Obez kadınlar en az nereye gidiyor?

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Gelişmiş ülkelerde insanların yarısından fazlası obezite ya da fazla yağ dokusu denilen hastalığın etkilerine maruz kalıyor.
20 Aralık 2010 Pazartesi, 08:36:11
Obez kadınlar en az nereye gidiyor?

Bunu bütün dünyayı tehdit eden bir salgın olarak değerlendiren uzmanlar, bu hastalığın artış hızının ürkütücü olduğunu dile getiriyor.

Türkiye’de obeziteyle ilgili son yapılan çalışmalar şişmanlığın kadınlarda yüzde 30’un üzerine çıktığını, erkeklerde ise yüzde 20’lere ulaştığını gösteriyor. Fazla kilolu insan oranının yüzde 50’leri aşması ise içinde bulunduğumuz durumun ürkütücülüğünü gözler önüne seriyor.

ABD BİRİNCİ!
Obez kişiler, bu gerçekler ışığında çok sayıda sağlık riskinemaruz kalıyor. Bunlar arasında; diyabet, tansiyon ve kalpdamar hastalıkları ilk sıralarda yer alıyor. “ABD, dünyada obez nüfusun en yoğun olduğu ülkelerden biridir” diyen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji veMetabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Obezite Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Taner Damcı, Türkiye’deki kadın obezite rakamlarının Amerika’ya yakın olduğunu, erkek obezitesi vemorbit obezite (aşırı şişmanlık) rakamlarında ise ABD’nin açık farkla önde gittiğini söylüyor.

Obezite ve şişmanlık aynı anlama gelmekle birlikte, halk arasında farklı iki kavramgibi algılanıyor. Prof. Dr. Damcı, insanlar arasında bu iki kavramın aynı olmadığı inancının hâlâ aşılamadığına dikkat çekiyor. Damcı’ya göre insanlar ‘obez’ dendiğinde bir hastalığı, ‘şişman’ dendiğinde ise görüntü farklılığını algılıyor ve bunların ikisinin bambaşka şeyler olduğunu düşünüyor.

BEDEN KİTLE İNDEKSİNİZİ HESAPLAYIN
‘Beden kitle indeksi’ şişmanlığın sınırlarını belirlemede en etkili yöntem olarak değerlendiriliyor. Beden kitle indeksi hesaplaması kilogram cinsinden vücut ağırlığının,metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde ediliyor. Çıkan sonucun 18.5-25 arasında olması hali normal kabul ediliyor. Sonucun 18.5’in altında olması ise kişinin zayıflığına işaret ediyor ve bu da hastalık belirtisi olarak kabul ediliyor.

Bedan kitle indeksi 25-30 arasında olan kişiler fazla kilolu, 30-40 arasındakiler obez (şişman), 40’ın üzerinde olanlar isemorbit obez (aşırı şişman) olarak nitelendiriliyor. Prof. Dr. Damcı, riskin 25’ten itibaren başladığını ve dünyanın değişik ülkelerinden bildirilen hastalık başlangıç rakamlarının 25 ve üzeri olduğunu dile getiriyor.

TOPLUMA KARIŞMAKTAN KAÇIYORLAR
Obezler arasında sıklıkla sorunlarıyla yüzleşmek yerine kaçmayı tercih edenlerle karşılaştıklarını söyleyen Damcı’ya göre, çözüm sürecinde çok sayıda olumsuzluk yaşanıyor. Obez hastalar arasında bilimsel olmayan yöntemler ilemucize olduğu iddia edilen ürün ve diyetlerden zarar görüp inançlarını kaybedenler bulunuyor. Bir bölüm hasta da sahip oldukları sorunla yüzleşmekten ve bu sorunun adını telaffuz etmekten bile korkuyor. Bu kişilerin büyük bölümünün toplumiçine çıkmak istememeleri ise dikkat çekici bulunuyor. Bu konuda yapılan kapsamlı bir araştırma, obez kadınların büyük bölümünün sinema ve restoranlara gitme oranının diğerlerine göre çok daha az olduğunu gözler önüne seriyor.

Bazı doktorlar hastayı mücadeleden UZAKLAŞTIRIYOR
PROF. Dr. Taner Damcı, obezite konusuna odaklı çalışmayan hekimlerin hastayı değerlendirip yönlendirmede bazı eksiklikler yaşadıklarına dikkat çekiyor. Kalp doktoruna giden bir hastaya doktor, “Kilo vereceksin” dediğinde, hasta aynı şeyi ortopedistinden ya da kadın doğumcusundan da duyuyor ve alışılagelen “Kilo vermeden sakın karşıma çıkma” cümlesi olumsuz bir algılama yaratıp mücadeleyi bırakma sürecini hızlandırıyor. Doktorun hastaya zayıflama sürecinin üstesinden nasıl geleceğini açıklamaması hastayı tedaviden uzaklaştırmakla kalmıyor moralini bozarak başarısızlık hissi yaşamasına da yol açıyor.

