Meme Kanseri Nedir?

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.
meme_kanseri.jpg

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir?

Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz.
Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerini taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.

Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz;

Yaş;

İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70’i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.

Kişisel meme kanseri hikayesi;

Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır.

Ailede meme kanseri hikayesi;

Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır.

Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar.

Daha önce meme biopsisi yapılmış olması;

Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir.

Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.

Fertil çağ süresi;

Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil çağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.

Doğurganlık hikayesi;

İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir.

Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği;

Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır.

Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.

Östrojen hormonu tedavisi görenler;

Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolu altında yapılmalıdır.

Doğum kontrol hapı kullanılması;

Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.

Alkol kullanılması;


Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.

Sigara;

Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.

Şişmanlık ve yağlı beslenme;


Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.

Meme Kanseri Riski Azaltılabilir mi?

Egzersiz;

Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir.

Beslenme;

Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.

Meme Kanseri Önlenebilir mi?

Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir. Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.

Meme Kanseri Nasıl Erken Tespit Edilebilir?

Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.

Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.

Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamogrofiyi çektirmeleri gereklidir.

Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.

Kadınlar Kendilerini Nasıl Muayene Etmelidir?

Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.

Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır.


Resim-001.jpg
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
F

Fırtına

Guest
mem.jpg



Batı ülkelerinde yaşayan kadınlarda görülen kanser türleri arasında en yaygını meme kanseridir. Her 14 kadından birinde meme kanseri oluştuğu gibi 30–60 yaş grubundaki kadınlarda ölüm nedeni olarak da bu hastalık başta gelmektedir.


Hastalığın çok yaygın olması, konuyu sürekli olarak gündemde tuttuğundan kadınlar ilk belirtiler ortaya çıkar çıkmaz doktora başvurmaktadırlar. Öbür kanser türlerinde olduğu gibi, meme kanserinde de erken teşhis hastanın iyileşme olasılığını artıran bir etkendir.



ARAŞTIRMA SONUÇLARI

Birçok araştırma yapılmış olmakla birlikte meme kanserinin nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Bir ara doktorlar, kadının yaşadığı bölgenin ve ırkın meme kanserine yol açan etkenler arasında olduğu görüşündeydiler. Bunun nedeni Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde meme kanserine yakalanan kadın sayısının örneğin Güney Doğu Asya’daki meme kanserli kadın sayısından çok daha fazla olmasıydı.


Ancak bugün Japonya’da yaşayan Japon kadınların bu hastalığa yakalanma oranının, ABD’de yaşayan Japon kadınların hastalığa yakalanma oranına ulaştığı görülmektedir. Dahası ABD’de yaşayan ikinci kuşak Japon kadınların meme kanserine yakalanma olasılığı artık Amerikalı kadınlarla aynıdır. Coğrafi özelliklerle ırk özelliklerinden çok, çevrenin ve yaşama biçiminin kanser yapıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.

MEME KANSERİ, DOĞUM KONTROL HAPLARI VE HORMON TEDAVİSİ

Başlangıçta doğum kontrol haplarının meme kanserine yol açtığı öne sürülmüştür.



Ancak yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını göstermiştir. Üstelik hap kullanan kadınlarda iyicil meme hastalıklarının daha az görüldüğü ortaya çıkmıştır. Hormon tedavisinin ise, meme kanserine yol açan etkenler arasında bulunması olasılığının daha yüksek olduğu sanılmaktadır.



Birçok araştırma, hormon tedavisiyle meme kanseri arasında ilişki olmadığı sonucunu vermiş olmakla birlikte, ABD’de yapılan geniş çaplı bir araştırma 10 yıldan uzun süre hormon tedavisi gören kadınların, bu konuda biraz daha fazla bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını göstermiştir.

IŞINIMIN ETKİLERİ

Işınım meme kanseri olasılığını artırır.



Miktarı ve sıklığı arttıkça tehlike de büyür. Ancak kanser olup olmadığı araştırılırken hastaya başka yöntemler yanında X ışınları yardımıyla araştırma yöntemi de uygulandığından, ortaya bir ikilem çıkar. Çünkü kanser tehlikesi yaratmayacak ışınım miktarı bilinmemektedir. Kimi doktorlar tekrar tekrar göğüs röntgeni çektirmenin meme kanserine yol açabileceği görüşündedirler.

BELİRTİLER


Meme kanserinin ilk belirtilerinden biri memelerin birinde sert bir kütle oluşmasıdır. Bu kütle genellikle ağrı vermez; memenin herhangi bir yerinde olabilir. Başlangıçta, meme dokusuna ya da meme derisine bağlı olmadığından serbestçe hareket eder.


Tümör büyüdükçe deriyi çekerek bir çukur oluşmasına yol açar. Ayrıca süt kanallarının da çekilmesine ve bu durumun sonucu olarak meme başının içe dönmesine neden olur. Tümör yayılmasını sürdürürse memeyi örten deriye yapışarak deride ülsere yol açabilir. Meme dokusuna doğru gelişerek alttaki kas tabakasıyla birleşebilir. Meme kanserinin lenf bezlerine atlamasıyla koltuk altında sert kütleler oluşur.

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ

Meme kanseri öldürücü değildir. Ancak tümörden dökülen hücrelerin kan dolaşımına karışarak vücuda yayılması büyük bir tehlike yaratır. Bu şekilde kemikler, karaciğer, akciğer ve beyin gibi organlarda da kanser oluşabilir.



Sarılık olan ya da sık sık kemikleri kırılan kadınlarda meme kanserinin karaciğere ya da kemiklere atlayıp atlamadığı araştırılır. Kanser vücudun öteki organlarına çok erken bir dönemde yayılmaya başlayabilir. Bu nedenle ne kadar erken teşhis edilirse tedavi o ölçüde etkili olur.


Memede sert bir topak oluştuğunda, ne denli küçük olursa olsun hemen doktora başvurmak yerinde olur. Memedeki sert kütlelerin en çok dörtte biri tehlikelidir, ötekiler zararsız kistler ya da iyicil tümörlerdir.

BAŞLANGIÇ AŞAMASINDAKİ MEME KANSERİNİN TEDAVİSİ

Meme kanseri başlangıç aşamasında teşhis edilmişse, henüz küçük olan tümör, mastektomi yöntemiyle çıkarılır. Ayrıca hastalık koltuk altına sıçramışsa buradaki bezin de tedavi edilmesi gerekir. Bunun için ya mastektomi ameliyatı sırasında memeyle beraber koltuk altındaki bez çıkarılır ya da ameliyattan sonra altı hafta ışın tedavisi uygulanır.


Meme kanserinin ilk döneminde ameliyat dışında başka yöntemler de uygulanabilir. Hasta mastektomi ameliyatına dayanamayacaksa ya da göğsünün alınmasını istemiyorsa ışın tedavisi yöntemlerine başvurulur. Ancak bu yöntemler şimdilik deneme aşamasında olduğundan genellikle önerilmez.


İlk tedavi yapıldıktan sonra hasta hastalığın tekrar belirip belirmediğini araştırmak üzere denetim altında tutulur. Kanser ameliyat edilen yerde ya da vücudun başka bir bölümünde yeniden ortaya çıkarsa hemen ışın ya da ilaç tedavisine başvurulur.


Ameliyatla göğsü alınan kadınlar bu duruma 1 yıl kadar sonra alışırlar. Bu durumdaki kadınlara protez meme kullanmaları önerilir. Doktor mastektomi ameliyatından sonra hastanın ruhsal tepkilerini denetler, gerekli görürse meme derisinin altına plastik bir sahte meme yerleştirir. Ancak bu işlemin her durumda yapılması gerekli olmayabilir.

MEME KANSERİNİN İLERİ AŞAMADA TEDAVİSİ

Hastalık çok ilerlemişse ameliyat yeterli olmayabilir. Bu durumda hem ışın tedavisi, hem de ilaçla tedavi birlikte uygulanır. Bu iki yöntemi uygulayan uzmanların çalışmaları arasında eşgüdüm kurulabilirse hastanın yaşamı kurtarılabilir.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme Kanseri Hakkında Sıkca Sorulan Sorular

MEME KANSERİ RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ ?
Egzersiz: Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir. Beslenme:Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
Kısaca,
* şişmanlığın azaltılması,
* alkol alınıyorsa bırakılması.
* Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş),
* Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi,
gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.

MEME KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ ?
Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir.
Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.

MEME KANSERİ NASIL ERKEN TESPİT EDİLEBİLİR ?
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir.
Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.
Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamogrofiyi çektirmeleri gereklidir.
Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.
Kanseri yenmek

KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR ?
Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.
Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır. Vakfımızda meme muayenesi eğitimi, bu araçlar ile seminerler şeklinde verilmektedir.

MUAYENE SIRASINDA FARK EDİLEBİLECEK DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?
Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır:
* Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,
* Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,
* Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,
* Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,
* Memenin şeklinde değişiklik,
* Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,
* Meme başında ortaya çıkan akıntı.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst