Karın ağrınızın nedeni soğuklar olmayabilir!

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Ayakları sıcak tutma, sıkı giyinme, beslenmeye dikkat etme gibi birkaç önlem ile karın ağrıları ile baş etmek mümkün ancak...

HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ

Soğukların gelmesi ile üşütmeye bağlı olarak karın ağrıları kendini göstermeye başladı. Ayakları sıcak tutma, sıkı giyinme, beslenmeye dikkat etme gibi birkaç önlem ile karın ağrıları ile baş etmek mümkün. Ancak tüm bu önlemlere rağmen karın ağrılarınız devam ediyorsa, bunun nedeni soğuklar değil taş hastalığı olabilir. Uz. Dr. Egemen Avcı, taş hastalığı ve tekrar oluşum riskleri hakkında bilgi verdi.

Önlem alınmaz ise taş tekrarlayabilen bir hastalıktır
Taş hastalığı; bel, böbrek bölgesi veya kasıklarda yaşanan aralıklı ağrılar ve taşın düşürülmesi ile sonlanan bir hastalık olarak bilinir. Ancak taş hastalığının tedavisi sonrası tekrarlayabileceği ise genelde göz ardı edilir. Tedavi sonrası taş üzerine araştırmaların yapılması sizi ileride tekrar bu hastalık ile karşı karşıya kalmanızı önleyecektir

Irk, yaş, cinsiyet faktörünün yanı sıra coğrafi özellikler de etkili olur
Taş oluşum mekanizması hakkında çok çeşitli teoriler olmakla beraber en çok kabul görenlerden birisi yoğun idrarda mevcut kristallerin birleşmesi ve oluşan nüvenin büyümesi sonrası taş oluşumudur. Bir diğer teori taş oluşumunu engelleyen sitrat, magnezyum, pirofosfat gibi maddelerin idrarda yeterli düzeyde bulunmamalarıdır. Ailede taş varlığı, ırk, yaş, cinsiyet, yaşanılan yerin coğrafi özellikleri, sıvı tüketimi yetersizliği ve beslenme alışkanlığının taş oluşumuna neden olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. Özellikle 20-40 yaş arası taş oluşumu daha sık görülür. Kadınlara göre taş oluşumu erkeklerde daha sık görülmektedir. Yaşanılan yerin coğrafi özellikleri de etkili olmaktadır. Dağ, çöl ya da tropikal bölgelerde yaşayanlarda taş ihtimali yüksektir.

Hiçbir şikayeti olmayan hastalar da olabilir
En sık görülen belirtisi yan ağrısıdır. Taş düşüren hastalar çok şiddetli ağrı duyabildikleri gibi, böbrek fonksiyonlarını bozacak düzeyde taşı olup hiçbir şikayeti olmayan hastalar da olabilir. Ailede taş öyküsü olan, idrar renginde pembelik ya da kırmızılık gören ve yan ağrısı olan kişiler mutlaka doktoruna başvurmalıdır. Böbrek taşı, idrar yolu enfeksiyonuna neden olabileceği için tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olanlarda da taş araştırılmalıdır. Daha az sıklıkla yan ağrısına ek olarak bulantı ve kusma yapabilir.

Taşın yerine ve büyüklüğüne göre tedavi yöntemi değişir
Tedavi aşaması taşın yerine ve büyüklüğüne göre değişmektedir. Taş, milimetrik boyutta ve böbrek içinde şikayet yapmadan duruyorsa 6 aylık veya senelik ultrasonlarla takip edilebilir. Şikayet yapıyorsa veya taş hastanın düşüremeyeceği kadar büyük ise ESWL dediğimiz vücut dışından gönderilen şok dalgalarıyla kırılabilir. ESWL tarafından kırılamayacak kadar büyükse veya zor yerdeyse ameliyat etmek gerekmektedir. Böbrek taşı için PCNL (Perkütan Nefrolitotomi) dediğimiz ameliyat artık tüm dünyada birinci sırada önerilmekte olup açık ameliyat oranları dünyada oldukça düşmüştür. Ülkemizde kapalı olarak uygulanan bu ameliyat tekniği hızla yaygınlaşmakta olup önümüzdeki senelerde dünya standartlarına ulaşacağımız beklenmektedir. Son yıllarda endoskopik cerrahideki gelişmelere paralel olarak RIRS( Retrograde İntraRenal Surgery) dediğimiz teknik de böbrek taşı tedavilerinde önemli bir pay almaya başlamıştır. Bu teknik sayesinde idrar yapılan delikten girilerek böbreğin içine kadar çıkılmakta ve taş burada kırılmaktadır. Bu sayede hiçbir kesi izi olmadan hasta böbrek taşından kurtulabilmektedir. Üreter dediğimiz ve böbrekteki idrarı idrar kesesine taşıyan tüpteki taşlar da üreteroskopik yöntemle kırılmakta yine hasta bu bölgedeki taşlardan hiçbir kesi izi olmadan kurtulmaktadır.

Su, limonata ve portakal suyu tüketin, greyfurt ve kızılcıktan uzak durun
Taş düşüren hastaların yaklaşık %50’si hayatlarının kalan bölümünde yeniden taşla karşılaşacaklardır. Bunu engellemek için tekrarlayan taş hastalığı olanlarda taşın cinsini öğrenmek, metabolik inceleme yapmak ve bazı önerilerde bulunmak yararlı olabilir. Günde 2-3 lt sıvı tüketilmesi idrar konsantrasyonunu azaltacağı için en dikkate değer öneridir. Sıvı, yemeklerden sonraki 3 saat içinde alınırsa daha yararlı olur. Özellikle su, limonata, portakal suyu tüketimi önerilirken, greyfurt suyu ve kızılcık suyunun çok tüketilmesi önerilmemektedir. Vejetaryen diyet ( sebze ve meyve ağırlıklı) tavsiye edilirken, hayvansal proteinlerden zengin beslenmeden kaçınmamız gerekmektedir. Bitki köklerinin kurutulmuş halleri, ıspanak, kakao, çay ve fındık içerdiği yüksek oksalat miktarı nedeniyle fazla tüketilmemelidir. Aynı şekilde C vitamini içeren haplar çok yüksek miktarda kullanılmamalıdır. Diyette kalsiyum içeren gıdalardan peynir, yoğurt, dondurma, brokoli rahatlıkla tüketilebilir. Yediğimiz besinlerdeki tuz miktarını azaltmamız gerekmektedir.

KAYNAK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Karın ağrısı kanser belirtisi olabilir

Sakın ihmal etmeyin

KABURGALARIN alt kenarından başlayıp kasıklara kadar olan vücut bölümünün ağrılı durumlarına karın ağrısı deniyor. Bu ağrı türü, karın boşluğundaki organların hastalıklarından kaynaklanabileceği gibi karın boşluğu dışındaki organların hastalığı durumlarında da görülebiliyor. Karın ağrısına neden olan hastalıkların sayısının çok fazla olduğu belirtiliyor.

Basit bir üşütmeden gıda zehirlenmesine ve ameliyat gerektiren ciddi hastalıklara kadar çok sayıda karın ağrısı nedeni bulunuyor. Kalp krizi ya da akciğerlerin iltihaplı hastalıklarında da bu soruna rastlanabiliyor. Karın ağrısı yapan hastalıklar; Akut (ani başlangıçlı) ve kronik (uzun süren, tekrarlayan) karın ağrısına sebep olan hastalıklar olarak iki gruba ayrılıyor. Akut karın ağrısına sebep olan hastalığa apandisit ve böbrek taşı düşürme, kronik karın ağrısına neden olan hastalıklara ise safra kesesi taşları ve on iki parmak bağırsağı ülseri gibi örnekler verilebiliyor.

ŞİDDETLİ AĞRISI OLANDA BÖBREK TAŞI OLABİLİR
Her karın ağrısının altından ciddi bir hastalık çıkmasa da ağrı nedenlerini araştırırken pek çok değişkeni birlikte değerlendirmek gerekiyor. Kişinin yaşı, cinsiyeti, ağrının yeri, süresi, beraberindeki şikâyetler, var olan başka hastalıklar ve tetkik sonuçları büyük önemtaşıyor. Tek başına ağrı teşhis için yeterli olmuyor.

Hafif ama sürekli bir ağrının altındanmide kanseri gibi ciddi bir hastalık çıkabileceği gibi şiddetli ve kıvrandırıcı bir ağrı küçük bir böbrek taşı yüzündenmeydana gelebiliyor. Ağrının nedeni bilinmeden kullanılan ağrı kesici ilaçlar bazen teşhiste kullanılan ipuçlarını ortadan kaldırdığı için teşhisi zorlaştırıyor. Bu nedenle karın ağrısının nedenini tamolarak belirlemeden ağrı kesici kullanılmaması gerekiyor.

Bu konuda en sık karşılaşılan olumsuz örnekler arasında apandisit bulunuyor. Apandisit ilk başladığında ağrı belirsiz olduğu için hasta ağrı kesici alıyor. Hastanın ağrısı kesilse bile apandisit iltihabı ilerlemeye devam ediyor. Bunun sonucunda bu hastalar doktorun karşısına çoğu kez gecikmiş olarak, bazen de patlamış apandisitle çıkıyorlar.

ERKEKLER VE KADINLARDA SIK GÖRÜLEN AĞRILAR
Erişkinlerde en sık görülen karın ağrısı nedenlerinin başında, kadınlarda jinekolojik kaynaklı ağrılar, erkeklerde isemide ve bağırsak hastalıklarına bağlı ağrılar geliyor. Kadınlarda ikinci sırada safra kesesi taşlarına bağlı ağrılarla karşılaşılırken çocuklarda en fazla bazı bakteri ve parazitlerin neden olduğumide - bağırsak hastalıkları kökenli karın ağrısı görülüyor. İhmal edilen ve uzun süren karın ağrılarında en tehlikeli durumun karın içi organlarının kanseri olduğu belirtiliyor. Akut ağrılı durumlarda ise en tehlikeli durumaort anevrizmasının yırtılması olarak görülüyor. Her iki durumda da sonucun ölümcül olabileceği belirtiliyor.

Bu karın ağrısından korkmayın
Ağrıya ateş, kusma, genel durum bozukluğu, gaz çıkaramama eşlik etmiyorsa
Gelip geçici gaz sıkışması şeklindeki ağrılar çok sık tekrarlanmıyorsa
Ağrı hafif ve kısa süreli olup yandaş şikâyet barındırmıyorsa korkulmasına gerek yoktur.

BU TÜR KARIN AĞRISINI DİKKATE ALIN
Ağrının yanında ateş, bulantı, kusma, ishal, kanama, kabızlık gibi yandaş şikâyetler varsa, ani başlayıp giderek şiddetlenen geçmeyen ağrı durumunda
Ağrı hafif bile olsa çok uzun sürmesi halinde (günler, haftalar gibi) doktora danışılmalıdır.

CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK
 
Tekerlekli Sandalye
Üst