Meme kanseri ölümcül olmaktan çıkacak

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bu hastalıkla mücadele sırasında çok ciddi psikolojik dalgalanmalar yaşanıyor
22 Mart 2011 Salı, 11:18:56
Meme kanseri ölümcül olmaktan çıkacak

Meme kanseri, teşhisinde geç kalınması halinde öldürücü olabilen ve kanser türleri arasında sık görülen bir hastalık. Hasta,meme kanseriyle mücadelesi sırasında çok ciddi psikolojik dalgalanmalar yaşıyor.

Roma Katolik Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Multidisipliner Meme Merkezi Direktörü Prof. Dr. Riccardo Masetti, “Kadının kanser hastalığıylamücadelesi vememesini kaybetme duygusu depresyona neden oluyor ve cinsel yaşamda olumsuzluklara yol açıyor” diyor. Tıbbın ve tıp teknolojisinin ilerlemesi, yapılan rekonstrüksiyonların daha iyi sonuç vermesini ve bu konunun sorun olmaktan çıkarak psikolojik yükün hafiflemesini sağlıyor.

AMELİYATLARIN YÜZDE 70’İ ÇOK BAŞARILI
Meme rekonstrüksiyonu yapılan kişinin sahip olduğu yenimeme kendimemesi gibi olmasa da, hasta bu uygulamayı çok olumlu algılıyor. “Bu ameliyatlar sayesinde hastalarımızın mutluluklarını ve yaşamkalitelerini belirgin oranda artırma hedefimize ulaştık” diyen Prof. Dr.Masetti, yaptıkları ameliyatların yüzde 70’inden çok başarılı sonuçlar aldıklarını söylüyor. Geride kalan yüzde 30’luk hasta grubunda ise kozmetik açıdan daha iyi sonuçlar elde edilmesi için ek ameliyatlara ihtiyaç duyulabiliyor.

KİŞİYE EN UYGUN TEDAVİ SEÇİLİYOR
Günümüzde yapılan ameliyatların daha kolay teknikler içermesi ve operasyon sürelerinin kısalığı, hasta lehine bir durum olarak değerlendiriliyor. Bu konuda 2 seçenek bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Masetti, “Bunlardan birinde implant kullanılıyor ve ameliyat 1-1.5 saat içinde bitiriliyor. Kişinin kendi dokusunun kullanıldığı ameliyatların süresi ise 4-10 saat arasında değişiyor” diyor. Masetti, “Yeni meme yapımında implant mı yoksa hastanın kendi dokusu mu kullanılmalı?” sorusunu, “Tercihim duruma ve hastaya göre değişir. 2 yöntem de kusursuz değil. Bu noktada kişiye özel en uygun tedaviyi seçmeye çalışıyor ve en az çabayla en iyi sonucu nasıl alacağımıza bakıyoruz” diyerek yanıtlıyor.

SIRTTAN ALINAN DOKU KULLANILIYOR
Masetti, kime hangi ameliyatın yapılacağının, memenin ve tümörün büyüklüğüne göre değişiklik gösterebildiğini söylüyor. Ufak memelerde implant yeterli olurken, büyük memelerde hastanın karın ya da sırtından alınan kendi dokusu kullanılıyor. Meme rekonstrüksiyonunda hastanın kendi dokusunun kullanılması doğal memeye daha benzer sonuçlar alınmasını sağlıyor. En iyi kozmetik sonuç için bazen sağlam memeye de küçültme ya da kaldırma ameliyatları gerekebiliyor.

UZMAN EKİPTE KİMLER OLMALI?
MEMENİN alınması sonrası yeniden meme yapımı konusundaki başarılı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Riccardo Masetti, meme kanserinin tedavisinde başarının, multidisipliner yaklaşım sonucunda elde edildiğini söylüyor. Yani bu hastalığın teşhis ve tedavisinde farklı uzmanlık alanlarının birlikte çalışması gerekiyor. Masetti, meme kanserli bir hastanın tedavisini üstlenen ekipte yer alması gereken uzmanları şu şekilde sıralıyor:

Meme cerrahları
Plastik cerrahlar
Medikal onkologlar
Radyoterapistler
Radyologlar
Patologlar
Fizik tedavi uzmanları ve genetik uzmanları

MEME KANSERİ ÖLDÜRÜCÜ OLMAKTAN ÇIKACAK
Günümüzde, yağ dokusu üreten kök hücre transferi konusunda çok sayıda çalışma yapılıyor. Karın ya da bacaklardaki yağ dokusundan bu dokuyu üreten kök hücrelerin alınması ve memeye transferinin sağlanması, meme kanserinin tedavisine yönelik en önemli hedefler arasında yer alıyor. “Gelecek 5 yıl içinde meme rekonstrüksiyonu çok daha etkili olaca k” diyen ve çok daha iyi kozmetik sonuçlara ulaşacaklarına inandığını söyleyen Prof. Dr. Riccardo Masetti, bu konudaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtiyor. Yapılan araştırmaların ve tedavilerin meme kanserini öldürücü bir hastalık olmaktan çıkaracağına dikkat çeken Prof. Dr. Masetti’ye göre, bu konuda kadınları eğitmek ve sağlıkları konusunda farkındalık kazanmalarını sağlamak çok önemli. Düzenli muayene ve erken teşhisin kanserden duyulan korkuyu azaltacağını vurgulayan Masetti, günümüz gelişmeleri ışığında meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu dile getiriyor.

CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Meme kanserine çözümde sona yaklaşıldı

Fareler üzerinde başarılı olan aşı insanlarda denenecek. İnsanlarda da etkili olursa tıpta büyük bir çığır açacak

ABD’li bilim adamları, meme kanserine karşı üretilen aşının ilk denemede “mükemmel” sonuçlar verdiğini, üç yıl içinde kullanıma hazır hale geleceğini açıkladılar. Laboratuvar testlerinde, aşının bağışıklık sistemini güçlendirerek, yüzde 90 oranında tümörleri tahrip ettiği ortaya çıktı. Fareler üzerinde yapılan testlerde meme ve pankreasta meydana gelen tümörlerin önemli bir kısmı yok edildi. Georgia Üniversitesi’nde bir ekip tarafından geliştirilen aşı, şimdi insanlar üzerinde denenecek. İnsanlar üzerinde klinik deneylerin 2013’te başlaması öngörülüyor. Araştırmanın başkanı Prof. Geert-Jan Boons, “Aşı bağışıklık sistemi üzerinde etkili ve tümörün büyümesini engelliyor” derken, Arizona Mayo Kliniği’nden Prof. Sandra Gendler de “Bu, bağışıklık sistemindeki bozukluğu ayırt eden ilk aşı ve kanser hücrelerini öldürmekte etkili” diye konuştu. Uzmanlar aşının insanlar üzerinde etkili olması durumunda, tıpta büyük bir çığır açacağını dile getirdi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
7 kadından biri tehlikede

25 yıl önce 13-14 kadından biri meme kanseri olurken bu oran günümüzde 7-8 kadında bire düştü. Batı Avrupa ve ABD'de de meme kanseri olgularının yüzde 5-6'sı 40 yaş altındayken, bizde bu oran yüzde 16-17


Antalya Meme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Arıcı, her 7-8 kadından birinin meme kanseri olduğunu söyledi.

Arıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 yılda kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının yarı yarıya arttığını söyledi. Dünyada 25 yıl önce 16-17 kadından birinin meme kanseri riskiyle karşı karşıya olduğunu dile getiren Arıcı, ''25 yıl önce 13-14 kadından biri meme kanseri olurken bu oran günümüzde 7-8 kadından bire düştü'' dedi.

Hastalığın gelişmişlikle doğru orantılı arttığına değinen Arıcı, meme kanserinin ''gelişmiş ülkelerin hastalığı'' olduğunu vurguladı. Kadınların geç ve az doğum yapmasının, daha az emzirmesinin, doğum kontrol hapı kullanımının hastalığın görülme sıklığının artmasında etkili olduğuna işaret eden Arıcı, ''Eskiden neydi? Annelerimiz 3, 4, 5 doğum yapar, uzun süre emzirirdi. Erken yaşta doğum yapardı'' diye konuştu.

Kadınların çocuk sahibi olma yaşının artık 30'u bulduğuna dikkati çeken Arıcı, kadınların daha geç yaşta doğum yaptıklarını ve daha az sayıda çocuk sahibi olduklarını söyledi. Çalışan kadınların da kısa sürede işe dönmek için daha az süre emzirdiklerini ifade eden Arıcı, ''Gelişmişlikle birlikte meme kanseri 2 kat artıyor'' dedi.

MAMOGRAFİ 35 YAŞINDA ÇEKİLSİN
Türkiye'de genç nüfusun Avrupa'ya oranla daha fazla olduğunu belirten Arıcı, şöyle konuştu:

''Meme kanseri yaşla artan bir hastalık, ama bizde daha genç yaşta görülüyor. Türkiye'de meme kanseri görülme sıklığı Batı Avrupa ülkeleriyle aynı oranda ama bizim ülkemize özgü en önemli şey, genç yaşta hasta grubunun fazla olması. Batı Avrupa ve ABD'de meme kanseri olgularının yüzde 5-6'sı 40 yaş altındayken, biz de bu oran yüzde 16-17. 50 yaş altındaki grup, Batı Avrupa ve ABD'de yüzde 25 iken, bu oran bizde yüzde 45-50. Aslında meme kanseri yaşla sıklığı artan bir hastalık. Bizde genç nüfusta hastalığın olması çok önemli. Bunun nedenini tam olarak bilemiyoruz. Verilerin güvenilir olduğu Avrupa ve Amerika'da meme tümörü 40 yaş üzeri insanların hastalığı kabul edilir, ama bizde ortalama yaş düşük. Biz daha genç hastaları görüyoruz. Ülkemizde genç yaş grupta özellikle 40 yaş altı grupta yüzde 16-17'lere varan bir oranda görülmesi anlamlı. Çünkü daha genç yaşta bu hastaları takip etmemiz gerekiyor. Meme kanseri takibi 40 yaştan itibaren başlar. Ama bizdeki oranlara bakarsanız, bizim önerdiğimiz hastanın ilk mamografisini 35 yaşında yaptırması.''

"MEME KANSERİ, ESKİSİ GİBİ EŞİTTİR ÖLÜM DEĞİL"
Görülme sıklığındaki artışa rağmen meme kanserinin erken tanı aldığında tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkati çeken Arıcı, ''Meme kanseri eskisi gibi eşittir ölüm değil. Erken evrede tanı koyarsanız hastanın tamamen bu hastalıktan kurtulması mümkün'' dedi.

Tarama programları ve tedavilerdeki gelişme ile meme kanserinden ölümlerin giderek azaldığını belirten Arıcı, bununla birlikte memenin de artık korunduğunu söyledi.

Eskiden meme kanserinin, ''memenin alınması'' olarak algılandığını dile getiren Arıcı, artık meme koruyucu cerrahi ile sadece tümörün çıkartılabildiğine dikkati çekti.

Memenin kadınlar için çok önemli bir organ olduğunu ifade eden Arıcı, ''Memesinin olmaması kadınlara, kadınlığını yitirmişliğini hissettirir. Memeyi koruyabilirseniz kadının hem hayatını hem memesini kurtarıyorsunuz. Eskiden hastaların ancak yüzde 5'inin memesini kurtarabiliyorken bugün yüzde 30-40'lara çıktık. Bunu yüzde 60-70'lere çıkartmak lazım'' dedi.

GENETİK YATKINLIK
Ailesinde meme kanseri olanların, takibine daha erken yaşta başladıklarını belirten Arıcı, genetik yatkınlığın tespit edilmesiyle risk gruplarının genç yaştan itibaren korunmasının mümkün olduğunu söyledi.

Arıcı, ''35 yaşında meme kanseri olanların yakınını 25 yaşında takibe başlıyoruz. Bir ailede birden fazla kişide varsa genetik tetkikler ile o kişinin meme kanserine yatkınlığını tespit edebiliyoruz. Bu hastada yaşamı boyunca meme kanseri gelişme riski yüzde 85 diyebiliyoruz'' dedi.

Bu kişilerde meme cildini bırakarak tüm dokuyu çıkarttıklarını vurgulayan Arıcı, bunun yerine plastik cerrahların yaptığı yeni dokuyu naklettiklerini ifade etti.

Arıcı, ''Hasta kozmetik açıdan aynı meme dokusuna sahip olurken kanser riskini de çok aza indirgiyor'' dedi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Radyoloji Derneği uyardı

Türk Radyoloji Derneği:'Meme kanserinin erken tanısında etkinliği kanıtlanmış tek tarama yöntemi mamografidir'
53

Türk Radyoloji Derneği (TRD), meme kanserinin erken tanısında etkinliği kanıtlanmış tek tarama yönteminin mamografi olduğunu bildirdi.

TRD Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, basında son zamanlarda ''meme kanserinde yeni bir tarama yöntemi bulunduğuna'' dair yazıların yer aldığı ve ''radyasyonsuz meme kanseri tanısı yapıldığının'' iddia edildiği belirtildi.

Bu yazılarda mamografinin X ışını verdiği ve meme dokusunu sıkıştırdığı için kötülendiğine işaret edilen açıklamada, mamografide kullanılan X ışınının çok az miktarda olduğu, dozunun insan sağlığı açısından kabul edilebilir sınırlarda bulunduğu kaydedildi.

Sıkıştırmanın ise meme dokusunun görüntüsünün iyi çıkması için vazgeçilmez bir işlem olduğu bildirilen açıklamada, sıkıştırma sayesinde memenin daha az ışın aldığı ve görüntülerin daha kaliteli olduğu vurgulandı.

Yeni denenen yöntemlerin, basında yeni ve daha etkin bir yöntemmiş gibi sunulmasının tehlikeli olabileceğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Son gönlerde basında çıkan elektrik empedansıyla çalışan yöntem, buna iyi bir örnektir. Bu yöntemin meme kanserini çok erken saptayarak, bu hastalıktan ölümü azalttığına dair hiçbir kanıt yoktur. Bilimsel makaleler tarandığında böyle bir çalışmaya ulaşılamamaktadır. Elektrik empedans yöntemi bilimsel dayanağı olmayan ve meme kanserinin erken yakalanması üzerine etkisi bilinmeyen deneysel bir yöntem olup meme kanseri taramasında hiçbir yeri yoktur.''

Bugüne kadar meme kanserinin erken tanısında tarama amaçlı kullanılabilecek mamografiden daha üstün bir tekniğin geliştirilmediği belirtilen açıklamada, meme kanserinin erken tanısında etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış tek tarama yönteminin mamografi olduğuna işaret edildi.

Genel olarak veriler değerlendirildiğinde mamografi taramasının meme kanserinden ölümü yüzde 25-30 arasında azalttığı bildirilen açıklamada, yapılan araştırmada, Türkiye'de meme kanserinin yüzde 50'sinin 50 yaş altında geliştiğinin belirlendiğini, bu nedenle 40 yaşından itibaren her yıl düzenli mamografi kontrolünün özellikle Türkiye'deki kadınlar için önem taşıdığı kaydedildi.

AA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst