Mutluluğu Kutsamak

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,500
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Kederi ömründen uzun olan dostlarım. Sizi bilmem ama benim garip bir tutkuyla hüznü ve kederi seven bir yanım var. En güzel şiirler hüzünlü olduğum zaman dudaklarımdan dökülür. En yaratıcı kelimelerde öyle. Sebebini tam açıklayamasam da hüzün ve keder insanın kendini, çevresini, yaşamı, belki mistik bir şekilde öte dünyayı sorgulamasına neden oluyor.

Günümüz insanının ve modern toplumların gereğinden fazla mutluluğu kutsallaştırdığına inanıyor, anı yaşamak, evrene sürekli pozitif enerji gönderme gibi kişisel gelişim uzmanlarının zırvalarının bireyin üzerinde sürekli bir “illa mutlu olacaksın” baskısı yarattığını ve bu baskının hüzün ve keder gibi insanın özüne dönmesini sağlayan duyguları tü kaka göstererek insana has olan bu duyguları sürekli törpüleme zorbalığında olduğunu düşünüyorum.

MUTLULUĞU VE KUSURSUZLUĞU KUTSAMAK

Hayatta pek çok şeyi hatta hayatın kendisini bile gereğinden fazla önemsediğimizin farkında mısınız? Sürekli mutlu olmayız, kusursuz bir hayatımız, kusursuz bir bedenimiz, kusursuz bir sevgilimiz, kusursuz arkadaşlarımız, kusursuz bir ailemiz olmak zorunda. Bunlardan birinden birinde bir kusur varsa hemen o kusuru kusursuz hale getirmenin yolları aramalıyız!
Kierkegaard’a göre, ““Hayat, çözülmesi gereken bir problem değil; yaşanması gereken bir gerçekliktir.”

Yeryüzünde hiçbir insanın hayatı “dikensiz gül bahçesi” değil. Hayatın doğası gereği yeryüzünde tek bir insan bile yaşamı boyunca sürekli bir mutluluk halinde olmamıştır. Her şeyin zıttı ile var olduğu bir dünyada teorik olarak bunun olması da mümkün değil zaten.

Kierkegaard’ın yukarda alıntıladığım veciz ifadesinde olduğu gibi, bizler hayatın bize sunduğu tatsız sürprizleri yaşanması gereken bir gerçeklik olarak kabul etmeyip çözülmesi gereken problemler olarak gördüğümüz için sadece hayatın gerçekliğinden değil kendi gerçeğimizden de uzaklaşıyoruz.

Hiç kimsenin yarına çıkacağının garantisinin olmadığı bir dünyada ve eninde sonunda ölümün gelip kapımızı çalacağı gerçeğini bile bile bize sunulan yaşam denilen armağanı hayatın doğasında olan sorun ve problemleri çözmeye çalışarak hayatımızı daha da problemli bir hale getirmek yerine o sorunların hayatın ve yaşamımızın bir parçası olduğu gerçeğini kabul ederek bu gerçeklikle birlikte yaşama yeteneğini geliştirebilirsek daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürdürmüş olmazmıyız?

Mutluluk denilen şey bir kelebek misali siz kovaladıkça kaçan birşeydir. Onu kendi haline bırakıp kendinizi hayatın akışına bırakırsanız hiç beklenmedik bir biçimde o kelebeğin gelip omzunuza konacağını göreceksiniz.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam Cesur Yüreklim,

Bu ne kadar güzel bir yazı böyle?

Kederi ömründen uzun olan dostlarım diye başlayan sonrasında hüzünle beslenmiş satırlar. Mutluluğunu bulutlara dokunurcasına yaşayan, mutsuzluğun dibine vurduğunda, girdiği bunalımdan ancak bir küçük rakıyla çıkabilen yani kısacası hayatı hep uç noktalarda yaşayan biri olarak haklı mısın? hemde yerden göğe kadar dostum..

Mutluluk neydi? sorusuna verilecek binlerce yanıtım olduğu kadar bu dünyada mutsuz olabilmek için binlerce nedene de sahip olduğumu düşünüyorum. Dedim ya ortası yok duygularımın. Bir yanım aydınlığa bakarken bir yanım karanlıkta..gülüşlerim çok güzeldir ama gözyaşlarım da bambaşka lezzetlidir benim. Bak yine efkarlandım iyi mi?

Hayatımı hep dolu dizgin yaşamak istedim tüm engellerime rağmen ve aslında bir kelebeğin ömrü kadar sürer mutluluklarım genelde ama ben omuzuma konan kelebeği bir daha kaçmasın diye alır yüreğime yerleştiririm.O kelebekler ki Ömrü boyunca kaç kere konar ki insana???

Dilerim bu yazıyı çok okuyan olur ve en can alıcı paragrafından kendisine bir pay çıkarır umudumla;

Hiç kimsenin yarına çıkacağının garantisinin olmadığı bir dünyada ve eninde sonunda ölümün gelip kapımızı çalacağı gerçeğini bile bile bize sunulan yaşam denilen armağanı hayatın doğasında olan sorun ve problemleri çözmeye çalışarak hayatımızı daha da problemli bir hale getirmek yerine o sorunların hayatın ve yaşamımızın bir parçası olduğu gerçeğini kabul ederek bu gerçeklikle birlikte yaşama yeteneğini geliştirebilirsek daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürdürmüş olmaz mıyız?

Yüreğinden dökülen paylaşımlarının daha çok olması dileğimle,
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,500
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Merhaba Ceylancım,
Ya birde dikkat ediyor musunuz bilmem ama günümüz dünyasında “mutluluk” daha çok kapitalizmin bir aracı olarak kullanılıyor. Dondurma reklamında bile dondurmayı yalayan elemanın mutluluğu gözümüze sokuluyor. Araba reklamlarında, koltuğa oturan elemanın kendine olan güveni yüzündeki mutluluk ifadesi sırıtıyor vs vs…

Her moku paraya çevirmeyi beceren kapitalist düzenin mutluluğu da paraya çevirmesine manifesto olsun diye yaşasın hüzün diyorum. :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Saçlarından hüzün damlayan kadının hikayesini dinledin mi hiç?

Hüzün benim göbek adımdır demiş bir şair hoş edebiyat hüzünden beslenir, dünya üzerinde satışı en çok olan romanların ana kaynağı yazarın yeteneğinden ziyade içinde bulunduğu ruh halinin melankoliye yakın olmasıdır. Bestsellerin çoğu hüzünden geçilmez, her bir sayfasında tonlarca hüznün ağırlığı altında ezilir okuyucu ama yine de hüzün karamsarlıktır, hüzün çok verimli olsada ki ben yazılarımın çoğunu hüzünlüyken yazarım ama dostum hüzün mutsuzluğa iter insanı. Hayat yeterince zor ve oldukça kısayken gel sen takılma mutsuzluğa..

Mutlu olmak için sebep de arama insan mutlu olmak istedikten sonra bir kuş cıvıltısıyla bile, bir bebek sesiyle bile mutlu olabilir ama bu konuda sana hak vermiyor da değilim. Mutsuzluk prim yapmaz ki reklamlarda kullanılsın? Hoş bayram şekeri reklamlarında bir iki sefer yakınlarının ziyaretini beklemekte olan yaşlı çiftler kullanılmıştı da sonradan yapılan araştırmaya dayanılarak reklam yayından kaldırılmıştı. Hüzün, mutsuzluk para etmiyor mutluluk kadar pazarlanması mümkün olmuyor...

Yaşasın mutluluk diyorum gözlerimdeki tüm hüzüne rağmen yine de mutluluk. Hem biliyor musun yaşanılan hüzünün ağrıyı arttırıcı bir etkisi de bilim dünyası tarafından kanıtlanmış. İnsanlar depresif ruh hali içindeyken daha fazla fiziksel reaksiyon gösteriyorlar. Mutluluk hormonu devreye girince bir nevi ağrı kesici etki gösteriyor :eek::eek::eek:
 

kakolito

Üye
Üye
Katılım
Ocak 8, 2018
Mesajlar
10
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Kapitalizm algısı yıkıldığı zaman bence birçok şey de aşılmış olacak.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst