Lokman Ayva’ya; Bu ne perhiz azizim!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Engelli olmak bayağı büyük bir dert ülkemizde. Engelli insanlarımızla ilgili haberleri takip ediyor musunuz bilemiyorum ama sıkıntılar hala devam ediyor.

Lokman Ayva, görmeyen yurttaşlarımız için Boğaziçi mezunu bir başarı öyküsü. Milletvekili olduktan sonra da engelliler için gerekli yasal düzenlemenin yapılmasında ve bunun hayata geçirilmesinde çok büyük emeği var.

Son günlerde Lokman Ayva’yı İş Kanunu’nda yapılmak istenen bir değişikliğe karşı radikal muhalefeti ile takdir ettik yeniden. Kendisine destek veren engelli örgütleriyle birlikte, çalışma yaşamında “engelli bireyleri engelsiz bireylerden tecrit etmeyle” sonuçlanabilecek bir yasa değişikliğine karşı çıktılar ve başarılı oldular. Torba yasadan bu madde çıkarıldı, böylece muhtemel bir ayrımcı uygulamanın önüne geçilmiş oldu. Ama iş burada bitmiyor ne yazık ki. Engellileri toplumsal hayata katmak, çalışma hayatına üreten ve emeklerinin karşılığını alan bireyler olarak katabilmek için özel destekler, yani “pozitif ayrımcılık” gerekiyor. Bunun için de sadece engelli bir milletvekili ile engelli derneklerinin değil, hak savunuculuğunda engellileri pek hatırlamayan diğer sivil toplum kuruluşlarının da katkı vermesi gerekiyor.

Halihazırda, engelli bireylerin daha çocukluk yaşlarından itibaren topluma entegre olabilmeleri için, örgün eğitim kurumlarında “kaynaştırma” yoluyla sisteme dahil edilmeleri yaklaşımı benimsenmiş durumda. Bu uygulamanın yerleşmesi ve yaygınlaşması kolay değil ama geçmişe göre önemli ölçüde yol alındığı da bir gerçek.

Örgün eğitimde görev yapan öğretmenler, hizmet içi eğitim kursları alarak, kaynaştırma öğrencileriyle birlikte eğitim yapmanın yöntemlerini öğreniyorlar. Sınıftaki diğer çocuklar, engelli bir arkadaşlarıyla birlikte yaşama, eğitim görme konusunda hayat tecrübesi kazanıyorlar. Engelli çocuklar da ayrı ortamlarda “tecrit edilmeden” eğitim görmenin sağladığı kazanımlarla mutlular.

Kaynaştırma uygulamasının gerekçesi kısaca şu;

Ağır düzeyde olmayan engellilik durumlarında, çocukların kendi akranlarıyla birlikte eğitim görmeleri, hem akademik gelişme açısından, hem de çocukların topluma uyum sağlamaları açısından daha iyi sonuçlar sağlıyor. Bu yüzden, engellilere sağladıkları olanaklarla hayranlık uyandıran pek çok ülkede, sistem bu şekilde yapılandırılmış durumda. Özürlü çocukları adeta bir getto gibi ayrı okullara toplayarak eğitim verme anlayışı buralarda çoktan demode olmuş. Ancak, özür durumlarına göre, faklı disiplinlerden oluşan ekiplerle, bu bireylere ihtiyaçları nispetinde destek eğitimleri ve rehabilitasyon programları uygulanıyor.

Çıkarılmasında Lokman Ayva’nın da önemli desteği bulunan Özürlüler Kanunu ile bizde de benzer bir uygulama başladı. Okullarda gerçekleştirilen kaynaştırma eğitimine destek amacıyla, ülke genelinde sayıları iki bine yaklaşan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri açıldı. Bu merkezler sayesinde binlerce özürlü ailesi ilk kez bir psikologla, bir fizyoterapistle ya da bir zihinsel engelli öğretmeniyle karşılaşmış oldu. Bu alanda yaşanan başarılar pek kimsenin dikkatini çekmese de, özürlü aileleri bunları yakinen biliyorlar. Tabi ki sorunları ve eksiklikleri de biliyorlar.

Şimdilerde, aileler yeni bir sorunla karşı karşıya. Örgün eğitim kurumlarında uygulanan kaynaştırma eğitiminin başarısız olduğu iddiasıyla, engelli çocukların yeniden “özürlü gettolarına” gönderilmeleri hedefleniyor. Tabi kanun maddesi böyle söylemiyor ama, Lokman Bey’in karşı çıktığı İş Kanunu değişikliği teklifinde olduğu gibi, bu şekilde sonuçlanması kuvvetle muhtemel (hatta kesin) bir durum var ortada.

Tuhaf olan şu ki, bu yeni teklifin sahibi de, Lokman Ayva. E şimdi, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi, Sayın Ayva?

azizim!


AA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst