Keneye çıplak elle dokunmayın.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Prof. Dr. Reşit Mıstık, keneye çıplak elle dokunulmaması gerektiğini belirterek, "Yapışan kene, ince uçlu cımbız ile kağıt havlu veya kauçuk eldiven giyilerek çıkarılır. Kenenin olduğu vücut parçası sıkılmamalı, ezilmemeli ve delinmemelidir" dedi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından, Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Hüdavendigar Salonu'nda düzenlenen konferansta kene hastalıklarının bulaşma yolları ve bundan korunma yöntemleri anlatıldı.

Konferansa, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ilaçlama çalışanları, belediyelerin veteriner hekimleri ve vatandaşlar katıldı. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Engin Kennerman'ın oturum başkanlığını yaptığı toplantıya, UÜ Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Levent Aydın ve UÜ Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Reşit Mıstık konuşmacı olarak katıldı.

Son dönemde sıkça gündeme gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nden (KKKA) bahseden Prof. Dr. Reşit Mıstık, KKKA'nın sebep olduğu hastalığın ilk kez 2. Dünya Savaşı yıllarında 1944 ve 1945 yılı yaz aylarında Batı Kırım steplerinde görüldüğünü ve 200'den fazla askeri etkilediğini belirtti. Kongo virüsünün ise 1956 yılında Zaire'de ateşli bir hastadan izole edildiğini ifade eden Prof. Mıstık, Kongo virüsü ve Kırım Kanamalı Ateşi virüslerinin aynı virüs olduğunun tespit edilmesi üzerine adının Kırım Kongo Kanamalı Ateşi konulduğunu anlattı. Prof. Mıstık, Türkiye'de KKKA olgu sayısının 2002 yılında 17, 2003 yılında 133, 2004 yılında 249, 2005 yılında 266, 2006 yılında 438, 2007 yılında 713, 2008 yılında bin 315, 2009 yılında ise bin 300 olduğunu hatırlattı.

Virüsün insanlara nasıl bulaştığını da anlatan Prof. Mıstık, "İxodid ve argasid kenelerinin tutunması, ezilmesi, virüsü kanında bulunduran çiftlik hayvanlarının kan veya dokularıyla temas edilmesi ve hastayla temas durumunda virüs bulaşır. KKKA virüsü insana tesadüfen geçer. Asıl konakları sığır, koyun ve keçidir. Kanda virüsün bulunduğu zamanda bu hayvanlardan kan emen veya daha önce virüsü bulunduran keneler insana tutunursa virüsü bulaştırır" dedi.

Deriye yapışan kenenin çıkartılma yolundan da bahseden Prof. Mıstık, "Yapışan kene, ince uçlu cımbız ile kağıt havlu veya kauçuk eldiven giyilerek çıkarılır. Yeri sabunlu suyla yıkanır ve antiseptik sürülür. Sağlık çalışanları tarafından kişinin başlangıç tetkikleri yapılmalıdır. Kene tutunması olan kişi 3 gün arayla, 14 gün izlenmelidir. Kene bükülmemeli ve kıvrılmamalıdır. Kenenin olduğu vücut parçası sıkılmamalı, ezilmemeli ve delinmemelidir. Keneye çıplak elle ellenmemelidir. Kene çıkarıldıktan sonra tutunma bölgesine antisepsi uygulanmalı, eller su ve sabunla yıkanmalıdır" diye konuştu.

Keneden korunma yollarını da anlatan Prof. Mıstık, "Açık havadaki aktiviteler sırasında uzun kollu açık renk giysiler giyilmeli, pantolon çorabın veya botların içine sokulmalıdır. Kıyafetler sık sık kontrol edilmelidir. Kenelerin sıklıkla bulunduğu yerler diz arkaları, el ve ayak parmak aralıkları, koltuk altları, kulak arkası, boyun ve saçlı deri gibi ince derilerdir" şeklinde konuştu.

"AÇIK RENKLİ ELBİSELER GİYİN"

UÜ Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Levent Aydın ise, 20 yılda toplam 8 kez kene tarafından ısırıldığını söyledi. Açık renkli elbiseler giyilmesini öneren Aydın, "İlerleyen yıllarda sayının daha da yükseleceğini herkese anlatmamız gerekir. Çünkü kenelerin doğal düşmanlarını öldürüyoruz. Özellikle uyarı tabelalarımızı büyükşehirde belli risk odaklarımıza asmalıyız. Ancak bu durum bile ülkemizde yanlış algılanır. Bu tabelalar insanları sadece uyarıyor. 'Buraya pikniğe geliyorsunuz, gelin ama kene var..' 4 saatte bir kendinizi ve pet hayvanınızı kontrol edin. Açık renkli elbiseler giyin. Uzun kollu giyinin. İstenmeyen bir durumda da bir sağlık kuruluşuna başvurun. Şunu da vurgulamak gerekir. Göreceğiniz kene yarım santim ve siyahtır. Yarım santimden küçük olamaz. Bunlar Kırım Kongo taşıyamaz. Bunlar başka tür kenelerdir. Göreceğimiz kene büyük bir kenedir" ifadelerini kullandı.



İhlas Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Keneye karşı bitkisel karışımlı destek.!

Alternatif Tıp Uzmanı Semih Efe Danışan, KKKA hastalığına karşı bitkisel karışımlı desteğin vücudun direncini artırdığını söyledi.

Türkiye'de yaz aylarında insanların korkulu rüyası haline gelen ve birçok insanın hayatını kaybettiği kenelere karşı çözüm arayışları devam ediyor. Bu kapsamda bitkisel karışımla vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemli olduğunu ileri süren Alternatif Tıp Uzmanı Semih Efe Danışan, vücut direnci zayıf olan kişilerin daha çabuk hastalığa yakalandığını kaydetti.

Vücuttaki savunma sistemi arttığında kişiye yapışan kenenin diğer insanlara göre daha az etkilediğini iddia eden Danışan, "Keneyle ilgili henüz bir ilaç bulunamadı. Kenelerden ölen insanlar da artık normal vaka gibi görülmeye başlandı. Ama bunda gördüğümüz olgu vücudun zehre karşı güçlendirilmesi.. Avrupa da ozon tedavisi olarak geçiyor. Bu karışımda ginseng, ısırgan tohumu, ozon, kantaron vb. bitkiler var. Sabah kahvaltından sonra bir bardak yoğurdun içine 2 tatlı kaşığı karışımdan koyarak yiyoruz. Tarlaya giderken, pikniğe giderken koruyucu olarak bildiğimiz bitkisel ürünler kullanılabilir" dedi.

Osmanlı zamanında da zehirlere karşı bitkisel tedavi uygulandığını ifade eden Danışan, "Isırgan tohumu kanı temizler, alyuvarları korur, kanda filtre görevi yapar. Bu anlamda zehirlerden korunmak için öncelikle vücudun savunma sistemini güçlendirmeliyiz. Bu kullanıldığı zaman faydasını mutlaka göreceklerdir. Tıp gelişmeden önce bitkisel ürünler kullanılıyormuş" diye konuştu.

Danışan, kenenin hücreye yaydığı zehre karşı bağışıklık sistemini güçlendirmenin hastalığın tedavisinde hayati önem taşıdığını ifade ederek hasta ve yaşlı kişilerin virüsü kaptığında diğer insanlara göre yaşama şansının azaldığını sözlerine ekledi.


İhlas Haber Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
'Kırım Kongo'nun serumunu Türk doktorlar üretti

Bilinen hiçbir ilacı bulunmayan ve kenelerden insanlara bulaşarak ölümlere sebep olan Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığına karşı ilk serumu Türk doktorlar üretti. Hastalığa yakalanıp tedavi olan kişilerin kanlarından üretilen serum, bugüne kadar 26 hasta üzerinde denendi. Yüzde 90 ölüm riski bulunan hastalardan sadece ikisi hayatını kaybetti.

Tedavisi şimdiye kadar bulunamayan ve kenelerden insanlara bulaşarak ölümlere sebep olan Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığına karşı dünyada ilk serumu Türk doktorlar üretti. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nden eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu'nun ürettiği serum, 26 hasta üzerinde denendi. Yüzde 90 ölüm riski bulunan hastalardan 24'ü sağlığına kavuştu. Sadece ikisi hayatını kaybetti.

Afrika ve Asya ülkelerinden göç eden kuşlar vasıtasıyla Türkiye ve Avrupa'ya taşınan Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığı, Türkiye'de ilk kez 2002'de ortaya çıktı. Mikrobu taşıyıcı kenelerin insanları ısırması sonucu 2002-2003 yıllarında 6 cana mal olan hastalık, ilk görüldüğünden bugüne kadar 250'ye yakın kişinin ölümüne sebep oldu. Hiçbir ülkenin ilaç ve serum bulamadığı hastalık sebebiyle dünyada yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Kene kâbusuna, hastalığın tedavisini bulan Türk doktorlar son verdi. Tedavisi şimdiye kadar mümkün olmayan hastalık için ilk kez bir Türk ekibi tarafından anti-serum üretildi.

Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Mikrobiyoloji bölümünden Prof. Dr. Ayhan Kubar'ın başkanlığındaki ekip, 2007 yılından beri anti-serum çalışmalarını yürütüyordu. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nden eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu, hastalığa karşı ilk anti-serumu üretti. Hastalığa yakalanıp iyileşen hastaların kanından saflaştırılarak üretilen serum, mevzuata uygun tek yer olan Adıyaman'da Vetal Serum Tesisleri'nde hazırlandı. 2009 yılında, Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Prof. Dr. Hürrem Bodur başkanlığında, 26 hastada klinik çalışmada kullanıldı. Yüksek risk grubunda bulunan ve yüzde 90 ölüm riski bulunan hastaların sadece ikisi hayatını kaybetti. Çalışmanın Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığının tedavisinde atılan en büyük adım olduğu belirtiliyor. Böylece hastalık artık insanların kâbusu olmaktan çıktı. Gelecek için ümit vaat eden bu çalışma, Japonya'nın saygın bilim dergilerinden Japanese Journal Of Infectious Diseases (JJID) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

HASTALIK NEDENİYLE YAŞANAN ÖLÜMLER

2002-2003 6

2004 13

2005 13

2006 27

2007 33

2008 63

2009 63

Zaman
 
Tekerlekli Sandalye
Üst