Lokman Ayva: Engelliler Artık Sokağa Çıkmalı

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Eğitim Konuşmaları’nın bu haftaki konuğu Türkiye’nin engelli ilk milletvekili Lokman Ayva. Engellilerin eve kapanmaması gerektiğini söyleyen Ayva, bu konudaki sorularımızı şöyle cevaplandırdı.



Kısaca hayat hikâyenizden bahsedebilir misiniz?



L.A.: Siz sorarken şöyle bir düşündüm. İşin doğrusu hem ilginç hem de doğal geldi. İkisi nasıl oldu? Bir baktım 12 yaşına kadar görmüyorum, birde bakıyorum 11 yaşına kadar tam görüyorum, bir de bakıyorum 11 yaşından sonra tam görmüyorum. 11 yaşında âmâ olmuşum. 5 yıl evde kalmışım sonra Ankara’da âmâlar okuluna başlamışım. Normal lisede eğitim görüp Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme bölümünü okumuşum. Yüksek lisansımı yine aynı bölümde bitirirken doktorama da Atatürk Enstitüsü’nde devam ediyorum. Sosyal hayat olarak Türkiye Beyaz Ay Derneği Fiziksel Engelliler Vakfı gibi Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği, Alman Türk Evi Vakfı gibi kuruluşlarda Yönetim Kurulu Üyeliği ve başkanlık yapıyorum. Şimdi tüm bunlara bakınca enteresan bir çizgi takip etmişim. Ben zorlukların hayatımda birer öğrenme fırsatına, imkâna dö-nüştüğünü anladım. Hatta şöyle de ifade edebilirim: “Ben imkânsızlıkların imkânlarını yaşadım.” İmkânsızlıklar bana imkân sundu. Bütün bunlar neticesinde şunu anlıyorum ki aslında hepimizin hayatında acılar ve tatlılar aynı pakette gelmiş. Fakat acıların farkında olup, tatlıların farkında olmamışız. Kendime gelecek olursak hâlen AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurul Üyesiyim. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım.



‘KÖR’ BİR ODADA YAŞADIM!



Evde kaldığınız 5 yıl boyunca dış dünyayı nasıl tasavvur ediyordunuz?



L.A.: 5 yıl belki karanlık bir dönem olabilir. Ama hamdolsun bunun fırsat ve imkânları da vardı. Bol bol radyo dinledim, kültürel şeyler dinledim. Radyo benim için çok önemli bir bilgi kaynağı oldu. Yani iyi bir inziva hayatı da diyebilirsiniz. İnsanlar böyle bunu yaşayabilmek için kendi şartlarını zorlarlarken, benim elime istemeden de olsa böyle bir imkân geçti.



Engelli çocuklarımızın çoğu eğitime dâhil olmuyor. Neler yapılmalı, ailelere ne tavsiye edersiniz?



L.A.: Engelli aileleri yalnız kalmış durumdalar. Neden derseniz; bir insan engelli bir çocuğu olmadan önce aslında sıradan biri değil mi? Yani diyelim ki benim hiç bir alakam olmamış ama bir gün öğreniyorum ki kucağımdaki çocuk engelli. Bu durumdaki insanlar bilinçli olmadığı için engellilerle ilgili tutum ve düşüncelerini yavrusuna yansıtıyor. Daha vahimi toplum, engellilerin eğitim görebileceğine inanmadığı için aileler de böyle zannediyor. Hâlbuki benim eğitim anlayışımda potansiyeli ortaya çıkarmak çok önemli bir kavram. Engelli vatandaşlarımıza eğitim veremediğimizden onların potansiyellerini ortaya çıkaramıyoruz. Eğer Aşık Veysel’e o fırsat verilmeseydi “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü söyleyememiş olacaktı. Bu türküyle hayatına anlam katan birçok insan da o anlamdan mahrum bir şekilde yaşayacaktı. Bu tarz potansiyelleri ortaya çıkarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu sebeptendir ki TEDx’i çok önemsiyorum. Bu vizyonu oluşturmak için çok güzel bir yöntem.



Devlet yardımının yanında engellilere yönelik birçok çalışma yapılıyor. Peki “şu da yapılsa iyi olur” dediğiniz bir başka neler var?



L. A.: İnsanlar bedensel, duygusal ve zihinsel bakımdan birbirlerinden farklıdırlar. Bunların bir kısmı benimseme, bazısı da dışlama sebebi olmuş. Bedensel farklılığı olan engelliler yeri gelmiş dışlanmış. Aslında bu dışlanma belki bilinçli olmamış veya bunun farkına varılamamış. Bunun temel sebebi engellileri “yok sayarak” kurulan sistemlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu sisteme ben girememiş oluyorum. Ben giremediğim için de dışlanmış oluyorum. Sistemi herkesin girebileceği şekilde sunsalardı problem olmayacaktı. Halbuki aslolan herkese eşit olarak hitap etmektir. Bu farklılıklar yok sayılarak bir dünya oluşturulmaya çalışıldı. Çok insan acı çekmeye devam ediyor. Bir an evvel bu yöntemlerin değiştirilmesi ve herkese hitap eden yöntemler kurulması lazım. Bunu başarabilirsek dünya daha güzel bir yer olacaktır.



Özürlü çocuk sahibi ailelere nasıl bir mesaj vermek isterseniz?



L. A.: Ailelere şunu söyleyebilirim; eğer bedensel, işitsel ya da algılama yönünden farklı bir çocuğunuz varsa bu farklılığını yok sayarak ne çocuğa ne de topluma faydalı olabilirsiniz. Önce sizin bu farklılığın farkına varmış olmanız gerekiyor. Sonra da buna göre yeni bir hayat planı çizilmeli. Mesela nasıl ki erkek çocuğunuza pantolon kız çocuğunuza etek almayı planlıyorsanız, âmâ çocuğunuza da resimli oyuncak yerine dokunabileceği bir oyuncak alabilirsiniz. Bazen de aileler engelli çocukları için farklı düşünceler içine girip çocuklarını eve hapsediyorlar. Aşırı bir sevgi ve koruma zihniyetinden dolayı. Anne-babanın sevgisinden şüphem yok ama bu sevgi yarardan çok zarar getirir. Çocukların zarar görmeden bedensel ve zihinsel yönden güçlenmesi şart. Bu sebepten, önce aileler bir şeyler yapmalı.



LOKMAN AYVA’NIN RÜYASI



Son olarak “Bir Rüyam Var” dediğimizde Lokman Ayva’nın rüyasını sorsak?



L. A.: “Farklılıklarımızdan fayda sağlayabileceğimiz bir ortam oluşturmak” diyebilirim. Biraz daha açmak gerekirse engellilerin evlerinden çıkarak hayata dahil olduğu, sistemlerimizin onlar içinde çalıştığı bir ülkede yaşamak en temel hayalim. Dünya için düşündüğümde ise benim hayalim tüm kurumların el ele vererek özürlüler için yeni projelere imzalar attığı, insanlığın problemlerini diyaloglarla çözerek savaşların, kavgaların olmadığı, farklılıklarından dolayı insanların dışlanmadığı bir dünya diliyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst