Mesane kanseri ve tanısı

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sigaranın neden olduğu hastalıklardan biri de mesane kanseri. Erken teşhis ve önlem alınmadığı takdirde ölüme neden olan mesane kanseri, erkeklerde prostat, akciğer ve kalın bağırsak kanserinden sonra dördüncü sırada, kadınlarda ise en sık karşılaşılan kanserler sırasında sekizinci sırada yer alıyor.
Uzmanlar erken teşhis için uyarıyor: "İdrarından kan gelen bir hastanın kesinlikle gecikmeden doktoruna başvurması gerekir. İdrardan kan gelmesi mesane kanserinin en sık ve en önemli bulgusu. Özellikle de sigara kullanan erkek hastalarda kesinlikle ihmal edilmemeli. Çünkü hastada mesane kanseri olsa dahi kanseri erken evrede saptanan hastaların başarılı bir tedavi ile hastalıktan tümüyle kurtulabileceğini gayet iyi biliyoruz. Tüm kanserlerde olduğu gibi mesane kanserinde de erken tanı hayat kurtarıcıdır."

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Kadir Önem hastalığın risk faktörü sigaradan da uzak durulması gerektiğini ifade ediyor.

Mesane kanseri nedir?
Mesane, yani daha çok bilinen ismiyle idrar torbası böbreklerden genel idrarın dış ortama atılmadan önce vücut içinde depolandığı bir organdır. Tümörleri genel olarak iyi huylu tümörler ve kötü huylu tümörler olarak ikiye ayırabiliriz. Mesanenin kötü huylu tümörlerine mesane kanserleri diyebiliriz. Kanser hücreleri sürekli büyüyen ve kontrolsüz olarak çoğalan çevre organlara ve uzak organlara yayılma özelliği gösteren hücrelerdir. Mesanedeki kitlelerin büyük çoğunluğu kötü huylu tümördür yani kanserdir. Mesanenin iyi huylu tümörleri olmakla birlikte daha az sıklıkta görülürler.

KEMİKLERE DE YAYILABİLİYOR

Mesane kanseri sıklıkla mesanenin en iç tabakasını oluşturan üroepitelyum adı verdiğimiz dokudan kaynaklanır ve üroepitelyal karsinom olarak adlandırılır (Transizyonel hücreli karsinom). Daha az sıklıkla olmakla birlikte mesanenin kas dokusu gibi diğer doku gruplarına ait kanserlerde görülebilmektedir.

Erken evrelerde sadece en iç tabakada oluşan ve büyüyen kanser hücreleri ileri evrelerde mesanenin kas dokusuna ve daha ileri evrelerde mesanenin hemen çevresindeki yağ dokusuna doğru ve hatta mesane çevresindeki diğer organlara doğru da büyüyebilir. Daha ileri evrelerde ise vücudun diğer organlarına, akciğere, beyine, karaciğere ve kemiklere yayılabilir.

Belirtileri nelerdir?
Mesane kanserinin en sık belirtisi idrardan kan gelmesidir. Eğer kanser büyümüşse ve ya kanama pıhtılara dönüşmüşse idrar yapma hem kanamalı hem de ağrılı hale gelebilir. Bazen idrar tamamen kan şeklinde geldiği gibi bazen hafif pembe idrar şeklinde de gelebilir. Elbette ki idrardan kan gelmesi her zaman kanser demek değildir. Çünkü idrardan kan gelmesinin basit bir idrar yolu enfeksiyonundan taş hastalığına kadar birçok nedeni olabilir.

HALSİZLİK VE ÇARPINTI DA YAPIYOR

Gerek erken evre gerekse ileri evre kanserlerde olsun kanserin büyüklüğüne bağlı olarak meydana gelebilecek kanamalarda hastada süregelen kan kaybından dolayı hastada halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük ve çarpıntı gibi belirtiler görülebilir.

Mesane kanserinin kanama dışındaki belirtileri alt üriner sistem semptomları dediğimiz idrar yaparken zorlanma, sık sık idrar yapma isteği, idrara sıkışma hissi, idrar yaparken zorlanma hissi, kesik idrar yapma gibi belirtiler de olabilir. Muhakkak bu belirtilerin bir hastada görülmesi de o hastada mesane kanseri olacağı anlamına gelmez. Gayet tabidir ki bu belirti ve bulgular bir prostat hastasında da görülebilir. İleri inceleme yöntemleriyle hastalığın teşhisi konulabilir.

Bunun yanında hastalığın ileri evrelerinde yani hastalığın mesanenin komşu organlara ve vücudun diğer organlarına yayıldığı durumlarda hastalarda kemik ağrısı yorgunluk, iştahsızlık, zayıflama, güçsüzlük gibi bulgular ortaya çıkabilir.

Bazen kanser dokuları idrar torbasındaki idrar kanallarına sıçrayabilir ve böbreklerin birinde ve ya her ikisinde şişmeye neden olabilir. Böylelikle kanalları tıkanan ve şişen böbrekler rahat çalışamaz hastada böbrek yetmezliği gelişir kandaki zehirle maddeler atıklar yükselir. Bu aşamada hastanın böğür ağrısı iştahsızlık yorgunluk gibi semptomları olabilir. Bu tür hastaların önce kan değerlerine bakılır eğer kan değerleri çok bozuk değilse kapalı ameliyatla kanser dokuları kazınır ve idrar kanalları açılır. Eğer kan değerleri çok bozulmuşsa acil diyalize alınır ve kan değerleri düzeldikten sonra tedavisine devam edilir. Bu hastalar her zaman diyalize girmek zorunda kalmayabilirler. Eğer başarılı bir tedavi ile kanallar açılırsa ve ya mesaneleri alınırsa böbrekleri eskisi gibi çalışmaya devam edebilir ve diyalizden kurtulabilirler. Anlaşıldığı üzere idrar kanalları tıkanan hastalarda diyaliz sadece geçici bir süre uygulanabilir. Bu nedenle erken tanı ve erken müdahale böbrekleri de kurtarır.

ERKEKLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

Kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi daha sık görülüyor?
Erkeklerde kadınlara göre 2.5 kat daha fazla görülmektedir. Bu farklılık gerek erkeklerin sigarayı daha fazla tüketmeleri ve sigara içilen ortamda daha fazla kalmaları gerekse erkek toplumun dışarıda çevresel kimyasal etmenlere daha fazla maruz kalması ile ve her iki cinsiyet arasındaki hormonal farklılıklarla bir parça açıklanabilir.

Hangi yaş grubunda daha sık görülür?
Mesane kanseri daha sıklıkla orta ve ileri yaş hastalığıdır. Genç erişkinlerde daha az sıklıkta görülür. Yaş arttıkça mesane kanseri görülme sıklığı da artış gösteriyor. 65–69 yaşlarında erkeklerde yüz binde 142 kadınlarda yüz binde 33 iken bu oran 85 yaş üstünde erkeklerde yüz binde 296’ ya kadınlarda yüz binde 75’ e yükseliyor. Mesane kanserinin erkeklerdeki tanınma yaşı ortala 69 kadınlardaki tanınma yaşı ortalama 71’ dir.

Bununla birlikte genel olarak yaşlı hastalardaki mesane kanserinin davranışı daha kötü ve agresif seyirlidir. Genç hastalardaki mesane kanseri ise nispeten daha iyi huylu karakterdedir, daha yavaş büyüme ve ilerleme gösterir.

İDRAR TORBASINA BAKILMASI GEREK

Hastalık tanısında hangi tetkikler uygulanır?
İdrarından kan gelen hastalarda ilk yapılan tetkikler idrar tahlili ve ultrasonografidir. Ultrasonografide bir kanser şüphesi çıkmasa bile kanama varsa endoskopik olarak yani küçük bir kameralı alet ile idrar torbasına girerek kanser varlığının araştırılması gerekebilir.
İdrar torbasına girerek bakmak kanser tanısı için çok önemlidir. Fakat içerideki tümör görülse dahi bu tümörün kanser olup olmadığını anlamak için kanseri idrar torbasından kazıyarak patolojik incelemeye göndermek gerekir. Bu yöntemle hem mesanedeki kanser tedavi edilmiş yani kazınmış ve vücut dışına çıkartılmış hem de kanserin özellikleri çıkarılan kanser dokusunun incelenmesi ile belirlenmiş olur. Kısacası kesin tanı konulurken yaptığımız kazıma işlemi aynı zamanda hastaya tedavide sağlamış olur.

Elbette kanser sadece mesanede sınırlı olmayabilir mesanede olduğunu zannettiğimiz kanser aslında böbreklerden de gelmiş olabilir. Bu nedenle çok önemlidir ki hastanın böbreklerinde kanser olup olmadığını tüm mesane kanseri tanısı almış hastalarda araştırıyoruz. Bu nedenle ilaçlı bilgisayarlı tomografi, MRI ve başka görüntüleme yöntemleri kullanıyoruz.Tanı sırasında yaptığımız bu işlemi tedavi sonrası da her yıl düzenli olarak kontrol edip hastanın böbreklerinde bir kanser gelişimi var mı yok mu kontrol ediyoruz.

Bir diğer tanı yöntemi daha doğrusu tanıya yardımcı yöntem ise hastanın numune olarak verdiği idrar örneğindeki hücrelerin patoloji uzmanları tarafından incelenmesi ve kanser hücresi görülmesine dayanır. Bu yöntem şüphelendiğimiz hastalarda gözle görülür tümör olmasa bile testin pozitif çıkması ile gözle görülemeyen kanser olabileceği, tedavi edilmiş takip edilen hatalarda hastalığın nüks etmiş olabileceği ve ya böbreklerde idrar kanallarında bir hastalık olabileceği yönünde bizi uyarır.

Örneğin idrarında kanama olan fakat görüntüleme ile bir tümör görülmeyen hastada bu tahlil yaparak kanser olup olmadığı hakkında bir ipucu edinebiliriz ve idrar torbasına girerek endoskopi yapmak gibi daha ileri tetkikleri yaparak hastayı daha ayrıntılı incelemeye geçebiliriz. Tedavi edilen ve takip edilen hastalarda ise bu incelemeyi yaparak kanserin tekrarlama olayını takip edebiliriz. Elbette ki idrarın patolojik incelenmesi bir tarama testi gibidir yani idrar yollarında bir kanser hücresi olup olamadığıyla ilgili bize ipucu verir. Kanser olacağını %100 göstermez ve daha az kanser potansiyeline sahip dokularda saptama dereceleri düşüktür. Tanısını kesinleştirmek için endoskopi gerekirse biyopsi yani parça alınması yapılmalıdır.

SİGARA İÇENLER DİKKAT: YILDA BİR KEZ İDRAR TAHLİLİ YAPTIRMANIZ ŞART!

Peki bu hastalığın tanısını koymadaki yenilikler neler? Daha erken dönemde tedavi olmak için ne yapılmalı?
Esasen mesane tümörünün taranmasında özel bir test henüz tam anlamıyla kabul edilmemekle birlikte rutin check up tetkiklerindeki basit bir idrar tahlili ve ultrasonografik inceleme atılması gereken ilk adımdır.

Toplumun mesane kanseri açısından tarama çalışmaları şu dönemde sadece idrar tahlili ile sınırlıdır. Prostat kanseri taramasında kullanılan PSA testi benzeri testler mesane kanserinde de vardır fakat bu testlerin daha çok tanı konulmuş tedavi edilmiş ve takipleri yapılan hastalarda kullanımı söz konusudur.

Özet olarak tanının gecikmemesi için hastanın yapması gereken en önemli davranış idrarında kan görür görmez doktoruna başvurması gerekliliğidir. Yapılan tarama çalışmalarında idrar tahlili ile tarama yapılan toplumdaki mesane kanserinin daha erken dönemde saptandığı bildirilmiştir.

Mesane kanseri için standart bir tarama olmamasına rağmen okuyucularımıza en azından özellikle sigara içen grupta şiddetle yılda bir kez idrar tahlili yaptırmalarını ve gerekirse ultrasonografik incelemeyi öneriyoruz.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Tedavi şekli nedir?

Mesane kanserinin tek bir tedavisi yoktur diğer tüm kanserlerde olduğu gibi kanserin evresine göre ve hastanın bu tedaviyi kaldırıp kaldıramayacağı göz önünde bulundurarak ve hastaya bütün seçenekleri anlatarak doktor ve hasta tedaviye birlikte karar verir. Mesane kanserinin ilk evrelerinde tedavi protokolü genel olarak standart olsa da daha ileri evrelerde hastanın ameliyat sonrası hayat kalitesi ve yeni mesane gibi seçeneklere karar vermesi üroloji uzmanı ile konuşarak kararlaştırmaları gerekir.

Erken evre mesane tümörlerinde ilk tedavi seçeneği kapalı ameliyatla kanserin mesanen kazınması (TUR-T) ameliyatıdır. Bu yöntemle idrar yolundan girilerek başka bir yerden kesmeden yaklaşık olarak kalem kalınlığında bir kesici ve yakıcı aletle kanserli dokuyu idrar torbasından kazınır ve vücut dışına alınır. Daha sonra bir idrar sondası konulur ve kanama oluşmaması için bir sıvı ile mesane damla damla yıkanır. Bazen bu kapalı ameliyat lazer ile sadece yakma buharlaştırma, fotodinamik tedavi şeklinde de yapılabilir. Kapalı ameliyat genel anestezi altında ve sadece belden aşağıyı uyuşturarak her iki anestezi yöntemi ile yapılabilir.

Genellikle mesane tümörü ilk tespit edildiğinde yüzeyseldir yani erken evrededir. Özellikle yüzeysel ve küçük kanserlerde sadece kapalı ameliyat yeterli olabilir. Bazen de kapalı ameliyata ek olarak mesane içine bir takım kemoterapötik ilaların ve ya savunma sistemini güçlendiren tüberküloz aşısı verilmesi gerekebilir. Bu ek tedavinin amacı ise kanserin tekrarlamasını ve ilerlemesini önlemektir. Kanser eğer nüks ederse bu süreç tekrarlanır ve kazınan kanser hücrelerinin patolojik incelemesine göre tekrar bir tedavi şeması çizilir.


İDRAR TORBASI DA ALINABİLİR
Yüzeysel mesane tümörleri ilerlerse, hastalığın teşhisi sırasında yapılan kapalı ameliyatta kanser ilerlemiş olarak bulunursa, yüzeysel olmasına rağmen mesanenin birçok yerinde kanser varsa ve ya mesane içine verilen ek tedavilere cevap yoksa idrar torbasının alınması gündeme gelir.

Mesane kanserinde mesanenin alınması ameliyatı büyük bir ameliyattır. Başlıca iki kısımdan oluşur. Birinci kısım kanserli dokuların ve organların çıkartılması, kinci kısım ise idrarın vücut dışına alınması için yapılan girişimdir.

Burada bahsetmemiz gereken konu idrar torbası ve çevresindeki yapılar alındıktan sonra her iki böbrekten gelen idrar kanallarının nereye bağlanacağı hastanın idrarının nereden geleceğidir. Bu kararı hasta ve üroloji uzmanı birlikte vermek durumundadır. Hasta açısından ameliyat sonrası hayat kalitesi ve kanserden kurtulma, cerrah açısından ise kanserin yaygınlığı ve hastanın anatomisinin ve kanserinin hangi tür bir idrar saptırmaya izin vereceği elbette ki önemlidir bu yüzden ameliyat öncesi bütün seçenekler masaya yatırılmalı ve hasta için en iyi alternatif seçilmelidir.

BAĞIRSAKTAN MESANE
İdrarın saptırılması kabaca iki yolla olur idrarın sürekli geldiği idrar tutulamayan saptırmalar ve idrarın tutulabildiği saptırmalar. Hastalığın izin verdiği ölçüde ilk tercih idrarın tutulabildiği bağırsaklardan yeni mesanenin yapılması ve yeni mesanenin normal idrar yoluna bağlanmasıdır. Bu yöntemle 30 ila 45 cm civarında bağırsak alınarak faklı yöntemlerle yeni bir mesane yapılır ve böbrek kanallarına bağlanır altta da normal idrar yoluna bağlanır. İkinci bir seçenek eğer normal idrar yolu kanser nedeniyle çıkarılmışsa kullanılamayacaksa karın ön duvarına yeni mesane ağızlaştırılır ve bir sonda yardımı ile yeni idrar torbası günde 4 ila 6 kez boşaltılır. Bazen idrar kanalları kalın bağırsağa bağlanır. Ve hasta büyük tuvaleti ve küçük tuvaletini birlikte yapar. Bazen de hastanın durumu elverişli değilse karın duvarına her gün değiştirilen bir torba takılır ve idrar bu torbaya dolar. Bağırsaklarla yapılan çok çeşitli idrar torbası ve idrar saptırma teknikleri vardır.

Mesanenin alınması ameliyatı açık, laparoskopik ve robotik tekniklerin biriyle yapılabilir. Açık cerrahide göbek altından ve gerekirse birazda üstünden yapılan bir kesi ile ameliyat yapılır. Laparoskopik ve robotik cerrahide ise karın ön duvarına 5 ve ya 6 adet delik açılarak ameliyat yapılmaktadır. Laparoskopik cerrahi teknik olarak zor olmakla birlikte robotik cerrahide bu zorluk robotun kollarının kullanımının oldukça rahat olması nedeniyle ortadan kalkmıştır. Bu üç teknikte tercih edilebilecek yöntemlerdir fakat bu güne kadar yapılan çalışmaların çoğu ve elde ettiğimiz uzun dönem hasta izlem sonuçları açık cerrahi ile yapılan ameliyat sonuçlarıdır. Onkolojik ve fonksiyonel sonuç açısından bu üç teknik arasında bir farklılık olduğunu söylemek zordur. Fakat genel kanı ileri evre bir kanser ise ameliyat süresinin mümkün olduğunca kısaltılması, anatomiye daha iyi hakim olunması için açık cerrahi yapılması yönündedir.

Ameliyat olmak istemeyen ve ya anestezi açısından çok yüksek riski olan hastalarda cerrahi tedavi uygulanamayacağı için kemoterapi (ilaç tedavisi) veya radyoterapi (ışın tedavisi) verilebilir. Bazı hastalarda yapılabildiği kadar tümörün kapalı olarak kazınması ve ardından kemoterapi ve radyoterapi verilmesi seçenekler arasındadır. Henüz bu tedaviler cerrahi tedaviler kadar başarılı değillerdir.

Gen tedavisi: Henüz kesinleşmiş bir genetik tedavi yaklaşımı olmamakla birlikte çeşitli hayvan çalışmaları virüsler aracılığıyla kanserli hücrelerin öldürülmesi yönünde sürmektedir.

RAHİM DE ALINIYOR

Gerektiğinde mesane ile beraber kadınlarda rahimde alınır mı ?
Mesane kanserinde eğer mesanenin alınmasına karar verilmişse sadece mesane çıkartılmakla kalmaz komşu dokularda idrar torbası ile beraber çıkarılır. Erkeklerde mesane ile beraber prostatı, meni keseciklerini, lenf düğümlerini, böbrekten mesaneye idrarı taşıyan idrar kanallarının uç kısımlarını ve gerekirse penis içindeki idrar kanalı da (uretra) çıkartıyoruz.

Kadınlarda ise mesane ile beraber ürolojik organlar olmamasına rağmen yakın komşuluğundan dolayı rahimi, yumurtalıkları, vajina ön duvarını, rahim ile yumurtalık arasındaki tüpleri ve lenf düğümlerini çıkartıyoruz.

haberturk
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Mesane kanserinden korunmanın yolları

Yüksek kolesterolden kaçının, meyve ve sebze tüketin...


BEGÜM ÇELİKKOL/ HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ

Dün mesane kanserinin nedenlerinden, teşhis sürecinden ve tedavi çeşitlerinden bahsetmiştik. Mesane kanseri olduktan sonra tedavi sürecinde cinsellik nasıl etkilenir? Mesanesi alınan kişi yaşamında nelere dikkat etmelidir? Mesane kanserinden korunmak için neler yapmak gerekir? Üroloji Uzmanı Op. Dr. Kadir Önem, hastalıkla ilgili bilgiler vermeye devam ediyor...

Mesane kanserinden sonra cinselliği koruyucu yaklaşımlar nasıl olmalı?
Son yıllarda cinselliği koruyucu cerrahi yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Cinselli koruyan kanser ameliyatlarında erkeklerde prostat, meni kesecikleri, sinirler korunabilmekte; bazen sadece sinirler korunup prostat ve meni kesecikleri çıkarılmaktadır. Bu sayede erkeklerde ereksiyon ve boşalma işlevleri korunabilir. Fakat bu cerrahinin seçileceği hastalar çok titiz seçilmelidir aksi takdirde işlevsel sonuçlar göz önünde bulundurulurken kanserden korunma tam anlamıyla sağlanamamış olabilir. Yani cinsellik koruyucu mesanenin alınması ameliyatı her hastaya yapılmamaktadır.

Kadınlardaki cinsellik koruyucu mesanenin alınması ameliyatında ise özellikle idrar torbasıda içeriye konulacaksa sinirlerin korunması ve vajinanın korunması yapılabilmektedir.

KANSERİN TEKRARLAMASI MÜMKÜN

Mesane kanserinde mesane aldığı zaman hasta ileriki dönemlerinde nelere dikkat etmelidir?
Mesanenin alınması ve idrarın başka bir kanaldan dışarı atılması hasta için oldukça değişik bir deneyimdir ve bu deneyimde muhakkak hastanın ve doktorunun dikkat etmesi gereken noktalar vardır.

Bu konuyu iki ana başlık altında ele alabiliriz.
Birincisi kanserin kontrolüdür. Her ne kadar idrar torbası ve çevresindeki dokular, lenf düğümleri hastadan alınmış olsa da kanserin tekrarlama potansiyeli mevcuttur. Bu nedenle hastanın böbreklerinin idrar kanallarının, penis içindeki doğal idrar yolunun ve eğer yapıldıysa bağırsaktan oluşturulan yeni mesanenin kanser gelişimi açısından idrar tahlilleri ve endoskopi ile takip edilmesi gerekmektedir. Bu rutinler uygulanırken hastaya düşen en önemli görev sigaradan ve dumanından uzak durmak, idrarında bir kanama koyulaşma varlığında doktoruna başvurmaktır.

İkinci başlık ise kullanılan bağırsaklarla ilgili olan takip. Mesane alındıktan sonra idrarın vücut dışına verilmesinin birkaç yolla olabileceğini söylemiştik gerek dışarı takılan torbalarda gerek içeriye yapılan yeni mesanelerde ve ya diğer seçeneklerde kullanılan bağırsaklar idrarla temas ettiği için vücutta birtakım değişiklikler meydana getirebilirler.

Bu değişiklileri de başlıca şu şekilde özetleyebiliriz:

Vücudumuzun bir asit baz dengesi vardır ve bu denge ameliyat sonrası bir ameliyatın tekniğine ve çeşidine göre bozulabilir. Bunu önlemek için bir takım ilaçlar veriyoruz ve asit baz dengesini koruyoruz. Bu asit baz denge bozukluğuna bağlı kemiklerde zayıflama olabilir bu nedenle de kemik koruyucu ilaçlar verilebilir ve bir süre sonra kemik ölçümü yapılmalıdır. Özellikle içeriye konulan yeni mesanelerde idrar birikmesine bağlı idrar yolu enfeksiyonları oluşabilir ve bu enfeksiyonlar nedeniyle yeni mesanede taş oluşabilir. Enfeksiyonların önlenmesi için idrar tahlili ile takip edilmelidir.

Yeni mesane için ve ya idrarın karın duvarına torbaya alınması için kullanılan barsak kısımlarında nadiren de olsa yeni kanserlerin gelişme riski vardır. Bu nedenle bu bağırsak kısımları kontrol edilir. Hastanın bağırsağındaki kullanılan kısma göre bir takım beslenme problemleri vitamin eksiklikleri yaşanabilir. Özellikle de bu hastalığın yaşlı insanlarda oluşuğunu göz önünde bulundurursak beslenme bozukluğu daha da ön plana çıkabilir. Bu nedenle de hastalara gerekirse ek vitamin desteğini veriyoruz.

CİNSELLİK KORUYUCU YAKLAŞIM ÖNEMSENMİYOR

Mesane kanseri nedeniyle mesanesi alınan hastaların cinsel yaşamları ve idrar tutmaları nasıl sağlanıyor ve bu süreç nasıl devam ediyor?
Mesanesi alınan hastalarda standart olarak prostat meni kanalları ve kesecikleri kadınlarda vajina ön duvarı çıkarılıyor. Çok sınırlı olsa da özel seçilmiş hastalarda bu organları koruyucu cerrahi yaklaşım yapılabiliyor. Koruyucu yaklaşımla erkek hastalarda ereksiyon olsa da her zaman boşalma olmamakta. Fakat burada daha önemlisi asıl bahsetmemiz gereken durum bu organların standart olarak hepsinin alındığı haslarda cinselliğin nasıl devam ettiği. Çünkü cinsellik koruyucu yaklaşım neredeyse hiç uygulanmayacak kadar azdır.

İĞNEYLE CİNSEL İLİŞKİ
Erkeklerde bu organların hepsini çıkarsak da sinirleri koruyabilme şansımız var. Bu nedenle hastanın ereksiyonunu koruma şansımız da var demektir. Tabi her sinirini koruduğumuz hastada sinirler %100 korunmuş değildir. Ameliyattan sonra hastanın ereksiyon şikayeti varsa öncelikle ilaç tedavisi veriyoruz. Hasta bu tedaviden fayda görmez ise o zaman penise yalpan bir iğne veriyoruz hasta ilişkiden beş dakika önce bu iğneyi kendine yapıyor ve ilişkiye girebiliyor. Eğer iğne ile de çözülemeyecek bir sorun varsa o zamanda bir ameliyatla hastaya penis protezi takıyoruz. Penis protezinin de bükülebilir ve şişirilebilir çeşitleri mevcut. Genellikle şişirilebilir protezleri fizyolojiye daha yakın olduğu için tercih ediyoruz.

Kadınlarda ise yumurtalıklarda alındığı için bir hormon eksikliği tablosu ile karışılır. Bu hastalara hormon desteği verilebilir. Kadınlarda da sinir koruyucu ameliyat teknikleri mevcuttur. Bu sinirlerde kadındaki uyarılmayı sağlayan organlara giden sinirlerin korunmasını amaçlar.

İdrar tutamama durumu ise şöyle: Eğer hastanın karnına torba konulmuşsa zaten gelen idrar sürekli olarak anında vücut dışına çıktığından hemen torbaya akacaktır. Yani idrarı tutma gibi bir durum söz konusu değildir. Eğer yeni mesane yapılmışsa ve içeriye doğal idrar yoluna bağlanmışsa bu hastalarda idrar tutma yetenekleri tabiki olmaktadır. Fakat ameliyatın vermiş olduğu birtakım yan etkilerden dolayı idrar tutma hemen ameliyat sonrası gerçekleşmez biraz zamana ihtiyaç vardır.

İDRAR TUTAMAYABİLİRLER
Yeni mesanesi olan hastaların özellikle gece idrar tutamama durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumda hemen umutsuzluğa kapılmamalı! Çünkü idrar tutamama bu ameliyattan sonra doğal süreçte olabilecek bir durumdur. Hastaların gece en azından bir iki sefer idrara kalkmaları bu meseleyi büyük oranda halledecektir. Zaman geçtikçe yeni yapılan idrar torbasının hacmi biraz daha artacak basıncı biraz daha düşecek ve idrar tutmayı sağlayan kaslar biraz daha kendini toparlayacak ve idrar tutma artık normalleşmeye başlayacaktır. Bu süreçte hastalara düşen en önemli görev sabırlı olmalarıdır.

Yeni mesane yapılan hastalarda bazen idrarını boşaltamama problemleri olabilir. Eğer hasta yeni mesanesini karnını kastığı halde yeteri kadar boşaltamıyorlarsa bir sonda vasıtasıyla günde 4 kere kendilerine idrarlarını boşaltmaları gerekebilir. Hem yeni mesane yapılan hem de doğal idrar yolları alınıp karın ön duvarına idrarını tutacak şekilde bağlanan hastalarda yani torba konulmayan hastalarda sondalama işlemi kaçınılmazdır. Bu hastalarla zaten ameliyat öncesi bu kararı doktor ve hasta beraber verirler.

SİGARADAN UZAK DURUN

Ayrıca mesane kanserinden korunmak için önerileriniz nelerdir?
Mesane kanseri olan hastaların çoğunun sigara içicisi olduğunu biliyoruz. Öncelikle kesinliği kanıtlanmış olan sigaradan uzak durarak mesane kanserini önleyebiliriz. Mesane kanseri tanısı konulan ve tedavi edilen hastalarda dahi sigara içiciliğinin bırakılması kanserin tekrarlamaması açısından oldukça önemlidir. Sadece sigara içmek değil sigara içilen bir ortamda sigara dumanını solumak dahi sakıncalıdır bu nedenle sigara içilen ortamlarda bulunmaktan kaçınmalıyız. Genel olarak birtakım kimyasallar mesane kanseri gelişimine neden olabilirler. Diğer bir sakınılması gereken madde arseniktir. Sudaki arsenik miktarının azaltılması ile mesane kanserlerinin sıklığının azaldığı bazı ülkelerde gösterilmiştir.

BOL MEYVE VE SEBZE
Meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan vitaminlerin de mesane kanserini önlediği ve koruyucu olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle bol miktarda meyve sebze tüketmeliyiz. Bunun yanı sıra yüksel kolesterollü besinlerle beslenmenin ise mesane kanseri riskini artırdığı bilinmekte. Bu nedenle yüksek kolesterollü besinlerden de mümkün olduğunca uzak durmalı ve kan kolesterol düzeyimizi düzenli aralıklarla ölçtürmeliyiz.

Mesane kanserinden koruyucu etkisi olan ve her yerde rahatlıkla bulabileceğimiz bir diğer madde ise sudur. Sürekli sıvı almak idrar torbasını zararlı maddelere maruz kalmaktan koruyacağı için bol su tüketmeliyiz.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Mesane Kanserinde Tedavi Seçenekleri

Cerrahi
Radyoterapi (Işın tedavisi)
Kemoterapi (İlaç tedavisi)
Biyolojik tedavi



Mesane kanseri olan hastalar için birçok tedavi seçeneği söz konusudur.
Bazı tedavi yöntemleri halen daha klinikte tedavi amacıyla kullanılan standartlaşmış tedaviler iken, bazı tedaviler klinik uygulamaları için değerlendirme ve araştırma aşamasındadır. Günümüzde mesane kanserinde dört tip standart tedavi seçeneği söz konusudur.

Cerrahi

Burada sözü edilen cerrahi yöntemlerden biri hastalığın evresindeki duruma göre uygulanabilir.

Transuretral tümör rezeksiyonu (TUR): Uretra denilen idrar kanalından (Şekil-1 ve -2) mesane içine yerleştirilen endoskop (ışıklı ve optik sistemi olan ince uzun cihaz) ile bu endoskopun ucunda yer alan ve elektirik enerjisi ile dokuyu kesen ve kanama kontrolünü yapan sistem ile mesane içindeki tümörün kazınmasıdır (Bakınız: Mesane kanseri Video-1).

Radikal sistektomi: Kanseri içinde barındıran mesanenin ve mesane etrafındaki ak kan bezlerinin açık cerrahi yoldan çıkartılmasıdır. Bu radikal sistektomi tedavisi
a. mesanede yüzeysel ancak agresif ilerleme potansiyeli olan,
b. yüzeyel ancak geniş ya da mesanenin kas tabakalarına ilerlemiş kanser olgularında
kür (tam tedavi) sağlamak uygulanır.

Radikal sistektomi ameliyatında genellikle erkeklerde mesaneye komşu olan prostat ve meni kanalları da çıkartılırken, kadınlarda mesane ile beraber rahim ve yumurtalarda çıkartılır.
Mesane çıkartıldıktan sonra ameliyatı yapan hekimin tercihine ve hastanın durumuna göre kısa bir barsak bölümünden yapay mesane yapılarak idrar kanalına bağlanabilir. Biz buna “Ortotopik Yeni Mesane” demekteyiz. Hastalar bu ameliyat ile torba takmaksızın, normal yoldan idrar fonksiyonlarını yerine getirebilmektedir.
Açık cerrahi olarak uygulanabilen bu ameliyat, Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi, yakın geçmişten beri ve ülkemizde de, Dr. Tibet Erdoğru tarafından, Laparoskopik teknikle yani kapalı sistemle gerçekleştirilmektedir.
Laparoskopik sistemle yapılan bu ameliyat sonrasında hastalarda daha az kan kaybı, hızlı iyileşme, ameliyat sonrası ağrı ve kozmetik açıdan büyük avantalara sahiptir.



Mesaneyi aşmış durumlarında da radikal sistektomi, kanser hücrelerinin tamamı çıkartılamasa bile, mesanedeki şikayetleri (kanama, idrar yapamama, idrar yollarında tıkanma gibi) nedeniyle hastayı rahatlatmak için de yapılabilir. Bu hastalığı tümüyle vücuttan uzaklaştırmak amacıyla değil, sadece hastaya kanserin mesanedeki durumu nedeniyle ek sorun çıkartmaması için yapılmaktadır. Buna “Salvage Sistektomi” denir.

Parsiyel sistektomi:Mesane kanseri olan bölümün çıkartılmasıdır. Bu cerrahi yöntem çok sınırlı hasta grubunda uygulanabilir. (Örnek: düşük ilerleme potansiyeli olan, mesane duvarına ilerlemiş ve çok küçük bir alanda sınırlı tümörlerde). Zira mesanenin bir bölümü çıkartıldıktan sonra, diğer mesane kısmı ile hasta normal idrar yapma fonksiyonuna devam edebilir.

Üriner diversiyon: Mesane çıkartıldıktan sonra idrarı depolayacak yeni bir depo görevi görecek rezervuar yapma işlemidir. Genellikle bu amaçla bir kısım barsak kullanılır.

Hastanın ve hastalığın durumuna göre üç şekilde bu oluşturulabilir:

1.İnce barsağın bir kısmında yeni bir mesane yapılır ve çıkartılan mesanenin yerine konulur. İdrar kanalları bu barsaktan yapılmış yeni mesaneye bağlanır. Hasta bu sayede yine normal idrar kanalından idrar fonksiyonunu gerçekleştirir. Buna “Ortotopik Yeni Mesane” denilmektedir.
Kanserli mesanenin çıkartılması ve bu ortotopik yeni mesanenin yapılması, açık ve ciddi yan etkileri olan bir cerrahi ile yapılabilecek iken, son yıllarda ABD ve Avrupa’da uygulanan ve ülkemizde Dr. Tibet Erdoğru tarafından gerçekleştirilen ve halen birçok hastada yapılmış olan Laparoskopik yöntemle, önemli avantajlara sahip olarak, gerçekleştirilebilir.

2. Kanserli mesane çıkartıldıktan sonra, böbrekten gelen idrar kanalları kalın barsak son kısmına bağlanır. Hasta idrar fonksiyonunu kalın barsak kanalı yardımıyla gerçekleştirir. Burada amaç hastanın idrar tutma fonksiyonunu, büyük abdest tutma fonksiyonunu kullanarak sağlanmasıdır. Almanya’nın MAINZ kentindeki hastanede tanımlandığı için “MAINZ II” tekniği olarak adlandırılır. İdrarın kalın barsak içeriğiyle karışması nedeniyle bazı infeksiyon yan etkilerine sahip olabilir.
Kanserli mesanenin çıkartılması ve bu “MAINZ II” yapılması, açık ve ciddi yan etkileri olan bir cerrahi ile yapılabilecek iken, son yıllarda ABD ve Avrupa’da uygulanan ve ülkemizde Dr. Tibet Erdoğru tarafından gerçekleştirilen ve halen birçok hastada yapılmış olan Laparoskopik yöntemle, önemli avantajlara sahip olarak, gerçekleştirilebilir.

3. Kanserli mesane çıkartıldıktan sonra, kanserli mesanenin olduğu bölgeye ameliyat sonrası ışın tedavisi verilecek ise ya da diğer başka teknik ve onkolojik nedenlerden dolayı, ilk iki teknik gerçekleştirilemeyebilir. Bu durumda, ince barsaktan ufak bir kısım alınır ve böbrekten gelen idrar kanalları buna bağlanır. Bu barsak kanalıda karın cildine bağlanır. Buradan gelen idrar karın cildine yapıştırılan bir torbaya boşalır. Bu tekniğe “ileal loop” denilmektedir.

Kanserli mesanenin çıkartılması ve bu “ileal loop”un yapılması, açık ve ciddi yan etkileri olan bir cerrahi ile yapılabilecek iken, laparoskopik teknikle de yapılabilir.

Mesanenin ya da mesanedeki kanserli dokunun tümüyle çıkarıldığı söz konusu olsa dahi, bazı hastalara cerrahi sonrası geride kalmış olma olasılığı söz konusu kanser hücrelerinin de öldürülmesi için ek bir kemoterapi uygulanabilir. Buna adjuvant kemoterapi denilmektedir

Radyoterapi (Radyasyon -Işın- Tedavisi)

Radyasyon tedavisinde, yüksek enerjili X-ışınları ya da diğer tip radyasyon enerjisi ile kanser hücrelerinin öldürülmesi planlanır. Dışarıdan uygulanan radyasyon tedavisinde, vücudun dışından bir radyasyon cihazı kullanılarak vücudun kanserli bölgesine radyasyon ışınları gönderilir. İçeriden radyasyon tedavisinde ise, iğnelere ya da çekirdekciklere yüklenmiş olan radyoaktif maddeler doğrudan kanserli doku içine ve yanına yerleştirilir ve radyasyon uygulanır. Radyasyon tedavisinin verilip verilemeyeceği, hangi tip radyasyon tedavisinin verileceği hastanın sağlık durumuna, klinik evresine göre değişmektedir.

Kemoterapi

Kemoterapide verilen ilaçlar ile kanser hücrelerinin gelişimini ve kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurmak ya da kanser hücrelerini öldürmek istenir. Ağızdan alınan ya da injeksiyon ile damardan uygulanan kemoterapilerde, ilaç tüm vücuda yayıldıktan sonra kanserli dokuya ulaşarak etkisini göstermektedir (sistemik kemoterapi). Doğrudan kanserli hücrelerin bulunduğu organa ya da bölgeye verilen kemoterapiye ise bölgesel kemoterapi denir.
Özellikle TUR ameliyatı sonrasında, mesane içindeki tümörlü dokunun tamamen kazınmış olduğu düşünülse bile, mesane içine belirli aralıklarla uygulanan kemoterapi ya da immünoterapi ile kanserin tekrar etme olasılığı en aza indirilir. Zira eski tümör alanından ya da kenarından olduğu kadar, mesanenin başka bir yerinden de ileri de mesane kanseri gelişimi söz konusu olabilir. Mesane uygulanan bu bölgesel tedavide, en az yan etki ile bu olasılık azaltılmaktadır.
TUR sonrası patoloji değerlendirme sonucu göre yüzeyel olan mesane kanserlerinde kanserin yeniden gelişimini (nüks etmesini) azaltmak amacıyla mesane içine 6 hafta boyunca haftada bir –her birinde 2 saat ilaç mesane içinde kalacak şekilde- BCG ya da Mitomycin_C gibi ilaçlar verilmektedir.

Biyolojik Tedavi

Mesane kanserine karşı vücudun daha aktif şekilde savaşabilmesi için immün sistemi (bağışıklı sistemini) aktive ederek kanserli hücrelere karşı etki eden tedavi anlaşılmaktadır.
TUR sonrası mesane içine verilen BCG –verem aşısı- tedavisinde bu amaçlanmaktadır.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst