Kaza Geçirdikten Sonra

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim.Ne olup bittiğini anlamaya çalışırken,gözüm anneme ilişti.Gözlerinin mavisi kan çanağına dönen annem,benim kıpırdağımı görünce büyük bir sevinçle yanıma geldi.Her nedense belimin altını hissetmiyor ve bacaklarımı kıpırdatamıyordum ama.O sırada doktorda gelmişti odaya.Artık kafamdaki soruların cevabı yavaş yavaş yerine oturacaktı.Benimse tek hatırladığım,üstüme gelen bir arabaydı.Gerisi ise benim için koca bir muammaydı.Meğerse,arabayla evden işimize gelirken başka bir araçla çarpışmışım ve bacaklarım sıkışmış arabanın içinde.Uzun uğraşlar sonucu çıkartılıp hemen hastaneye yetiştirmişler ve tam 15 günün sonunda yoğun bakımdan çıkartılmışım.Doktorun ağzından çıkan her kelimeyi pür dikkat dinlerken,artık tekerlekli sandalyeye mahkum olacağımı söylediğinde kendimden geçmiş ve bayılmışım.Odadaki herkesin yüzündeki o kötü ifadeden bir şeylerin ters gittiğini anlamalıydım zaten…

Hastanede 3 gün daha kaldıktan sonra eve dönme zamanım gelmişti.O tekerlekli sandalye gelip de yatağıma dayandığında dünyam yıkılmıştı sanki.Hıçkıra hıçkıra çocuklar gibi ağlamaya başlamıştı bu koca adam.İstemeye istemeye bindiğim bu arabada kontrol de sevgilimin elindeydi.O sürdü beni taksiye kadar.Tüm acıyan gözlerin üstümde olduğunu hissediyordum.Yol boyunca hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünerek üzüntümü ikiye katlamıştım.Eve geldiğimizde evin kalabalık olduğunu gördük.Herkesin ağzında ‘’Verilmiş sadakan varmış,dua et sana bir şey olmadı’’ sözleri havada uçuyordu.Bu cümleler ise benim bir kulağımdan giriyor ötekinden çıkıyordu.Evimiz her gün bana geçmiş olsun diye gelen sevenlerimizle dolup taşıyordu.

Bu arada da bu halimle mahkeme koridorlarında sürünmem iyice canımı sıkıyordu.Kamu davasının açılmasıyla adliye-avukat arasında gel git yapıyorduk.Mahkeme benim bacaklarımı geri verecek değildi;o yüzden kararın benim için hiç de bir önemi yoktu.Canımı verecek kadar çok sevdiğim canım aşkım ise git gide benden uzaklaşmaya başlamıştı.Belki de buna ben sebep olmuştum.Sinirli çıkışmalarım ve asabi halim herkesi bezdirmeye yetip artıyordu bile.Canımın sıkıntısıyla çatacak yer arıyordum…Yine tersimden kalktığım bir gün,sevgilimle son bağlarımızı da koparmıştık.Onun da zaten arayıp da bulamadığı buymuş sanırım.Belki de ayrılalım kelimesi dilinin ucuna çok gelip gitmişti.Evet, O da umrumda değildi artık.Böylesine bir yaşamak ve hiçbir işe yaramamak çok kötü bir duyguydu.Bu halimle de çalışabileceğimi söyleyen patronum da bana acıyordu,biliyordum…Kimsenin bana acınacak gözlerle bakmasına müsaade etmemek için işime geri dönmeyi de kabul etmemiştim.İnsan ne ederse kendine ediyordu ya,ben de öyleydim aynen.Evde tıkılıp kalmış ve kimseyle görüşmüyordum.Tek arkadaşım ise,bilgisayarım olmuştu.Bir gün internette ilimiz haberlerini gezerken sol köşede duran bir yazı dikkatimi çekmişti.Yazıya tıklayıp açtığımda engellilerin açmış olduğu serginin açılışından bahsediliyordu.İlimizde böyle bir derneğin varlığından bile haberdar değildim oysa ki…Fotoğraflarda benim gibi tekerlekli sandalyeye mahkum arkadaşlarımın gülen gözleri benim de kalbimi sıcacık etti bir anda.Bu derneğe gitmeye karar verip,anneme seslendim beni hazırlaması için.Annem merakla nereye gideceğimizi soruyordu.Kısaca anlatıp beni oraya götürmesi için yalvaran gözlerle ona bakıyordum.
Çok uzun bir aradan sonra dışarı çıktığımda güneşin keskinliği bir anda gözlerimi aldı.Annem ise benden de mutlu görünüyordu.Psikolog randevumuza gitmeyi istemeyen ben,şimdi ise yüreğimin kıpırtısıyla bir an önce oraya varmamız için sabırsızlanıyordum.Taksiye binmeyi reddettim ve yoldaki herkesin beni görmesinden bu kez utanmayarak attım kendimi yollara.Yoldaki engelliler için yapılmış rampalar da çok hoşuma gitmişti.Annemi de yormadan gelebildik sonunda derneğe.Bizler için en ince ayrıntısına kadar büyük bir titizlikle yapılan bu bina meğerse belediyemizin bizlere hediyesiymiş.Giriş kısmında devam eden sergiden gözlerimi alamıyordum.Sanki büyük bir ressamın sergisinde gibiydim.Arkadaşlar muhteşem eserler çıkarmıştı.Dernek başkanı;isminin sonradan Ali olduğunu öğrendiğim beyefendi annemle beni büyük bir samimiyetle karşılamıştı.Bu yoğun ilgi beni daha da mutlu etmişti.Ali bey,bizi odasına davet etti ve koyu bir sohbete daldık.

Oda kalabalıktı ve muhabbet uzadıkça zaman su gibi akıp geçiyordu.Bende bir dernek üyesiydim artık bu ziyaretin sonunda.Kendime bir uğraş edinmenin mutluluğuyla oradan ayrılıp eve geldiğimde geç de olsa yaşadığıma binlerce kez şükrettim.Evdeki herkesin yüzü gülüyordu artık.Bir de psikolog yardımını kabul edince bizimkilerin keyfine değecek yoktu.Ben,sabah 8-akşam 5 hep gidiyordum artık derneğe.Dernek üyelerinin katkılarıyla ve hayırseverlerin de yardımıyla bir akülü araba alınmıştı bana.Anneme de zahmet olmadan kendim gidip gelebiliyordum.Orada değişik arkadaşları da tanıyınca farklı bir çevre edinmiştim kendime.Sağlamken bulamadığım sıcacık ilişkiler burada gün yüzüne çıkmıştı benim için.Sorunlarımız etrafında yoğunlaşıyor,toplantılar yapıyor ve çözüm yollarına gidiyorduk.Bürokrasiyle de toplantılarımız olduğu zamanlar ben de aktif rol oynuyordum bu toplantılarda.Sosyal etkinliklerimizden,satranç turnuvasında ise gönlümü bir kıza kaptırmıştım.O da benimle ilgileniyor,günlerim şimdi onunla daha dolu dolu geçiyordu.

Aynı zamanda fizik tedavi almaya da başlamıştım.Bir ümit sağlığıma kavuşmak için de çabalarımı esirgemiyordum.Beni sevenlerin verdikleri desteklerle aşamayacağım engel yoktu artık.Her engeli aşmak,yüreğimdeki kilitli kapıların arkasını sonuna kadar aralıyordu.Yürekler engelli olmadıkça açılamayacak kapı yoktu insanoğlu için.Beni ben yapan kaybettiğim savaşlardı.İnsan,bazen de kaybederek öğreniyordu.Her işte bir hayır var dedikleri bu olsa gerekti.Bu kaza benim başıma geldi ama aynı zamanda da farklı renkler kattı yaşantıma.O dili süslü,kendi süslü insanlar, yerini bu hayatımda doğallığa bırakmıştı.Asıl şimdi,hayata sıkı sıkıya bağlıydım.O pamuk ipliğine tutunarak hayattaydım şimdi.Kendime tek kızdığım nokta,sağlamken engelli arkadaşlarımın yerine koymamaktı kendime.Yarının garantisi kimse için yoktu.Empati işte bu noktada devreye girmeliydi.
Kendi adıma,bu yolda çok yol aşarak eksikliklerimi tamamlamaya çalıştım. Kazanın üstünden 2 yıl geçtiğinde ise yeni umutlarım vardı artık.Sevdiğim kızla evlenmiş ve ismimin de hakkını vererek ‘’Mesut’’ olmuştum.Ben de bir aile babasıydım artık.Dernek ise tam gaz devam ediyordu.Hem normal işimi yapıyor,hem de derneği beraber yürütüyordum.Bizler için çalışmalar yaparak bu yolda adımı kazımak benim için tek hedefti.Bu şekilde bir hayatı yaşamak,güçlüklere göğüs germek benim için bir imtihandı.Rabbime sonsuz şükürler olsun ki hayattayım ve kendimin farkındayım …

İsim: Ayşe Özçelik

Ben 01.08.1981 yılında Isparta da doğdum ve büyüdüm. Lise mezunu olup,evli ve 1 erkek çocuğu annesiyim.Ev hanımı olup,edebiyata ve kitaplara düşkünüm.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst