O An

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Sabah yine bir gürültü vardı. Artık bıkmıştım bu şekilde uyanmaktan. Her gün her gün aynı gürültüyle gözlerimi sımsıkı kapatıp ''Of yine mi ? Ama daha sabah olmadı ki '' diyordum. Her defasında ''Tamam bugün gidip konuşacağım, sonuçta bende insanım.'' diye aklımdan geçirsem de yapamıyordum. Ayşe teyzenin o yüzü geliyordu aklıma, vazgeçiyordum. Sonuç olarak hasta olan çocuğuna bakmak zorundaydı. Ve ona destek olmak yerine benim yaptığıma bakınca kendimi suçlu hissetmeye başlıyordum. İşe gitmek için yatağımdan kalktım. Hemen giyinip evden çıktım. Merdivenlerden inerken Ayşe teyzenin kapısı açıldı. O da bakkala gitmek için dışarı çıkıyormuş.

- "Günaydın Ayşe teyze. Nasılsın ?" dedim.Yüzüme uzun uzun baktı, sanki gürültülerden rahatsız olduğumu anlamış gibi derin bir iç çekerek;
- "İyi olmaya çalışıyorum kızım saol." dedi. İçimden " Acaba zihnimi okuyabiliyor mu ?" diye geçirdim. Gerçekten çok utanmıştım.
- "Sonra görüşürüz." dedim ve arkamdan kolumu hızlıca tuttu.
- "Kızım sabah yine gürültümüz çok geldi mi? Kusura bakma, Ali gece uyuyamayınca sabaha kadar bizi de uyutmuyor." Ali dediği kişi Ayşe teyzenin 15 yaşındaki otizm hastası olan oğlu. Bebekliğinden beri bu hastalıkla yaşıyor. Gerçekten ailecek çok sıkıntı çekiyorlar. Fakat elden ne gelir.
- "Hayır Ayşe teyze sen üzme kendini." dedim ama yüzüne bakamadan demiştim.
Hızlıca merdivenlerden indim ve sokağa attım kendimi. Nedense bugün hep bu olayı düşündüm durdum. Halbuki bu her sabah olan şeylerdi. Neden bugün aklıma bu kadar takılmıştı ki?

Ben bütün gün bunları düşünürken bir baktım akşam olmuş. İşten doğruca eve gittim. Eve giderken başıma bir ağrı girdi, ve eve girer girmez üstümü değiştirip hemen yattım.
O gece çok ilginç bir rüya gördüm. Rüyamda sokakta başı boş geziyordum. Herkes bana bakıp gülüyordu. Bir derdim vardı fakat kimseye anlatamıyordum. Aslında anlatmaya çalışıyordum fakat kimse beni dinlemiyordu. Daha sonra annesinin elinden tutan küçük bir kız "Anne baksana ne yapıyor. " Annesi ise " Kızım o hasta, bakma ona öyle." dedi. O an şok olmuştum. Hasta mı dedi o diye düşündüm. O sırada biranda kendimi yolun tam ortasında buldum. Sağa ya da sola gitmek biran önce yoldan çekilmek istiyordum fakat yapamıyordum. Ve kimsede bana yardım etmiyordu. Hızlıca karşıdan gelen bir araba tam bana çarpacakken sıçrayarak uyandım. Uyandığımda sabah olmuştu. İşe gitmek için hazırlanıyordum ki biranda kapı çaldı. Gidip baktım, gelen Ayşe teyzeydi.

- " Günaydın Ayşe teyze." dedim. Fakat hızıca bir şeyler söylemeye başladı.
- " Elif kızım yardım et, Ali sabah evden kaçmış ne yapıcam şimdi ? " dedi ve ben beynimden vurulmuşa döndüm.
- " Sakin ol Ayşe teyze, ben bugün işten izin alırım hemen aramaya çıkarız beraber." dedim ve işe telefon açıp gelemeyeceğimi haber verdim.
Çıkıp hemen aramaya koyulduk. Çok geçmeden arka sokaktaki boş bir gecekondu evinde yalnız başına bir şeyler konuşurken bulduk. Ayşe teyzenin onu bulduğu andaki sevinci beni duygulandırmaya yetmişti. Gidip hemen sarıldı Ali'ye.

- " Nerelere gittin sen oğlum? Bir daha sakın böyle bir şey yapma tamam mı annecim." demişti Ali'nin gözlerinin içine bakarak. Ali ise sanki anlamış gibi korkarak kafasını salladı.
Eve dönerken Ayşe teyze sürekli bana teşekkür edip durdu. Önemli olmadığını ve ne zaman ihtiyacı olsa her zaman onun yanında olup ona yardım edeceğimi söyledim.
Dünden kalan baş ağrım hala geçmemiş olması ise sinirimi bozuyordu. Eve gidip biran önce ilaç almalıyım diye düşündüm.
Eve girer girmez ilaç dolabında ağrı kesiciyi alıp hemen yuttum. İlaçtan olsa gerek uyku bastırdı ve uyumaya başladım. Uyuduğumda tekrar aynı rüyayı gördüm. Ama daha gerçekçiyi bu defa. Yine sıçrayarak uyandım. Elimi yüzümü yıkadım. Sonra aşağıdan gelen gürültüleri dinlemeye başladım. Bir koşuşturma vardı belli. İçimden " Başım çatıyor ama yine de onların gürültüsünü çekmek zorundayım " dedim. İlaç almama rağmen hala başımın ağrısı bir türlü geçmemişti. Hatta tam tersine daha da artmıştı.
Bu defa aşağı inip, sessiz olmalarını söyleyecektim. Kapıyı çaldım, çaldım fakat kimse açmadı. Sonunda Ayşe teyze baktı.
- " Ayşe teyze çok gürültünüz geliyor, başım ağrıyor lütfen biraz sessiz olur musunuz? " dedim ve anında bunu dediğime pişman oldum. Çünkü Ali yerde oturmuş yerdeki cam kırıklarına bakıyordu. Hemen Ayşe teyzeye bakıp " Ne oldu böyle ? " dedim.

- " Ali, ben mutfakta yemek yaparken vazoları yere fırlatmaya başladı. Durdurmaya çalışırken bana da attı. Neyse kızım gürültü için kusura bakma. Sen çık evine." dedi. Sesinden kırıldığı belliydi fakat baş ağrım yüzünden o Ali'yi çıkardığı gürültü yüzünden boğmak istiyordum.Eve gidip tekrar yattım.
Ertesi gün baş ağrımın hala geçmemiş olması beni daha da sinirlendirmeye yetti. Bu böyle olmaz deyip hastaneye gitmeye karar verdim ve işten izin aldım.
Hastaneye gittiğimde doktor benden MR çektirmemi istedi. Gidip çektirdim ve ertesi gün sonuçları alabileceğimi söylediler. Eve gittiğimde iki gün daha işten izin aldım. Ertesi gün sabahtan hazırlanıp hastaneye gittim. Sonuçlarımı alıp doktorun yanına çıktım. Doktor uzun uzun bakıp bir iç çekti.

- " Ne oldu? Neyim varmış? " dedim.
- " Sakin olun ilk önce. " dedi ve bu lafın ardından daha çok panik olmaya başlamıştım.
- "Kötü bir şey mi? " dedim.
- " Beyniniz de kötü huylu bir tümör var. " dedi ve ben dona kaldım. 'O an' dünya durdu sandım. Gözümden istemsiz olarak yaşlar akmaya başladı.
- " Peki tedavisi var mı? " diye sordum. Fakat doktorun bakışından yapacak bir şey olmadığını anladım.
- " Maalesef Elif hanım, yapacak hiçbir şey yok, üzgünüm." dedi.

1 Yıl Sonra...

Artık iyice hareket edemez hale gelmiştim. Tam bir yıl boyunca o kadar çok ilaç ve tedavi uygulandı, fakat çözüm bulunamadı. Bu arada Ayşe teyzenin oğlu Ali iki ay önce vefat etti. Gerçekten o çocuğu sürekli gürültü yaptığı için sevmiyordum. Fakat ölüm haberini aldığımda çok üzülmüştüm. Zaten kendi hastalığım yüzünden bozuk olan moralim daha da kötü duruma geldi. Ayşe teyze 15 yıl boyunca bıkmadan, sıkılmadan, bir kez bile söylenmeden baktığı oğlunu kaybettiği için uzun süre kendine gelemedi. Ben ne kadar onun yüzüne bakmaktan utansam da o benim hastalığımı öğrendiği andan beri sürekli benim yanımda, bana yardımcı oluyordu. Ve oğlunu kaybetmesinden sonra bana çocuğu gibi bakmaya başlamıştı. Bir gün Ayşe teyzenin yüzüne dikkatlice bakıp " Ayşe teyze neden bana bu kadar iyi davranıyorsun? Ben sürekli sizin gürültülerinizden rahatsız olduğum için kapınızı çalardım. Fakat sen benim yaptıklarımı göz ardı edip bana kendi çocuğunmuş gibi bakıyorsun." dedim. Ayşe teyzenin gözleri dolmuştu.

- " Bak kızım, ben oğluma doğduğundan beri baktım. Bir kez bile hastalığını yadırgamadım. Sen de benim bir kızım sayılırsın. Sana da bakmaktan hiçbir zaman yadırganmam. Bugün oğlumun ve ya senin başına gelenler yarın benim ya da başka birinin başına gelebilir. Engelli olmak da yaşamımızın bir parçası. Sonuçta bu bizim elimizde olan bir şey değil. Engelli olmak aslında bir ayrıcalıktır. Ve onlara daha fazla ilgi, saygı ve sevgi göstermeliyiz. Bunu sakın unutma tamam mı kızım." dedi. Ayşe teyzenin sözlerini dikkatlice dinliyordum. Ne kadar haklı olduğunu geçte olsa anlamıştım. Bu zamanlarda böyle yardım eden kişileri bulmak çok zor. Biz de bu konuda daha çok bilinçlenmeliyiz diye düşündüm. Ve bu olay bana hayatım boyunca aldığım en önemli dersi vermişti.

Rana Gülşen ERVAN

Özgeçmiş:
17.07.1996 doğumluyum. Yunus Emre Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Grafik ve Tasarım bölümü 3.sınıf öğrencisiyim. Öykü yazmayı seviyorum. Daha önce yazdığım öykülerim var. Topluma faydalı olabileceğim konularda yardım etmekten çekinmem.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst