Metrobus duraklarında yaşanan 'süper engelli' hikayeleri!

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Sitemizin yazarlarından, Zeynep Aydemir Bayram'ın engellilerin erişimi düşünülmeden dizayn edilen metrobus duraklarında engellilerin yaşadıkları zorlukları mizahi bir dille anlattığı olağan üstü yazısını sizlerle paylaşmak istedim. Okurken çok ama çok büyük bir zevk aldım. Eminim sizde aynı keyfi alacaksınız...
--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Rıfat Ilgaz’ın defalarca sinemaya uyarlanan “Hababam Sınıfı” isimli eserinde “Damat Ferit” karakteri; öğretmeninin “uçan memelilere örnek ver” şeklinde yönelttiği soruya “hostes” cevabını verişini hatırlamayanınız yoktur sanırım. Allah’tan eser; sahibi tarafından “metrobüs” adı verilen “inşa mucizesi” ulaşım aracının kullanıma sunulduğu 2000’li yıllarda kaleme alınmamıştı. Zira durum böyle olsa idi merhum yazar; izlerken hala güldüğümüz bu sahneleri, tahminen kimsenin yüzünü güldürmeyecek olan şu cümlelerle yazmak sorunda kalırdı.

Külyutmaz: Oğlum Ferit; uçan memelilere bir örnek ver bakayım?
Damat Ferit: Engelliler öğretmenim!

Engellinin Metrobüsle İmtihanı” isimli yazımı yayınlandıktan sonra okuduğumda kendi kendime “kızım Zeynep; acaba bu kez kalemin sivri ucunu fazlamı batırdın” diye söyleniyordum ki; aldığım elektronik postalar sonucu “eksiği var, fazlası yok” kanısı beynimde mutlak olarak uyandı.

Özürlü Asansör!

Bu kez hikayemiz Okmeydanı metrobüs durağında geçiyor. Bölgeyi bilenler söz konusu metrobüs durağının Mahmut Şevket Paşa ve Talat Paşa Mahalleleri arasında kaldığını bilirler. Konumu bakımından (hakkını yememek lazım) olabilecek en iyi noktada olan metrobüs durağı gel gelelim yine koltuk değneklerinin ve tekerlekli sandalyelerin “uçabilme ihtimali” göz önüne alınarak inşa edilmiş.

super_engelli.png


Zira Mahmut Şevket Paşa Mahallesinde bulunan engelli kardeşim; metrobüs durağına ulaşmak için önce yerden yüksekliği ortalama 5 metre yüksekte olan parka kanat çırparak ulaşacak, ardından 100 metre kadar parkın yukarısındaki yoldan ilerleyecek ve karşısına çevre yolu üzerine kurulu “ilk” köprü gelecek. Bu köprü (bereket) park yüksek olduğundan dolayı düzayak girilen bir yapıya sahip. Lakin köprüden inmek amacı ile buraya kadar gelen engelli kardeşim; sanırım dekor olarak konulmuş olan ve parasını elhamdülillah vergilerimizle ödemiş olduğumuz “asansör” ile karşılaşacak. Şimdi bu deveyi güder misin? Bu diyardan gider misin? Asansör çalışmadığına göre o 18 basamak “paşa paşa” inilecek. İnilecek ama nasıl? “Canım parka nasıl tırmandıysan merdivenleri de öyle in! Mevzuyu derinleştirmenin ne alemi var?” Değil mi efendim? Zaten hem engelli olup hem de bu merdivenlere kadar uçmadan gelmenin imkanı yok ki!

Yere ilahi bir kudretle nasıl olduğu bilinmeyen iniş yapan engelli arkadaş! Müjdeyi vermeliyim ki henüz çilen bitmedi! Zira çevre yolunda 90 Km hızın üzerinde seyreden araçlara ezilmeden metrobüsün asıl merdivenlerine gitmeyi başardıysan “seni makine teknolojisin geldiği son nokta” olan bir asansör daha bekliyor! Bu seferde 24 basamaklı merdivenin korkuluklarına monte edilmiş ama senin de tahmin edeceğin gibi çalışmayan bir asansör daha “tüm iştihamı ile” seni bekliyor. Şaşırmadığını bende biliyorum engelli arkadaş! Neden mi yazıyorum? Hiiiiçççç! Kızlarıma söylediklerimi anlamayan gelinlerim belki insafa gelir diye kendimi avutuyorum o kadar!

Yahu zaten hem engelli olup hem de uçamıyorsan buraya kadar gelme imkanın yok ki? Onun için dert etme engelli arkadaş! Sen zaten Okmeydanı’ndan metrobüse binmeye çalışan bir engelli isen bu dediğim engellere hiç takılmayacaksın ki! Daha doğrusu hala uçabilen bir tekerlekli sandalyen yada koltuk değneğin yoksa bu asansörü görebilme ihtimalin bile SIFIR! Ama yine de köprüye çıkmayı başarmış ilahi kudret sahibi engelli arkadaşlarım var ise yazımın bundan sonrası daha da ilginç.

Seni engelli seniiiii! Demek o kadar engel olmaya çalışmamıza rağmen köprüye çıkmayı başardın! De hadi o köprüden metrobüs istasyonuna inde görelim! Ne oldu? İnemezsin tabi! Durağa inen asansörde çalışmıyor! Hadi insene! Ne bekliyorsun! Yoksa sen; metrobüse binmeye çalıştığın ücretsiz seyahat kartına mı güvenmiştin?! Yer mi Türk mühendisi?!

İster Ayvansaray’dan binmeye çalış, ister Halıcıoğlu’ndan, ister SSK Hastanesi’nden, ister Perpa’dan… Biz her yerde ensendeyiz… Biz istemedik mi sen kim olacaksın da metrobüse bineceksin?!

Farzı misal metrobüse bindin, diyelim şoför gerçekten durağa nizami yanaştı, hadi yardım sever kendini bilmezin biride otobüsteki rampayı açtı, metrobüsün içindeki engelsiz bölümde kendini bilmez arkadaşlar tarafından işgal edilmemişti ve seni gören o kısmı tekerlekli sandalyen için boşalttı, sende benim yazıları okuyorsun ya kendi kendine “ulan Söğütlüçeşme’de inerim, nasıl olsa orada duraktan çıkmak için asansörü çalışmayan merdivenler yok, engelli kapısından çıktım mı ver elini Kadıköy” dedin. Dedin ama; üzerinde “tekerlekli sandalye resmi” olan engelli kapısının üzerindeki asma kilidi hiç hesaba katmadın be kardeşim! Üstelik çevrede anahtarı taşıyan bir Allah’ın kulu görevlide yok! Karşında da bırak tekerlekli sandalyeyi, 120 KG üstü bir adamın bile geçemeyeceği kadar dar turnikeler var.

Turnike sana; sen turnikeye derin derin bakıyorsunuz. Ta ki iyi niyetli üç - beş vatandaş senin sandalyeni (üzerinde sende varken) yerden 1 metre kadar yükseğe kaldırıp kapının öbür tarafına geçirene kadar.
Eşimin çok güzel bir lafı vardır. “Perhiz lahana turşusuna engel değil Zeynep; burası Türkiye” der. Gerçekten burası Türkiye! Yahu engellileri komando olarak askere alacaksınız da bizim mi haberimiz yok? Nedir bu işkence! Tamam sınav dünyası bu dünya, gördüğümüz her şey yalancı ama kurban olduğum Allah’ın sınavla kastettiği bu değil ki?

Sözün özü nedir biliyor musunuz dostlar? Sözün özü şudur! “Biz sizlere sadece engelli demekten vazgeçtik, yaşamanız için yeni yeni engeller çıkarmaktan vazgeçmeyeceğiz, yaptıklarımız yapacaklarımız teminatıdır, muhtaç olduğumuz kudret zihniyetimizde ve vurdumduymazlığımızda mevcuttur” demenin dik alasıdır. Bu kadar çile çekmemize sebep olan özürlü anlayışı vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Tabi hala hesap verdikleri bir vicdanları kaldıysa…
 

Tülayca

Üye
Üye
Katılım
Eyl 20, 2011
Mesajlar
133
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Mükemmel ironi yapılmış bi yazı. Güldürürken düşündüren derlerya işte tamda bu yazı için söylenmiş sanki. Bahsettiğiniz yerleri istanbul da yaşayan biri olarak yakınen biliyorum. Engeliniz varmı bilemiyorum ama yazınızı okuyunca iyi bir gözlemci olduğunuzu söyleyebilirim.
 

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ah ah güzel ülkemde komedi filmi çekmek için konu aramaya gerek yok. Olaylara ve insanlara bakmak yeterli. Metrobüs durakları, özürlü asansörleri hatta özürlüler için yapılan umumi wc lerin dizaynı komedi filmlerine konu olacak ölüçüde sürrealist. :)
Bu arada yazı içindeki resme bayıldım.:)
 
Tekerlekli Sandalye
Üst