Karın ağrısı hangi hastalığın habercisi?

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Ağrı toplumda en çok görülen şikayetlerden biri olup, karın ağrıları da hemen herkesin yaşamı boyunca en az bir kez karşılaştığı bir durumdur. Peki bu karın ağrıları hangi hastalığın habercisi olabilir işte cevabı;

Karın ağrısının birçok nedeni var. Özellikle ani başlayan karın ağrılarında mutlaka hekime danışılması ve danışılmadan ağrı kesici ilaç alınmaması gerekir... İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.A.Kerim ÖZAKAY karın ağrısının önemli bir bulgu olabileceğini belirterek bir çok önemli noktanın altını çiziyor.

Karın Ağrısı Nedir ?

Kaburgaların alt kenarından başlayıp kasıklara kadar olan vücut bölümünün ağrılı durumlarına kısaca karın ağrısı denir.

Karın ağrısının sebepleri nelerdir? Neden olur ?

Karın ağrısı karın boşluğundaki organların hastalıklarından kaynaklanabileceği gibi karın boşluğu dışındaki organların hastalıklarında yansıyan ağrı şeklinde de oluşabilir. Karın ağrısı yapan durum ve hastalıklar oldukça fazladır. Basit bir üşütmeden, gıda zehirlenmesinden, ameliyat gerektiren ciddi hastalıklara kadar çok sayıda karın ağrısı sebebi vardır. Örneğin, kalp krizinde ya da akciğerlerin iltihaplı hastalıklarında karın ağrısı gözlemlenebilir.

Karın ağrısı hangi hastalıkların işareti olarak değerlendirilebilir?

Karın ağrısı yapan hastalıkları Akut (ani başlangıçlı) karın ağrısına sebep olan hastalıklar ve Kronik (uzun süren,tekrarlayan) karın ağrısına sebep olan hastalıklar olarak kabaca ikiye ayırabiliriz. Akut karın ağrısına sebep olan hastalıklara Apandisit ve böbrek taşı düşürmeyi, kronik karın ağrısına sebep olan hastalıklara da safra kesesi taşları, oniki parmak bağırsağı ülserini örnek verebiliriz.

Karın ağrısı olunca endişelenmeli miyiz?

Her karın ağrısının altından ciddi bir hastalık çıkmayabilir. Ağrı sebeplerini araştırırken pek çok değişkeni değerlendirmek gerekir. Kişinin yaşı, cinsiyeti, ağrının yeri, süresi, beraberindeki şikayetler, var olan başka hastalıklar, tetkik sonuçları önemlidir. Tek başına ağrı teşhis için yeterli değildir. Hafif ama sürekli bir ağrının altından mide kanseri gibi ciddi bir hastalık çıkabileceği gibi şiddetli, kıvrandırıcı bir ağrı küçük bir böbrek taşı sebebiyle olabilir.

Hangi tip karın ağrısında korku duymamıza gerek yoktur?

-Ağrıya ateş, kusma, genel durum bozukluğu, gaz ve gayta çıkaramama eşlik etmiyorsa
-Gelip geçici gaz sıkışması şeklinde ağrılar çok sık tekrarlamıyorsa
-Ağrı hafif, kısa süreli ve yandaş şikayetleri yoksa

Hangi tip karın ağrısında endişe duymalıyız?

-Ağrının yanında ateş, bulantı, kusma, ishal, kanama, kabızlık gibi yandaş şikayetler varsa,
-Ani başlayıp giderek şiddetlenen geçmeyen ağrılarda
-Ağrı hafif bile olsa çok uzun süren (günler, haftalar süren ağrılar) ağrılarda

Yukarıda belirtilenleri gözlemlediğiniz anda kesinlikle hekime başvurmalısınız. Bazen saatler kaybetmek tedavide ciddi sorunlara yol açar. Mesela delinmiş ülser durumunda acilen hasta ameliyat edilmelidir.

Ağrı olunca ağrı kesici almak doğru mudur?

Ağrının sebebi bilinmeden kullanılan ağrı kesici ilaçlar bazen teşhiste kullanılan ipuçlarını ortadan kaldırdığı için teşhis zorlaşıyor. Kural olarak karın ağrısının sebebini tam olarak belirlemeden ağrı kesici kullanmayı önermiyoruz. Bu konuda en sık karşılaştığımız olumsuz örnek apandisit olan kişilerdir. Apandisit ilk başladığında ağrı belirsiz olduğundan ya hekim tarafından ya da hasta kendisi ağrı kesici alır. Hastanın ağrısı kesilir ama apandisit iltihabı da alttan ilerlemeye devam eder. Sonunda bu hastalar gecikmiş olarak, bazen patlamış apandisit olarak hekimin karşısına gelirler.

Karın ağrısında hasta ne yapabilir?

En çok dikkat çekmek istediğimiz nokta, hemen ağrı kesici ilaç almamaktır. Belki basit bir gıda hazımsızlığı veya soğuk algınlığıdır. Ama şiddetli, birkaç saat geçmesine rağmen dinmeyen bir ağrı varsa, ağrı ile birlikte kişiyi günlük hayatından alıkoyan şikâyetleri varsa hekime başvurulmalıdır.

Toplumumuzda en çok görülen karın ağrısı nedeni nedir?

Erişkinlerde en sık görülen karın ağrısı sebeplerinin başında kadınlarda jinekolojik kaynaklı ağrılar, erkeklerde mide ve bağırsak hastalıklarına bağlı ağrılar geliyor. Kadınlarda ikinci sırada safra kesesi taşlarına bağlı ağrılarıyla karşılaşılır. Çocuklarda ise en sık bazı bakterileri ve parazitlerin neden olduğu mide , bağırsak hastalıkları nedeniyle karın ağrısı görülür.


Karın ağrısının en tehlikeli göstergesi bilinen hastalık hangisidir ?

İhmal edilen ve uzun süren karın ağrılarında en tehlikeli durum karın içi organlarının kanseridir. Akut ağrılı durumlarda en tehlikeli durum ise aort anevrizmasının yırtılmasıdır. Sonuç ölümcüldür. (Aort, kalpten çıkan ve vücudun tüm atardamar ağının kaynak aldığı ana arterdir. Aort anevrizması ise, vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvar yapısının zayıflaması ve çapının genişlemesi anlamına gelir.)

Karın ağrısı olan kişiler hangi hekime başvurmalı?

Öncelikle aile hekimine muayene olmak uygundur. Eğer karın ağrısı sebebiyle bir uzmana muayene olmak gerekirse çocuklar için çocuk hastalıkları uzmanına, yetişkinler için de genel cerrahi uzmanına muayene olmak gerekir.

Karın ağrılarının psikolojik sebepleri de var mıdır?

Çok evhamlı kişiler, hastalık hastalığı olan kişiler, bazı ilaç alışkanlığı olan kişiler, hastalık taklidi yapanlar ve en sık da psikosomatik rahatsızlığı olanlar karın ağrısından yakınırlar. Mesela ailesinde bağırsak kanseri görülmüş kişiler en ufak karın şikayetinde ağrı var diye doktora başvurur.

Milliyet
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Karın ağrısının nedeni kolit olabilir

Ülseratif kolit; karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, gözde kızarıklık gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Kronik olan ve dönem dönem alevlenen hastalığın nedeni hakkında net bir bilgi bulunmuyor.

Ülseratif kolit, kalın bağırsağın iç yüzeyini döşeyen tabakanın iltihabı olarak tanımlanıyor. Hastalık, kanlı ishal, makattan kan ve sümüksü madde gelmesi, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, kansızlık, solgunluk, bazı hastalarda, gözde kızarıklık ve yanma, eklemlerde ağrı, ciltte döküntüler ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluklar gibi belirtiler veriyor.

Hastalığın bulaşıcı olmadığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Över Hamzaoğlu, “İnflamatuar barsak hastalıkları olarak bilinen ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı bulunan kişilerin akrabalarında bu hastalıkların görülme sıklığının yüzde 5-20 arasında olduğu bildiriliyor” diyor.

Ülseratif kolit hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hülya Över Hamzaoğlu, hastalıkla ilgili sık sorulan soruları şöyle yanıtlıyor:

Ülseratif kolit tanısı nasıl konulur?

Ülseratif kolit tanısı Crohn hastalığında olduğu gibi öykü, fizik muayene, labarotuar bulguları ve kalın barsakların görüntüleme yöntemleri yardımı ile konulabiliyor. Dışkı ve kanın laboratuarda değerlendirilmesi önem taşıyor. Kalın barsaklar ve ince barsağın son bölümü kolonoskopi ile ayrıntılı bir şekilde görüntülenebiliyor. Barsak kanalı biyopsi alınmasına duyarlı olmadığı için hasta hiçbir şey hissetmeden hasta bölgelerden parça alınabiliyor. Bu parçaların patoloji ile değerlendirilmesi sayesinde tanı konulabiliyor.

Nasıl tedavi ediliyor?