İlkokul öğrencilerine göre ŞİŞMANLIK APTALLIK
ABD’de ilkokul öğrencilerine iki fotoğraf gösteriliyor. Bunların biri şişman, diğeri normal kiloda olan kişilere ait. Çocuklara fotoğraflarda gördükleri kişilerin özellikleriyle ilgili düşünceleri sorulduğunda, ortaya çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Çocukların yüzde 60’ı obez kişinin fotoğrafıyla ilgili olarak ‘aptal’ yorumunda bulunuyor. Toplumda böyle bir mesaj olmadığı halde böyle bir algılama bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Damcı, “Çocuklara bu algıyı erişkinler veriyor” diyor. Obezliğin okul ve aile içinde bile alay edilmeyi gerektiren bir özellik olarak görülmesi, kalıcı travmaya yol açıyor.

Obez çocuk okulda ALAY KONUSU OLUYOR
PROF. Dr. Taner Damcı, ABD’de, obezlerin toplumda negatif ayrımcılığa uğradıklarını gösteren çok sayıda araştırma yapıldığını ve bunların çok çarpıcı sonuçları olduğunu söylüyor. Bu konudaki en önemli örneklerden biri obez çocukların okullarında kötü muamele görmeleri. Obez çocukların arkadaşları arasında alay konusu olup küçümsenmeleri, onların gelecekteki yaşamlarını olumsuz şekilde etkiliyor. Bu durum çocuklarda içe kapanma ve toplumdan uzaklaşma gibi reaksiyonlara neden olup, ömür boyu taşınacak bir yüke dönüşüyor. Yapılan araştırmalar, obezlerin üniversiteye girme oranlarının, üniversite başarılarının ve meslek gelirlerinin daha düşük olduğunu gösterirken; işe alınma konusunda da ciddi bir eşitsizlikle karşı karşıya kaldıkları ortaya çıkıyor. Bu konunun sadece sağlık boyutunda ele alınmasının eksik olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Damcı’ya göre, işin sosyal ve psikolojik boyutunun göz ardı edilmemesi gerekiyor.

CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Köylümüzden kentlimize kadar şişmanlıyoruz

Hareketsizlik en büyük düşman!

Köylümüzden kentlimize kadar şişmanlıyoruz

Şişmanlık günümüzde toplumun her kesimini etkiliyor. Köylümüzden kentlimize, çocuğumuzdan ergenimize, kadınımızdan erkeğimize hepimiz şişmanlıyoruz. Kırsal kesimde yaşayanlar geçmişte, yaşamve beslenme alışkanlıkları nedeniyle obezite ve ona bağlı hastalık risklerinden uzak kalırken, günümüz gerçekleri ışığında yapılan çalışmalar obezite riskinin artık bu grubu da tehdit ettiğini gösteriyor.

Günümüzde köylülerin de araba kullandıklarına, tarlalarını araçla sürdüklerine, köylerde bakkal ve marketlere erişimin kolaylaştığına ve sağlığı tehdit eden ürün tüketiminin arttığına dikkat çeken İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Obezite Vakfı YönetimKurulu Üyesi Prof. Dr. Taner Damcı, köylüler arasında obezite görülme oranının hızlı bir artış gösterdiğini söylüyor. Prof. Dr. Damcı, durumun ciddiyetini bire bir tanık olduğu bir örnekten hareketle gözler önüne seriyor:

HAREKETSİZLİK OBEZİTEYİ TETİKLİYOR
“Gittiğimiz bir köydemuhtarın evine davet edilmiştik. Muhtar bana, ‘Doktor Bey eskiden bizim köyde kalp krizi nedir bilmezdik ama son 10 yıldır birçok kişi kalp krizi geçirdi’ dedi. Bunun nedenini sorguladığımızda, 15 yıl önce köyle kasaba arasına yol yapıldığını ve eskiden 10 kilometrelik yolu yürüyerek giden köylülerin o tarihten sonra dolmuş kullanmaya başladıklarını öğrendik. Bu, hareketsizliğin obezite ve ona bağlı ciddi hastalıkların oluşumu üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek. Ayrıca, eskiden kendi yaptıkları tam buğday ekmeğini tüketen köylülerin, artık sofralarında bakkaldan satın aldıkları beyaz ekmeğe yer vermeleri de kilo almalarına yol açıyor.”

YAŞAM SÜRESİNİ KISALTIYOR
Obezitenin yaşamsüresini kısaltıcı etkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Damcı, “Bir kişinin beden kitle indeksinin 25’ten 27’ye yükselmesi bile, sağlık açısından önemli bir olumsuzluk nedenidir. Morbit obez olarak adlandırılan çok şişman bir insana 10 kilo verdirilmesi estetik açıdan fazla fark yaratmasa da, sağlık açısından o kişinin ömrünün yıllarca uzaması ve yaşam kalitesinin yükselmesi anlamına gelir” diyor. Bir hastalık olan obeziteyle ilgili tıbbi yardımalmanın şart olduğunu belirten Damcı, “Zahmetsiz zayıflama vaatleri obezlere cazip geliyor. Obezite tedavisine yönelik harcamaların yüksekliği nedeniyle bu noktada halkı kandırıp duygularını sömürenlerden uzak kalınması büyük önem taşıyor” diye konuşuyor.

Çocuklukta obez olmak daha tehlikeli
PROF. Dr. Damcı, genetik faktörlerin obezitede önemli yer tuttuğunu söylüyor. Anne-babasından biri obez olan çocukların obez olma riski, olmayanlardan daha yüksek. Aile fertlerinin her ikisinin de obez olması durumunda ise bu risk artıyor. “Obez çocuk olmak sonradan olma obez yetişkinlikten daha kötüdür” diyen Damcı, ilkinin olumsuz etkilere daha uzun süre maruz kalmak anlamına geldiğini söylüyor. Çocuk hastalarla mücadelenin daha zor olması ve çocukların bazı kurallara uymakta zorlanmaları ise tedavi sürecinde karşılaşılan güçlükler arasında yer alıyor.

SPOR YAPAN çocuk sayısı azaldı
GÜNÜMÜZÜN dikkat çeken gerçeklerinden biri spor yapan çocuk sayısındaki azalma. Eskiden sokakta oynayan çocuklar günümüzde bu özgürlüklerini kaybedince, oyun yerini başka şeylere bırakıyor. Bilgisayar ve televizyonun hareketi çocukların yaşamlarından uzaklaştırma gücü, yanlış beslenme alışkanlıkları ve ailelerin televizyon seyrederken çocuklarının sağlıksız besinler tüketmelerine izin vermeleri obezitenin çocukları daha fazla tehdit etmesine neden oluyor. Obezitenin bireysel mücadelesiyle doktorlar uğraşırken, toplumsal mücadele yönetimlere düşüyor. Prof. Dr. Taner Damcı, okullarda her gün beden eğitimi dersi yapılmasının çok yararlı bir uygulama olacağını ve yetkililerin toplumun geleceği adına bunu değerlendirmeleri gerektiğini dile getiriyor.

En büyük tehlike sınavlar
PROF. Dr. Taner Damcı, obezitenin en büyük davetçilerinden birinin ülkemizde her yıl tekrarlanıp çocuk ve gençlerin stres altında yaşamalarına neden olan sınavlar olduğunu söylüyor. Bu sınavların yaşamsal önemi bulunduğu düşüncesi, ailelerin çocuklarının en iyi okullara girme beklentileri, çocuk ve gençlerin her geçen gün daha yoğun tempoda çalışmalarına ve yaşlarının gerektirdiği etkinliklerden uzak kalmalarına neden oluyor. Bu durum da beraberinde; stres, hareketsizlik, aşırı yemek yeme ve mutsuzluk hissi getirince, obezite ve obeziteye bağlı hastalıkların erken yaşta gelişmesi şaşırtıcı olmaktan uzak hale geliyor. Okullarda artık şişman çocukların tersine şişman olmayan çocuklar dikkat çekiyor. Önlem alınmaması durumunda ise çocukların geleceği karanlık görünüyor. Çocuk beslenmesinde günlük birkaç kalorilik fark bile 5-10 yıl sonra çok büyük değişiklik nedeni olabiliyor. Bu nedenle sağlıklı beslenmenin obezite ve obezite kaynaklı hastalıklar anlamında ne kadar etkili olduğunu unutmamak gerekiyor.

OBEZİTEYE NEDEN OLAN HASTALIKLAR
* Diyabete eğilim
* Diyabet
* Metabolik sendrom
* Polikistik over sendromu
* Hipotiroidi (Tiroit bezinin az çalışması)
* Bazı tansiyon, şeker, depresyon ve epilepsi ilaçları
* Gereksiz ve fazla vitamin kullanımı
* Böbreküstü bezinin fazla çalışması

CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK- HT MAGAZİN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst