirtilere yol açar.

- Genelde basit diffüz guatr herhangi bir şikayete neden olmaz.
- Guatr hipotirodi veya hipertiroidi ile birlikte bulunursa bu hastalıkların belirtileri ortaya çıkar. Bu hastalıklarla ilgili daha önce geniş bilgi verilmiştir.
- Büyük ve nodüllü guatrlar, soluk veya yemek borusu üzerine olan baskı nedeniyle nefes darlığına veya yutma güçlüğüne neden olabilir. Ancak bu durum nörotik hastalarda görülen ve globus histerikus denilen boğazdaki sıkışma hissi ile karıştırılmamalıdır.
- Büyük guatrlar, ayrıca boyun toplardamarları üzerine baskı yaparak bu damarların genişlemesine neden olabilir.
- Tiroit glandı günlerce veya haftalarca yavaşça büyüyüp küçülmesi ve bazen ağrılı olması sessiz veya subakut tiroiditte görülür.
- Tiroidin ani olarak büyümesi, ağrılı ve hassas olması tiroit nodülü içine kanamada veya ani olarak büyüyen tiroit kanserlerinde görülür.
- Otoimmün guatrlarda simetrik veya asimetrik büyüme görülmesi tiroit lenfomasını düşündürür.

18.Lenf Kanseri
Belirtileri
En sık görülen belirti boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezelerinin ağrısız şişerek ele gelmesidir. Hastalarda diğer bulunabilen belirtiler ise söyledir; sebebi tam açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik, ciltte kaşıntı.... Bu şikayetler, grip gibi başka hastalıkların seyrinde de görülebilir. Bu nedenle bu tür bulguları olan hastalarda lenfoma teşhisini ancak doktor koyabilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
19.Geniz Kanseri (Nazofarenks)
Belirtileri
• Burup tıkanıklığı
• Burun kanaması
• Genizden konuşma ve konuşma bozukluğu
• Tek ya da çift taraflı işitme kaybı, uğultu [orta
kulakta sıvı birikimine bağlı)
• Boyunda şişlik [tek ya da çift taraflı)
• Saşılık, çift görme, görme bozuklukları
• Yüzde uyuşukluk, karıncalanma, ağrı
• Koku alma bozuklukları
• içilen sıvıların burundan gelmesi

20.Kemik Kanseri
Belirtileri
İlk belirtiler, etkilenen bölgede ağrı, şişlik ve irin oluşumudur. Ancak kemik sert bir yapı olduğundan, şişlik içinde kalır. İrin oluşumu kemikte apansız basınç artışı yaratarak çok çabuk, bazen bir gecede ortaya çıkan şiddetli ağrıya neden olur. Bazen de kusma görülür ama her zaman ateş vardır. Enfeksiyon, uzun kemiklerin, diz ve dirsek çevresi gibi büyüyen uçlarını etkiler. Bunun nedeni, oralardaki atardamarların toplardamarlara açılmayışıdır (bunlara 'end-arter' denir). Oraya kadar gelen bakteri kemiğe takılıp kalır. Kemik iltihabı yerleştiğinde, irinin oluşturduğu basınç kan akışını engeller ve kemiğin bazı bölümleri ölür. Zamanla irin deriyle açılarak boşalabilir.

21.Baş-Boyun Kanserl
Belirtileri
* Ağızda uyuşukluk hissi

* Ağızda veya boğazda kanama

* Ağızda şişlik veya yumru

* Birkaç haftadır iyileşmeyen yara veya zaman zaman yara haline gelen veya kanayan kırmızı yada beyaz

* Yutma veya çiğnemede ağrı veya zorluk

* Boğazda veya yüzün bir bölümünde devam eden ağrı veya his kusuru

* Devam eden ses kısıklığı veya kötü telaffuz gibi seste değişiklik

* Nefes alma güçlüğü

* Devam eden burun tıkanıklığı veya burun kanaması

* Göz çevresinde şişlik veya çift görme

* Yüzde veya üst çenede ağrı

* Devam eden kulak ağrısı, kulak çınlaması veya duyma güçlüğü

* Boyun lenf bezlerinde şişme. Bazı hallerde boyun lenf bezlerinin büyümesi baş-boyun kanserlerinin ilk belirtisi olabilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kanser Türlerinde Yapılan İşlemler Tetkikler

Kanserlerin büyük bölümü or*taya koydukları belirtiler ya da hastanın (veya doktoru*nun) bir kütle veya anormal görü*nümlü bir oluşum saptamasıyla fark edilir. Az, ancak giderek artan sayı*da kanser, herhangi bir anormallik olduğunu fark etmeyen, görünürde sağlıklı kişilerde yapılan testlerle be*lirlenir. Bu testlere tarama testi adı verilir.

BELİRTİLER
Kanserin yol açtığı belirtilerin çoğu, kanserle hiç ilişkisi olmayan görece önemsiz hastalıklarda da çok sık or*taya çıkar. Bu nedenle bazı kişiler belirtileri ciddiye almaz ve doktora başvurmakta gecikebilir.
Hasta doktora gitse bile, dokto*ru, bu evrede kanser gibi ciddi bir tanıyı dikkate almanın henüz gerek*siz olduğunu düşünebilir.

Aslında bu bir çıkmazdır. Kanser*den kaynaklanma olasılığı bulunan her türlü belirti için çok kapsamlı ve acil testler yapılması, sağlık kaynak*larının hızla tükenmesine yol açaca*ğı gibi, pek çok hastada gereksiz kaygıya da neden olacaktır.
İnatçı belirtiler ya da belli bazı belirtiler varsa doktorun daha ciddi bir hastalığı düşünme olasılığı artar. Bazı belirtiler ise doğrudan ciddi bir olasılığı akla getirdiklerinden, he*men daha kapsamlı testlere başla*nır.
Bir kanserin varlığına işaret ede*bilecek belirtiler arasında şunlar var*dır.

İnatçı ve açıklanamayan
•Öksürük
•Nefes darlığı
•Seste kalınlaşma
•Yutma güçlüğü
•Ağrı
•Hazımsızlık
•Kilo kaybı
•Barsak alışkanlıklarında değişiklik
•Vücuttaki herhangi bir delikten (örn. meme başı ya da vajina) akıntı
•Ateş
•Her türlü anormal kanama
•Öksürükle kan gelmesi
•Rektal kanama
•Âdetler arası vajinal kanama
•Cinsel birleşme sırasında kanama
•Menopoz sonrası vajinal kanama
•İdrarda kan
•Derideki benlerde kanama

Yukarıdaki belirtilerden herhangi birinin bulunduğu kişiler hemen doktora başvurmalıdır. Bu tür belirti*lerle doktora başvuran kişilerin bü*yük çoğunluğunda kanser saptanamaz, ancak kanser varsa bile, erken tanı çok önemlidir.

Kütleler ve şişlikler
Kanserlerin büyük bölümü vücudun derin dokularına yerleştiğinden, an*cak az bir kısmı doktor muayenesin*de saptanabilir; hastaların kendile*rinde bu şekilde bir kütle saptama olasılığı daha da düşüktür. Öte yan*dan meme ya da boyunda veya kol-tukaltındaki lenf bezleri gibi organ*larda ortaya çıkan daha yüzeysel kanserler, sıklıkla hasta tarafından bir kütle olarak fark edilir. Deri kan*serlerinin çoğu da önce doktor tara*fından değil, hasta tarafından fark edilmektedir.

Aslına bakılırsa, kütlelerin ya da derideki inatçı değişikliklerin ancak az bir kısmı kanser çıkar. Ancak me*me, testis ya da başka bir bölgede şişlik veya giderek kötüleşen ve ne*deni açıklanamayan bir ülser ya da ‘leke’ (özellikle deri benlerinin görü*nümündeki değişiklik) fark ederse*niz, hemen doktora başvurmalısınız.

Kanser İçin Tarama Testleri
Kanserleri daha erken ve iyileştirile-bilir bir aşamada saptamaya yönelik tarama testleri, bazı önemli kanser türlerine bağlı ölümleri azaltabilir. Ancak tarama testlerinin de kendile*rine özgü sorunları vardır. Test sıra*sında bir anormallik saptanırsa (daha sonra sıklıkla bu anormalliğin kanser olmadığı anlaşılsa bile) hasta başka pek çok testten geçer ve gereksiz yere yoğun kaygı yaşar.
Tarama testlerinde kimi zaman çok yavaş büyüyen kanserler ya da fark edilmese bile herhangi bir soru*na yol açmayacak olan pre-kanseröz oluşumlar saptanır. Bunun sonucun*da bazı kişilere aslında gerekmeyen tedaviler uygulanabilir. Tarama test*leri pahalıdır: erken tanının tedavi*nin başarısına ya da başarısızlığına yol açacak bir fark yarattığı bir kan*ser vakasının saptanması için genel*likle çok sayıda kişinin taranması ge*rekir.

Meme Kanseri Taraması
50 yaş üzerindeki kadınlara 65 yaşı*na kadar her üç yılda bir, sonrası için de istedikleri zaman mamografi yaptırmaları önerilmektedir.
Röntgen filmlerinde saptanan anor*malliklerin büyük kısmı kanserli ol*masa da, bazılarında ek testler öne*rilmekte ve kimi zaman mikroskobik inceleme için dokudan küçük bir parça alınmaktadır (biyopsi). Bu anormalliklerin çok azının kanser ya da pre-kanseröz oluşumlar olduğu saptanır. Bu şekilde saptanan meme kanserleri genellikle küçüktür ve ta*rama testinin şifa olasılığını önemli ölçüde artırdığı belirlenmiştir.

Rahim boynu (serviks) kanseri taraması
Cinsel açıdan aktif olan kadınlarda 60-65 yaşına kadar her 3-5 yılda bir rahim boynu sürüntü testi (servikal smear) yapılmalıdır (hiç cinsel birleş*meye girmemiş kadınlarda bu kan*ser çok enderdir). Sürüntü testi sıra*sında rahim boynunun görüntülenebilmesi için, vajinaya spekulum adı verilen bir aygıt yerleştirilir. Yeterli sayıda hücre elde edebilmek için, tahtadan yapılmış bir spatula kulla*nılarak, serviks hafifçe kazınır. Bu sü-rüntüler bir parça cam üzerine yayı*lır ve mikroskop altında incelenir. İş*lem bir miktar rahatsızlığa yol açsa da, normalde ağrılı değildir. Bu test kolayca tedavi edilebilen prekanseröz (ön kanser) oluşumları, ayrıca tamamen iyileşme oranının çok yük*sek olduğu erken evrede, kanserleri de saptayabilir.

Servikal sürüntüde saptanan anormalliklerin çoğu küçük değişik*liklerdir ve ek araştırma gerektir*mez; bir kısmında ise sürüntü testinin tekrarlanması ya da belirli bir sü*re boyunca daha sık yapılması gere*kir. Ancak, bazı anormalliklerde “kolposkopi” adı verilen daha ileri bir inceleme yapılması gerekir; bu işlemde bir büyüteç kullanılarak ra*him boynu ışık altında incelenir. Anormal bölgelerden küçük örnek*ler alınabilir ya da “punch biyopsi” (zımba biyopsisi) yapılabilir. Bu iş*lem biraz rahatsızlık verse de ağrıya yol açmaz ve yalnızca 10 dakika ka*dar sürer.

Kansere dönüşme potansiyeli ta*şıyan alanlar saptandığında, burada*ki hücreleri öldürmek için ek tedavi önerilir. Bu amaçla kullanılabilen te*daviler arasında lokal anesteziyle uygulanan ‘lazerle buharlaştırma’ (yoğunlaştırılmış bir ışın kullanılarak anormal hücreler yakılır), kriyoterapi (anormal hücreler ucu soğutulmuş bir sonda ile öldürülür) ve genel anesteziyle kullanılan diatermi (hüc*reler elektrikli bir sonda ile yakılır) bulunur.

Kolposkopide kadınların küçük bir kısmında daha ciddi bir anormal*lik olabileceğini düşündüren bulgu*lar elde edilir ve genel anestezi al*tında ‘koni biyopsi’ yapılması gere*kebilir (serviks kanalının iç tarafını döşeyen hücrelerin çıkartılması). Koni biyopsisi etkilenen dokuların tamamının çıkartılmasını sağlayabi*lir, ancak kimi zaman oluşumun da*ha derin katmanlara işlediği saptanır ve böyle durumlarda daha kapsamlı tedavi gerekir.

Çok az sayıda kadın serviks kan*serinden ölmektedir ve bunların ne*redeyse %90′ı hiçbir zaman düzenli smear (sürüntü) testi yaptırmamış olan kadınlardır.

Diğer kanserlere yönelik tarama testleri
Son dönemdeki araştırmalarda, bar*sak tümörlerini erken evrede sapta*yan tarama testlerinin barsak kanseri*ne bağlı ölümleri azaltabileceği gös*terilmiştir. Bu testte, dışkıda çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük miktarda kanın varlığı araştırılır. Bu tür kanamalar genellikle kanser dışın*daki nedenlerden kaynaklansa da kolonoskopi ya da baryumlu grafi ile gerçekleştirilen ek testler (bk. s. 23, 24, 26) henüz belirtilere yol açacak kadar büyümemiş olan kanserlerin saptanmasını sağlayabilir. Gelecekte, ‘dışkıda gizli kan’ testi daha da yay*gınlaşacak gibi görünmektedir.

Prostat kanseri taraması, bu kan*serler tarafından sıklıkla üretilen bir kimyasal maddenin (‘prostata özgü antijen’ ya da PSA) kandaki düzeyle*rinin ölçülmesi, fizik muayene ve ultrason görüntülemesiyle yapılabi*lir. Tarama sırasında bazı prostat kanserleri erken evrede saptanabilse de, kimi zaman tarama gereksiz te*daviye de yol açabilir. Başka neden*lerle ölen yaşlı erkeklerin çoğunun prostatlarında küçük kanserler sap*tanabilir. Yaşlılardaki kanserlerin ço*ğu yavaş büyür ve tedavi edilmedi*ğinde hastanın geri kalan yaşamı boyunca soruna yol açma olasılığı azdır. Yine de son dönemdeki araş*tırmalar, taramanın prostat kanseri*ne bağlı ölümleri azaltabildiğini dü*şündürmektedir.

Düzenli akciğer röntgeni ya da balgamın mikroskopik incelemesine dayanan akciğer kanseri taramasının yararlı olmadığı gösterilmiştir. Akci*ğer kanserlerinin büyük bölümünün akıbeti daha erken evrelerden başla*yarak kötü olma eğilimindedir ve günümüzde bu hastalığa bağlı ölümleri önemli ölçüde azalttığı gösterilen tek yöntem sigaranın bı*rakılmasıdır.

Ailelerde Kanser
Kuramsal olarak kansere karşı gene*tik bir yatkınlık taşıdığı bilinen (ya da bu tür bir risk taşıma olasılığı bulu*nan) kişilerin tarama testlerinden geçirilmesi mantıklıdır. Ancak kan*serlerin %10′dan azı kalıtımsal ne*denlere bağlıdır. Kanser yaygın bir hastalıktır ve aynı aileden iki ya da daha fazla kişiyi etkilediğinde, bu*nun yalnızca şansa bağlı olma olası*lığı yüksektir. Kimi zaman kanserler sigara dumanı gibi paylaşılan bir çevresel etmenden kaynaklanabilir.

İki ya da daha fazla yakın akraba*da (anne babalar, kız ya da erkek kar*deşler) aynı kanser türü ya da bazen genetik bağlantısı olabilen farklı kan*ser türleri (örn. meme ve yumurtalık kanseri gibi) saptandığında, kalıtım*sal kanserden kuşkulanılır. Kalıtımsal kanserlerin diğer belirtileri arasında genç yaşta kanser gelişmesi ya da çift taraflı (örn. her iki memede) veya çoğul tümör eğilimi bulunur.

Ailede güçlü bir kanser öyküsü olan kişilerin bazılarında kalıtımsal gen anormallikleri saptanabilir. An*cak bu gen anormalliklerinin varlığı mutlaka kanser gelişeceği anlamını taşımaz; öte yandan bazı genlerin kalıtım yoluyla geçmesi, belli bir ev*rede kanser gelişme riskini %80-90 ve hatta daha yüksek oranda artıra*bilir. Kimi zaman bir ailenin iki ya da daha fazla üyesinde herhangi bir özel genetik anormallik saptanamasa bile aynı kanser tipi gelişebilir. Bu durumda ailenin diğer üyelerinde çok yüksek düzeyde olmasa da kan*ser riski artabilir.

Ender görülen çeşitli kanser tür*lerine karşı yatkınlık kalıtım yoluyla geçebilir (örn. tiroid bezinde ve hor*mon üreten diğer bezlerdeki bazı kanserler). Daha yaygın kanser türle*ri dikkate alındığında zaman zaman kalıtımsal yolla geçen başlıca tiplerin kalın barsak kanserleri (kolon ve rek*tum), meme kanseri ve över (yu*murtalık) kanseri olduğu görülmek*tedir. Barsak kanseri, bazen mutas-yona uğramış “adenomatosis poli-posis coli” (APC) geni ya da “kalı*tımsal popiloz-dışı kolorektal kan*ser” (HNPCC) geninin kalıtım yoluy*la geçmesi sonucunda ailelerde gö*rülür. Etkilenen kişilerin barsakların-da genç yaşta çok sayıda iyi huylu polip gelişir ve bunların neredeyse tamamı daha sonra kansere dönü*şür.

Meme kanseri, vakaların yalnızca %5-10 kadarında kalıtımsaldır. Şim*diye değin iki önemli meme kanseri geni keşfedilmiştir: BRCA-1 ve BRCA-2. Kalıtımsal olarak mutasyon-lu bir BRCA-1 ya da BRCA-2 geni ta*şıyan kadınlarda, yaşamlarının her*hangi bir döneminde meme kanseri gelişme riski yaklaşık %85 düzeyin*dedir. Mutasyona uğramış BRCA-1 geni yumurtalık kanseri riskini de ar*tırır. Ancak ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınların çoğunda kalı*tımsal BRCA-1 ya da BRCA-2 mutas yonu yoktur. Bu kadınlarda meme kanseri riski biraz artsa da, genellikle risk düzeyi çok daha düşüktür (örn. annesinde ya da kız kardeşinde me*me kanseri olanlarda %30′un altın*da).
Aile öykünüz nedeniyle kanser riskinizde artış olduğundan kaygıla*nıyorsanız, bu konuyu doktorunuzla konuşmalısınız. Belki de doktorunuz risk artışının korkulacak boyutlarda olmadığı konusunda sizi rahatlatabi*lecek bir uzmanla görüşmenizi sağ*layabilir. Bir olasılık da, riskteki artı*şın yaklaşık ne düzeyde olduğunu belirlemektir.

Bazen bir kan örneğinin son de*rece karmaşık analizleriyle anormal bir genin var olup olmadığını araştır*mak uygun olabilir. Ancak bu, kuş*kuları olan kişinin testin olası sonuç*larını tüm boyutlarıyla kavramasını sağlayan çok ayrıntılı bir tartışmadan sonra gerçekleştirilmelidir. Dikkate alınması gereken sonuçlar arasında, kansere yatkın kılan bir gen saptan*dığında ne yapılacağı, yüksek risk taşıdığını bilerek yaşamanın nasıl bir duygu olduğu, diğer aile üyelerine ne söyleneceği, anne baba olmanın sonuçları ve yaşam sigortasına uy*gunluğun nasıl etkileneceği gibi pek çok konu vardır.

Yüksek riskli olduğu belirlenen kişiler için ne yapılabileceğine ilişkin öneriler kanserin türüne, hastanın koşullarına ve tercihlerine göre bü*yük ölçüde değişebilir. Kalıtımsal barsak kanseri riski yüksek olan bir kişiye, ergenlikte ya da yirmili yaş*larda hastalığın gelişmesinden önce kalın barsağının ve rektumunun alın*ması önerilebilir. Böyle durumlarda ince barsak anüse bağlanabilir ve böylelikle bir “stoma” (ağız) açmak gerekmeyebilir .

Meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda, en iyi koruyucu tedavi konusundaki seçim bu denli kolay değildir. Bazıları profilaktik amaçla (yani koruma amacıyla) her iki me*menin alınmasını tercih eder (bu iş*leme bilateral mastektomi denir); ancak, bu işlemin gerçekleştirilmesi riski önemli ölçüde azaltsa da, bü*tünüyle ortadan kaldırmaz. Mastek*tomi sonrasında az miktarda meme dokusu kalan bazı kadınlarda kanser gelişmiştir. Bazı kadınlar ise düzen*li uzman muayenesi ve mamografi-lerle yakından gözetim altında bu*lundurulmayı içeren bir programı seçer.

Yumurtalık kanseri riski yüksek olan kadınlar önlem amacıyla her iki yumurtalığın de ameliyatla çıkartıl*ması yolunu seçebilir (bilateral ooforektomi); ancak bu işlemin de hasta*lık riskini tamamen ortadan kaldır*maması ilginçtir. Bir diğer seçenek, yumurtalık kanserini erken evrede saptamak amacıyla ultrason görün*tülemesi ve yumurtalık kanseri tara*fından üretilen bir tümör göstergesi olan CA-125 açısından kan testleri yapılmasıdır.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
TlBBİ DEĞERLENDİRME
Belirtileriniz kanser olasılığını akla getiriyorsa ya da doktorunuz mu*ayenede alışmadık bulgular sapta-dıysa ya da bir tarama testinde kuşkulu sonuçlara ulaşıldıysa, ko*şullara göre daha ileri test ve araş*tırmalar gerekebilir. Bu araştırma*lardan bazıları doktorunuz tarafın*dan yaptırılabilir, ancak araştırma*nın belirli bir aşamasında görüş al*mak üzere hastanedeki bir uzmana gönderilmeniz mümkündür. Ge*rekli testler kişiden kişiye büyük değişiklik gösterebilir.

Randevu tarihini, başka araştır*malar yapılmasını ve bunların so*nuçlarını beklemek gerçekten kaygı verici olsa da, bu aşamada pek çok kişi ve kuruluştan destek alabilirsiniz (bk. “Ek bakım”, s. 68 ve “Yararlı ad*resler”, s. 90).

KLİNİK DEĞERLENDİRME
Daha ileri değerlendirmeye gerek varsa, sonraki ilk adım genellikle bir poliklinikte uzman muayenesidir; bu muayene sırasında belirtiler hakkın*da daha ayrıntılı (örn. süresi, şidde*ti) sorular sorulur. Ayrıca genel sağ*lık durumunuz hakkında ve geçirdi*ğiniz hastalıklar, kullandığınız ilaçlar, geçmişteki/şimdiki mesleğiniz ve evinizdeki koşullar gibi ilgili başka konular hakkında da sorular sorula*bilir. Öykü alma tamamlandıktan sonra, daha genel bir muayene ya*nında kaygı nedeni olan bölgeniz üzerinde odaklanan bir vücut mu*ayenesi yapılabilir.

Bu değerlendirmeler her zaman tanıya ulaşılmasını sağlamasa da, habis bir oluşumu düşündüren belir*li özelliklere sahip kütle vs. gibi bul*gular kanser kuşkusunu güçlendire*bilir. Vücudunuzun iç organları bazı özel aygıtlarla görüntülenebilir; ör*neğin gırtlak laringoskopi ile, rek*tum proktoskopi ile ya da serviks (rahim boynu) vajinanıza yerleştiri*len bir spekulum aracılığıyla görün*tülenebilir.

İLERİ ARAŞTIRMALAR
Biyopsi
Bazı kütlelerin görünüm ya da sert*likleri kanserli olabileceklerini dü*şündürebilir, ancak kesin tanı genel*likle yalnızca bir patolog tarafından konulur; patologlar hücre ve doku*ları mikroskopla inceleyerek değer*lendiren uzmanlardır. Patolog, kan*serin varlığını kesinleştiren ayırt edici görünüm değişikliklerini sap*tar.

Tanı amacıyla vücuttan bir parça dokunun çıkartılması “biyopsi” ola*rak adlandırılır. Kütlenin bir kısmı ya da uygunsa tamamı (eksizyon bi*yopsisi) bölgesel ya da genel anes*tezi altında çıkartılabilir. Kimi zaman özel bir iğne düzeneği kullanılarak ince bir doku parçası alınabilir, bu dokuyu bisturi ile kesme gereğini ortadan kaldırır.

Bir diğer seçenek da, bir şırınga*ya tutturulmuş ince bir iğne aracılı*ğıyla anormal dokudaki hücrelerin şırınga içine emdirilmesidir (aspire edilmesi). İnce iğne aspirasyon bi*yopsisi adı verilen bu işlem yalnızca çok kısa bir süre için rahatsızlığa yol açar. Ardından hücreler bir cam la*mın üzerine yayılır. Mikroskobik in*celeme için doku örneği almanın di*ğer yollan serviks sürüntülemesinde olduğu gibi dokunun yüzeyini kazı*mak ya da akciğerleri çevreleyen sı*vı (plevral efüzyon) ya da balgam gi*bi doku sıvılarından veya idrardan örnek almaktır.

Bir doku kütlesinden alınmış ve özel işlemlerden geçirilmiş çok ince kesitlerin mikroskobik incelemesine histoloji adı verilirken, hücre sürün-tülerinin incelenmesine sitoloji den*mektedir. Tek tek hücrelerin (yani hücrenin yapıtaşlarının) yalnızca gö*rünümlerinin değil, dokunun nasıl kurulduğunun da (yapısının) incelen*mesine olanak tanıyan histoloji, pa*tologa daha fazla bilgi sağlayabilir.

Sitoloji, tek tek hücrelerin görü*nümlerinin incelenmesine dayanır. Kanserin varlığını belirleyebilse de, nicel açıdan histolojiye göre daha az bilgi sağlar. Sitolojinin sorun yaratabilen bir diğer yönü, anormal bir do*kudan ince iğne aspirasyonuyla alı*nan hücrelerin kimi zaman dokunun bütününü temsil etmemesidir; do*kuda gerçekte kanserli hücre bulun*sa bile, iğne ile hiçbir kanserli hücre alınamayabilir. “Yanlış negatif ola*rak adlandırılan bu sonuçla karşılaş*ma riski histolojide genellikle dü*şüktür. Öte yandan, sitolojide pozi*tif sonuç alınması, daha ileri işlemler için genellikle yeterlidir. Pek çok kanser türünde bu işlem kütlenin ameliyatla alınmasıdır, böylece his*tolojik inceleme için doku elde edil*miş olacaktır.

Tanıyı kesinleştirmek için doku*nun mikroskobik olarak incelenmesi

yanında, hastalığın yaygınlığını de*ğerlendirmek için bazen biyopsiler de yapılır. Örneğin boynun bezlerin-deki şişliğe lenfoma tanısı konulmuş olan bir hastada, ilikte lenfoma hüc*resi olup olmadığını belirlemek için kemik iliği biyopsisi yapılabilir, çün*kü kemik iliğinde lenfoma olup ol*maması tedavi seçimini etkileyebilir. Meme kanserli bazı kadınlarda, koltukaltındaki önemli bir lenf düğü*mü de (bekçi düğüm biyopsisi) alına*bilir; lenf düğümünün yeri, birincil tü*mörün içine radyoaktif bir maddeyle birlikte bir boyanın enjekte edilme*siyle titiz bir biçimde belirlenir. Birin*cil tümörü drene eden (lenf dolaşımı*nı toplayan) bu bekçi lenf düğümünde kanser yoksa, koltukaltındaki di*ğer lenf düğümleri de büyük olasılık*la temizdir ve hastada daha başka bir ameliyattan kaçınılmalıdır.

“-oskopi” ile sona eren söz*cükler
Oskopi sözcüğü bakmak anlamına gelir (Yunanca’da skopein görmek demektir). Kanserlerin çoğu gırtlak (larinks), akciğerlerdeki hava geçit*leri (bronşlar), yemek borusu (özofagus), mide (tıbbi adı gastrik), kalın barsak (kolon ve rektum) ve mesane (idrar kesesi) gibi tüp ya da kesele*rin iç yüzeylerindeki örtülerden kö*ken alır. Çeşitli aygıtlar kullanarak tüm bu yapıların gözle incelenmesi ve kuşkulu alanlarda biyopsi yapıl*ması mümkündür. İncelenen organ ve ona yönelik inceleme teknikleri*ne verilen adlar şöyledir:

•laringoskopi: gırtlak
•bronkoskopi: akciğerler
•gastroskopi: mide
•kolonoskopi: barsaklar
•sigmoidoskopi: barsağın S şeklindeki son bölümü ve rektum
•sistoskopi: mesane

Diğer teknikler arasında şunlar vardır:
•nazendeskopi: burun deliklerinden larinkse kadar uzanan bölgedeki hava geçitleri
•mediastinoskopi: akciğer kanserinin lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını anlamak amacıyla göğüs kemiğinin ya da sternumun arkasındaki dokular
•kolposkopi: serviks ya da rahim boynu
•laparoskopi: karın boşluğu

Bu işlemlerin bazıları için hasta*nın yatırılması gerekmez, bazıların*da sedasyon (sakinleştirici) gerekir, bazılarında ise genel anestezi kulla*nılır. Bu işlemlerin çoğunda, vücu*dun incelenecek bölgesine doğal bir açıklıktan ya da küçük bir keşiden dikkatle sokulan esnek bir kabloyla doktorun içerisini görmesini sağla*yan fiberoptik teknolojisi kullanılır. Bazen genel anestezi altında dokto*run kütlenin yaygınlığını görmesi, hissetmesi ve değerlendirmesi ve biyopsi alması daha kolaydır. Bu ne*denle genel anestezi altında incele*me oldukça sık başvurulan bir işlem*dir.

Kan testleri
Akyuvarların kötü huylu (habis) has*talıkları (lösemi) ya da kanda ölçüle*bilen ‘tümör göstergeleri’ veya özel kimyasal maddeler üreten az sayıdaki birkaç kanser türü (bazı prostat ve testis kanserleri ve miyelomlar) dışında, kan testleri genellikle tanı konusunda çok yararlı bilgiler sağla*maz.

Yine de, kan testleri vücudunu*zun genel sağlık durumu hakkında yararlı bilgiler verebilir. Bazen kan*serin kemik ya da karaciğer gibi baş*ka organlara yayıldığını gösterebilir;
bu, ‘enzim’ adı verilen ve normalde bu organlar tarafından kana salıverilen bazı kimyasal maddelerin düzeylerinin, kanserin yol açtığı hasarı nedeniyle yükselmesiyle anlaşılır.

Ancak bu testlerde hiç hata payı olmadığı söylenemez; genellikle kanserin yayılması dışında bazı başka nedenler de bu tür anormalliklere yol açabilir.

Röntgen filmleri ve taramalar
Kanserin ilk belirtisi sıklıkla röntgen lerdeki anormal görünümdür. Örneğin akciğer kanseri, normalde büyük ölçüde havayla dolu olması gereken bir bölgede yer kaplayan bir gölge ye yol açabilir. Tümörler meme röntgeninde (mamografi) ya da barsakların baryumlu grafllerinde de görüntülenebilir.

Mamogram, memenin iki düz yüzey arasında sıkıştırılarak röntgen filminin alınmasıdır. Meme kanser*leri röntgen filmlerinde hemen gö*rülebilen işaretlerin, özellikle kan*serli doku içerisindeki küçük kalsi*yum birikimlerinin neden olduğu küçük ve beyaz renkli beneklerin oluşmasına yol açabilir.

Baryum yutulduğunda ya da bir tüp aracılığıyla rektumdan içeriye verildiğinde (baryum lavmanı) rönt*gen altında yoğun beyaz bir renk vererek özofagus, mide ya da barsağın iç yüzeyinin hatlarını ortaya çıka*rır. Normal koşullarda iç yüzey düz*günken, kanser düzensiz ya da içeri*ye doğru şişkin görünmesine yol açabilir.

Bazen röntgen ya da taramada beyaz renkte görünen başka ‘boya’ ya da ‘kontrast maddeleri’ bir top*lardamardan kan dolaşımına enjekte edilir. Verilen madde kan yoluyla böbreklere ulaşır ve böbrekler de bu maddeyi idrarla atar. Bu sırada böb*rek ve mesanede yapılan X ışınlı gö*rüntülemelerde (intravenöz ürogram [1VU] ya da piyelogram [1VP]) bu organlar oldukça açık biçimde görülebilir ve anormal görüntüler kanser bulunduğunu düşündürür.

Kansere tanı konulması ya da kanserin yaygınlığının belirlenmesi sürecinde yukarıda sayılan değişik tarama testlerinin birinden geçme*niz gerekebilir. Bilgisayarlı tomog*rafi (BT) ve manyetik rezonans gö*rüntülemesi (MR) sırasında, hasta*nın genellikle büyük ve daire şeklinde bir aygıtın içine girip hareketsiz yatması gerekir. İşlemden önce bü*tün bunlar size açıklanacaktır. Gü*nümüzde BT görüntülemesi genellikle çok kısa sürede tamamlanır. MR görüntülemesi biraz daha uzun (yaklaşık 15-20 dakika) sürer. Bu görüntüleme teknikleri araştırılan bölgenin kesitler ya da dilimler ha*linde son derece etkileyici resimle*rini oluşturabilir ve basit röntgenler*le karşılaştırıldığında kütleleri çok daha açık biçimde gösterir. Tümö*rün ya da çevresindeki dokuların daha açık görünmesini sağlayan bir ‘kontrast maddesinin’ içilmesi ya da damar içine enjekte edilmesi gere*kebilir.

Ultrason görüntülemesinde, bir prob (sonda aleti) vücudun incele*nen kısmınının derisi üzerinde hare*ket ettirilir; kimi zaman prob rektu*ma, vajinaya ya da özofagusa yerleş*tirilerek de kullanılabilir. İç dokular*dan yansıyan çok yüksek frekanslı, işitilemeyen ses dalgaları saptanarak bir ekranda görüntüler oluşturulur.

İzotop görüntülemesi, izotop adı verilen radyoaktif bir maddenin en*jekte edilmesi ya da ağız yoluyla alınmasından sonra yaydığı gamma ışınlarının bir gamma kamerası tara*fından saptanması işlemidir. Kanser hastalarda en sık gerçekleştirilen izotop taraması, kemik taramasıdır. Enjekte edilen izotop dolaşım siste*mi aracılığıyla vücudun değişik böl*gelerine taşınır ve kemiğin, vücu*dun başka bir yerinden yayılan tü*mörün yol açmış olabileceği herhan*gi bir hasarın iyileştirilmesi için çaba gösteren bölgelerinde ‘yoğunlaşır’ ya da yerleşir. Bu bölgelerde izotop yoğunluğunun yüksek olması, iske*letin gamma kamerasıyla alınan re*simlerinde “sıcak noktalar” (aktif noktalar) olarak görülmesine yol açar. Ancak kimi zaman yorumlamak güç olabilir ve bu tür sıcak böl*geler kanser dışındaki dejeneratif hastalıklarda da (örn. aşınma ve yıp*ranma) görülebilir.

Kanserli hastaların değerlendiril*mesinde bir başka görüntüleme yöntemi olan pozitron emisyon to*mografisinin (PET) değeri giderek daha fazla kabul edilmektedir. Kimi zaman PET ile diğer tekniklerin görüntüleyemediği tümörler saptana-bilmektedir. Bu teknik, kan dolaşı*mına enjekte edilen özel bazı şeker*lerin kanser hücreleri tarafından nor*mal hücrelere göre çok daha çabuk alınması ya da emilmesi eğilimine dayanmaktadır. Şeker moleküllerine tutturulmuş olan radyoaktif işaretler,kanserli dokuların görüntüde ‘aydınlanmas nı sağlar.

Röntgenler ve diğer taramalar kanser kuşkusu olan ya da kanser ta*nısı konulan kişilerin ilk değerlendi*rilmesinde olduğu kadar, geçmişte kanser tedavisi uygulanmış kişilerde hastalığın yinelemesinden kaynakla*nabilecek belirtileri araştırmakta da kullanılır. Ancak bu görüntüleme tekniklerinin her zaman doğru so*nuç verdikleri düşünülmemelidir; en duyarlı görüntüleme teknikleri bile çok küçük kanserleri saptamakta ye*tersiz kalabilir ve sıklıkla, daha sonra iyi huylu olduğu anlaşılan bazı kuş*kulu anormallikleri gösterir.

Tümörlerin evrelendirilmesi
Biyopside kanser tanısı kesinleştirildikten sonra genellikle kanserin ‘ev*resi’ saptanır. Evrelendirme işlemin*de kanserin boyutları belirlenir ve bi*tişik dokulara, lenf damarları yoluyla lenf bezlerine ya da kan dolaşımı aracılığıyla daha uzak bölgelere ya*yılıp yayılmadığı değerlendirilir.

Değişik evreleme sistemleri var*dır ancak bunlar arasında en sık kul*lanılanı TNM evrelendirilmesidir. T harfi birincil tümörü, N harfi lenf dü*ğümlerine (nodlarına) yayılımı ve M ise uzak bölgelere yayılımı (metas*taz) gösterir. Her harf için bir sayı belirlenir. Örneğin çapı 3 cm olan ve koltuk altındaki lenf düğümlerin*den bazılarını etkilemiş bulunan, ancak daha uzak yayılım belirtisi vermeyen bir tümör T2N1MO olarak sınıflandırılır. Buradaki T2, birincil tümörün boyutlarının 2-5 cm ara*sında olduğunu gösterir. Nl ise kol*tuk altında hastalıktan etkilenen an*cak çıkartılabilecek nitelikteki lenf düğümlerini işaret eder. MO, sapta*nabilir uzak metastaz olmadığı anla*mına gelir.

Evrelendirme akıbetin (prognoz) tahmin edilmesinde, tedavi konu*sunda önerilerde bulunulmasında ve tedavinin sonuçlarını değerlendirip karşılaştırmada yararlı olabilir.
 

Tülayca

Üye
Üye
Katılım
Eyl 20, 2011
Mesajlar
133
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
offf ne kadarda fazla kanser çeşiti varmış. Ama kanser belirtileri diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Burda yazan belirtileri okuyupta korkuya kapılmamak lazım. Kanser belirtilerini en iyi dr lar anlar en azından diğer hastalıklarla karıştırmaz.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kanser Belirtileri ve Kanser Hastalığının Nedenleri

Kanser hastalığının ileri dö*nemlerinde hastalığın vücuttaki etkisi, yapısı bozuk bir hücre yumağı yalnız kit*le belirtilerinde kalmayıp, tüm organizmayı etkileyen etkenlere ve belirtilere dönüşmektedir. Nitekim kanserden ölüm, kanse*rin başlangıcı olan kitlenin mekanik özelliklerinden çok daha fazla, bu dokunun ve başka bölgelere sıçrayan odakların toksik salgılarının tüm vücut metabolik dengesini bozmasıyla olmaktadır.

Bu nedenle kanserde ilk belirtiler kitlenin varlığı ve hemen komşuluğu ile ilgili başlayabileceği gibi; bu odaktan uzak bir sıçrama odağındaki belirti veya vücudun genel bir rahatsızlığı – tepkisi (halsizlik, iştah kaybı, kilo kaybı, ateş) gibi de ortaya çıkabilir.
Belirtilerin belli doku türlerine özgü olanlarını o dokulara gö*re sıralanması izleme kolaylığı sağlayacaktır.

Deri kanserleri

Daha önceden varolan bir ben veya deri ka*barıklığının renk değiştirmesi, koyulaşması, kaşınmaya başla*ması, büyümesi veya basit bir tahriş sonucu sık kanaması, buradaki hücrelerin yapısındaki bir değişikliğe işarettir.

Yumuşak doku tümörleri

Bölgesel kabarıklık veya tümörün olduğu bölgedeki sinirlere karşı nedeniyle o bölgede veya bağ*lantılı olduğu sinir ağına uygun bölgelerde, ağrı, duyu bozuklu*ğu belirtileri görülebilir.

Kemik tümörleri

Bölgesel şişlik ve ağrı en önde gelen belir*tidir.
Beyin tümörleri

Beyinin yerleştiği bölgesindeki işleve gö*re çok farklı belirtiler verecektir. Denge bozukluğu, kulak çın*laması, sara nöbeti belirtileri gibi. Ancak beyindeki omurilik sıvısı kanallarının tümör baskısı nedeniyle tıkanması beyin içi basıncının artmasına ve baş ağrısı, görme bozukluğu, bulantı, kusma gibi şikâyetlere yol açar.

Larenks kanserleri

15 günü aşan ses kısıklığı, ses telleri böl*gesindeki tümörlerin ilk belirtisidir.

Sindirim sistemi tümörleri

Özellikle katı gıdalarda yutma güçlüğü yemek borusunda bir daralmayı düşündürür ki, bu or*ganın tümörüne bağlı olabilir. Hazım güçlüğü, sık kusma, ka*rında veya bele vuran ağrı, mide kanserindeki en sık habercilerdir. Yine bu bulgular ve bunların yanında kişinin gı*da rejimini değiştirmemesine rağmen dışkılama düzeninin bo*zulması, peklik veya sürgünün başlaması, dışkıda kan görülmesi ise bağırsak kanserinin belirtileri arasındadır. Mikrobik bir nedene bağlanamayan ve safrakesesi taşı sap*tanamayan sarılıklar ise, pankreas tümörlerini düşündürür.

Akciğer tümörü

Bugün için erkeklerdeki en sık tür olan ak*ciğer kanserinde ise kısa sürede tedavi edilemeyen öksürük, balgamla birlikte kan izleri, daha sık sırtta, kürek kemiği çevre*sinde olmak üzere göğüs duvarının herhangi bir bölgesindeki ağrı, araştırılması gereken belirtilerdir.

İdrar yolları tümörleri

İdrar renginin kirli pembeye dönme*si veya doğrudan kan görülmesi ilk önce böbrek taşını düşün*dürür; ancak idrar yollarında bir tümöre de bağlı olabilir. Böbrek tümörleri ise uzun süre belirtisiz, sinsi olarak gelişir, ancak bel boşluğunda şişlik ve ağrı ile ortaya çıkabilir. Testislerde ağrı, sertlik ise bu organların kanserini düşündürmelidir. İdrarda zor*luk, çatallaşma, prostat büyümesinin belirtisidir ki, bu büyüme*lerin bir kısmı da kötü huylu olabilir.

Kadın genital tümörleri

Kadınlarda âdetlerin dışındaki dö*nemdeki kanamalar rahim ağzı tümörlerinin en sık görülen belirtisidir. Diğer genital organ tümörleri ise âdetlerde düzen bozukluğu, karında şişlik veya ağrı ile kendilerini gösterebilirler.

Meme tümörü

Meme kanseri ise kadınlardaki en sık görü*len türdür. Daha çok ağrısız bir sert kitle ilk bulgudur. Ancak meme başından kanlı akıntı, meme başının içeri doğru çekil*mesi, koltuk altı bezlerinin şişmesi de ilk işaret olabilir.

Lenfomalar

Lenf bezlerinin kanserinde lenf bezlerinin şiş*mesi, genel ateş, kansızlık, halsizlik ilk bulgulardır. Kan kan*serlerinde aynı bulgular yanında, izah edilemeyen çürükler, diş eti, burun kanamaları ilk bulgular olabilir.

Yukarıda olayın başladığı doku ve vücut bölgelerine göre sı*raladığımız belirtiler yerine bazı vakalarda tümörün sıçradığı odaklardaki belirtiler ön plana geçebilir. Bunlar arasında, bir çarpma olmadan meydana gelen kırıklar, hareket kusurları, his kusurları (kol, bacakta yanma hissi gibi), felçler ilk belirti şek*linde ortaya çıkabilir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst