- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 15
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
Çok hassas ve kolay zedelenebilir yapılar olan beyin ve omurilik, kemik ve lifsi bağlardan oluşan sağlam bir kılıf içinde yer alır.
Beyni kafatası korur ve omuriliğide omurga korur. Bu yapının tüm bozuklukları ve merkez sinir sistemi alanında yer kaplayan ur, hematom (kan birikmesi) , apse ve ödem nedeni olabilecek tüm süreçler bunu saran sinirsel yapıları kemiğe doğru bastırarak ciddi yakınmalara neden olabilir.
Diğer hastalıklar basınç yaratmaz ama nöronları veya bunlara desteklik eden glia hücrelerini tutarak sinir dokusunda tahribata yol açar. Böylelikle travmalar, zehirlenmeler, enfeksiyonlar, kanamalar veya damar bozuklukları nedeniyle hasar gören merkez sinir sistemi, işlevlerinin bir bölümünü kaybeder çünki herhangi bir nedenle hasara uğrayan nöronlar ( sinir hücreleri) yenilenemez.
Ancak büyük olasılıkla, kalan nöronlar hasar görmüş olanların işlevlerinin bir kısmını üstlenebilir. Son olarak doğuştan olsun olmasın bazı hastalıkların sebebi genetik kökenli olabilir.
Nörolojik şikayeti olan bir hasta psikolojik yaşamıyla konuşması, hareketleri ve beyin işlevleri arasındaki bağlantılar açısından karmaşık muayenelerden geçer. Hastanın bu incelemelere katılabilmesi bazen mümkün olmaz. Bununla birlikte hissettiği axcılarla ilgili bilgiyi verebilecek tek kişide hastanın kendisidir. Ayrıca birçok ruhsal sorunun bedensel şikayetlere yol açtığı düşünülürse , aynı şekilde merkez sinir sistemi hastalıklarıda ruhsal sorunlara yol açabildiğinden bu durum elde edilen bilgilerin yorumunda güçlük çıkarabilmektedir.
Lezyonun yeri, ilerleyici özelliği ve nedenleriyse morfolojik veya nörolojik işlevlerin incelenmesine imkan veren testlerin kesin ölçütlerine bağlıdır.
Beyin- omurilik sıvısının incelenmesi sinir biyopsileri, toksikolojik ve metebolik testlerde şikayetlerin nedenlerini aydınlatmada önemli rol oynamaktadır.
Beyni kafatası korur ve omuriliğide omurga korur. Bu yapının tüm bozuklukları ve merkez sinir sistemi alanında yer kaplayan ur, hematom (kan birikmesi) , apse ve ödem nedeni olabilecek tüm süreçler bunu saran sinirsel yapıları kemiğe doğru bastırarak ciddi yakınmalara neden olabilir.
Diğer hastalıklar basınç yaratmaz ama nöronları veya bunlara desteklik eden glia hücrelerini tutarak sinir dokusunda tahribata yol açar. Böylelikle travmalar, zehirlenmeler, enfeksiyonlar, kanamalar veya damar bozuklukları nedeniyle hasar gören merkez sinir sistemi, işlevlerinin bir bölümünü kaybeder çünki herhangi bir nedenle hasara uğrayan nöronlar ( sinir hücreleri) yenilenemez.
Ancak büyük olasılıkla, kalan nöronlar hasar görmüş olanların işlevlerinin bir kısmını üstlenebilir. Son olarak doğuştan olsun olmasın bazı hastalıkların sebebi genetik kökenli olabilir.
Nörolojik şikayeti olan bir hasta psikolojik yaşamıyla konuşması, hareketleri ve beyin işlevleri arasındaki bağlantılar açısından karmaşık muayenelerden geçer. Hastanın bu incelemelere katılabilmesi bazen mümkün olmaz. Bununla birlikte hissettiği axcılarla ilgili bilgiyi verebilecek tek kişide hastanın kendisidir. Ayrıca birçok ruhsal sorunun bedensel şikayetlere yol açtığı düşünülürse , aynı şekilde merkez sinir sistemi hastalıklarıda ruhsal sorunlara yol açabildiğinden bu durum elde edilen bilgilerin yorumunda güçlük çıkarabilmektedir.
Lezyonun yeri, ilerleyici özelliği ve nedenleriyse morfolojik veya nörolojik işlevlerin incelenmesine imkan veren testlerin kesin ölçütlerine bağlıdır.
Beyin- omurilik sıvısının incelenmesi sinir biyopsileri, toksikolojik ve metebolik testlerde şikayetlerin nedenlerini aydınlatmada önemli rol oynamaktadır.
