Muhteşem Yüzyıl: Tartışmalı Dizi

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,524
Tepkime Puanı
196
Puanları
63
Yaş
50
Son yıllarda çekilen televizyon dizileri arasında en fazla tartışma yaratan dizi "Muhteşem Yuzyıl" daha yayına girmeden ortalığı altüst etmiş, tarihi şaysiyetlerimize hakeret var istemezük sesleri ayyuka çıkmıştı. Daha öncesinden Hürrem Sultan'ın yaşamının konu edildiği bir roman okumuş ve bu kadının ihtiras, kin ve yükselme uğruna sarayda çevirdiği entrikaları beni büyülemişti. Okuduğum romanda, bir erkeğin (bu padişahta olsa) aşkı uğruna nelerden vaz geçebileceği neleri göze alacağı veya aşkının rüzgarına kapılıp gözlerinin nasıl kör olacağı mükemmel bir dille anlatılıyordu.

muhtesemsuleyman.jpg


Kanunu sultan süleyman ve hürrem sultan'ın yaşam serüvenlerinin anlatıldığı bir dizinin yayına girmesi bir dizi "sevmez" olarak beni heyecanlandırmıştı. İlk bölümde ve devamında gelen 2. ve 3 bölümler benden tam not aldı. Uzun yıllar sonra izlediğim ve takip ettiğim tek dizi muhteşem yüzyıl oldu.

Muhteşem Yüzyıl Dizisi Hakkında Yapılan Eleştiriler

Bizler toplum olarak tahammülsüz bir toplumuz ve bunu her fırsatta göstermekte üstümüze yok. Öncelikle muhteşem yüzyıl bir belgesel değil bir televizyon dizisidir. Her dizide abartı olması normal karşılanmalı. Belki hatırlayanlarınız olacaktır Can Dündar M. K. Atatürk hakkında bir belgesel çekmiş (ki Can Dündar türkiyede atatürkün yaşamını en iyi bilen 3-5 isimden biridir) belgeselin yayına girmesiyle nerdeyse vatan haini olarak ilan edilecekti. Can Dündar'ın çektiği belgeselde tartışmalar şu minvalde yoğunlaşmıştı. Atatürk gibi bir insan bu kadar aciz gösterilemez. Oysa atatürkte bir insan ve onunda insana has acizliklerini olabilir. Şimdi muhteşem yüzyıl dizisi etrafında dönen tartışmalara baktığımda yine aynı argumanları görüyorum. Bir padişah bu şekilde anlatılırmı? Tarihci değilim ama tarihi kaynakları az çok kurcalayan biri olarak filmde anlatılanların çokda gerçek dışı olmadığını söyleyebilirim. Kaldıki bir televizyon dizinde abartının olması gayet normal birşeydir.

Kanuni sultan süleyman padişahta olsa tarihe yön veren biride olsa neticede bir insan ve her insan gibi zaafları acizlikleri olabilir. Bu filmde kanununin bir kaç zaafın gözler önüne serilmesi onun tarihi şahsiyetini zedelemez. Aksine insanımızın olmayan tarih merakını körükleyerek tarihe olan merakı artırır.
 
E

Erdem Uygar

Guest
Kurgu olmadan dizi olmaz, belki belgesel olur. Bunun bir dizi olduğunu unutmazsak daha iyi olur diye düşünüyorum.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Muhteşem yüzyılı severek ve merakla takip edenlerdenim ayrıca hürrem sultanada bayılıyorum tuttuğunu koparan aklına koyduğunu yapan kişiler favorimdir.
 
E

Erdem Uygar

Guest
Anladım...:) Bir çok tarihçiye göre çöküşü Hürrem Sultan başlattı...:)
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Tarihle pek alakam yoktur filimdeki baskın karakterİ çok hoşuma gidiyor Hürrem Sultan'ın
 
E

Erdem Uygar

Guest
Ben de beğenerek izliyorum ve bunun bir dizi olduğunu unutmuyor, kimseyle polemiğe girmiyorum.
Bazı yerlerde bu konu tartışılmış ve lisan-ı Münasipin dışına çıkılmış. Dizinin izlenirliği çok yüksek diye düşünüyorum...
 

İskender Durgun

Üye
Üye
Katılım
Eyl 4, 2010
Mesajlar
599
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
Yaş
57
Bende az çok bu diziyi takip edenlerdenim. Olumlu yada olumsuz eleştirinin olması bana normal geliyor. Eleştiri olmazsa gelişme olmaz diyenlerdenim. Şu gerçek ki Türkiye'de görsel basının çok önemi var. Çoğu insanımız görselliğe çok önem veriyor. Ben diyorum ki keşke insanımız doğruyu ve yanlışı ayırt etmek için birazda araştırma ruhuna sahip olsa. Tek taraflı değilde her yönüyle değerlendirmesini bilse. Farklı pencerelerden olaylara bakabilse.

Ben diğer dizileri seyretmektense (konusu sadece aşk olan) tarihi bir kurgusu olan diziyi seyretmeyi tercih ederim.
 
F

Fırtına

Guest
tarih kokan filmleri severim..
..ki, sevmeme rağmen dizi yi bugün ilk defa seyrettim.. tarih koktuğu için :)




 

DURU'M

Üye
Üye
Katılım
Ara 19, 2010
Mesajlar
55
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Eğer tüm bunlara sinema yahut tv dizisi diye bakacaksak aynı tahammülü başka yapıtlarda da gösterebilmeli toplum.Bana ,benim düşünceme dokunmayana laf demeyip de dokunana laf demek yakışığı olmayan bir vaziyettir.Ve evet ,belki de tv dizisi deyip geçmeli,yahut oturup ince ince tarihi ele alıp,tekerrür etmemesi için elimizden geleni yapmalıyız fert olarak.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Muhteşem Yüzyıl oyuncularına yasak geldi

Son günlerin en tutulan ve reyting rekorları kıran dizisinin oyucularına yapım şirketi tarafından yasak getirildi

Muhteşem Yüzyıl dizisinin tanıtım videosu dönmeye başladığı günden beri popülariteleri daha da artan oyunculara reklam dünyasından teklif üzerine teklif yağıyor.

Ancak dizinin yapım şirketi Tim's Productions oyunculara yasak getirdi. Yapımcı Timur Savcı, dizinin oyuncularının rolleri dışında başka karakterlerle seyirci karşısına çıkmasını yasakladı.

Başrollerini Halit Ergenç ve Meryem Uzerli'nin oynadığı dizinin oyuncuları bu nedenle gelen reklam v.s tekliflerini reddediyor.

MAHİDEVRAN NE YAPACAK?

Aşk-ı Memnu dizisi ile kendisini gösteren, Muhteşem Yüzyıl'da ise Mahidevran rolüyle hayran kitlesini artıran Nur Aysan'ın yapımcı şirketin bu kararı üzerine ne yapacağı merak konusu. Aysan, bir süredir şampuan reklamında oynuyor.

Özellikle kadınları hedefleyen şampuan firması, kadınların ilgiyle takip ettiği Nur Aysan'a reklam filminde yer vererek, TV dizileri ile reklam dünyası arasındaki güçlü bağın bir kez daha altını çizdi.

internet haber
 
F

Fırtına

Guest
Hürrem Sultanı Neden Sevmeliyiz.?

hurrem-sultan.jpg




Bir film, tv dizisi veya tiyatro gösterisini hatta sıradan bir performansı bile dramaturji açısından ele almak gerekir. Dramaturji geniş bir daldır ve yapıtın temel taşlarının oluşmasını sağlar ve yapıtın genel görünümü yanında amacını da belirlemede önemlidir. Dolayısıyla sanat yanında sosyoloji ve politikaya da bulaşması kaçınılmazdır.

Tekrar resmi tarihe dönecek olursak bize liseden beri öğretilen en başta Hürrem’in entrikacı bir kadın olduğudur. Bu Hürrem karakterinde çok güzel yapılandırılmaktadır. Daha saraya ilk girdiği günden beri daha Hürrem olmadan Aleksandra adında sıradan bir cariye iken bile belli bir amaç için adım adım yürümektedir, ilerde sarayı avucunun içine alacağının işaretleri verilmektedir. Hırslı, azimli ve hatta cüretkârdır. Peki bunun nesi tarihi saptırmadır? Tarihe tamı tamına uymaktadır, hem de resmi tarihe.. Sultan Süleyman ve İbrahim bize belletilen tarihe uygun çizilmiştir, adım adım yapılandırılmaktadır.

Osmanlı Hanedanında bize en aykırı gelen Fatih Kanunnamesi ile yasallaştırılan kardeş katlidir. Ancak o günün şartlarına göre bu devletin bekası için gerekli görülmekte ve ister istemez kabullenilmektedir. Sarayın örfünde, adetinde, kanununda vardır bu.. Kanuni üstelik evlat boğdurmuş bir hükümdardır. Kuşkusuz bunda Hürrem etkisi olmuştur ama, ne yapacağız şimdi..? O da tarihe göre Yüce Hakanın karısıdır ve ilerde valide sultan olacaktır. Gördüğümüz kadarıyla veliaht Mustafa’nın kaderini çizecek bu gelişim Mustafa figüründe daha çocukluğundan başlayarak çok yerinde yapılandırılmaktadır. Şımarıktır, pek laf dinlemezdir, derslerinden kaçmaktadır, okuma yazmaya bile eğilimi yoktur ve ilerde kibirli olma ihtimali hissettirilmiştir. Kaldı ki, Kanuni ilerde başka çocuklarını da boğdurdatacaktır. Evet pek hoş değil ama, bizim tarihimizin sevimsiz de olsa bir gerçeği.. Devletin bekâsı için.. Ne yapalım, olmadı mı diyelim?..

HANGİSİ TARİHİ SAPTIRMAK

Kanuni’nin sıradan bir padişah olmadığı devlet hakimiyetine kendini daha şehzadeliğinde hazırladığı, çaba sarfettiği kafa yorduğu son derece net verilmektedir. Peki bunların hangisi tarihi saptırmak, örfümüzü tahrip etmektir. Hele küçük Mustafa’nın çizilmesinde senaryoda kıyak bile yapılmış, yapılandırılan karakterle davranışlar çocuk Mustafa’ya şimdiden verilmeye başlanarak ilerde Kanuni’ye ve Hürrem’e vicdanlarımızda yöneltebileceğimiz suçlamalara karşı yumuşatıcı bir hazırlık yapılmıştır. Yani hatta ve hatta tarihe ve vicdanlarımıza kıyak çekilmektedir. Kanuni bütün sertliğine rağmen sosyal bir kişiliktir. Ve tabii ki, bir Osmanlı padişahı robotu değil insandır. Lütfen yüce padişaha karşı haksızlık etmeyelim. Onun da her Osmanlı Padişahı gibi haremindeki beğendiği cariyeleriyle sevişmeye, gönlü düşerse her insan gibi sevmeye hakkı vardır. Sanırım karısının kim olacağını da her ergin insan gibi kendi seçebilecek yetidedir. Lütfen karşı çıkanlar “işkembeden atmasın” nerede tarihi çarpıtma var, örfümüze aykırılık var örnek vererek göstersin.

Kaldı ki, bu bir belgesel değil, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan ilişkisi ekseninde ele alınan bir konulu dizidir. Unutulmasın Hürrem Sultan Kanuni’den sonra gelen bütün Osmanlı hanedanının büyükannesidir. Sırf saray ve harem gösteriliyor diye yaygara koparmak ise hepten saçmalıktır. Üstelik Harem fazlasıyla edepli, örf ve adetlerimize uygun gösterilmektedir. Adam daha tahta oturalı bir sene olmadı durun bakalım ilerde neler yapacak. Daha ilk divan toplantısında kendi Kaptan’ı Deryası’nın kellesini aldı. Ayağının tozunu silmeden isyanla karşı karşıya geldi. Bunlar nasıl göz ardı ediliyor? Haa hiç kuşkunuz olmasın ilerde de öyle büyük meydan savaşları, tehlikeli numaralar, kahramanlıklar pek görmeyeceksiniz. Bunlar olabilecek en mütevazi şekilde hatta belki lafla geçiştirilecektir. Çünkü 14 büyük sefer yapmış bir sultanın bütün savaşlarını görüntülemek değil bir televizyon dizisinin en büyük Hollywood yapımının bütçesini bile aşar. Devlet bütçesi bile böyle bir şeyi kaldıramaz. Koparılan yaygaranın aslı esası yoktur. İşin aslı bambaşka ve çok tehlikelidir.

İŞİN ASLI

İşin aslı, kul olmakla, birey olmanın mücadelesinde yatmaktadır. Hürrem birey olmanın mücadelesini vermektedir bu dizide.. Bu tehlikeli bir şeydir. Kişilikli olmazsan telef de olabilirsin. Başarırsan bu kere de karşı taraf için tehlikeli olabilirsin. Hakim güçler demokrasiden uzaksalar kişilik sahibi bireyden hazzetmezler. Her görüldüğü yerde ezmek, ezemezlerse tukaka etmek isterler. Bizdeki politikanın sığlığı devamlı sen ben çekişmesi içinde geçmesinin altında yatan neden budur. Onlar için kendileri ve kulları vardır. Kullar boyun eğmelidirler. Başını kaldıranı, sesini yükselteni sevmezler. Böyle biri çıkarsa anasıyla beraber gönderirler. Çünkü kul talep etmez hakkını aramaz. Verilenle yetinir. Yirmi çuval kömüre oyunu verir.

Kendilerinden başka sese tahammülleri yoktur. Herkesin kendi taraflarında olmasını isterler. Taraf olmayan telef olur diyebilirler. Aslında bireyin tarafını belirlemesi ve ilan etmesi gerekir. Asıl susarsa telef olur. Başını kaldırıp seslenmesi gerekir. Gerekir ki, bu kesimler meydanın boş olmadığını anlasınlar. Hürrem başını kaldırıp, bizi böcek gibi görmezden gelme Sultan Süleyman dercesine “ben buradayım” diye haykırabilmiştir. Bu kişilik gerektiren birşeydir.

Karşısındakini kul olarak görmek isteyenler dini temele ve örfe, adete dayanırlar. Daha doğrusu bu kurumları kullanırlar. Hürremin haçıyla uğraşırlar. Ne yapalım yani, adam sevmiş, kadın da Hristiyan.. Hiçbir zaman da Müslüman olmamış.. Hem tarihte tek değil ki.. Alaeddin Keykubat’ın tapınırcasına sevdiği Huant Hatun da Müslüman olmamış ama, cami, medrese ve onlarca vakıf bırakmış. Kendi caminin avlusundaki türbede yatıyor. Ama biz resmi tarihte onu illaki Müslüman yaptık. Fatih Sultan Mehmet Han’ın annesi de Hristiyan olarak öldü. Ve Hıristiyan mezarlığına gömüldü. Kilise üstelik onu aziz ilan etti. Fatihin yaptıklarını inkar mı edelim şimdi.. Ama beterini yaptık Kastamonu’da bir köy tabela asmış. Fatihin annesi Ayşe Sultan’ın köyü diye.. Ve tabi ziyaretçi bekliyorlar. Anladınız mı tarih nasıl tahrif edilirmiş? Resmi tarih bekçilerine ithaf olunur. Kadın kişiliğini Hıristiyanlıkta bulduysa haçıyla mı uğraşmalıyız. Unutulmasın sevgili babası papazdı ve kendisi Kanuni’den sonraki bütün yüce Osmanlı Hanlarının büyükannesidir. Hoşgörü tacirlerine ithaf olunur.

HAREM AHLAKSIZLIK

Bir de harem, ahlaksızlıklar diye tutturdular. Hürrem daha Hürrem olmadan Aleksandra iken kendini Sultan Süleyman’a fark ettiriyor. Önce kişiliği ve başkaldırısıyla, sonra kıvrak dansıyla.. Tabi ki, bunda kadınsı bir işve var.. Hürremin entrikacı amaçları da var. Ama dizide Aleksandra’nın Sultana sunulmasında bir takım harem erbabının veya annesinin tavsiyeleri olsaydı ve aslanım tam dişine göre diye koynuna gönderselerdi, ya da Sultan kafes arkasından gözetleyip, bunun eti butu iyi, akşama gönderin deseydi örfe adete daha mı uygun olacaktı? Doğru yanlış bugüne kadar yaratılan imaj buydu. Şimdi mi aklınıza geldi örf adet.. Gayet örfi olarak gördü, aldı, sevdi. Belki etini butunu sevdi, belki kişiliğini sevdi. Kime ne.? Adam koskoca cihan padişahı.. Dedikodusu size mi düştü. Aslında diziyi taltif etmek gerekir pespayeliğe düşmediği için. Muğlak konuları düzgün yorumladığı için.. Ahlak bekçilerine ithaf olunur.

Karşısındakini kul olarak görmek isteyen ve birey hakkını (insan hakkını) önemsemeyenler kendileri için de bir şey yapamazlar. Çünkü kul hakkının altında ezilirler. Zihinleri sadece hükmetmeye kilitlenmiştir. Düşünemezler. Yorumlayamazlar. Kalkınamazlar, adaletli olamazlar, demokrat hiç olamazlar. Bu gibiler yasa da yapamazlar, ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Anayasa hiç yapamazlar . Çünkü anayasa devletin değil, hakim olan devlete karşı bireyin hakkını korumak için yapılır. Böyle bir nosyonları yoktur. İlerde Kanuni lakabını alacak olan Sultan Süleyman ise daha baştan çok adaletli gösterilmekte.. O günün şartlarına göre bugünkülere kıyasla çok daha demokrat. Bir kere sosyal bir kişilik. Tanımadığı matrakçıyla bile bet tutuşabiliyor. Demokrasi bekçilerine ithaf olunur.

Sultan Süleyman daha şehzadeyken devlet işlerine kafa yormuş. Başa geçtiği gün ne yapacağını biliyor. Dünyayı incelemiş. Avrupa devletlerinin politikalarını ve durumlarını onlar kadar belki daha iyi yorumlayabiliyor. Dizide haremden başka şey yok diyenlere, Papanın yorumlarını hatırlatırım. Yerini konumunu gücünü bilen politika ve doğru strateji üreten bir hükümdar var karşımızda.. Yalnız içte değil dış politikada da hakim. Shengen-Şamgen demiyor.

TOTALİTERİZME DOĞRU

Aslında kopartılan yaygaranın ve karalamanın bir tek nedeni var. Onu dizinin danışmanı tarihçi Erhan Afyoncu bir televizyon dizisinde tarihçi kişiliğiyle belirtti. Erhan Afyoncu’yu hepimiz tanırız. Muhafazakar kesimdendir. Kendisi de bunu saklamaz açık açık söyler. Türk beşleri konusundaki talihsiz benzetmeye katılmasından dolayı da birçok kişinin tepkisini almıştır. Onun açısından talihsiz bir beyandır bu.. Hatalıdır. Ancak tarihçi bilinciyle yukarda sıraladığım örneklere falan girmeden genel görünüm üzerinden yorumlayarak çok doğru bir teşhiste bulundu. Moderatörün bu koparılan gürültünün nedeni ne olabilir sorusuna çok kesin bir yanıt verdi. “Türkiye totaliterizme doğru gidiyor”, dedi. Yiğidi öldür hakkını yeme.. Çok doğru işte işin aslı bu. Sonuç olarak diyebiliriz ki, bilinçli birey görmek birilerini rahatsız etmiştir.

İçinde bulunduğumuz totalirizme doğru yolculuğun taktiği ise Anglo Saksonların icad ettiği modern bir kültürsüzleşme eylemini gerektirir. Bu tarihi sessizleştirmedir (Silenceing the History) Burdaki yöntem şudur.? Önce tarihten soğutulur, kişi tarihe küstürülür ve ardından unutturulur. Bunu politika için ve kültür için de uygularsınız. Sonra yeni bir toplum modeli yaratmak istediğinizde unutulan tarihin yerine biçimlemek istediğiniz insanı yaratacak yepyeni çarpıtılmış tarih sunarsınız ve o toplumu değiştirmeye başlarsınız. Elli altmış yıldır yapılan budur. Lise tarih kitaplarından başlayarak tarih önce sevimsizleştirilmiş. Sonra çekilmez kılınarak nefret ettirilmiş ve unutturulma noktasına gelinmiştir. Bu vehameti durduran ve Türkiye tarihini kurtaran gene Osmanlı’nın büyük bir İmparatorluk olmasıdır. İmparatorluk olmanın baş şartı kayıt tutmaktır. Büyük imparatorluklarının hepsi çok detaylı ve sağlam kayıt ve büyük arşivlerle yaşamını sürdürmüş ve bu arşivleri sayesinde bugün anlaşılır olmuşlardır.

Osmanlıdaki bu özellik Selçukluda yoktur, ya da kaybolmuştur, bu nedenle de yalnızca daha eski olduğu için değil eldeki kayıt azlığından dolayı Selçuklu tarihini incelemek, hele daha eski Türk tarihini incelemek zordur. Son yıllarda tarihe ilgi açısından büyük bir gelişme hatta patlama olmuş, tarihimiz incelenmeye ve gençler ilgi duymaya başlamışlardır. Bu nedenle ne kadar çabalarsanız çabalayın tarih konusunda Türk aydınının çarpıtılması artık pek olası değildir. Çünkü özellikle gençlik tarihi sevmeye ve tarihle ilgilenmeye başlamıştır. Empoze edilmek istenen çakma tarihe ancak cahiller itibar eder, cehaletin cürmü ise zamanla ancak kendini yakar. Muhteşem Yüzyıl dizisi etrafında koparılan yaygaranın temeli de budur, sonucu da hüsran olacaktır.

ALEVİLİK

Bu taktik aynı zamanda Aleviler için de yüzyıllardan bu yana uygulanmaktadır. Aleviler köklerinden kopartılıp tarih ve bilinçlerinden uzaklaştırılmıştır. Nice köklü Alevi ailelerinin çocuklarını bilirim, bu konuda benim kadar bile bilgileri yoktur. Şimdi okul ders kitaplarına konulacak Alevi müfredat ise çok büyük ölçüde çarpıtılmış olacaktır. Ne ki, Alevi toplumu önderleri bu konuda bilinçlidir ve sanırım bunu önleyebileceklerdir. Aynı yöntemle, cehaletten yararlanılarak İngiliz ajanlarının teşviki ile 19.yy da Arabistanda yepyeni bir mezhep olarak Vahabilik yaratılmıştır. İngilizin yarattığı tamamen çakma bir mezheptir. Sonuçları malumdur.

En çarpıcı örnek ise 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra büyük bir baskıyla uygulanan depolitizasyondur. İki hatta üç kuşak çeşitli baskı ve yöntemlerle her türlü politikadan uzaklaştırılmış ama, sonuç olarak kaos doğmuştur. Depolitizasyon yanında ağır bir kültürsüzleşme ile karşılaşılmıştır, dış eksenli popüler kültür zirve yapmıştır. Ancak gençlerimiz bunun farkına varmış, yeni yeni çabalar ortaya koymaya başlamışlardır.

Beylik sözdür ama unutulmamalıdır; Geçmişini bilmeyen bu günü anlayamaz, geleceğini kuramaz. Tarihini kabullenemeyen ve onunla yüzleşemeyenin alnına çarpık bir geçmişi, bu günü ve geleceği çakarlar. Bunlardan dolayı Muhteşem Yüzyıl dizisinin çok önemli bir sosyolojik kültürel olguyu yarattığını söyleyebiliriz. Bırakın eleştirsinler, altında ezileceklerdir.

Diziyi yaratılan vahim yaygara nedeniyle dramaturji açısından ele alıp asıl tehlike üzerinde durduk. Hakkını yemeyelim sinema tekniği açısından ışık, dekor özellikle kostümler, müzik, kurgu, kamera ve oyunculuk açısından çok üst düzeyde olduğunu da söyleyelim. Dizi çalışanları bu asıl tehlikenin öneminden dolayı işin aslına ağırlık verip, onlara iki satırlık ver vermiş olmamızı bağışlasınlar. İşin aslı hepimiz için her şeyden daha önemli.. Muhteşem Yüzyıl dizisi de güzel olmasının yanında bunu ortaya çıkarttığı için daha da önemli..


İbrahim Karamemet
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,524
Tepkime Puanı
196
Puanları
63
Yaş
50
Şehzade Mustafa Kanuni'nin ilk hasekesinden olma şehzadesidir. Dizide anlatılanların aksine şehzade mustafa 18 yaşına geldiğinde aslanlar gibi bir cengaver olmuştur. Yeni çeri ocağı şehzade mustafa'ya kanuniden daha fazla önem vermekte öl dese ölecek kadar ona bağlıdırlar. şehzade mustafa ise askeri konuda bir deha bir aslan bilim ve fen konularıda ise mükemmel bir yetenek. Halk arasında ise bir kahraman fakire fukaraya baba zalime ise korkulu rüya olmuş. Genç yaşında babasının aksine halk la iç içe bir yaşam sürmüş.

Hürrem sultan olma ilk çocuk şehzade mehmet geçirdiği bir hastalıktan dolayı
kambur kalır. Ama o ayırt etmez kardeşine hem abilik hem de babalık yaparmış.
Hatta öz annesi hürrem sultan kendi çocuğunu dışlamışken şehzade mustafa
kardeşini yanına almış öz kardeşinden bile ayırt etmemiştir.
Şehzede mustafa nın bu lider tavri sarayda da dilden dile dolaşıyormuş.
Hürrem ikinci çocuğu selimin padişah olması için kanuninin kafasına girerek mustafa hakkında yalan yanlış şeyleri kafasına sokarak kanuniye öz oğlunu öldürttü.
şehzade mustafa bizzat babası kanuni sultan süleyman tarafından boğularak öldürtülmüştür
böylelikle şehzade selim padişah olarak kanuniden sonra gelmiştir.
 
F

Fırtına

Guest
şehzade mustafa yı çok güzel anlatmışsın.. ilerleyen günlerde (mustafa büyüdükce..) anlattıklarını gözlerimizle göreceğiz.. diziyi izledikce; iyi ve kötü..............nasıl da iç-içe...............güçlü olan kazanıyor..ki, kazandığını sanıyor ama bana göre kaybediyor..

hürrem sultan, çok kıskanç/acımasız/bencil/kötü kalpli/zeki ama tilki nin zekiliğini almış...........(beyni tilki gibi işleyenlerden hiç hoşlanmam.. çok tehlikeli / dirler.. korkarım onların şerlerinden..) tek sevdiğim, takdir ettiğim yönü; ''kadınlığı..'' nisa gibi nisa...........ları severim :)

mahidevran sultan, iyi niyetli/içinde kötülük yok.. kıskançlık yapıyor haklı olarak.. hiç bir kadın kocasını paylaşmak istemez.. hele bir de eşler arasında ayrımcılık yapılıyor ise.............ki, görüyoruz yapılıyor.. kanuni sultan süleyman'ın eşleri arasında haksızlık yapmasını (bir tarafa daha çok/fazla meyil etmesi..) doğru bulmuyorum.. eşit davranması gerekir.. bu davranış ta mahidevranı üzüyor.. aslında o'da nisa gibi nisa.................ama iyi niyetli olduğu için savaşmıyor.. meydanı kötülere bırakıyor.. bu kendine güvenmediğinden, zeki olmadığından değil.. aslında o'da zeki bir kadın.. ama kötü niyetli olmadığı için, kötülerle savaşmayacak kadar kişilikli bir insan.. (kendimden biliyorum......dermişim :) )


şimdilik bu kadar :)


 

SARIUSTA

Üye
Üye
Katılım
May 11, 2011
Mesajlar
28
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
bazı tarihçilerin yazdıklarına göre, eğer şehzade mustafa padişah olsaymış, günümüz itibari ile dünya haritası çok farklı olurmuş. bir diğer konu ise hürrem sultana yapılan iltifatlar, hürrem sultanı dizilerden takip etmek yanlış, muhteşem süleymana öz oğlunu öldürten bir kadından bahsediyoruz, bir canavardan, bu kadından için tv lere çıkıp iyi yorum yapan tarihçi zevatlarınıda kınıyorum, saray entrikaları bu kadınla başlamış, cumhuriyet savaşında bitmiştir.
 
F

Fırtına

Guest
bazı tarihçilerin yazdıklarına göre, eğer şehzade mustafa padişah olsaymış, günümüz itibari ile dünya haritası çok farklı olurmuş.. evet sarıusta bende okumuştum ve bu yazılanlara katılmamak elde değil............şehzade mustafa gerçekten çok farklı bir insan imiş.. ehh! nede olsa mahidevran'ın oğlu..!!!

elbette hürrem sultan'a iltifat yapmak yanlış.. bir babaya oğlunu öldürten canavar ruhlu bir kadın..............ki, kendisi de bir anne..............saltanat uğruna kendi çocuklarını bile gözden çıkarır.. ''nisa..'' lığı hariç, hürrem sultanın yaptıklarını onaylayanlardan değilim..!!! aksine; şiddetle eleştiriyor ve esef'le kınıyorum..!!!
 
F

Fırtına

Guest
hürrem sultan'ın; vicdansızlığını, merhametsizliğini, acımasızlığını, kim durdurabilir....................?! O'nu ancak ÖLÜM durdurabilir.!!!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst