Kelimelerin algısı: engelli, özürlü sakat

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,081
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Milli eğitim bakanlığına bağlı okullar eğitim, öğretim ile yükümlüdür. Öğretmenler, öğretimin yanında eğitim içinde mücadele ederler. Öğretim, evet birçok kişiye verilebiliniyor ancak eğitim, aile temelli olması gereken, kişinin insan olma yetilerini geliştiren bir olgu. Eğitim şarttır, öğretim şart denilmemesinin nedeni budur. İnsan olmak şarttır yani, eğitim çok önemlidir. Ancak nedense öğretimi değil de, eğitimi hep açılması zor bir kilitli kapı olarak bırakıyoruz.

Peki, neden bu kapı hep kapalı kalıyor? İnsanlar sözcüklere, kelimelere takılıp objektif olabilmenin hazzına karşı koyuyorlar? Sorunların gerçek şekilde çözülebilmesi için, sorunları gerçekçi bir şekilde ele almak gerekir. Önceleri, ‘özürlü’ kelimesinin kullanıldığı alanda şimdi ‘engelli’ kelimesi var. Nedeni ise, ‘özürlü’ kelimesinin zaman içerisinde küfür olarak kullanılmaya başlanması. Yeni kelimenin küfürleştirilmesi çok mu zor o halde?
–HAYIR-

Kelime oyunlarıyla, birtakım sağlık sorunlarına sahip olan insanların, bu sağlık sorunlarının kalıcı ve birçoğunun doğumdan itibaren olması gibi dertlerine makyajlama mı yapılıyor?
–EVET-

Ne yani, ‘özürlü, engelli,’ bu gibi sıfatlar kullanılmadan, sağlık sorunları olan insanlar ifade edilemez mi? Neticede herkes insan değil midir? Ataerkil toplum düzeninde, ‘Normal’ sayılabilmek için, erkek ve sağlıklı mı olmak gerekir? ‘kadın’ olmak bile hakaret olarak kullanılıyor, ‘kız gibisin’ – ‘engelli misin?’- ‘özürlü müsün?’ – ‘Karı gibi’.. Bu kelimeler ayrımcılığın, tam ve normal sayılmanın yozlaştırılmasına çanak tutmuyor mu?

Peki bu kelime değiştirme oyunu, amacına ne kadar hizmet etmiş durumda?

Hiç düşündünüz mü? Zihniyetin değiştirilmesi, kelimenin değiştirilmesiyle mümkün değil ki. Eğer bu denli küçük değişikliklerin kişilerde bilinç patlaması yapacak kadar büyük bir etkisi varsa, derhal tüm kelimelerin yerine yenilerini türetelim.. Ama süreç bu şekilde tedavi edilemez.

Yanlış şekilde süregelenler, geçici ve basit çözümlerle geçiştirilmeye çalışılıyor. Küfürleştirilen kelimenin yerine, yeni bir kelime türetiliyor, karı yerine hanım, özürlü yerine engelli.. Zihniyet aynı kaldıkça, türetilen yeni kelime de küfürleştirilecktir.. İşte bu yüzden insanlar da, dış görünüşü farklı olan yani çoğunluğun sahip olduğu özellikleri bedensel olarak taşımayanlara karşı tepki üretiyorlar. Türkçemiz çok esnek bir dil, öyle ki ironiler yerli yersiz kullanıldığında çoğu kelime argolaşabiliyor. ‘engelli’, ‘sakat’, ‘özürlü’.

Algı nasıl düzeltilebilinir?

Algının tedavi edilmesi için sürekli yeni kelimeler bulmak gerçek çözüm için yeterli değildir. Olmadığını da süreçleri takip ederek gördük hepimiz. ‘Özürlü’ kelimesi resmi olarak kullanılan bir tabirdi, yerine ’engelli’ kullanılmaya başlandı, ancak halk arasında bu kelimeyi de, ilk kelime gibi argo tabirlerine sokmakta geç kalmadık. Yeni bir kelime bulunsa, türetilse bu yeni kelimenin de argolaştırılacağı kesin.

Bu sürecin tedavisi için bir önerim var!

İnsanlara kelimeleri değil, kelimelerin ifade etmeye çalıştığı anlamları öğretmeli. Yaşamın samimi olmaya değer olduğu ve sevinçlerle dolu olduğunda çok daha yaşanılası bir yer olduğu öğretilmeli. Bunları öğrendiğinde çocuklar, çocuklar diyorum çünkü anaokulu seviyesinde verilmesi gereken bir eğitim olarak görüyorum bu algı eğitimini, insanlar daha mutlu yaşamayı öğreneceklerdir. Bu eğitim, küçük yaşta verildiğinde; yavru kedilerin peşinden taşla sopayla koşmak yerine onları seven, arkadaşının gözlüğü var veya kilosu fazla diye dalga geçmeyen, beslenmesini yanındaki sıra arkadaşıyla paylaşabilen çocuklar yetişicektir.

Ve bu çocuklar, farklılığın getirdiği her şeyi; kır bahçesinde baharın gelmesiyle açan birbirinden farklı boylarda, renklerde, özelliklerdeki çiçeklere bakar gibi algılayacaklardır. İşte bunu eğitim sistemi içerisinde başarırsak, ‘özürlü’ kelimesi yerine bulduğumuz ‘engelli’ veya bu kelimenin yerine yeni kelime arayışlarımız.. Hepsi son bulacak. Çünkü o zaman herkesin adı ‘insan’ olarak algılanacaktır.
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Hepsine tamamda bizleri tanımlamak için illaki bir kelime kullanılmak zorunda. Bu kelime özürlü, engelli Ya da sakat kelimesi olabilir. Bence bunların hiç ama Hiçbir önemi yok. Asıl önemli olan o kelimelere yüklenen anlamlardır.
Ben tekerlekli sandalye kullanan bir insanım beni tarif etmek için 'sandalye kullanan insan' tabiri kullanılamaz herhalde. :)
Başta dediğim gibi kelimenin kendisi değil o kelimeye yüklenen anlam önemlidir.
 
D

deniz_incisi

Guest
sakat, özürlü kelimeleri geçmişte kaldı.. şimdi engelli deniliyor.. gerçi bizi rahatsız eden bu kelimeler değil.. arkadaşımın dediği gibi; kelimenin kendisi değil o kelimeye yüklenen anlam önemlidir.. karşımızdaki insan bize (engelli, sakat, özürlü....derken) ne anlamda hitab ediyor acaba?! bizi huzursuz eden/etmeyen düşünce de bu anlamlarda gizli..
 
Tekerlekli Sandalye
Üst