Nedeni tam bilinmeyen, kronik bir hastalık olmasına rağmen ülseratif kolit hastalığı günümüzde başarı ile tedavi edilebiliyor. Tedavide sürekli doktor kontrolünde olmak önem taşıyor. Ülseratif kolit tedavisinin, hastalığın şiddetine ve etkilediği barsak alanına göre hekim tarafından planlanması gerekiyor. Genellikle ağızdan alınan haplar ve makattan verilen lavmanlar ile tedaviye başlanılıyor. Bu ilaçların yetersiz kaldığı ya da hastalığın en başından şiddetli seyrettiği durumlarda, tedaviye ağızdan veya damar yolu ile kortikosteroid ilaçlar eklenebiliyor. Gereğinde ağır hastalar hastanede yatırılarak damar yolundan beslenebiliyor.

Kimi ağır kolitlerde tedaviye bağışıklığı baskılayan ilaçlar verilebiliyor. Bazı durumlarda ise hastalar ancak cerrahi yolla tedavi edilebiliyor. Burada önemli bir noktanın altını çizmekte yarar var. Kortikosteroid ilaçlarla tedavi süresinin asla üç ayı geçmemesi ve hastaların hekime sormadan ilacı aniden kesmemeleri gerekiyor. Ülseratif kolitte hastalığa bağlı yakınmalar geçtikten sonra hastaların tedavisine bazı ilaçlarla devam ediliyor.

Ülseratif kolit hastalarında diyetin faydası oluyor mu?

Ülseratif kolit hastalarında özel bir diyet uygulamasının faydalı olduğu ya da herhangi bir gıdanın ülseratif kolitte zararlı olduğu bilimsel olarak gösterilememiştir. Toplumda (% 5-10) sıklığında görülen süt tahammülsüzlüğü (laktoz intoleransı) zaten var olan ishale katkıda bulunabilir. Bu durumlarda süt ve süt ürünlerinden uzak durulması veya marketlerde bulunan laktazlı sütlerin tüketilmesi önerilebilir. Aspirin ve romatizma ilaçları ülseratif koliti alevlendirilebileceğinden bu ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır. Genel olarak temiz, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi yeterlidir.

Kansere neden olur mu?

Ülseratif kolit varlığında hastalığın 9-10’ncu yıllarından itibaren kalın barsak kanseri gelişim riskinin sağlıklı insanlara göre arttığı araştırmalarla gösterilmiştir. Bu risk artışı hastalıkla geçen süreye ve ülseartif kolitin kalın barsağın ne kadar bir bölümünü etkilediğine bağlı olarak değişebiliyor. Ancak ne iyi ki, ülseratif kolit hastalarında kalın barsak kanseri gelişiminden önce kalınbarsak yüzeyinde displazi adı verilen bir takım öncü değişiklikler oluyor. Bu değişiklikler erken dönemde yapılan kolonoskopi ve biyopsi ile saptanabiliyor.

İşte bu nedenden ötürü ülseratif koliti olan hastaların, eğer tüm barsaklarını tutan hastalıkları var ise dokuzuncu yıldan sonra, sadece kalınbarsağın sol tarafını tutan hastalıkları var ise 15’nci yıldan sonra yıllık tarama kolonoskopileri yaptırmaları gerekiyor. Bu sayede öncü oluşumlar saptandığında kanser gelişmeden kalın barsağın cerrahi olarak çıkarılması mümkün olabiliyor.

Hastanın hayatını nasıl etkiler?

Yapılan çalışmalar ülseratif kolitli hastaların yaşam sürelerinin normal insanlardan farkı olmadığını gösteriyor. Bir başka deyişle ülseratif kolit ömrü kısaltmıyor. Hastalar genellikle kontrollerini ve tedavilerini aksatmadıkları sürece normal hayatlarını sürdürebiliyor. Ülseratif kolit hastalığı ve hastalıkta uygulanan tedavilerin çoğu anne-baba olmaya engel olmuyor. Sadece kadınlarda kalın barsağın tam çıkarılmasının gebe kalma şansını azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle doğurgan yaştaki kadınlarda cerrahi kararı alınmadan önce iyi düşünülmelidir.

Cerrahi tedavi nasıl yapılır?

Ülseratif kolit hastalığı için günümüzde geçerli tedavi yöntemi kalın barsak ve rektumun tamamen çıkarılmasına dayanan “Total Proktokolektomi” ameliyatıdır. Bu ameliyat Crohn hastaları, uygun kanser hastalarında da uygulanabiliyor. Laparoskopik yöntemle bu ameliyat yapılabilir, böylece çok daha az iz kalır ve böylesi büyük bir ameliyatın hasta üzerinde yarattığı kötü etkiler en aza indirilmiş olur.

NTV
 
Tekerlekli Sandalye
Üst