- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
İnsan önce kendine inanacak.
Biliyorum ki
Ülkemizde ve belkide bir çok ülkede yaşama tutunmak için insanlar bir çok mücadele vermektedir. Kimi yerde açlık,kimi yerde savaş,kimi yerde hastalık,işsizlik ve daha bir çok olumsuz etken.
Yaşamın aslında toz pembe olmadığının bir çok örneği hergün defalarca kez gözlerimizin önüne serilmektedir. Tüm olumsuz şartlar insanın direncini,umutlarını hayata tutunma hevesini bir anlamda baltalamakta çoğu kişi üzerinde'de bunu başarmaktadır. Oysa insan güçlü bir yaratıktır her ne olursa olsun direnme mücedele etme potansiyeline sahip yaratılmış bir varlık olmasına rağmen bunun bir çoğumuz farkında değilizdir.
Önce inanmak!
İnanmak başarmanın yarısı derler kendimize inancımız yoksa başarabileceğimiz pek bir şey yok demektir. Gücümüz tamdır ama inancımız yoksa en güçsüz biziz demektir. Olumsuz şartlarla mücadele edebilecek kapasite vardır fakat inanç yoksa sonuçta yoktur.
Hani insanı belli sınırlar içinde tutmaya çalışan, belli kalıplara sokmaya çalışan, bana göre eksiklikler fakat kimilerine göre kural,yasa,yönetmelik kisvesi altında insanları sindiren,susturan,olduğu kadarını kabullendiren sisteme baş kaldıramayışımıza dır bu isyanım.
Bize yaşatılmak istenilen yaşamı yaşayışımıza' dır isyanım.
Bize sus evinde otur denilipte susup oturuşumuza'dır isyanım.
Birlik olunamayışına yanlışa baş kaldıramayışımıza'dır isyanım.
Kendimize inanmayışımıza olanı olduğu kadarıyla kabullenişimize'dir isyanım.
Mesela yaşamak için öncelikle maddiyat deriz doğruda söyleriz paran yoksa adeta bir hiçizdir. Peki bir engelli 3 aydan aya aldığı maaşla , yada otur evinde engelline bak diyerek verilen bakım maaşıyla geçinemiyorum diye kıvranırken bunu nekadar dillendirebildi? Bu verilen sözüm ona sosyal yardımın azlığı için kaçımız kendimize inanarak birlikte yol alıp baş kaldırabildik,kaçımız sesimizi duyurmak bu para yetmiyor diye bu konunun üzerine gidebilecek yollar aradık.Kaçımız susmadık ,kabullenmedik,neyse buda yoktu en azından alıyoruz demedik. Biz inandıkmı ki kendimize karşımızdakini inandırabilelim,biz birlikte sesimizi duyurmaya çalıştık mı ki de karşılık alalım.
Hani caddeler, sokaklar ,kaldırımlar engelli için uygun değil diye bir çoğu evden çıkmaya korkar halde yaşamak zorunda kalan insanlar var ya, sadece o kaldırımın yolun düzeltilmesini beklemekten başka ne yaptın? Bizim insanımızın bir şeyleri gözüne,gözüne sokman gerektiğinin hala farkında değilmisin?Önce inanıp sonrada üzerine gidip hakkını aramazsan bu hayatta hep geride kalacağını neden görmek istemezsin. Bizi önce biz önemsemeliyiz ki daha adilane bir yaşam standartları oluşabilsin.
Ben bu topraklar üzerinde yaşayan bir bireyim diyerek gördüğüm her olumsuzluğu engelli yada engelsiz düzelmesi açısından hiç birşey yapmıyorsam işte sorun burada başlıyor demektir.
Örneğin engelli park yerine koyulan bir araç beni kısıtlamış ve susmuşsam,yada tam tekerlekli sandalyemle ineceğim rampa önüne koyulan bir araca sessiz kalmışsam, bir görme engelli yoluna barikat gibi kurulan nesneler karşıma çıkıpta ben orada kalakalmama rağmen ses etmemişsem ,asansörlerde sıra beklerken tüm engelsizler bir anda binip te ben geride kalıp başımı eğip susmuşsam,alınan maaşın azlığından yakınmama rağmen birleşip hakkımızı aramamışsak,seçimlerde karga tulumba taşınmak zorunda bırakılmama rağmen hala oyumu atayım demişsem,önceliğimin olması gereken yerlerde o öncelik sağlanmamasına rağmen susmuş şikayetimi dile getirmemişsem,bende herkes kadar her ortama giremiyor ve buna susuyorsam belediyelere ve gerekli tüm kurumlara şikayetlerde bulunmuyorsam hata kimsede değil sadece bendedir.
Önce kendine inancın olacak ve tabiki saygın burada herkes kadar benimde hakkım var diyebileceksin ki hakkını alabilesin.....
Biliyorum ki
Ülkemizde ve belkide bir çok ülkede yaşama tutunmak için insanlar bir çok mücadele vermektedir. Kimi yerde açlık,kimi yerde savaş,kimi yerde hastalık,işsizlik ve daha bir çok olumsuz etken.
Yaşamın aslında toz pembe olmadığının bir çok örneği hergün defalarca kez gözlerimizin önüne serilmektedir. Tüm olumsuz şartlar insanın direncini,umutlarını hayata tutunma hevesini bir anlamda baltalamakta çoğu kişi üzerinde'de bunu başarmaktadır. Oysa insan güçlü bir yaratıktır her ne olursa olsun direnme mücedele etme potansiyeline sahip yaratılmış bir varlık olmasına rağmen bunun bir çoğumuz farkında değilizdir.
Önce inanmak!
İnanmak başarmanın yarısı derler kendimize inancımız yoksa başarabileceğimiz pek bir şey yok demektir. Gücümüz tamdır ama inancımız yoksa en güçsüz biziz demektir. Olumsuz şartlarla mücadele edebilecek kapasite vardır fakat inanç yoksa sonuçta yoktur.
Hani insanı belli sınırlar içinde tutmaya çalışan, belli kalıplara sokmaya çalışan, bana göre eksiklikler fakat kimilerine göre kural,yasa,yönetmelik kisvesi altında insanları sindiren,susturan,olduğu kadarını kabullendiren sisteme baş kaldıramayışımıza dır bu isyanım.
Bize yaşatılmak istenilen yaşamı yaşayışımıza' dır isyanım.
Bize sus evinde otur denilipte susup oturuşumuza'dır isyanım.
Birlik olunamayışına yanlışa baş kaldıramayışımıza'dır isyanım.
Kendimize inanmayışımıza olanı olduğu kadarıyla kabullenişimize'dir isyanım.
Mesela yaşamak için öncelikle maddiyat deriz doğruda söyleriz paran yoksa adeta bir hiçizdir. Peki bir engelli 3 aydan aya aldığı maaşla , yada otur evinde engelline bak diyerek verilen bakım maaşıyla geçinemiyorum diye kıvranırken bunu nekadar dillendirebildi? Bu verilen sözüm ona sosyal yardımın azlığı için kaçımız kendimize inanarak birlikte yol alıp baş kaldırabildik,kaçımız sesimizi duyurmak bu para yetmiyor diye bu konunun üzerine gidebilecek yollar aradık.Kaçımız susmadık ,kabullenmedik,neyse buda yoktu en azından alıyoruz demedik. Biz inandıkmı ki kendimize karşımızdakini inandırabilelim,biz birlikte sesimizi duyurmaya çalıştık mı ki de karşılık alalım.
Hani caddeler, sokaklar ,kaldırımlar engelli için uygun değil diye bir çoğu evden çıkmaya korkar halde yaşamak zorunda kalan insanlar var ya, sadece o kaldırımın yolun düzeltilmesini beklemekten başka ne yaptın? Bizim insanımızın bir şeyleri gözüne,gözüne sokman gerektiğinin hala farkında değilmisin?Önce inanıp sonrada üzerine gidip hakkını aramazsan bu hayatta hep geride kalacağını neden görmek istemezsin. Bizi önce biz önemsemeliyiz ki daha adilane bir yaşam standartları oluşabilsin.
Ben bu topraklar üzerinde yaşayan bir bireyim diyerek gördüğüm her olumsuzluğu engelli yada engelsiz düzelmesi açısından hiç birşey yapmıyorsam işte sorun burada başlıyor demektir.
Örneğin engelli park yerine koyulan bir araç beni kısıtlamış ve susmuşsam,yada tam tekerlekli sandalyemle ineceğim rampa önüne koyulan bir araca sessiz kalmışsam, bir görme engelli yoluna barikat gibi kurulan nesneler karşıma çıkıpta ben orada kalakalmama rağmen ses etmemişsem ,asansörlerde sıra beklerken tüm engelsizler bir anda binip te ben geride kalıp başımı eğip susmuşsam,alınan maaşın azlığından yakınmama rağmen birleşip hakkımızı aramamışsak,seçimlerde karga tulumba taşınmak zorunda bırakılmama rağmen hala oyumu atayım demişsem,önceliğimin olması gereken yerlerde o öncelik sağlanmamasına rağmen susmuş şikayetimi dile getirmemişsem,bende herkes kadar her ortama giremiyor ve buna susuyorsam belediyelere ve gerekli tüm kurumlara şikayetlerde bulunmuyorsam hata kimsede değil sadece bendedir.
Önce kendine inancın olacak ve tabiki saygın burada herkes kadar benimde hakkım var diyebileceksin ki hakkını alabilesin.....