Kas Hastalığı Teşhisinden Sonra; Hayatı Tüketmek mi, Yaşamak mı.?

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
images-stories-guncel-cigdemiei-250x188.jpg



İnsan dengeyi sever. Fiziksel ve ruhsal olarak dengede olmak bize yaşama sevinci ve huzur verir. İnsanda bu dengeyi yıkan en önemli şey hastalıklardır.

Sevdiğimiz birinin ölüm haberini duyduğumuzda ruhsal dengemiz alt üst olur. Çok karmaşık bir duygu tufanına kapılırız. Ruhumuzun bu duygularla başa çıkması ve kaybettiği dengeyi tekrar kurması zaman alır. Bazen bunu tek başına başaramayabiliriz. Sendelediğimizde dengemizi tekrar sağlamak için birilerine, bir şeylere ihtiyaç duyarız.

Hastalığımız teşhis edildiğinde de ani bir ölüm haberi almış gibi sarsılır ve tepetaklak oluruz. Öfke, haksızlık, kızgınlık, ihanet, çaresizlik gibi pek çok duygunun birlikte getirdiği yoğun acıyla sarsılan ruhumuz derin bir yara almıştır artık.. Oysa insan için en büyük tabu kendisidir. Kendimize sonsuz inanç duyar, bize hep iyi şeylerin olacağına, her nasılsa bütün kötü durumlardan bir şekilde sıyrılacağımıza, gizliden gizliye birilerinin bizi sıkı sıkıya koruyacağına dair inancımız tamdır.. İşte bu inancı tuzla buz eden kendi bedenimiz olduğunda ne yapabiliriz.? Bedenimizin hiç hesapta yokken, beklenmedik bir hastalığa boyun eğdiğini öğrenmek bizim için büyük bir yıkım olur. Bu yıkımın altından kalkmak ilk anlarda bize neredeyse imkansız görünür. Öyle ki bazen insan başa çıkmak yerine bu yaralı ruhla yaşayıp, geri kalan hayatını kendine ve etrafına eziyet ederek tüketmeyi seçebilir.

Kas hastalıkları bedensel hareketlerimizi kısıtlar, bazen sizi kapısını dahi açamadığınız bir odaya mahkum kılar. Ancak bizi daha da küçücük ve karanlık bir odaya kilitleme hünerini gösteren kendi beynimiz ve onun ürünü olan düşüncelerimizdir.

‘iyi’ ye ya da ‘kötü’ye yöneltmek elimizdedir. Düşüncelerimizle ruhumuzu nefessiz bırakabilir, ya da ruhumuzun penceresini çiçekli bir bahçeye aralayabiliriz.

Hastalığını yeni öğrenen biri için bu gerçekle başa çıkmak kadar, hastalığın getirdiği bazı sorunları kimselerle paylaşamamak da büyük bir stres ve endişe kaynağı olur. Gelecek endişesi, ölüm korkusu, cinsellik, sosyal hayatta varlık gibi temel insani ihtiyaçların karşılanmasındaki zorluklar kendi hayatımıza küsmemize neden olabilir.

Böylece hem fiziksel hem de duygusal olarak kendimizi karanlık bir odaya mahkum olmuş gibi hissedebiliriz. Bu yüzden, hayatımızı daha yaşanır kılmak için hem günlük hayatımızı kolaylaştıracak çözümlere hem de ruhumuzu iyileştirecek profesyonel desteğe ihtiyaç duyarız. Bunun için destek aramak ve önerilen destekten yararlanmak, teşhisten sonraki hayatımız için atacağımız en önemli adımlardan biridir.

Dünyada her gün onlarca insan kas hastalığı, kanser ya da diğer hastalıklara yakalandığını öğreniyor. Yine dünyada, teknoloji ve bilimin gelişmesiyle tıp alanında her geçen gün yeni ve ümit verici gelişmeler oluyor, tedavi amaçlı araştırmalara artık daha fazla kaynak aktarılıyor. İnsanlar, kendilerine bir kez sunulmuş olan ‘hayatta olma’ şanslarını daha iyi kullanmak için bütün güçleriyle çaba gösteriyor, bir araya geliyor ve birbirlerinden destek alıyorlar.

Siz de, koşullarımız ne kadar kötü olursa olsun, kendiniz için ‘iyi’ olanı, hayatı tüketmek yerine yaşamayı seçebilirsiniz.

Bunu başarmak için size sunulan bütün yardım imkanlarını kullanın ve kendiniz için daha iyi olanda ısrarcı olun.. Hayatınız buna değer..


Sevgi Çiçek Hilton / Psikolog, Eğitim Yönetimi Uzmanı

KASDER Gönüllü Psikolojik Destek hizmetinden yararlanmak için 0212- 663 86 86 nolu telefonu arayarak randevu alabilirsiniz.


KASDER.ORG.TR
 
Tekerlekli Sandalye
Üst