Müzik Ve Terapi

F

Fırtına

Guest
Dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan Bilim adamı Yakup El Kindi’nin komşusunun oğlu amansız bir hastalığa yakalanır; ayağa kalkacak gücü bile kalmaz. Yemeden içmeden kesilir. Bölgedeki hiçbir hekim hastalığı iyileştirecek bir çare bulamaz. Hastalık her geçen gün etkisini daha fazla göstermekte ve gittikçe hasta fenalaşmaktadır. Tüccar, oğlunu iyileştirecek bir kişinin olduğunu ve o kişinin de komşusu kindi olduğunu öğrenir; fakat aralarında pek sıcak olmayan bir ilişki vardır. Tüccar, Kindi’den medet dilemekten başka çaresi olmadığını düşünür. Tüccarın yardım talebine Kindi olumlu yanıt verir. Hastayı muayene ettikten sonra müzikle uğraşan öğrencilerini çağırır ve müzik çalmalarını söyler.

Müzik çaldıkça hasta, tepki vermeye başlar; adeta ölüm uykusundan uyanarak önce kımıldamaya, sonrada oturup konuşmaya başlar. Kindi, tüccara, oğluyla son konuşmasını yapması gerektiğini söyler. Baba-oğul belli bir süre sohbet ettikten sonra, hasta eski haline dönerek bitkin bir şekilde yatağa uzanır ve hiçbir tepki vermemeye başlar. Bu arada müzik de kesilir. Tüccar, oğlunu iyileştireceği umuduyla müziğin yeniden çalınmasını ister; fakat Kindi, “oğlun müziğin etkisiyle son gücünü toplayıp konuştu. Artık bir daha kendine gelemez; çünkü ömrü bu kadarmış” diye cevap verir.

İnsan, doğumundan ölümüne dek müzikle iç içe olan bir hayat sürer. Her toplumun ve yörenin kendine göre bir müziği vardır, hatta her toplumda birden fazla müzik türü bulunur. En eski toplumlarda bile müziğin izlerine rastlanır. Müzik Latincede “Perilerin dili” anlamına gelir. Müziğin kendine özgü bir dili vardır ve bu nedenledir ki, evrensel bir boyuta sahiptir ve dünyadaki tek ortak dil müziktir. Hangi dilde ve türden olursa olsun, onu diğer seslerden ayırmak mümkündür; çünkü her müziğin kendine özgü melodisi, ritmi ve armonisi var.

Çağlar önce ruhsal hastalıkların müzikle tedavi edildiği tarih kitaplarında yazılmaktadır. Roma, Çin ve Mısır gibi çok eski uygarlıklarda müzik hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Farabi, Razi, İbn-i Sina gibi İslam alimleri müziği tedavi amaçlı kullanmış ve konu ile ilgili çeşitli çalışmalar yapmıştır. Ünlü hekim Şuuri, hangi müzik makamının hangi vakitte etkili olduğu belirtirken, Büyük İslam alimi Farabi (870-950) makamların insan ruh sağlığı üzerindeki etkilerini yazmıştır. Dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İslam bilgini Ebu Bekir Razi, melankoliklerin tedavisi üzerine yazdığı kitabında, melankoli hastalığının tedavisinde ne yapılması gerektiğini yazarken müzikle ilgili şu sözlere yer verir; " ... melankolik hasta özellikle güzel sesle okunan şarkılar dinlemelidir." Ölüm döşediğinde olan hastalara Kur’an’ın okunması oldukça manidardır. Buradaki gaye sanırım kişinin fazla acı çekmeden ruhunu teslim etmesidir. Hasta olan birçok insan Kur’an okuyarak şifa arar.

Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi, Şam’da bir hastane yaptırır ve burada hastaların tedavisinde müzik kullanılmaya başlanır. Osmanlı döneminde 1484-1488 yıllarında Edirne’de II. Beyazıd tarafından Tunca nehri kenarında yaptırılan Darüşşifa’da özellikle ruhsal hastalıkların tedavisinde müzik terapi kullanılmıştır. Darüşşifa’yı ziyaret eden Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde söyle yazar; “Müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etkisi konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olan Darüşşifa’nın hekimbaşısı, hastalarına önce çeşitli müzik makamları dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp ya da yavaşladığına bakıyor, faydalı buldukları melodiyi belirliyor, şikayetleri ve benzer hastalıkları bir araya getiriyor, Darüşşifa’nın müzik ekibine haftanın belirli günlerinde konserler tertip ediyordu.” Benzer bir hastane Kayseri’de hizmet verilmiştir. Günümüzde ise, gerek çocuk gerekse yetişkin ruh hastalıklarının tedavisinde müzik terapisi önemli bir yere sahiptir.

Müzik dinlemek, insanın estetik duygusunu ve ritim sezgisini uyararak geliştirir ve içindeki güçlü duyguları uyandırır. Müzikle bireyin yaşama heyecanı artar. Müzik, kişiyi dinlendirir, canlandırır, sakinleştirir ve insani yönünü zenginleştirir. Müzik dinleyen insan, toplum içinde daha mutlu ve daha uyumlu bir birey olur. Birçok insan kendini müzikle daha iyi ifade edebilmekte ve duygularını müzikle ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla müzik iletişim amaçlı da kullanılmaktadır.

Müzik insanın duygusal ve fizyolojik tepkiler vermesini sağlar. Örneğin, insanlar dinledikleri müziğe dansla eşlik ederek negatif enerjilerini yararlı bir biçimde aktarma olanağı bulur; anne karnındaki bebek bile müziğe olumlu tepkiler verir. Doğduktan sonra müzik sesiyle sakinleşir ve huzur içinde uykuya geçer. Bir yaşından itibaren müzik sesi duyduğunda sallanarak, zıplayarak ve birçok beden hareketiyle müziğe eşlik eder.

Müzik sanatın soyut bir dalı olduğu için insanın yaratıcı ve soyut düşünme yeteneğini de geliştirir. Müzikal etkinlikler, birden çok katılımcıyı gerektirdiği için, bireyin arkadaş edinmesini ve sosyalleşmesini destekler.

Uluslar arası Tıp Müzik Kurumu’nun araştırmasına göre klasik müzik dinlemek insanın bedensel ve duygusal sağlığını olumlu etkilemektedir. Günde 20 dakika dinlenilen klasik müzik, bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıklara karşı vücudun direncini artırmakta, aynı zamanda seratonin ve dopamin hormonlarının salgılanışını artırmaktadır. Büyük İslam alimi İbn-i Sina, müziğin tıpta hastalıkların tedavisindeki önemini şu sözlerle belirtmektedir; “… en iyi ve en etkili tedavi yöntemlerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.”

Müzik, insan ruhu üzerinde inanılmaz olumlu değişiklikler yapar. Öyle ki, hayvanları bile etkiler; müzik dinletilen ineklerin daha çok süt verdiği, tavukların ise daha düzenli yumurtladıkları görülmüştür.

Yapılan araştırmalarda, müziğin ruhsal hastalıkların oluşumunda etkisi olan ve insanın duygusal durumunu düzenleyen serotonin, dopamin, adrenalin, testosteron gibi hormonları olumlu etkilediği; kan basıncı, solunum ritmi gibi fizyolojik işlevleri düzenlediği ve beyindeki oksijen ve kanlanmanın dengesini sağladığı gözlenmiştir. Müzikle devamlı iç içe olan kişiler ile müzisyenlerin hemisferleri arasındaki bağlantı ve bilgi alışverişini sağlayan korpus kallosum adı verilen yapının diğer insanlarınkine göre daha sağlam ve daha geniş olduğu saptanmıştır. Ünlü kalp doktoru Mehmet Öz, ölüm korkusu nedeniyle kalp ameliyatlarında ölümlerin fazla olduğunu ancak, hastalara terapötik etkisi olan müziklerin dinletilmesiyle ölümlerin azaldığını ve tedavide başarılı sonuçlar aldıklarını ifade etmektedir. Viyana'da Meidling Rehabilitasyon Merkezi'nde komada bulunan hastalara Türk musikisi makamları dinletilmekte ve birçok hastanın müziğin etkisiyle komadan çıktığı belirtilmiştir.

Müzik, merkezi sinir sistemi ve beyin kabuğunda yer alan düşünme, öğrenme, konuşma, beden kontrolü ile ilgili merkezleri uyarmaktadır ve bu alandaki gelişmeleri desteklemektedir. McGill Üniversitesinde nörolog Anne Blood, “Farklı müziklerle beyindeki farklı merkezleri çalıştırabildiğimiz için, nörolojik ve ruhsal bozukluklar sonucunda zarar gören kısımları tekrar etkinleştirebilir,” diyerek şöyle devam eder; Hatta beynimizde hasara uğramış merkezleri zaman içinde uygun müzikleri dinleyerek onarabiliriz.

Müziğin insanlar üzerinde olumlu etkileri şöyle özetlenebilir;

Beden ve ruhu etkileyerek birçok hastalığın iyileşmesini sağlar ve birçok bozukluğun tedavisinde destekleyici rol oynar.

Kişi içi ve kişiler arası iletişimi geliştirir.

Ruhu eğitir ve arındırır.

Hieraktiviteyi azaltır, dikkat süresini artırır.

Enerji vererek bireyi motive eder.

Beden ve zihnin koordineli çalışmasını sağlar.

Kişinin kendini daha iyi ve doğru ifade etmesine yardımcı olur.

Baskılanmış olumsuz yaşantıların kolayca dışa atılmasında etkilidir.

Mutluluk duygusunu, yaşama sevinci ve coşkusunu çoğaltır.

Duygusal tatminlik sağlar.

Bilişsel süreçleri harekete geçirir.

Öğrenmeyi kolaylaştırarak öğrenme sürecini kısaltır ve uzun süreli bellekte bulunan bilgilerin kolayca geri getirilmesini sağlar.

Öz güvenin artırır, benlik algısını çoğaltır.

Mekansal becerileri geliştirir.

Çocukların IQ puanında ortalama yüzde 10’luk bir artış sağlar.

Aritmetik zekayı güçlendirir.

Keşfetme yetilerini artırır.

Kas gelişimini destekler.



ÇetiN ÖZBEY
 
F

Fırtına

Guest
Dünya müziği tedavide kullanıyor.!

5972.jpg



Müziğin yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığı bilinir. Günümüzde dünyada birçok ülkede müzik klinik bir tedavi yöntemi olarak kullanılıyor.

Ancak ülkemizde bu, magazinel bir konu olarak ele alınıyor. Bu konuda önemli araştırmalar yapan Dr. Adnan Çoban, müzikle tedavinin bilimsel bir yöntem olduğunu ancak bu yöntemi Türkiye'de uygulayacak bir müzik terapistimiz bile olmadığını söylüyor.

Müzikle tedavi bilinen en eski tedavi yöntemlerinden biri.. Binlerce yıllık bir geçmişi var. Bu tür tedavinin ilk esaslı teorik altyapısının da Türk bilginleri tarafından oluşturulduğu biliniyor. Müziğin insan beynine etkisiyle ilgili önemli çalışmaları 9. yüzyıldan sonra Türk bilginlerinin yaptığı görülüyor. 9. yüzyılda El-Kindi'nin, bu konuda çok önemli çalışmaları var.

10. yüzyılda Farabi ve İbni Sina'nın da bu konuda önemli çalışmalar yaptığı kayıtlarda mevcut. Yöntemin en tekâmül etmiş örnekleri ise Selçuklu ve Osmanlı'da görülüyor. Darüşşifalar müzikle tedavinin geliştirildiği ve uygulandığı mekânlar.. Sivas Divriği, Kayseri Gevher Nesibe, Amasya, Edirne II. Beyazit şifahaneleri bunlardan birkaçı..

Günümüzde ise Türkiye'de müzikle tedavi konusu alternatif tıp olarak görülüyor. Müzikle tedavi, tıbbî yöntem olmasına karşın, hekimler hariç, neredeyse herkes bu alanda söz sahibi. Oysaki yurtdışında müzik, şizofreni, alzheimer, depresyon, panik bozukluğu gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca zihinsel engelli ve otistik çocuklarda da müzikoterapi yapılıyor. Amerika'da, Avrupa'da ve dünyanın birçok ülkesinde müzik terapi okulları bulunuyor. Ülkemizde ise ne böyle bir okul var ne de tam dört dörtlük bir müzikoterapist..

Psikiyatri uzmanı Dr. Andan Çoban, ülkemizde müzikle tedavi konusunda bilimsel olarak çalışma yapan nadir isimlerden.. Çoban, 2005 yılında 'müzikterapi' konusunda çalışmak üzere, Türk Tedavi Musikisi Uygulama ve Araştırma Grubu TÜTEM' i kurdu. Araştırmalarını Müzikoterapi adlı kitapta yayımladı. Geçtiğimiz günlerde de Turkish Music Therapy (TFM Müzik) adlı bir albüm çalışmasına imza attı. Çoban, günlük hayatımızda maruz kaldığımız gürültünün insan üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Dr. Çoban, müzikle tedavinin, Türk hekimliğinin en önemli sembollerinden biri olduğunu söylüyor. Ancak ehil olmayan bazı insanların, Farabi'nin veya İbni Sina'nın bilgilerini magazinel bir mantıkla, bilimsel metodolojiye uygun olmaksızın kullandığını ve bu yolla rant elde etmeye çalıştıklarını vurguluyor. Çoban şunları söylüyor;

"Müzikle tedavi ülkemizde tütsülerle, otlarla, su sesleriyle otantik şeyler dinletilerek insanları tedavi eden bir yöntem gibi algılanıyordu. Oysaki bu yöntem, yurtdışında uzmanlar tarafından kullanılıyor. Otistik çocuklarda, zekâ geriliğinde alzimer, şizofren, depresyon, ağrı tedavisinde çok yaygın bir yöntem. Hatta bitkisel hayata girmiş olanlarda, komadaki hastalarda cerrahi ortamlarda da kullanılıyor."

Bir müzik terapistimiz bile yok;

Dünyanın birçok ülkesinde müzik terapi okullarının bulunduğunu dile getiren Çoban, öğrencilerin bu okullarda 3 yıl süren bir eğitim aldıklarını, 2 yıl da hastanelerde süpervizör eşliğinde çalıştıklarını, ondan sonra müzikoterapist olduklarını ifade ediyor. "10. yüzyıldan itibaren adeta bu işin temellerini atan bir medeniyetin devamında bir tane okulumuz yok.. Bir tane adam gibi müzik terapistimiz yok.." diyen Çoban en büyük hayalinin ve hedefinin böyle bir okul ya da enstitü açabilmek olduğunu belirtiyor. Bu amaçla Çapa Tıp Fakültesi'nde Cumhuriyet tarihinde ilk defa 'tedavide müziğin yeri' diye bir ders programı başlattıklarını anlatıyor. Bazı hekimlerin bu yöntemi hafife aldıklarından, çoğu hekim de bu yöntem hakkında fikir sahibi olmadığından yakınıyor.

Dr. adnan Çoban, müzikle tedavinin gelişigüzel uygulanacak bir konu olmadığını ve bu konuda ehil olmayan kişiler tarafından yapılan çalışmaların yarardan çok zarar verebileceğine dikkat çekiyor; "Çünkü bu tip insanların uğraştığı kişiler sağlıklı insanlar değil. Ben müzikle terapi yapıyorum diye pat diye bir şizofren hastası ile çalışamazsınız. Bu hastalığı ve hastayı çok iyi tanımanız lazım. Bunları bilmiyorsanız zarar verme riskiniz var. Devletin bu konuda bir şeyler yapması gerek.."

Çocuklar için pentatonik müzik;

Dr. Adnan Çoban, çocukların beyin ve ruh sağlığının gelişimi açısından müziğin önemine de işaret ediyor. Çocuklara sağlam bir şekilde icra edilmiş basit ama sanatsal kalitesi yüksek müzikler dinletilmesi gerektiğini anlatıyor. "Bu özellikler pentatonik müziği gündeme getiriyor. Basit ve hoş olması, çocuksu yönünün olması aynı zamanda sanatsal değerinin yüksek olması, bu türü öne çıkarıyor. Bunun yanında türküler, tasavvuf müziği, ilahiler, nefesler ve Mozart gibi bestecilerin eserleri dinletilebilir.''

Bu albüm tedavi amaçlı değil;

Dr. Adnan Çoban; "Bu albümde reseptif müzikoterapi yöntemini kullandık. Bu yöntem özellikle strese bağlı korku kaygı, öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları azaltmak için kullanılır. Başlı başına bir tedavi yöntemi değildir ama klasik tedaviye büyük katkıda bulunur. Bu albümde pentatonik müziğe dikkat çekmek istedim. Albümü aldığınızda şu rahatsızlığa iyi gelir gibi bir şey kesinlikle yok. Günün stresi için faydalı olabileceğini düşündüğümüz bazı eserleri güzel bir icra ile insanlara sunduk. Bir kılavuz oluşturduk. Bunu insanlar kendilerine yakın bir müzik türüyle de yapabilir. İleriki aşamalarda bir metodoloji içerisinde bunu gevşeme ve motivasyon için stresi uzaklaştırmak için de projelerimiz var."

Makamların etkisi bilimsel değil;

Dr. Adnan Çoban, makamların insan sağlığına etkileri konusunda konuşulanların da bilimsel olmadığının altını çiziyor. Bu konunun suistimale açık bir konu olduğunu ve bunu suistimal eden insanların olduğunu vurguluyor. "Makamların insan beynine etkisi konusu hâlâ kanıtlanmış değildir. Bu konuda bir araştırma yapmadan rast makamı insanda neşe uyandırır, Hüseyni dinlerken cesaret gelir gibi varsayımlar bilimsel değil. Her şeyi bilimsellik zemininde ele almak zorunda değilsiniz. Ama bunu bilimsel bir şekilde temellendirmek isterseniz bunun güvenilir olması gerek. Örneğin 500 kişiye 'rast' dinlettiğinizde insanların neşe düzeyi uyarılıyorsa ve hormonal bir değişiklik oluyorsa o zaman böyle bir şey diyebilirsiniz."
 
F

Fırtına

Guest
Depresyon Tedavisinde Müzik Terapisi Yararlı Olabiliyor.!

361220110804104142785.jpg



Finlandiya'da araştırmacılar, müzik terapisinin en azından kısa vadede depresyon tedavisinde yararlı olacağını belirledi.

Sözlü olmayan iletişim yöntemi, hastaların duygularını ifade etmelerinde kullanılıyor.

Britanya Psikiyatri Dergisi'nde yayınlanan ve 79 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları bu yöntemle tedavi edilen hastaların durumunda standart tedavi yöntemleri uygulanan hastalardan daha büyük bir ilerleme kaydedildiğini ortaya koydu.

Müzik tedavisi, İngiltere'de özellikle iletişim sorunları olan çocuklara yardımcı olmak amacıyla kullanılıyor. Müzik eğitimi olan bir uzmanla birlikte çalgı çalmak ve şarkı söylemek çocukların kendilerini ifade etmelerine olanak sağlıyor.

Finlandiya'daki çalışmada, araştırmaya katılan depresyon hastalarının tamamına normal terapinin gerektirdiği psikolojik yardım ve gerekli ilaçlarla tedavi uygulandı.

Hastaların 33'ünün tedavisinde ise müzik terapistinin de katılımıyla aralarında davul çalmanın da bulunduğu müzik tedavisi kullanıldı. Üç aylık tedavi sonunda da hastaların ansiyete ve depresyon tedavisinde diğerleriyle karşılaştırıldığından daha kayda değer bir ilerleme kaydedildi.

Imperial College'dan Dr. Mike Crawford, dergide yayınlanan başyazısında, ''Sonuçlar, bu tedavi yönteminin depresyondaki insanların ruh halini ve genel havalarını geliştirebileceğini ortaya koyuyor. Müzik, sosyalleştiren, keyif verici ve anlamlı bir uğraş.. Müzikle uğraşmanın, insanları sözcüklerin yapamadığı ölçüde biraraya getirdiği söylenegelmiştir zaten'' dedi.


İHA
 
F

Fırtına

Guest
Finlandiya'lı araştırmacılara katılıyorum.. müzik terapisi, depresyon rahatsızlığında etkili oluyor.............seneler evvel, bulunduğum ortamdan dolayı depresyona girdim ve o ortamdan çıkana kadar doktorum bana sadece, ''müzik..'' dinlememi söyledi.. yaklaşık bir sene boyunca sadece müzik dinledim.. gerçekten çok iyi geldi..
 
F

Fırtına

Guest
Devlet hastanelerinde müzikli terapi uygulanacak.!

Devlet hastanelerinde tedavide müzikli terapi için Kültür ve Turizm Bakanlığı harekete geçti.

Müzikle tedavi projesini Sağlık Bakanlığı’na teklif ettiklerini açıklayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Bozoğlu, ortak çalışma sonucu hastalara müzikli terapi ile tedavi uygulamasını yeni yılda başlatabileceklerini kaydetti.

Bozoğlu, Türk tıp tarihinde var olan hastalara müzikli terapi uygulaması üzerinde çalışmalara başladıklarını, artık devlet hastanelerinde müzikli terapi uygulamasına geçeceklerini duyurdu. Mekan ve fiziki şartlar araştırılacak.

Proje kapsamında bakanlık bünyesinde bir birim kurduklarını ifade eden Bozoğlu “Şu anda sanat koro şefi çalışıyor. Tüm teknik verileri topladık. Yeni yılda projemizi düzene oturtup mekanı ve fiziki şartları iyi olan sağlık kuruluşlarımıza bu teklifi götüreceğiz” dedi. Bozoğlu, tedavinin tamamen doktor kontrolünde ve fiziki şartların da ona göre olması gerektiğine dikkat çekerek, “Bunun teknik detayları proje kapsamında çıkacaktır” diye konuştu.

Star
 
F

Fırtına

Guest
Ney Otizm'li Çocukların Tedavisinde Kullanılacak

6473.jpg



Aydınlı Neyzen Kerem Tufan, çıkardığı "Ney'se Turkish Mystic Music" adlı albümünün ardından "müzik-otizm" projesi geliştirdi.

Müziğin eskiden beri bir tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Kerem Tufan, "Müzik-otizm projesiyle otistik çocuklara ney sesi dinleterek tedavilerine katkıda bulunmayı amaçlıyorum" dedi.

İstanbul'da bir büro kuran Aydınlı Neyzen Kerem Tufan, ney sesini otistik çocukların tedavisinde kullanmak için bir proje hazırladı. Müziğin eskiden beri psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntem olduğunu hatırlatan Tufan, "Dünyada 5 bin dolayında müzik terapisti var ama Türkiye'de bu işi ciddiyetle yapan neredeyse hiç kimse yok. Ben bu işi yapmak için yeterli eğitimi aldım ve tecrübelerim otistik çocukların ney sesini dinlerken sakinleşip, başlarını sıralarına dayayıp uyuduklarını gösterdi. İstanbul'daki bir sanat merkezinde bu iş için ofis hazırladım. Çok yakında, müzik-otizm projesini hayata geçirmeyi planlıyorum" dedi.

Ney sesinin otistik çocukların tedavisinde nasıl kullanıldığını anlatan Kerem Tufan, "Müziği katalizör olarak kullanıyorum. Onları karşıma almayı sağlayıp bu süre içersinde başlıca sorunları olan sosyal iletişim, konuşma, ses, nefes alma ve duruş bozukluklarına, motor becerilerini geliştirip konsantre sürelerini uzatmaya yönelik egzersizler uyguluyorum. Yorgunluklarını ve klasik bir Türk tabiri olan kulaklarındaki pası yüzyıllar öncesinde uygulanan bilimsel olarak da etkinliği kabul edilmiş olan müzik sesiyle yanı ney ile silmelerine yardımcı oluyorum" dedi.

Halen Kuşadası'nda bulunan Kervansaray Otel'de sahne alan müzisyen, Güzel Sanatlar Lisesi'nde okurken tesadüfen bir Neyzenle tanışarak yaşamını müzik üzerine kurduğunu söyledi. Kerem Tufan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği bölümünden mezun olduktan sonra Yeditepe Üniversitesi müzik bölümünde yüksek lisans yaptı ve bu sırada otistik çocukların müzikle eğitimi konusunda ders aldı. Kerem Tufan'ın çıkarmış olduğu "Ney'se Turkish Mystic Music" isimli albümünde bulunan 9 eserden biri de kendisine ait.!
 
F

Fırtına

Guest
Müzik kaygının ilacı.!

medya.php



Müzikle tedavinin, kanser hastalarının daha az anksiyete (kaygı) bozukluğuna yakalanmasına yardımcı olabileceği, daha az ağrı hissetmelerini ve kalp ritimlerinin yavaşlamasını sağlayabileceği belirlendi.

ABD'deki Drexel Üniversitesinden Joke Bradt, müzikle tedavinin ya da müziğin kanser hastalarına etkilerinin gözlendiği, son 30 yılda yapılan ve 2 bin kadar hastayı kapsayan araştırma sonuçlarını inceledi.

Kanser tedavisiyle birlikte şarkı söyleyerek ya da bir enstrüman çalarak gerçekleştirilen müzikle tedavi alanların, sadece kanser tedavisi görenlere kıyasla daha az kaygılı olduğu belirtilirken, ayrıca bu tedavi yönteminin hastanın daha az ağrı hissetmesini ve ruh halinin düzelmesini, bununla beraber, müziğin hastaların kalp ritminin dakikada 4 kez daha az atmasını sağladığı belirlendi.

Bradt ve ekibi, müziğin kanser hastalarının anksiyete, ağrı hissi, yaşam kalitesi, kalp ve solunum ritmi ile tansiyon sorunlarına olumlu etkilerinin bulunduğunu da vurguladı.

Müziğin depresyon ya da bitkinliğe etkisinin olmadığını belirten Bradt, bu durumun, birçok araştırmada, müzikle tedavinin tek seans yapılması ve müzik türü konusunda hastalara fazla seçenek verilmemesinden kaynaklanıyor olabileceğine dikkati çekerek, ağır depresyon durumunda, sadece bir seans süren müzikle tedavinin durumu tersine çeviremeyeceğini ifade etti.

Bilimadamı, müzikle tedavinin, CD'den müzik dinlenmesinden daha etkili olup olmadığını belirlemek için yeterli veri bulunmasa da, uzmanın bu tedavi yöntemi ile seansa katılımını sağladığını belirtti.

Bu durum göz önüne alındığında müzikle tedavinin CD'den müzik dinlemekten daha faydalı olabileceğine dikkati çeken Bradt, uzmanın hastaya özel bir program belirleyebileceğini, ayrıca hastanın müzikle tedavi sayesinde güçlü ve duruma daha hakim hale gelebileceğini vurguladı.

Araştırma, her düzeyde araştırma, öğrenme, tıp gibi konularda bilgilendirmek için veri tabanları sağlayan "Cochrane Kütüphanesi"nde yer alıyor.
 
F

Fırtına

Guest
“Ney”den Şifa Üflüyorlar.!

15437.jpg



Doktorlar ney üfleyerek şifa dağıtıyor. Neyden çıkan nağmeler hem hastaları rahatlatıyor hem de onların tansiyonlarını ve kalp ritimlerini düzenliyor. Doktarlar, yoğun bakımdaki hastaya ney üflüyorlar. Bu mini ney dinletisi aslında tedavinin bir parçası... Tedavi gören bir hasta, "Gün içersinde sık sık dinliyorum güzel şarkılar.. İnanılmaz kolay uykuya dalmamı sağlıyor" diyor.

Ney dinletisiyle müzik ruhun gıdası olduğu kadar vücudunda şifası oluyor ve neyzenin neyinden çıkan nağmeler yoğun bakımdaki hastaların iyileşmesine yardımcı oluyor.

Selçukluların Temsilcileri;

Selçuklu'nun tıp dünyasına hediyesi olan müzikle tedavi yönteminin günümüzdeki temsilciliğini yapan neyzen doktorlardan Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Birgür Sönmez, neyli tedavi ile ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Birgür Sönmez, "Biz bu geleneği yeniden canlandırmak için çaba sarf ediyoruz. Yaklaşık 10 yıldır müzikle ilgileniyoruz" diye konuştu.

Kişiye Özel Nameler Kullanıyor;

15 dakika ney sesiyle rahatlayan hastaların tansiyonu düzeliyor. Prof. Sönmez, "Hiç bir ilaç değişikliği olmadan tansiyonlarının düştüğünü, nabızlarının yavaşladığını, kan oksijen saturasyonlarının arttığını, relax olduklarını, uykuya geçtiklerini ciddi şekilde tespit ettik" şeklinde konuştu.

Bu tedavi yöntemini uygulayanlardan Uzman Doktor Erol Can, kişiye özel nağmeler kullanıyor. Can, bu konuda şunları söylüyor;

"8-9 saat hastalarla birlikteyim ve hastanın kişiliği psikolojisi ile karşılaşmış oluyorum, değerlendirmiş oluyorum. O yüzden ne tür müziğe ihtiyacı olacağını da tespit edebiliyorum. Hasta deprosyandaysa daha neşeli daha canlı müzik çalıyorum. Hasta çok ajite ve huzursuz ise sakinleştirici makamlar ve nağmeler kullanıyorum.."

Makam Seçimi Önemli;

Tedavi için makam seçimi de önemli.. Neyzen Doç. Dr. Süleyman Ergüne, bu konuda, "Genelde hicaz ve zürgüle makamı kalbe rahatlık verir. İnsan ruhuna da tesir ediyor. Bunu biz görüyoruz" dedi.

Müzikle tedavi, yüz yıllardır kullanılsa da uluslarası tıp literatüründe henüz bir yöntem olarak kabul edilmiyor.


trt
 
F

Fırtına

Guest
Otizmli çocuklara ‘NEY’LE TERAPİ

otistik-cocuklara-ney-le-terapi-1543792.Jpeg



AYDINLI Neyzen Kerem Tufan, çıkardığı “Ney’se Turkish Mystic Music” adlı albümünün ardından “müzik-otizm” projesi geliştirdi. Müziğin bir tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Kerem Tufan, “Ney sesi ile tedaviye katkıda bulunmak istiyorum” dedi.

TUFAN, “Dünyada 5 bin dolayında müzik terapisti var ama Türkiye’de bu işi ciddiyetle yapan neredeyse hiç kimse yok. Ben bu işi yapmak için yeterli eğitimi aldım. Tecrübelerim otistik çocukların ney dinlerken sakinleşip, uyuduklarını gösterdi” dedi.
 
F

Fırtına

Guest
Kerem Tufan ile ney sohbeti!

e25rntdqyn.jpg



Çıkardığı konsept albümüyle adından söz ettiren Aydınlı Neyzen Kerem Tufan şimdi de “müzik-otizm” projesiyle gündemde.!

Ney sesi dinleterek otizmli çocukların tedavisine katkıda bulunmayı amaçlayan Tufan bu iş için İstanbul’da bir ofis hazırladı. Kısa bir süre için memleketi Aydın’ı ziyaret eden Kerem Tufan’la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ney çalmaya ne zaman başladınız?

Yaklaşık 10 yıl önce Güzel Sanatlar Lisesi’nde okurken tesadüfen bir neyzenle tanıştım. Daha sonra konservatuarda ney dersleri almaya başladım. Yüksek öğrenimim de müzik üzerine. Güzel Sanatlar Lisesi’nden sonra Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği bölümünden mezun oldum. Ardından da Yeditepe Üniversitesi müzik bölümünde yüksek lisans yaptım.

Geçtiğimiz aylarda çıkardığınız sufi albüm çok konuşuldu. Satışlar nasıl gidiyor?

Satışlar gayet iyi gidiyor. Özellikle sahil beldelerinde turistler bu tür albümlere çok ilgi gösteriyorlar. Konsept bir albüm ve albümde 9 eser var. Biri benim bestem, dördü taksim ve dördü de eski ünlü bestelerden oluşuyor. Piyanoda Ceyhun Çelik gitarda Cem Enginsel bana eşlik ettiler.

Albüm dışında neler yapıyorsunuz?

Kuşadası Kervansaray Oteli’nde 5 yıldır sahne alıyorum. Ayrıca İstanbul’daki bir sanat merkezinde ney dersleri veriyorum. Ama bunlardan daha önemlisi “müzik-otizm” adında bir proje üzerinde çalışıyorum.

Nedir “müzik-otizm projesi”

Müzik otizm projesi otizmli çocuklara ney sesi dinleterek tedavilerine katkıda bulunmayı amaçladığım bir proje. Müzik eskiden beri psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntem. Dünyada 5 bin dolayında müzik terapisti var ama Türkiye de bu işi ciddiyetle yapan nerdeyse hiç kimse yok. Ben bu işi yapmak için yeterli eğitimi aldım ve tecrübelerim otizmli çocukların ney sesini dinlerken sakinleşip, başlarını sıralarına dayayıp uyuduklarını gösterdi. İstanbul’daki bir sanat merkezinde bu iş için ofis hazırladım. Çok yakında “müzik-otizm projesi”ni hayata geçirmeyi planlıyorum.

Ney sesi otizmli çocukların tedavisinde nasıl bir rol oynuyor?

Müziği katalizör olarak kullanarak onları karşıma almayı sağlayıp bu süre içersinde onların başlıca sorunları olan sosyal iletişim, konuşma, ses, nefes alma ve duruş bozukluklarına, motor becerilerini geliştirmeyi ve konsantre sürelerini uzatmaya yönelik egzersizler uyguluyorum. Onların yorgunluklarını ve klasik bir Türk tabiri olan kulaklarındaki pası yüzyıllar öncesinde uygulanan bilimsel olarak da etkinliği kabul edilmiş olan ‘’ney sesi ‘’ile huşu içinde huzur bulmalarına vesile oluyorum.

Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Öncelikle müzik-otizm projesini hayata geçirip bu konuda Türkiye’de bir marka olmayı hedefliyorum. Ney çalmaktan, sufi müzikten de büyük keyif alıyorum ama beni en çok mutlu eden şey sahnede olmak; şarkı söylemek. Dediğim gibi 5 yıldır Kuşadası’ndaki bir mekanda sahne alıyorum. Geleceğe dair planlarım arasında klip çekmek ve şarkıcı olarak kendimi tanıtmak var. Yaptığım işi ülke çapında yapmak istiyorum.
 
F

Fırtına

Guest
Cezaevlerinde müzikli terapi dönemi!

cocuk_hapis39758f0339758f04by.jpg



Sakarya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Türkiye'de ilk olan bir uygulamaya imza atıyor.

Kurum cezaevinde kalan 930 tutuklu ve hükümlüye nisan ayından bu yana merkezi sistemle günde 2 saat enstrümantal (sözsüz) müzik dinletiliyor. Türk müziklerinden ve Batı klasiklerinden oluşan enstrümantal müzik tüm koğuşlara ulaştırılıyor. Ancak isteyen hükümlü ve tutuklu müzik yayınını koğuşundaki sistemle kapatabiliyor. Müzik seçiminde, sakinleştirici ve dinlendirici parçalar tercih ediliyor.

Mahkumlar müzik eşliğinde öğle yemeklerini de yiyor. Uygulamadan hem cezaevi yönetimi hem de mahkumlar memnun... Tutuklu ve hükümlüler yayın süresinin uzatılmasını istiyor. Uzman psikolog Ahmet Kurt, cezaevinde müzik dinletisinin mahkumların ruh sağlığı için faydalı olduğunu söylüyor. Kurt, güzel, kulağa hoş gelen melodilerin beyinde sakinleştirici ve dinlendirici etkisi olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını dile getiriyor.


Cihan Haber Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst