Meme Kanseri için Önemli Kontrol

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanserinde kendi kendine muayene hayat kurtarıyor.

Birçok kadının risk altında bulunduğu meme kanseri, diğer kanser türlerine oranla daha kolay tedavi edilebiliyor. Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve tüpbebek.com sitesi medikal direktörü Dr. Senai AKSOY meme kanseri konusunda en önemli kriterlerin, evde kendi kendine muayene yapmak, düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçmek ve hastalığı zamanında teşhis etmek olduğunu söylüyor.

Her 10 kadından birinde görülen meme kanseri, rutin kontroller sayesinde zamanında tespit edilerek tedavisi yapılabiliyor. Meme etrafındaki dokuya giren ve tüm dokuya yayılan hastalık, vücudun diğer kısımlarına da sıçrayarak yeni tümörler oluşturuyor. Dr. Senai AKSOY, meme kanseri tedavisinin diğer kanser türlerine göre daha kolay olduğunu belirtiyor ve erken teşhisin önemine dikkat çekiyor. Hastalığın erken dönemde teşhis edilebilmesi için de, tarama programlarına girmek ve hastalığın nasıl takip edileceğini öğrenmek gerekiyor.
Her kadının düzenli olarak en az yılda bir jinekolojik muayeneden geçmesi gerektiğini belirten Dr. AKSOY, özellikle 35 - 40 yaş arasındaki kadınlara, hiçbir şikayetleri olmasa da mutlaka mamografi veya ultrason çektirmelerini tavsiye ediyor.

En büyük belirti kitle

Meme kanserine maruz kalmak istemeyen kadınların 30 yaşından sonra 40 yaşına kadar üç yılda bir doktor muayenesinden geçmeleri ve her ay evde kendi kendilerini muayene etmeleri gerekiyor. Kendi kendine muayene için en uygun zaman, göğüslerin en yumuşak olduğu, adet kanamasının bitiminden sonraki 3 - 7. günler arasındaki dönemdir. 40 - 50 yaş arasındaki hastalara, ailevi özelliklerine göre yılda bir ya da iki yılda bir mamografi çektirmeleri tavsiye ediliyor. 50 yaşından sonra ise rutin mamografi ve doktor kontrollerinin başlaması gerekiyor.

Ağrı şikayetiyle doktora başvuran hastaların sayısı çok az. Meme kanserinin en büyük belirtisi, meme çevresinde ortaya çıkan kitle. Kadınların çoğu memelerinde fark ettikleri bir kitle üzerine doktora başvuruyorlar. Bunun dışında akıntı, meme başından sıvı veya kan gelmesi, meme başında portakal kabuğu görünümünde içe çekilme veya iyileşmeyen yaralar, diğer bulgular arasında yer alıyor. Elle muayenede anlaşılmayan ve var olan kitleler mamografi ile tespit ediliyor. Dr. Senai AKSOY 'a göre hastalığın erken dönemde tespit edilmesi, tedavi şansını yükseltiyor. Evresi ilerleyen meme kanserinde ise pek yapılacak bir şey kalmıyor.

Hastalığın nedeni nedir?

Meme kanserinin aslında belirli bir nedeni yok. Bu hastalıkta ailesel faktörler çok önemli. Eğer ailenizde, annenizde, kız kardeşinizde veya teyze, hala gibi birinci dereceden akrabalarınız arasında meme kanserine yakalanmış kişiler bulunuyorsa, daha dikkatli olmanız ve rutin kontrolleri artırmanız gerekiyor. Günümüzde meme kanserine yol açan genin varlığı bazı özel testlerle tespit edilebiliyor. Halen oldukça pahalı olan bu test bazı özel merkezlerde yapılabiliyor. Çıkan sonuca göre meme dokusunun alınarak silikon konulması, yumurtalıkların alınması gibi önlemler isteğe bağlı olarak yapılabiliyor.

Meme kanseri sağlıklı beslenmeyle önlenemese de, yapılan bazı araştırmalar bir takım etkenlerin meme kanseri riskini belli oranda artırdığını gösteriyor. Örneğin sigara, yüksek miktarda yağ ve alkol tüketimi hastalığın riskini artırırken, lifli gıdalarla beslenmek ve hayvansal yağ yerine bitkisel yağ kullanmak, riski belli bir oranda düşürüyor. Ayrıca bazı araştırmalar, doğum kontrol haplarının da meme kanserini azalttığını gösteriyor.

Meme kanserin de tedavi şekli olarak cerrahi tedavi, ilaç tedavisi yani kemoterapi veya radyasyon ışın tedavisi uygulanıyor. Yapılan kontroller doğrultusunda, üçü birlikte kombine edilerek de tedavi başarıyla uygulanabiliyor.

Kendi kendine muayene nasıl yapılır?

Düzenli doktor kontrollerinin dışında, her ay kendi kendinize yapabileceğiniz muayeneyle de meme kanserini erken teşhis edebilirsiniz. Dr. Senai AKSOY size adım adım evde muayeneyi anlatıyor:

Ayakta durarak aynanın karşısına geçin ve kollarınızı serbest bırakın. Şimdi her iki memenizde, daha önce fark etmediğiniz bir değişiklik olup olmadığını tespit etmeye çalışın. İki memeniz de aynı büyüklükte mi, meme başında şişlik, kırışıklık, kızarıklık veya çekilme var mı diye kontrol edin.

İki elinizi de başınızın arkasında birleştirin ve dirseklerinizi arkaya doğru açın. Bir farklılık olup olmadığını tespit etmeye çalışın.

Şimdi iki elinizi de belinize koyun ve omuzlarınızı hafifçe öne eğin. Tekrar bir farklılık olup olmadığına bakın.

Yavaşça ve yumuşak bir şekilde meme başlarınızı sıkarak, herhangi bir akıntı olup olmadığını kontrol edin.

Bir kolunuzu yukarı kaldırın ve diğer elinizin işaret, orta ve yüzük parmaklarını bitişik tutarak cildinize hafifçe bastırın. Parmaklarınızın iç yüzeylerini kullanarak meme ve koltuk altı bölgesini kontrol edin. Bir kitle veya sertlik olup olmadığını tespit etmeye çalışın.

Koltukaltından başlayarak, memenin dışından büyük bir daire çizin. Daireleri küçülterek meme başına doğru tüm bölgeyi muayene edin.

Koltukaltınızdan başlayarak, parmaklarınızı yukarı ve aşağıya doğru hareket ettirin.

Hareket esnasında memenin alt sınırına kadar gelmeye özen gösterin.

Meme dış sınırlarından meme başına doğru parmaklarınızı yıldız şeklinde hareket ettirerek tüm meme dokusunu kontrol edin. En son koltukaltını tekrar kontrol ettikten sonra aynı işlemleri diğer memeniz için de uygulayın.


Beşinci şıkta uyguladığınız muayene yöntemini yatar durumda tekrar edin. Muayene ettiğiniz tarafın omuz altına ince bir yastık yerleştirerek, muayenenin daha etkili olmasını sağlayabilirsiniz.

haberler
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanseri hakkında yanlış bilinenler

Kanser çeşitleri arasında en sık görülenlerin başında gelen ve hakkında en çok yorum yapılan hastalıklardan biri meme kanseri

Günümüz koşullarında bilgiye ulaşmanın kolaylığı da meme kanseri hakkında bazı ön yargıların oluşmasına ve çelişkili bilgilerin kulaktan kulağa yayılmasına neden olabiliyor. Kadınların korkulu rüyası meme kanseri konusunda bir çok bilgi havada uçuşuyor! Ancak edinilen yanlış bilgiler, hastaların eksik veya yanlış yönlendirilmesine yol açıyor. Meme kanseri konusunda mutlaka hekim tavsiyesi alınması gerekir.

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güven Atasoy, doğru bilinen yanlışları anlatıyor

YANLIŞ: Mememi ben kontrol ediyorum, hiç şikayetim yok, doktora gitmem gerekmez.

Doğru: Meme kanseri ancak şikayetler başlamadan yakalandığında çok kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Memedeki bir kitle, ele gelecek bir hale gelmeden iki yıl önce mamografi ile saptanabilir. Dolayısıyla hiç şikayet olmadan kontrole gitmek hayat kurtarıcıdır.

YANLIŞ: Ailemde meme kanseri yok bende de olmaz.

DOĞRU: Ailede meme kanseri olması, mevcut riski artırır ama meme kanseri yüzde 85’i bireysel faktörlerle ortaya çıkar. Hiçbir ek riski olmayan normal bir kadın, zaten yüzde 12 meme kanseri olma riski taşımaktadır.

YANLIŞ: Ben doğum yaptım ve emzirdim, bende meme kanseri olmaz.

DOĞRU: Doğum yapmış ve emzirmiş olmak meme kanserini engellemez. Ancak doğum yapmamış ve emzirmemiş kadınlarda mevcut risk bir miktar yükselir.

YANLIŞ: Menopozdan önce meme kanseri olmaz.

DOĞRU: Meme kanseri her yaşta görülebilir. Ancak 45- 55 yaşlar arası en sık görüldüğü dönemdir.

YANLIŞ: Erkekte meme kanseri olmaz.

DOĞRU: Erkekte de meme kanseri görülebilir ama kadınlara göre daha düşük orandadır.

YANLIŞ: Ben meme kanserinden çok korkuyorum. Her iki mememi de aldırıp protez koydurarakbu riskten kurtulmak istiyorum.

DOĞRU: Bu tip ameliyat ancak estetik amaçla yapılabilir. Çünkü cerrahi olarak meme başına ve derisine geride bırakarak meme dokusunun tamamının alınması mümkün değildir.bu yöntemle meme kanseri riski azaltılabilir ama tamamen ortadan kalkmaz.

YANLIŞ: Mememde çok sayıda kist var. Her seferinde bu kistleri aldırıp kanser riskinden kurtuluyorum.

DOĞRU: Meme kistleri çoğu kadında görülürler ve genellikle kanser riski taşımazlar. Bu nedenle her gördüklerinde alınmaları gerekmez, takip edilmeleri yeterlidir. Ancak çok büyüyüp ağrı yaptıklarında veya yapılarında değişiklik olup kuşku uyandırdıklarında tanı amacıyla boşaltılmaları gerekebilir.

YANLIŞ: Doğum kontrol hapları meme kanseri yapar.

DOĞRU: Uygun dozda ve uygun sürede doktor kontrolünde kullanılan doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırmaz. ,

YANLIŞ: Mememde bir kitle var ve ağrımıyor, kanser oldum!

DOĞRU: Kitlenin ağrıması ile kanser olması arasında hiçbir bağlantı yoktur. Ancak memede ele gelen her doku kitle demek değildir, her kitle kanser demek değildir. Her 10 meme kitlesinden ancak 1-2 tanesi kanser tanısı almaktadır.

YANLIŞ: Mememde akıntı oldu, kanser oldum!

DOĞRU: Her kadında memeden sıkmakla bir miktar akıntı olabilir, bu kanser belirtisi değildir. Ancak kendiliğinden olan tek taraflı ve kanlı akıntılar tehlike habercisidir ve incelenmesi gerekir.

YANLIŞ: Çok mamografi çektirmek kanser yapar.

DOĞRU: Mamografide verilen ışın dozu çok düşüktür. Bir kadın 50 yıl boyunca her sene mamografi çektirirse, meme dokusu ancak bir kez akciğer röntgeni çektirmek kadar ışın alır.

YANLIŞ: Genç yaşta mamografi çektirmek sakıncalıdır.

DOĞRU: Genç yaşta mamografi çektirmenin sakıncası yoktur. Ancak 30 yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun özelliğinden dolayı mamografi ile yeterli görüntü alınamadığından, genç yaşlarda genellikle mamografi yerine ultrason tercih edilir. Radyoloji uzmanı gerek gördüğünde her yaşta mamografi çekilebilir.

YANLIŞ: Çok sık meme ultrasonu yaptırmak sakıncalıdır.

DOĞRU: Ultrason, anne karnındaki bebeğe bile yapıla bilen zararsız bir tetkik yöntemidir ve hangi sıklıkta gerekiyorsa o sıklıkla yapılabilir.

YANLIŞ: Biyopsi yaptırmak kitlenin kanserleşmesine yol açar.

DOĞRU: Biyopsi işlemi, bir kitlenin adının konması için en güvenli yoldur ve kitlenin niteliğini değiştirmez. Zaten günümüzde biyopsiler iğneyle yapılmaktadır ve kan vermek kadar kolay ve zahmetsiz bir işlemdir.

YANLIŞ: Kanserli bir kitlenin ameliyatla alınması kanserin vücuda yayılmasına yol açar.

DOĞRU: Kanser vücuda yayılacaksa, kanserli kitleden ayrılan hücreler yoluyla yayılır. Bu kitlenin alınması yayılmayı engeller. Ancak kitlenin alınmasında geç kalınmış ise, ameliyattan önce vücuda yayılmış hücreler, kitlenin kendisi alınsa bile bir süre sonra yeni kitleler oluşturabilir. Bu durumun ameliyatla ilgisi yoktur.

YANLIŞ: Bende meme kanseri tespit edildi, mememi kaybedeceğim!

DOĞRU: Günümüzdeki tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, çok geç kalınmamışsa meme kanseri ameliyatlarında memenin alınmasına gerek yoktur. Yalnızca kanserli dokunun alınmasıyla memeye dokumadan tedavi tamamlanmaktadır. Gecikmiş olgularda ise, memenin tamamen alınması gerekse bile, aynı seansta hastanın kendi dokularından veya hazır protezler kullanarak aynı seansta hatanın alınan memesi yerine konabilmektedir.

YANLIŞ: Meme kanseri ameliyatlarında koltuk altı lenf bezleri tamamen alınır ve bu da kolun şişmesine, sakatlanmasına yol açar. Kolumu artık eskisi gibi kullanamayacağım!

DOĞRU: Günümüzde eğer tedavide çok gecikilmemişse koltuk altı lenf bezlerinin alınmasına gerek yoktur. Çeşitli işaretleme yöntemleri ile ameliyat sırasında lenf bezlerinin bir tanesi işaretlenip alınarak incelenir ve eğer sorun yoksa diğer lenf bezlerine hiç dokunulmaz. Diğer lenf bezlerinin alınması gerekse bile bu durum mutlaka kolun şişmesi anlamına gelmez.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kadınları korkutan hastalık!

Sağlık Bakanlığının verilerine göre kadınlarda en fazla rastlanan kanser türü olan meme kanserinin erken evrede teşhis edilmesi hayat kurtarıyor


Uzmanlara göre, kadınlarda görülme oranı diğer sık rastlanan kolorektal ve tiroid kanserinden açık ara önde olan meme kanseri, erken evrede teşhis edilirse tam tedavi mümkün hale geliyor.

Sağlık Bakanlığının rakamlarına göre kadınlarda en sık görülen kanserler arasında ilk üç sırayı meme yüzde 23.8, kolorektal yüzde 7.9 ve troid 6.3 kanseri alıyor.

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Kemal Yandakçı, meme kanserinin bu kadar sık görülmesine ve kadınlarda en fazla ölüme yol açan hastalık olmasına rağmen, erken evrede yakalandığında tedavisinin mümkün olduğunu bildirdi.

Bu hastalıkta erken teşhisin ''hayat kurtarıcı'' olduğunu vurgulayan Yandakçı, şu uyarıları dile getirdi:

''Ailesinde ve özellikle anne, abla, kardeş gibi birinci derece akrabasında meme kanseri olan kadınların mutlaka meme kontrolünden geçmesi gerekir. 40 yaşından itibaren her 8-10 kadında bir meme kanseri görülür. Meme kanserinin en sık görülen belirtisi memede ağrısız, sert, düzensiz kitledir. Ayrıca meme başının içeri çekilmesi, koltuk altında kitle oluşumu, memede kızarıklık, şişlik gibi daha nadir belirtiler de görülebilir. Meme kanseri bu kadar yaygın görülmesine rağmen erken evrede teşhis edilirse yüksek oranda tam tedavi olur. Hastalığın teşhis evresi ilerledikçe de hastanın yaşam süresi kısalır. Bu nedenle mutlaka adet sonrası elle kendi kendini muayene yapılmalı, 40 yaşından itibaren de hiçbir yakınma olmasa bile yılda bir uzmana görünülmelidir. Meme ultrasonografisi ve mamografi de çekilmelidir.''

Anne ya da kardeş gibi birinci derece yakınında meme kanseri görülen kadınların düzenli kontrol yaptırması gerektiğini ifade eden Dr. Yandakçı, her tür meme ağrısında, meme başından şeffaf veya kanlı akıntı gelmesinde, emzirme dışındaki zamanlarda memeden süt gelmesi gibi durumlarda hekime danışılmasında fayda olduğunu belirtti.

Genel cerrahi uzmanı Dr. Kemal Yandakçı, ''40 yaşın üzerindekiler, anne, teyze ve kız kardeş gibi yakın akrabalarında meme kanseri olanlar, 30 yaşından sonra doğum yapanlar, hiç çocuk yapmayanlar, aşırı kilolular, daha önce meme hastalığı geçirenler, erken adet görenler ve geç menopoza girenler ile ileri yaşta olup 30 yıldan daha uzun süre adet görenler meme kanseri riski altındadır'' diye konuştu.

AA
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanseri nasıl anlaşılır?

Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Kibar Çebi, meme kanseri konusunda uyarılarda bulunarak hastalığın, en fazla 40-50 yaş arasındaki kadınları tehdit ettiğini belirtti.

Meme kanserinden yılda 14 bin ölüm olduğunu, her yıl 1 milyon yeni vaka yaşandığına dikkat çeken Dr. Çebi, şöyle konuştu: "Meme hastalıkları içerisinde hastaları ve hekimleri en çok meşgul eden hastalık meme kanserleridir. Meme kanserleri ile ilgili yapılan çalışmalar bize bu hastalığa ait çeşitli bilgi vermektedir. Her yıl meme kanseriyle ilgili bir milyon yeni vaka bildirilmektedir. Meme kanserinden yılda on dört bin ölüm olmaktadır. 40-50 yaşları arasında kadınlarda ölümlerin en sık nedenidir. Kadın kanserlerinin yüzde 33'ünü oluşturur."

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, bu oranın ülkemizde yüzde 23 ila yüzde 24 arasında olduğunu anlatan Çebi, şunları söyledi: "Batı toplumunda her dokuz kadından biri bu hastalığa yakalanır. Bu oran batıdan doğuya gidildikçe azalır. Batıya göre Uzakdoğu'da hastalığa yakalanma oranı beş kat daha azdır. Uzakdoğu'dan batıya göç etmiş göçmenlerde iki nesil sonra çevresel faktörlerin etkisiyle risk eşitlenir. Gerçekten de risk faktörleri açısından dünyanın farklı bölgeleri, özellikle doğu ve batı arasında anlamlı derecede farklılıklar görülmektedir. 2008 yılında Harward Üniversitesinde göçmenlerle yerliler üzerinde yapılan ve risk faktörlerini konu alan bir çalışmada meme kanserinin önlenebilir ya da azaltılabilir olduğuna dair sonuçlar elde edilmiştir."

Meme dokusunda oluşan kitlelerin iki gruba ayrıldığını belirten Dr. Çebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu kitleler memenin iyi huylu ve kötü huylu kitleleridir. İyi huylu kitleler hasta için zararı olmayan kitlelerdir. Hayatı tehdit etmezler. Çevre dokuya ve uzak organlara yayılmazlar. Bu nedenle bunlara iyi huylu kitleler deriz. İyi huylu kitlelerin aksine kötü huylu kitleler hasta için riskli kitlelerdir. Bunlar hastanın hayatını tehdit eder. Komşu dokuya ve uzak organlara yayılabilirler ve zarar verebilirler.Meme kanseri dediğimiz kitleler bu kitlelerdir. Kanser hücreleri orijinal tümörden ayrılabilir, kan ve lenf yoluyla vücudun diğer organlarına ulaşabilirler"

50 yaşın üzerinde meme kanseri görülme sıklığının dört kat fazla olduğunu kaydeden Dr. Çebi, sözlerine şöyle devam etti: "Geçmişten günümüze değin meme kanserli hastalar üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde meme kanserine neden olan ya da meme kanseri olma riskini artıran bir takım faktörler tespit edilmiştir. Bu faktörlerin bir kısmı hastanın kendi biyolojik yapısından kaynaklanır. Bir kısmı hastanın kendi yaşam tarzı ve alışkanlıklarından kaynaklanır. Bir kısmı da hastanın içinde yaşadığı çevresel etkenlerden kaynaklanır. Bu risk faktörlerinin bir kısmından hastalar korunabilir. Bir kısmından da korunamaz. Hastalar meme kanserine en çok 40-50 yaş arası dönemde yakalanır. 50 yaşın üzerinde meme kanseri görülme sıklığı dört kat daha fazladır. Meme kanseri tanısı konulan kadınların yüzde 70'i 50 yaş üzerindedir.

Hiç doğum yapmamış kadınlarda risk faktörünün yüksek olduğunu ifade eden Dr. Çebi, şunları söyledi: "İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı daha yüksektir. Mesela 20 yaşından önce doğum yapmış kadınlara oranla iki kat fazladır. Hiç doğum yapmamış kadınlarda risk daha da yüksektir. İlk adet görme yaşı 12'den küçük olanlarda, 55 yaşından sonra menopoza girenlerde, menopozdan sonra hormon tedavisi alan hastalarda risk daha yüksektir. Meme kanseri beyaz ırkta siyah ırktan daha fazla görülür. Meme dokusu yağlı ve yoğun kadınlarda kendi yaşıtlarına göre meme kanseri olma riski daha fazladır. Menopozdan sonra obez ve kilolu kadınlarda risk yüksektir. Günlük hayatta hareketleri az ve kısıtlı olan kadınlarda risk daha fazladır.

Çalışmalar alkol alan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin içmeyenlere göre daha yüksek olduğunu göstermiştir. Menopoz sonrası kullanılan hormonlar meme kanseri riskini yüzde 30 artırır.Bir kadında risk faktörlerinden herhangi bir tanesinin ya da birkaç tanesinin olması o kişinin meme kanseri olacağı anlamına gelmez. Kaldı ki risk faktörlerinin bir çoğunu taşıyan kadınlarda meme kanseri çoğu kez görülmez."

BELİRTİLER
Hastalığın belirtileri konusunda bilgi veren Dr. Çebi, şöyle konuştu: "Meme dokusunda ele gelen ya da bir şekilde hissedilebilen kitle. Meme dokusunun hacminde değişiklik. Meme derisinde çökme, kırışıklık, renk değişikliği. Meme başının içeri çekilmesi. Meme başından kanlı akıntı gelmesi. Meme derisinde pullanma, kızarıklık ya da şişkinlik." Meme kanseri tanısı konulmuş hastaların yüzde 33'ünün memesinde bir kitle şikayeti nedeniyle doktora geldiğini anlatan
Çebi, sözlerine şöyle devam etti: "Daha çok doktora geliş şikayeti memelerde ağrıdır. Ancak, meme ağrısı genellikle iyi huylu meme hastalıklarında olur. Aslında özellikle 40 yaşından sonra bayanlar şikayetleri olsa da olmasa da belirli aralıklarla kontrol için meme muayenelerini yaptırmalıdırlar. Meme kanserinin tanısı muayene bulguları ve laboratuvar bulguları ile birlikte hastanın değerlendirilmesi sonucu konulur. Muayenede doktor önce meme başlarında ve meme derisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığını inceler. Daha sonra koltuk altları ile birlikte her iki meme dokusunu muayene eder. Muayenede koltuk altlarında lenf bezleri olup olmadığına bakar. Meme dokusunda elle hissedilebilir kitlelerin olup olmadığını varsa bunların özelliklerini tespit etmeye çalışır"

Meme kanseri tedavisinden sonra hastaların düzenli bir şekilde kontrollerini yaptırmaları uyarısında bulunan Dr. Çebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hastanın sağlığı ile ilgili değişiklikler izlenmeli, gelişmelerle ilgili doktora bilgi verilmelidir. Ağrı, yorgunluk, kilo kaybı, adet değişiklikleri, beklenmedik kanamalar gibi değişiklikler doktora bildirilmeli. Baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, öksürük ya da sindirim sistemi ile iznın içinde yaşadığlgili problemlerin olması ve bu problemlerin geçmemesi halinde hasta doktoruna başvurmalıdır. Bu değişiklikler tedaviden aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkabilir. Hastalığın tekrarladığına ait belirtiler ya da başka bir hastalığa ait belirtileri olabilir. Bu değişiklikleri doktora bildirmek mümkün olduğunca erken teşhis ve tedavi açısından önemlidir. Kontrol muayeneleri genellikle boyun, koltuk altları, göğüs duvarı ve meme bölgesini kapsar. Hasta düzenli bir şekilde kontrollerini yaptırmalıdır.Hasta tedavileri bittikten sonra sosyal yaşam içerisinde hem ailesinden hem de çevresinden destek alabilir. İşine ve günlük aktivitelerine devam edebilir. Sosyal organizasyonlara katılabilir. Kısacası hayata kaldığı yerden devam edebilir."

İHA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst