Meme kanseri hakkında bilgiler

Mehmet Yalçın

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
5,369
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Meme (Göğüs) Kanseri

Meme kanseri kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türlerindendir. Kadınların meme (göğüs) bölgesinde sertlik, ağrı oluşması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Tabi her sertlik, ağrı kanser olduğu anlamına gelmez. Taramalarda memede kanser olduğu tespit edilse bile günümüzde meme kanserleri en kolay tedavi edilebilen kanser türleri içinde olduğu için panik yapmaya da gerek yoktur.
115194.jpg

MEME (GÖĞÜS) KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ

Şu özellikleri taşıyan kadınlarda meme kanserine yakalanma olasılığı daha fazladır.

Akrabalardan biri meme kanseriyse, (anne veya kızkardeş meme kanseri ise) 2-3 kat daha fazla kanser olması riski taşırsınız.

Daha önceden diğer memede kanser tespit edilmiş olması

Kadının yaşamı boyunca hamile kalmayışı

50 yaşından sonra adet görmeye devam etmesi yada 50 yaş üzerinde olunması
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanserinin erken teşhisinde MAMOGRAM YETERSİZ!

İstatistikler her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanacağını gösteriyor. Tablo bu kadar korkutucuyken doğal olarak insan da tıbbın koruyucu gücüne sığınabilmek istiyor. Uzun yıllardır bunun mamogram olduğu düşünülüyordu. Yıllık mamogram taramasının erken teşhisle bizi bu musibet hastalığın pençesinden kurtaracağına inanılıyordu. Meğer yanılmışız! İngiltere’nin saygın tıp dergisi The New Scientist’in eylül sayısında yayınlanan araştırma mamogramın meme kanserinin erken teşhisinde inanıldığı gibi bir etkisi olmadığını iddia ediyor.

Mamogram erken teşhiste yüzde 2 oranında etkili oluyor

Yeni araştırmaya göre mamogram kanser taramada tek başına kullanıldığında sadece yüzde 2 oranında etkili oluyormuş. Yüzde 25 değil. Hatta bu rakam zaman zaman yüzde sıfıra bile inebiliyormuş. Ancak ultrason gibi başka yöntemlerle birlikte kullanıldığında, mamogram 50-59 yaş grubunda erken teşhis sayesinde meme kanserinden ölümü yüzde 10 oranında azaltıyormuş.

Yine araştırmalar mamogramın, 40-49 yaş grubunda düzenli olarak taranan 2000 kadından sadece bir tanesinde erken teşhis sağlayarak ölümü engellediğini gösteriyor. Ek olarak her 1000 kadında 99 yanlış teşhise yol açtığını da.
Hepsi bu kadar da değil. 2005’te Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü Dergisi’nde yayımlanan ve 40-69 yaş grubunda 4000 kadın üzerinde yapılan araştırmada düzenli olarak mamogram taramasından geçen kadınlardaki ölüm oranının mamogramdan geçmeyen kadınlarda görülen ölüm oranı ile aynı olduğunu gösteriyor.

En etkili yöntemlerden biri Ya MRI’lar?

Kısa süre önce online Klinik Onkoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre MRI mamograma büyük fark atarak erken teşhiste yüzde 66.7 oranında başarı gösteriyor.
Fakat MRI’lar ortalama risk taşıyan kadınlara tavsiye edilen bir şey değil. Bunun nedeni de henüz MRI sonuçlarını okuma teknolojisinin fazla gelişmemiş olması. MRI yanıltıcı sonuçlara ve dolayısıyla boşa tekrarlanan manyetik taramalara, gereksiz cerrahi biyopsilere yol açabiliyor. İstatistikler şüpheli görünen MRI sonuçlarının yüzde 10’unun yanlış alarm olduğunu gösteriyor. Faturası da epey yüksek. Her MRI taraması 2000 ila 6000 dolar arasında değişiyor.

Araştırma yüksek risk grubunda 6 yıllık bir MRI takibinden sonra meme kanseri geni taşıyan kadınların yüzde 93’ünün hâlâ hayatta olduğunu gösteriyor. Aile geçmişleri nedeniyle yüksek risk grubunda olan kadınların ise tamamının hayatta olduğunu.
Yanlış anlamayın, mamogramlar yine takviye olarak tavsiye ediliyor. Yüzde 2 bile etkisi olsa zaman zaman MRI’ın gözden kaçırdığı tümörleri mamogram yakalayabiliyor diyor uzmanlar.

Bu arada BRCA 1 veya BRCA 2 meme kanseri genini taşıyan kadınların yaşam boyu kansere yakalanma riski yüzde 50 ila 85 arasında, aile geçmişleri nedeniyle risk grubunda olan kadınların meme kanserine yakalanma riski yüzde 15 ila 50 ve bunun dışında kalan ortalama kadının da yaşam boyu riski yüzde 12.2 olarak belirleniyor.
Bu rakamlardan hiçbiri gözardı edilebilecek türden değil.

Her sekiz kadından biri demek olan yüzde 12 bile. Yani hiçbirimizin ben taramadan geçmesem de olur demek gibi bir lüksü yok. Madem mamogram düşünüldüğü gibi kazalarda emniyet kemeri vazifesini görmüyor, elde kalan en etkili tarama yöntemi MRI değil mi?

KAYNAK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bol bol emzirin kanserden koruyor!

Uzmanlar, meme kanserinden korunmak için anne adaylarının bol bol emzirmelerini öneriyor...
Bol bol emzirin kanserden koruyor!

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Kapkaç, meme kanseri riskinin emzirme süresiyle ters orantılı olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Kocaeli Üniversitesi ortaklığıyla Emexotel'de düzenlenen 5. Ulusal Meme Hastalıkları Eğitim Kursu Programı'nda konuşan Prof. Dr. Murat Kapkaç, bazı doktorların televizyon ekranlarında "Uzun boylu kadınlarda meme kanseri riski daha fazladır", "gece vardiyasında çalışanlarda meme kanseri riski fazladır" dediklerini belirterek, bu söylenenlerin bilimsel tabanı olduğundan kaygı duyduğunu bildirdi.

Kapkaç, şunları kaydetti: "Düzenli egzersizler koruyucudur. Düzenli alkol alımı, toplum bazlı araştırmalarda sadece ve sadece düşük doz ve her akşam alınan alkolün meme kanserindeki etkisi üzerinde tek kanıt elde edilebilen bu konudur. Yağ tüketiminin alkolle bir ilişkisi yoktur. Kırmızı et ile ilgili çalışmalar yapılıyor. 5 öğünden fazla alanlarda normalden biraz daha fazla risk olduğu söylenebilir.

Ancak bu konuda da toplum bazlı çalışmalara gereksinim var. Güncel bir konuya değinecek olursak acaba kalsiyum, D vitaminleri meme kanserinden koruyucu mu sorusuna premenopozal dönemde (adetten kesilmeden önceki dönem) riski artırmış, fakat postmenopozal dönemde (adetten kesilme sonrası dönem) meme kanseri ile bir ilişkisi kurulmamış. Çay ve kahvenin meme kanseri ile bir ilgisi yoktur. Hormonal risk faktörleri konusunda kadın doğum uzmanlarına çok iş düşmektedir. Uzun süreli ve yüksek düzeyde hormonal tedavinin meme kanserinin gelişiminde rol oynadığı yönünde bilgiler var.

Erken yaşta, yani doğurganlık çağında doğum yapılmasını tavsiye ediyorum. Tabii sosyal yapı, kariyer buna ne kadar izin veriyorsa. Tamamlanmamış gebelikler meme kanseri riskini artırır. Kadın ne kadar çok emzirir ise meme kanseri olma riski o kadar çok azalır." Prof. Kapkaç, ilk doğumun erken yapılmasını önererek şöyle devam etti: "Hastalarıma en az 6 ay emzirmelerini öneriyorum. Postmenepozal dönemde kilo almamaya özen gösteriniz. Ne yerseniz yiyin, ama kilo almayın, alkol alımını azaltın, düzenli egzersizler yapın ve düzenli mamografik taramalara girin. Yine de şunu akıldan çıkartmamak lazım; mamografinin meme kanserine bağlı ölümleri azalttığı tartışılamaz bir bilgidir. Mamografi ile tespit edilen meme kanserlerinde ölümler yüzde 24-40 arasında daha azdır."

(AA)
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Erken teşhise 'hastalıkla yüzleşme' engeli

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Kapkaç, ''Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde maalesef meme kanserlerinde teşhisin erken konulamamasının sebebi kadınların kanserle yüzleşme korkulardandır'' dedi.

Prof. Dr. Kapkaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlarda menopoz sonrası dönemlerde en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 40-60 yaş arası grupta kansere bağlı nedenlerle ölümlerde birinci sırasında yer aldığını vurgulayan Kapkaç, hastalıkta erken teşhisin hayati önem taşıdığını, bu nedenle her kadının 40 yaşından sonra mutlaka meme muayenesi olması gerektiğini belirtti.

''Meme kanseri, ailesinde meme kanseri bulunan, menopoz sonrasında aşırı şekilde kilo alan, egzersizden uzak yaşam süren, alkol tüketen kadınlarda daha fazla görülüyor'' diyen Prof. Dr. Kapkaç, şöyle devam etti:

''Toplum bazındaki çalışmalarda hastalığın ne kadar erken yakalanabileceği esastır. Bu konuda da kadınların düzenli kontrol yaptırmaları konusunda çok uyanık olmaları gerekmektedir.

Çünkü hastalık 40-60 yaş arasında çok sık görülür. Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde maalesefm meme kanserlerinde teşhisin erken konulamamasının sebebi kadınların kanserle yüzleşme korkulardandır.

Erken teşhiste ölümler oldukça düşük orandadır. Kadınlar bunu bilseler hastalıkla yüzleşmekten korkmasalar bu konuda çok ciddi bir mesafe kat edilebilir. Memedeki kitle fark edildiği anda hastalık için erken evre geçmiştir. Erken evre dediğimiz evreler, tümörler 2 santimetrenin altındayken yakalandığında geçerlidir.''

Prof. Dr. Murat Kapkaç, meme kanserinde erken teşhisi için kadınların kendi kendilerini kontrol etmeleri gerektiğini, adet döneminden sonraki bir hafta içinde, adet görmeyenlerin ise ay içerisinde belli aralıklarla bu kontrollerin yapılmasının şart olduğunu bildirdi.

Kontrollerde ele gelen bir kitle, meme başından gelen kanlı akıntı, meme cildindeki çekilmeler, ciltteki kızarıklıklar ve portakal kabuğu görünümünün meme kanserinin belirtileri olduğunu söyleyen Kapkaç, böyle bir durumda hemen uzman doktora başvurulması gerektiğini vurguladı.

Hekimlere düşen görevin toplumda hastalığın farkındalığını arttırmak olduğunu ifade eden Kapkaç,'' Hastalığı erken yakalayarak kolay ve etkili bir şekilde tedavi etmek gerekir.

Hekimlere düşen görev ise bu nedenlerle kendilerine baş vuran kadınları eğer 40 yaşını aşmışlarsa muayeneden sonra mutlaka bir mamografi merkezine göndermektir. Yani hekimlere düşen görev bu noktada budur. Çünkü meme kanserine bağlı ölümleri mamografiyle yüzde 25-40 oranında azaltmak mümkündür'' şeklinde konuştu.

''Mamografi çektirmek, ışın almak meme kanserine yol açmaz. Mamografi çektirmekten korkmasınlar'' diyen Kapkaç, şöyle konuştu:

''Mamografinin meme kanserine yol açtığı yönünde hiçbir bilimsel çalışma yoktur. Amerika'ya uçak ile gidip gelen bir bayan bu yolculuk sırasında 4 kere mamografi çektirmenin dozunda radyasyon almaktadır.

Ama hiç kimsenin 'radyasyon alıyorum' diye uçağa binmediğini ben görmüş değilim. Kadınlar meme kanseri yönünde uyanık olmalıdır. 40 yaşından sonra senede bir gününü mamografiye ayırmalıdır. 40-50 yaş arasında 2 yılda bir 50 yaşından sonra ise her yıl 69 yaşına kadar mamografi çekilmelidir.''

Sağlık Bakanlığının Kanserle Savaş Daire Başkanlığı'na ait Türkiye'deki 81 ilde Kanser Erken Tanı Eğitim Merkezleri (KETEM) olduğunu belirten Kapkaç, bu merkezlerin her birinde mamografi cihazları olduğunu ve hepsinde çok düzenli olarak kontrol yapabilecek yeterli sağlık ekibinin görev yaptığını kaydetti.

haber7
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Memesi alınan kadında travmaya son

Prof. Dr. Akın Yücel, meme kanseri nedeniyle cerrahi operasyonla alınan memenin yeniden yapılması olan ''Meme Rekonstrüksiyonu İşlemi''nin kadının yaşadığı travmanın şiddetini azaltabileceğini söyledi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin çocuk doğurmayan, büyük şehirde yaşayan, erken adet görmeye başlayıp geç menopoza giren ve menopoz sonrası hormon kullanan kadınlarda daha sık görüldüğünü dile getirerek, meme kanseri olan kadınlarda hastalığın bedensel, psikolojik ve sosyal açıdan birçok olumsuz etkisi bulunduğuna dikkati çekti.

Her kadının meme kanserine verdiği tepkinin farklı olduğunu vurgulayan Yücel, ''Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, hastalık sürecinde bazı dönemlerin çok önemli olduğu gerçeğidir. Bu dönemler, hastada kansere dair endişelerin, meme alındıktan sonra kadının kendi bedenine karşı duyduğu duygular ile cinselliğe karşı düşünce ve davranışların değişim göstermesi olarak sıralanabilir'' dedi.

Meme kaybından sonra hastanın güzel ve tam bir kadın olmadığını düşündüğünü dile getiren Yücel, şunları söyledi:

''Meme kanserinin tedavisi için uygulanan en temel yöntem cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavide memenin bir kısmı ya da tamamı alınır. Meme kanseri nedeniyle cerrahi operasyonla alınan memenin yeniden yapılması olan meme rekonstrüksiyonu işlemi, meme alındığı anda ya da sonrasında gerçekleştirilebilir. Anında uygulanan rekonstrüksiyonda, memenin alınması ile yeni bir meme eş zamanlı olarak yapılabilir. Bu operasyonun avantajı, kadının ikinci kez ameliyat olmaktan kurtulması ve daha da önemlisi alınan memenin hemen yerine konulma nedeni ile kadının operasyon sonrası yaşadığı travmanın şiddetinin azalmasıdır.''

Rekonstrüksiyon işleminin silikon veya serum fizyolojik içeren protezler yardımıyla ya da hastanın kendi dokusu kullanılarak gerçekleştirilebildiğini ifade eden Yücel, bu operasyonun hasta hiç uyanmadan yapılabileceği gibi, aylar, hatta yıllar sonra da yapılabileceğini söyledi.

Yücel, son 15 yılda plastik cerrahideki gelişmeler ile birlikte meme kanseri nedeni ile alınan meme dokusunun yerine, estetik bir görünümde ve sağlıklı bir şekilde yeni meme oluşturulabileceğinin altını çizdi.

-YENİ MEME YAPILABİLME ŞARTI-

Prof. Dr. Akın Yücel, meme rekonstrüksiyonunda ikinci bir seçeneğin 'sekonder meme rekonstrüksiyonu' olduğunu belirterek, daha ilerlemiş kanser olgularında, özellikle ameliyattan sonra radyoterapi ya da kemoterapi gibi uygulamalar gerekli görülüyorsa meme rekonstrüksiyonun hemen uygulanmayacağını söyledi.

Böyle bir durumda kaybedilen memenin yerine yenisinin oluşturulması için kanserli bölgenin kontrol altına alınmasının gerekebildiğini ifade eden Yücel, ''Yeni memenin sonradan yapılması için genel cerrahın, kadının meme kanserinden kurtulduğundan ya da hastalığın tekrarlamayacağından emin olması gerekir'' dedi.

Yücel, aksi durumda yapılacak olan yeni memenin kanserli dokunun üzerine gömülmesiyle, kanserin teşhis edilmesinin uzun zaman alabileceğini ve bunun ciddi risk teşkil ettiğini kaydetti.

Meme rekonstrüksiyonun birkaç teknik uygulanarak yapılabileceğini aktaran Prof. Dr. Yücel, ''Meme rekonstrüksiyonu ya silikon protez gibi yabancı materyal kullanılarak ya da hastanın kendi dokusundan yararlanılarak gerçekleştirebilir'' diye konuştu.

Prof. Dr. Yücel, radyoterapi görmemiş, diğer memesi ufak, deri miktarı ve kalitesi yeterli olan hastalarda, silikon protezler kullanarak onarım yapılabildiğini dile getirerek, ''Radyoterapi görmüş, göğüs derisi hasarlı, cilt eksiği fazla olan, diğer memesi büyük olan, karnında yeterli yağlı dokusu olan hastalarda ise genellikle karın cildini şekillendirip meme rekonstrüksiyonunu gerçekleştiriyoruz'' şeklinde konuştu.

-AMELİYAT MASRAFLARININ ÖDENMESİ-

Meme kanseri sonrası, meme onarımı ameliyatları masraflarının hem Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, hem de özel sigortalar tarafından ödendiğini belirten Yücel, ancak simetri için diğer memeye yapılacak küçültme, büyütme ya da dikleştirme gibi işlemlerin ameliyat ödemelerinin yapılmadığını belirtti.

Meme onarımı sürecine giren kadının hayata daha ümitle bağlandığını ifade eden Prof. Dr. Yücel, sözlerini şöyle tamamladı:

''Hastanın ilgisi onarım üzerine yoğunlaşıyor, başarılı sonuçlar alındıkça kendine olan güveni artıyor. Bu da özellikle aile içerisindeki ilişkilerini olumlu yönde etkiliyor. Alınganlıklar azalıyor, eşine karşı duyduğu güvensizlik ve öfke hafifliyor. Onarım sonrası hastaların hem fiziksel, hem sosyal, hem de duygusal anlamda hayat kaliteleri belirgin bir şekilde yükseliyor.''

haber7
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme Kanserinde Beslenme

Kanserin birçok risk faktörü vardır.


Bu risk faktörleri yaşa, sigara kullanımı, radyasyon, hava kirliliği, genetik yatkınlık, kimyasal-katkı maddeler ve kötü beslenme alışkanlığı gibi birçok faktör vardır. Meme kanserinde dengesiz beslenmenin en önemli risk faktörleri arasında olduğunu gösteren birçok çalışma vardır. Özel Ethica İncirli Hastanesinden Uzm. Dyt. Fatma Yiğitoğlu Meme kanseri bilinçlendirme ayında, kansersiz bir yaşam için beslenmenizde nelere dikkat etmeliyiz, nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini anlattı.

FAZLA KİLOLARINIZDAN KURTULUN!

Obezite, birçok kanser türlerinin riskini artıran bir hastalıktır. Birçok çalışmada, fazla kilonun ve obezitenin özellikle karın ve kalça bölgesinde artan vücut yağının menopoz sonrası meme kanseri riskini artırdığı ile ilgili sonuçlar ortaya çıkmıştır. Vücudunuz da 1 kg yağı azaltmanız sadece meme kanseri riskini değil diğer birçok kronik hastalığın (diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler gibi) riskini 2-4 kat oranında azaltacaktır.

DOĞRU YAĞI VE DOĞRU MİKTARI KULLANIN.

Hayvansal kaynaklı ve trans yağ içeren besinlerin tüketimini azaltın. Fast-food tarzı beslenmede günlük alınması gereken yağ miktarını fazlasıyla aşılmaktadır. Zeytinyağı, fındık yağı gibi bitkisel sıvı yağları tercih edin ama miktarını fazla kullanırsanız günlük kalori alımınızı artar bu da obeziteye neden olur. Sonuçta bitkisel yağlar sağlıklı yağlarda olsa da kalorisi diğer katı yağlarla ortalama aynı kaloridedir. Omega-3 yağ asitleri içeren balık, hücreleri yeniler, kansere karşı korur.

MUHTEŞEM ÜÇLÜ BROKOLİ – KARNABAHAR – LAHANA

Brokoli, karnabahar, lahana gibi lahanagiller de bulunan sülforafanın, meme kanseri üzerinde anti-kanserojen etkisi vardır. Tümör gelişimini baskılayan sülforafan kanser oluşumunu engeller. Salatalarınızda çiğ brokoli tüketmeniz sülforanın kana karışma düzeyini artırır.

POSA ORANI YÜKSEK BESİNLERİ ARTIRIN

Yüksek lif içeren, kompleks karbonhidratlar toksik ve kimyasal maddelerin barsaklardan atılımını kolaylaştırarak kanser riskini azaltır. En iyi posa kaynakları tam tahıllı ürünlerdir. Meyve, sebze ve kuru baklagiller tüketiminiz de gerekli posa ihtiyacını sağlamada yardımcıdır.

PİŞİRME VE SAKLAMA YÖNTEMLERİNİ GÖZDEN GEÇİRİN

Pişirme ve saklama işlemleri besinlerinizde zararlı bileşenler oluşturabilir. Besinlerin kızartılması, kömür ateşinde pişirilmesi sırasında kanserojen maddeler ortaya çıkar. Depolanan ürünler olan peynir, salça, tahıl, fındık, ceviz gibi nem etkisiyle aflatoksin (küf) oluşur. Bu yüzden depolanan ürünleri tüketmeden önce mutlaka kontrol edin.

KATKI MADDELERİNE DİKKAT EDİN

Yaşamın bir parçası haline gelen hazır gıdaların içerisine koruma, renklendirme, kıvamını artırma, Tat ve görünüm kalitesini artırma gibi konulan maddeler kanser oluşum riskini artırırlar. Salam, sosis ve sucuk gibi işlem gören et gruplarında nitrit ve nitrat maddeleri kansere neden olan nitrozaminleri oluşturur, kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır.

ANTİOKSİDANLARDAN SAĞLIK DUVARI YAPIN.

Anti-kanser bileşikler içeren meyve ve sebzeler, yeterli miktarda tüketmek hem vücudun koruma sistemini güçlendirir hem de kilo kontrolünde yardımcı olur. Antioksidan zengin A, C ve E vitaminleri içeren sebze ve meyveleri düzenli tüketmeliyiz.

Bağışıklık sistemini güçlendiren A vitamini kansere karşı koruyan güçlü bir antioksidanttır. Balık yağı, karaciğer, süt, yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunur. A vitaminin bir formu olan ve kansere karşı koruyucu olan beta-karoten havuç, kayısı, şeftali gibi sarı turuncu meyvelerde bulunur.

E vitaminin vücuttaki en önemli görevi antioksidant özelliğidir. Bu görevi sayesinde A vitaminin yapısının bozulmasını önleyerek işlevliğini artırır. Antioksidant E vitamini kanserojen maddeleri etkisizleştirir. Yüksek oranda soya yağına bulunan E vitamini diğer bitkisel yağlarda, fındık, ceviz, badem, buğday, kuru baklagiller de bulunur. E vitaminin en iyi kaynağı olan bitkisel yağları kızartma işlemi hem vitamin kaybına hem de kanserojen maddelerin oluşumuna neden olur.

Kansere karşı koruyucu ve güçlü bir antioksidan olan C vitamini nar, portakal, mandalina, maydanoz, yeşilbiber, kuşburnunda yüksek miktarda bulunmaktadır. Vücutta deposu bulunmayan C vitamini fazla miktarda tüketildiğinde vücuttan atılır. Bu nedenle günde 1 kg tüketmenize gerek yoktur, 3 porsiyon tüketmeniz yeterlidir.

Domatesin güzel rengini veren likopen, karsinojen oluşumunu baskılar. Likopen, meme dokusunda depolanarak meme kanseri için önemli bir koruma sağlar. Domatesi pişirme, çorba haline getirme gibi işlemler likopenin vücuttaki işlevliğini artırır.

SPOR İÇİN ZAMAN AYIRIN!

Düzenli spor yapan bireylerde meme kanseri riskini azaltır. Menopoz sonrası kadınlarda günde 30 dk yürüyüş veya haftada 3-4 saat sporun meme kanser gelişim riskini azalttığını gösteren birçok çalışma vardır.

ANTİ-KARSİNOJEN BESİNLER

Nar, turunçgiller, domates, havuç, kuşburnu
Brokoli, brüksel lahanası, lahana, karalahana, turp
Yeşil yapraklı sebzeler, ıspanak, soğan, sarımsak
Buğday, çavdar gibi tahıllı besinler
Somon, uskumru, alabalık
Fındık, ceviz, badem, zeytinyağı, fındık yağı

MUTLAKA YAPILMASI GEREKENLER

1. Vücut ağırlığınızı, ideal ağırlığınıza düşürün ve koruyun.
2. Fiziksel aktivitenizi artırın, düzenli spor yapmaya özen gösterin.
3. Sebze-meyve tüketimini artırın. Çiğ tüketmeye çalışın ve her zaman tek besin yerine çeşitli ve renkli sebze ve meyve tercih edin.
4. Hamur işi, tatlı gibi beyaz un yerine esmer un ve tahıllı besinleri tercih edin.
5. Yemeklerde kullanılan yağ miktarını kısıtlayın ve sağlıklı yağları tercih edin.
6. Salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünleri sofranızdan uzaklaştırın
7. Kızartma, mangal yerine fırın, buğulama, haşlama gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih edin.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanseri ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler...

Kadınlarda en çok görülen ve erken tanıyla tedavi şansının en yüksek olduğu hastalıklardan biri Meme Kanseri…

Meme Kanserinde erken tanıyla yapılan cerrahi müdahaleden sonra hastanın hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için hem kendisine hem çevresindekilere ciddi sorumluluklar düşüyor…

Bu süreçte sağlığınızı koruyabilmeniz için dikkat etmeniz gerekenleri Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Abcı’dan öğrendik…

MEME KANSERİ AMELİYATI SONRASI NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Piskolojik destek alın.

Meme kanserinin teşhisinin hemen ardından ve tedavi süresince kişinin psikolojik destek alması hem bu dönemi

rahat atlatmasını hem de hastalığıyla savaşta dimdik durmasını sağlar. Meme kanseri tedavisi döneminde en çokgörülen psikolojik sorunlar depresyon ve kaygı kaynaklı problemlerdir.

Beslenmenize çok dikkat edin.

Meme ameliyatlarından sonra özellikle yasaklanmış bir gıda yoktur. Ancak iyileşme sürecini en hızlı şekilde geçirmek için vücudun bağışıklık sistemini güçlendirecek vitaminden zengin dengeli beslenin.

Yağlı gıdalardan kaçının.

Kilo almamaya özen gösterin.

Alkol kanda folat miktarını azaltacağından meme kanserine yakalanma riskinizi artırabilir. Bu yüzden alkolden özellikle de ilaç tedavisi sırasında uzak durun.

Kol egzersizlerini ihmal etmeyin.

Sadece meme biyopsisi yaptırdıysanız özellikle dikkat etmeniz gereken bir husus yoktur. Ancak yapılan işlemmemenin bir kısmının veya tamamının alındığı ve beraberinde hastalığınızın evresini belirlemek için koltuk altılenf bezlerinin de çıkarıldığı bir ameliyat ise oradaki lenf dolaşımı bozulacaktır.

Bu yüzden ameliyattan sonra erken dönemde egzersizlere başlayın. Doktorunuzun size tarif ettiği kol egzersizlerini düzenli olarak yapın. Bu egzersizler ile cerrahi sonrası esnekliği kaybolmuş zayıf kas gruplarınızı kuvvetlendirerek, dik postürü (duruş) yeniden kazanabilirsiniz. Eğer kol egzersizlerini yapmazsanız hem kolda ödem oluşabilir hem de omuzda meydana gelen kireçlenmeye bağlı olarak “donmuş omuz sendromu” adını verdiğimiz klinik tabloyla karşı karşıya kalınabilir.

Ayrıca “lenfödem” denilen kolun şişmesine neden olmamak için gelişebilecek enfeksiyonlardan kesinlikle korunmalısınız. Bunun için:

Ameliyatın yapıldığı taraftaki kolunuzdan enjeksiyon yaptırmayın, kan aldırtmayın, serum taktırmayın.

Kolunuzu yaralanmalardan ve yanıktan koruyun.

Manikür yaptırmayın, tırnaklarınızı derin kesmeyin.

Herhangi bir yaralanma olursa o bölgeye dezenfektan solüsyon sürüp steril bir gazlı bez ile kapatıp hekiminize başvurun.

Koltuk altı bölgesi için tüy dökücü kremler veya elektrikli tıraş makineleri kullanın.

Mümkün olduğunca günlük, ağır ve tehlikeli işlerde o kolunuzu kullanmayın. Kullanırsanız aralıklı olarak

dinlendirin.

Sivrisineklerden korunmaya çalışın.

Kolunuzu aşırı sıcak ve soğuktan koruyun.

Aşırı dar kollu giysiler giymeyin, yaralanmalara sebep olabilecek saat ve takılar takmayın.

Omuzdan askılı çanta taşımayın.

Kolunuzu aşağıya sabit olarak tutmayın. Fırsat buldukça kolunuzu kalp seviyesinden yukarıda tutun.

Bahçe ve mutfak işlerinde eldiven, dikiş dikerken ise yüksük kullanın.

AMELİYATLI KOLUNUZ ŞİŞERSE...
Derhal hekiminize başvurun.

Kolunuzu yastık üzerine koyarak yüksekte tutun.

Kolunuza elle masaj yapın. Masaj yaparken basıncı omuza doğru uygulayın. Ele doğru uygulanan masaj kolun şişmesini artırır.

Basınçlı özel kol çorabı giyin. Böylece lenfatik sıvının toplanmasını önleyebilirsiniz.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanseri tedavisinde motivasyon

Meme kanseri diğer kanser türleri gibi o dokuda bulunan hücrelerin anormal biçimde çoğalmaları yoluyla vücudun savunma mekanizmasını etkisizleştirmesi halinden ötürü oluşur. Hiçbir kanser türü gibi meme kanseri de ‘normal’ bir hastalık değildir. Günümüzde meme ve diğer kanser türlerinin artışının çevre kirliliği, kimi ilaç ve kimyasal atıkların hormonlar üzerindeki tahmin edilemez etkileri, stres ve depresyon gibi psikolojik faktörlerden ileri geldiği düşünülmektedir.

Kanser tedavilerinde vücudun kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden güçsüz düşmesi ve bağışıklığının zayıflamasının yanı sıra özellikle meme kanseri tedavisi gören kadınları psikolojik olarak da etkileyen nokta kadın cinselliğiyle özdeşleşmiş olan memenin kaybıdır.

Meme dokusunun ikisinin birden ya da tekinin alındığı durumlarda kadının vücut bütünlüğü ve cinsiyet algısı zarar görmektedir. Her ne kadar özel sutyenlerle de memenin yokluğu kamufle edilse de bu dişilik sembollerinin yokluğu hastada moral bozukluğu hatta depresyona neden olabilir.

Kozmetik tıbbın ve estetik cerrahi’nin bu konudaki çözümlerini lüks değil bir nevi ihtiyaç olarak gördüğünü ifade eden Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir; “Kanser evresi ve diğer bulguları incelenerek uygun olan hastalara kendi dokularından da silikon jel protez kullanılarak tekrar göğüs yapılması mümkündür. Cinselliğinin ve kadınlığının önemli bir parçası olan göğüs yapısının hastaya geri kazandırılması hayat kalitesini, moral durumunu yükseltecektir. Uygun endikasyon konulan hastalarda meme onarımı hastanın hayat kalitesini artırır, ayrıca kanser nüksü yönünden yapılacak takipleri de engellemez” bilgisini verdi.

Konuyla ilgili soruları cevaplayan Op. Dr. Orhan Murat Özdemir; Kanser tedavisi sürecinde alınan meme dokusunun benzerinin hastaya kazandırılması branşımızın daha az göz önünde olan ‘Rekonstrüktif Cerrahi’ alanına girer ve Plastik Cerrahi ile Rekonstrüktif Cerrahi’nin buluştuğu alanlardan biridir. Burada meme dokusunun alınma biçimi ve tedavinin seyri bizim hangi alana eğileceğimizi gösterir. Günümüzde meme kanseri ameliyatları meme derisini büyük ölçüde korumaya yönelik yapılmaktadır. Bu da yapılabilecek onarımların kalitesini artırıyor’ dedi.

Meme kanseri ertesi estetik ameliyatla yeni meme oluşturmak tedavinin hangi evresinde mümkündür?

- Bu tamamen hastalığın evresine, tipine, tedavinin planına bağlı. Hastanın kanserli dokusu tamamen temizlenmişse ve doktoru radyoterapi planlamıyorsa dokuların temizlenmesini takiben yani aynı esnada meme protezi de konabilir. Tabii burada temizlenen kısmın sadece meme dokusu olması lazım. Eğer memenin cildinin de hastalık dolayısıyla alınması söz konusuysa meme dokusu aynı anda ve bu şekilde protez konularak yapılamaz. Meme cildinin de alındı durumlarda aynı anda değil daha sonra ve karından alınan bir flep taşınarak ve protez değil yağ dokusu eklenerek meme oluşturulabilir.

Meme kanseri ertesi yapılan estetikle memesini küçük bulduğu için büyütmek isteyenlerin estetik operasyonları birbirinden farklı mıdır?

- Faklıdır. Kanserli dokunun temizlenmesini takiben yapılan operasyonlarda alınan memenin mevcut memeye benzetilmesi için de meme cildi alındıysa oluşturulan dokunun memeye benzetilmesi için de daha komplike ve birden fazla operasyon gerekir.

Oluşturulan meme dokusunun ya da bu operasyonun hastalığın yayılmasına yol açma riski var mıdır?

- Yoktur. Eğer dokuların içinde kanserli hücrelere çoğalmaya devam ederlerse tekrarlanma ya da yayılma riski vardır. Meme kaybını karşılamak için konan protez ya da yağ dokusu bu süreci etkilemez.

Yeni meme dokusu yaptırmak rutin kontroller ve tedavinin devamında bir risk oluşturur mu? Kanserli yeni bir doku varsa örneğin bunun fark edilmesini engelleyebilir mi?

- Oluşturulan yeni meme dokusu ister protez, ister yağ dokusu olsun hiçbir kontrolü ya da sonucun net okunmasını engellemez.

Memesini küçük bulduğu için protez taktıran bir hasta ile alınan memesinin yerine meme oluşturulan hastanın tedavisi aynı mıdır, değilse hangi bakımlardan ayrılır?

- Alınan meme yerine meme dokusu oluşturma operasyonu daha pahalıdır, çünkü bir değil birkaç operasyon gerektirir. Takipleri uzun solukludur. Tam donanımlı bir hastane ortamında ve meme cerrahı ve plastik cerrahın birlikte bulunması gereken bir ameliyattır.

Alınan meme dokusu yerine oluşturulan yeni memede belirgin izler var mıdır?

- Özellikle meme cildinin de alındığı durumlarda izler elbette sağlıklı bir kişinin meme büyütme operasyonundakinden belirgin izler olacaktır. Meme dokusunun alınmadığı durumlarda ancak göğüsün bazı kısımların ince izler bulunacaktır. Altı ay ile bir yıl arasında izler daha belirsiz hale gelecektir.

Meme dokusu oluşturulmasını bu hastalar için sizce önemi nedir?

- Memeler kadının dişilik sembolü. Bunun fiziksel kaybı ciddi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Üstelik kanser gibi moralin önemli olduğu bir hastalıkta tıbbi bir risk yoksa ben alınan meme dokusunun karşılanmasının hastalar üzerinde fevkalade olumlu etkiler yaptığını düşünüyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst