M
mavibalina2012
Guest
Engelliler öğretmen olamaz tartışmaları sürüp giderken konudan haberi olmayan kalmadı...Fakat irdelenen hep aynı sözlerdi...Engelliler öğretmen olamaz...İyi de neden sebep nedir peki, ben gerekçeleriyle öğrenmek istiyorum...Öğretmen olamaz dediniz bizleri engellediniz üstelik sadece olamaz demekle yetindiniz...Bizler sizlerle inatlaşmak adına değil de sadece öğrenmeyi sevdiğimiz için bir de öğretmenin kutsallığına inandığımız için görevimizi ifa ettik...Neler kaybettik bu süreçte, neler kaybettirdik sizlerin adına...Derslerimize mi girmedik, yüksek ücret mi istedik, yanlış davranış biçimleri mi sergiledik, öğrencilerimizi kötülükleri mi teşvik ettik, seviyemizi tespit etmeye kalktınız da yetersiz mi buldunuz?..O vakit olamamamızın gerekçeleri ne?..Bırakın yüksek ücreti bizler ücretsiz derslere girdik sizin vermediğiniz yetilere inadımızdan değil yüreğimiz buna inandığı için...
Engelliler öğretmen olamaz derken ya kesin surette olamaz diye genelgeler çıkarın ya da zaman zaman insanların duygularıyla oynamayın...Ve olmaz derken çıkın kamuoyuna nedenleriyle gerekçeleriyle anlatın...Neden olamayız?..Sonra birisi kalkıyor neden olmasın diye engelli öğretmen atamalarını yapıyor, yıllar sonra birisi yine çıkıp olamaz diyor...Engelli öğretmende iki arada bir derede kalıyor...
Yapmak isteyen insanlara yapamazsın dediğinde öncelikle onun şevkini kırarsın...Bir de madalyonun diğer yüzünü çevirdiğinizde öğrencileri görürsünüz...O kadar gündeme getirdiğimiz bu sözcükler çocukları nasıl etkiler?...Olamaz denilen engelli öğretmenin hasbel kader öğrencisi olan çocuklar öğretmeni hakkında neler düşünürler?...Öğretmenleri hakkında olumsuz söylemler henüz doğru ve yanlışı ayırt etme yetisinden mahrum olan öğrencilerin düşüncelerinde nasıl anlam bulur?.. Bir taraftan insanların fiziki özelliklerine takılmamayı öğretirken bir taraftan da sadece engeli olduğu olduğu için engellilerin öğretmen olamayacaklarını nasıl anlatırsınız...Nasıl eşitsizliklere rağmen fırsat eşitliğinden bahsedebilirsiniz...Ya herkesin olamaz dediği öğretmenini o da istemezse...O küçücük yüreği o yaşlarda önyargılarla tanıştırarak kaliteli eğitimden, mükemmel eğiticilikten nasıl bahsedebiliriz?..
Öğretmenin görevi ilk başta öğretmek olmalı...İlimi, bilimi, insanlığı, duyguları, önyargıları kaldırmayı öğretebildiği kadarıyla öğretmek...Anlattıklarına öncelikle kendisi inanmalı ki, ikna etmesi kolay olsun, inanmalı ki, gerçekler kolaylıkla anlaşılsın...Hal böyle olunca tek vasfı olan öğretmekten ibaret olan öğretmenin işi daha da güçleşir...Öğretmek vasfına dört elle sarılır kimselere ders vermek amacıyla değil sadece öğrencilerine en iyisini vermek adına...O öğrettikçe önyargı bulutları yavaş yavaş dağılır ancak hala onu görmeyenler hala onu işitemeyenler var oldukça ağzıyla kuş tutsa da anlamsızdır...
Ancak gönlüne öğretme aşkı düşsün bir kere dur durak bilmez öğretmen...Onun her daim öğretecek kitlesi vardır... Kamu olmadı, özel okullar, olmadı köy okulları, olmadı gece dersleri, olmadı ücretsiz dersler, olmadı, olmadı...Buna da engel olacak değilsiniz ya?...Sizin tüm yoklarınıza rağmen bizlere ihtiyaç duyanlar için bizler her vakit ve her koşulda varız...
Engelliler öğretmen olamaz derken ya kesin surette olamaz diye genelgeler çıkarın ya da zaman zaman insanların duygularıyla oynamayın...Ve olmaz derken çıkın kamuoyuna nedenleriyle gerekçeleriyle anlatın...Neden olamayız?..Sonra birisi kalkıyor neden olmasın diye engelli öğretmen atamalarını yapıyor, yıllar sonra birisi yine çıkıp olamaz diyor...Engelli öğretmende iki arada bir derede kalıyor...
Yapmak isteyen insanlara yapamazsın dediğinde öncelikle onun şevkini kırarsın...Bir de madalyonun diğer yüzünü çevirdiğinizde öğrencileri görürsünüz...O kadar gündeme getirdiğimiz bu sözcükler çocukları nasıl etkiler?...Olamaz denilen engelli öğretmenin hasbel kader öğrencisi olan çocuklar öğretmeni hakkında neler düşünürler?...Öğretmenleri hakkında olumsuz söylemler henüz doğru ve yanlışı ayırt etme yetisinden mahrum olan öğrencilerin düşüncelerinde nasıl anlam bulur?.. Bir taraftan insanların fiziki özelliklerine takılmamayı öğretirken bir taraftan da sadece engeli olduğu olduğu için engellilerin öğretmen olamayacaklarını nasıl anlatırsınız...Nasıl eşitsizliklere rağmen fırsat eşitliğinden bahsedebilirsiniz...Ya herkesin olamaz dediği öğretmenini o da istemezse...O küçücük yüreği o yaşlarda önyargılarla tanıştırarak kaliteli eğitimden, mükemmel eğiticilikten nasıl bahsedebiliriz?..
Öğretmenin görevi ilk başta öğretmek olmalı...İlimi, bilimi, insanlığı, duyguları, önyargıları kaldırmayı öğretebildiği kadarıyla öğretmek...Anlattıklarına öncelikle kendisi inanmalı ki, ikna etmesi kolay olsun, inanmalı ki, gerçekler kolaylıkla anlaşılsın...Hal böyle olunca tek vasfı olan öğretmekten ibaret olan öğretmenin işi daha da güçleşir...Öğretmek vasfına dört elle sarılır kimselere ders vermek amacıyla değil sadece öğrencilerine en iyisini vermek adına...O öğrettikçe önyargı bulutları yavaş yavaş dağılır ancak hala onu görmeyenler hala onu işitemeyenler var oldukça ağzıyla kuş tutsa da anlamsızdır...
Ancak gönlüne öğretme aşkı düşsün bir kere dur durak bilmez öğretmen...Onun her daim öğretecek kitlesi vardır... Kamu olmadı, özel okullar, olmadı köy okulları, olmadı gece dersleri, olmadı ücretsiz dersler, olmadı, olmadı...Buna da engel olacak değilsiniz ya?...Sizin tüm yoklarınıza rağmen bizlere ihtiyaç duyanlar için bizler her vakit ve her koşulda varız...