Gazoz Agacı
Moderator
Engellilik ve yoksuluk kavramı üzerine günlerdir düşünüyorum ve bu konuda yazmak istediğim öyle çok şey var ki ama asıl sorun nereden başlayacağımı bilemiyorum. Geçtiğimiz günlerde engelliliğimin 16. yılını doldurmuş olmamdan dolayı o geceden itibaren tüm yaşadıklarımı bir kere daha düşündüm. Nereden nereye geldiğimi, ne kadar yoksullaştığımı (hala çalışıyor olmama rağmen ve üstelik emekli olmama rağmen), neden ekonomik gücün engelleri ortadan kaldırmasında bu denli önemli olduğunu ve daha birçok şeyi yazmak istiyorum.
Sonradan engellenenlerin yüzde sekseninin belirli imkanlarını kaybetmesine bağlı olarak yaşanan ekonomik göstergelerinin hızlı düşüşü sonucunda yoksulluk tıpkı yaşanan yoksunluk ölçüsünde kaçınılmazdır ve bence ne kadar yoksulsan o kadar engellisin ve bir o kadarda ötekileşirsin!
Sağlıklı bir bireyken bir anda (sebebi çokda önemli değil, herhangi bir nedenle diyelim) engellendiysen hayattan zamanın akışını durduramaz ve elindeki tüm imkanları olabildiğince yitirdiğin sağlığını geri kazanmak için harcamaya başlarsın. Çalışıyorsan önce işini, sonra çevreni ve zamanla o çok sevdiğin dostlarını, bir zamanlar hergün birlikte olduğun iş arkadaşlarından kopmaya, sosyal çevrenden giderek uzaklaşmaya başlarsın. İş sahibiysen kendi kurduğun işini devredecek kimsende yoksa kapatırsın ve çöküş dönemi başlar böylece. Devletin gücünü hissetmek bir yana, bu devletin vatandaşı olduğuna bile pişman olduğun anlarda sana dayatılan gerçeklerle asıl olması gerekenlerin bu kadar taban tabana zıt olduğu bir ortamda yaşanan karmaşada neye, kime inanacağını şaşırır, asıl büyük engelin engellinin engeline bir engel katanında yıllardır toprakları üzerinde yaşamaktan gurur duyduğun devletin olduğunu farkedersin!!!
Engellenme sürecinin ilk aylarında o güne kadar sahip olduğun tasarrufun azalmasıyla beraber, belirli bir yaşam standardına sahipsen onunda hızla düştüğüne, ekonomik yönden yeni kaynak bulmanı imkansızlaştıran engelini bir şekilde paranın gücüyle aşabilmenin çarelerini de tüketmeye başlarsın. Yoksunluk ile birlikte yoksulluğu da yaşayan engelli artık yeni bir sosyal statüyle yaşama alışmaya başlar buna alışmaktan ziyade katlanmak demek daha doğru olsa da yoksullaştıkça engellenen engelli bir yandan da daha fazla zorluklara karşı direniş gösterme iradesini, engeline dayanma gücünü yitirmeye başlayacaktır.
Kaçınılmaz son: Engellilik nasıl ki kader yada alınyazısı diye açıklanmaya çalışılan bir kavram olarak algılanmaya başlandıysa, sonrasında yaşanan yoksullaşma dönemi de kaderin farklı bir oyunu şeklinde açıklanmaya çalışılır. Yoksullaşmanın bedelini engellinin ödemesi kadar ağır bir ceza da devletin bu süreç içinde oynadığı aktif roldür. Sonradan engellenen ve bu engellenişini devletine ispat etmek yükümlülüğüde kendisine yüklenen engelli hızla yoksullaşır ve yoksullaştıkça daha da çok engellenir daha da çok ötekileşir!!!
Bu duruma bir itirazı olan var mı arkadaşlar ???
Sonradan engellenenlerin yüzde sekseninin belirli imkanlarını kaybetmesine bağlı olarak yaşanan ekonomik göstergelerinin hızlı düşüşü sonucunda yoksulluk tıpkı yaşanan yoksunluk ölçüsünde kaçınılmazdır ve bence ne kadar yoksulsan o kadar engellisin ve bir o kadarda ötekileşirsin!
Sağlıklı bir bireyken bir anda (sebebi çokda önemli değil, herhangi bir nedenle diyelim) engellendiysen hayattan zamanın akışını durduramaz ve elindeki tüm imkanları olabildiğince yitirdiğin sağlığını geri kazanmak için harcamaya başlarsın. Çalışıyorsan önce işini, sonra çevreni ve zamanla o çok sevdiğin dostlarını, bir zamanlar hergün birlikte olduğun iş arkadaşlarından kopmaya, sosyal çevrenden giderek uzaklaşmaya başlarsın. İş sahibiysen kendi kurduğun işini devredecek kimsende yoksa kapatırsın ve çöküş dönemi başlar böylece. Devletin gücünü hissetmek bir yana, bu devletin vatandaşı olduğuna bile pişman olduğun anlarda sana dayatılan gerçeklerle asıl olması gerekenlerin bu kadar taban tabana zıt olduğu bir ortamda yaşanan karmaşada neye, kime inanacağını şaşırır, asıl büyük engelin engellinin engeline bir engel katanında yıllardır toprakları üzerinde yaşamaktan gurur duyduğun devletin olduğunu farkedersin!!!
Engellenme sürecinin ilk aylarında o güne kadar sahip olduğun tasarrufun azalmasıyla beraber, belirli bir yaşam standardına sahipsen onunda hızla düştüğüne, ekonomik yönden yeni kaynak bulmanı imkansızlaştıran engelini bir şekilde paranın gücüyle aşabilmenin çarelerini de tüketmeye başlarsın. Yoksunluk ile birlikte yoksulluğu da yaşayan engelli artık yeni bir sosyal statüyle yaşama alışmaya başlar buna alışmaktan ziyade katlanmak demek daha doğru olsa da yoksullaştıkça engellenen engelli bir yandan da daha fazla zorluklara karşı direniş gösterme iradesini, engeline dayanma gücünü yitirmeye başlayacaktır.
Kaçınılmaz son: Engellilik nasıl ki kader yada alınyazısı diye açıklanmaya çalışılan bir kavram olarak algılanmaya başlandıysa, sonrasında yaşanan yoksullaşma dönemi de kaderin farklı bir oyunu şeklinde açıklanmaya çalışılır. Yoksullaşmanın bedelini engellinin ödemesi kadar ağır bir ceza da devletin bu süreç içinde oynadığı aktif roldür. Sonradan engellenen ve bu engellenişini devletine ispat etmek yükümlülüğüde kendisine yüklenen engelli hızla yoksullaşır ve yoksullaştıkça daha da çok engellenir daha da çok ötekileşir!!!
Bu duruma bir itirazı olan var mı arkadaşlar ???